KIBLENİN DEGİŞTİGİNİ HABER VEREN SAHABİ
BERA BİN AZİB RA AN HAYATI
Buhârî ve Müslim kendisinden 305 hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Resûlullah’tan (s.a.v.), babasından, Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Ali, Ebû Eyyûb. Bilâl-i Habeşî ve diğer zatlardan rivâyette bulundu. Kendisinden de Abdullah bin Zeyd el-Hatml, Ebû Cuhayfe (bunlarla görüşmüştür), Ubeyd, Rebî, Yezîd, Lût (Bunlar Hz. Berâ’nın oğullarıdır), İbn-i Ebî Leyla, Adiyy bin Sâbit, Ebû İshâk, Muâviye bin Süveyd bin Mukarrin, Ebû Bürde (Bu iki zat Ebû Musa’nın oğullarıdır) ve diğer zatlar hadîs rivâyet ettiler. Hadîs ilminde Rey kapısını ilk defa Hz. Berâ açtı.
“Mü’min öleceği zaman Allahü teâlâ, yanlarında kefen ve güzel koku bulunan, yüzleri güneş gibi parlayan melekleri gönderir. Onlar bu mü’mini göreceği bir yerde beklerler. Ruhunu teslim ettiği zaman yer ile gök arasındaki ve göklerdeki bütün melekler onun için istiğfâr edip, Allahü teâlâdan onun bütün günahlarını affetmesi için duâ ederler. Göklerin bütün kapıları kendisi için açılır, her kapı kendisinden geçmesini ister. Ruhu Allahü teâlânın huzuruna çıktığı zaman, melekler: “Yâ Rabbi! Bu filân kulunun ruhudur.” derler: Allahü teâlâ: “Onu geri çevirin ve onun için hazırladığım mükâfat ve ihsanları kendisine gösterin. Çünkü ben ona va’d ettim: “Sizi topraktan yarattım ve tekrar toprak yapacağım, tekrar topraktan çıkaracağım.” (Tâhâ sûresi 55. âyeti) Ruh kabrine döner ve hattâ kendisini defn edip dağılanların ayak seslerini dahi duyar. Melekler son bir sıkıntı olarak onu iyice sıkıştırıp: “Rabbim Allah, dînim İslâm ve Peygamberim Hz. Muhammed’dir (s.a.v.)” der. Bu cevabı verince birisi: “Doğru söyledin.” der. İşte bu, Allahü teâlânın “Allah îmân edenlere dünyâ ve âhiret hayatında o kararlı sözlerinde daima sebat ihsan eder.” (İbrâhim sûresi 27. âyeti) buyurduğu sözün mânâsıdır. Sonra karşısına yüzü, elbisesi, kokusu güzel birisi gelir ve “Nimetleri devamlı olan Allahü teâlânın Cennet ve rahmeti ile sana müjdeler olsun” der. mü’min kimse: “Allah sana hayırlı, karşılıklar versin, sen kimsin?” diye sorar. O kimse “Ben senin dünyâdaki iyi amellerinim. Sen daima Allah’a ibâdet etmek için koşar, isyana ise, tenbellik edip yaklaşmazdın. Bunun için Allahü teâlâ seni hayırlı, güzel nimetlerle mükâfatlandırdı. Bundan sonra birisi: “Buna Cennetten bir döşek getirin ve Cennetten kabrine bir kapı açın” der. Bir döşek getirilir ve Cennet’e doğru bir kapı açılır. O mü’min de: “Yâ Rabbi! Kıyâmeti çabuk getir de biran önce aileme, çocuklarıma kavuşayım” der.
Kâfir ise; o da dünyâdan alâkasını kesip öleceği zaman, çirkin, suratlı, şiddetli azâb yapan melekler, ateşten elbise ve katrandan gömleklerle karşısında dururlar. Ruhu çıktığı zaman yer ve gökteki bütün melekler kendirsine la’net ederler. Göklerin kapıları kapanarak hiçbir kapı onun habîs kötü ruhunun kendisinden geçmesini istemez. Böylece ruhu geri döndürülür. Melekler: “Yâ Rabbi! Bu falan kulunun ruhudur, yerler ve gökler bunu kabul etmiyorlar” dedikleri zaman Allahü teâlâ: “Onu geri çevirin ve ona hazırladığım büyük âzâbı gösterin. Çünkü ona da: “Sizi topraktan yarattım, yine toprağa iâde edeceğim ve tekrar topraktan çıkaracağım” diye vahdettim” buyurur. Sonra ruhu mezarına götürülür. Hatta mezarının yanından dağılmakta olanların ayak seslerini de işitir. Ona da: “Rabbin kim, Peygamberin kim ve dinin nedir?” suâlini sorarlar. O kâfir kimse de: “Bilmiyorum” der. Melekler de: “Evet, bilmezsin.” derler. Bundan sonra çirkin elbiseli, pis kokulu ve vahşi yüzlü birisi gelip karşısına dikilerek: “Allahın gadabı ve sonsuz âzâbı sana müjde olsun” der. Adam: “Allah senin de cezanı versin, sen kimsin?” diye sorunca, onun yanına, gelen kimse: “Ben senin dünyâda iken yaptığın çirkin amelinim. Sen kötülüğe, Allahü teâlâya isyana koşa kaşa giderdin, fakat ibadete ve taâta gevşek davranır, yapmazdın. İşte bugün Allahü teâlâ kötülüğünün ve küfrünün cezasını sana çektirecek”, cevabını verir. Sonra gözleri görmeyen, konuşamayan ve kulakları duymayan bir melek onu yakalar. Onun için demirden bir tokmak hazırlanır. Bütün insanlar ve cin toplansalar onu yerinden kaldıramazlar. Hatta dağlara vurulsa, kül ve toprak haline getirir. Bununla kendisine bir kere vurulduğu, zaman parçalanır, kül haline gelir. Tekrar dirilir ve alnına öyle bir şiddetle vurulur ki, insan ve cinden başka yeryüzündeki bütün mahlûklar onun bağırmasını işitirler. Sonra bir melek: “Buna ateşten iki demir levha getirin ve mezarından da Cehenneme doğru bir kapı açın.” diye seslenir. Hemen onun kabrine ateşten iki demir levha döşenir ve Cehennemden de bir kapı açılır.”
KAYNAKLAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder