22 Aralık 2014 Pazartesi

ÜMMÜ ÜMARE

Bize ne yaptılarsa süvariler yaptılar. Atlı bir adam gelip, bana vurdu. Kalkanımla korundum. Ben de onun atının ayaklarına kılıç çaldım. At arka üstü yıkılınca Peygamberimiz aleyhisselâm: “Ey Ümmü Ümâre’nin oğlu! Annene, annene yardım et!” diyerek oğlum Abdullah’a seslendi. Ümmü Ümâre’nin (r.anhâ) oğlu Abdullah İbni Zeyd (r.a.) anlatır: “Uhud günü sol kolumdan yaralanmıştım. Beni hurma ağacı gibi upuzun bir adam vurmuştu. Resûlullah: “Yaranı sar” buyurdu. Anam yanıma geldi. Yanında yaraları sarmak için bulunan hazır bezlerle yaramı sardı. Resûlullah durmuş bana bakıyordu. Annem, yaramı sardıktan sonra, bana “Kalk yavrucuğum! Müşriklerle çarpış” dedi. Resûlullah efendimiz de: “Ey Ümmü Ümâre! Senin katlandığın, dayanabildiğin şeye, herkes katlanabilir, dayanabilir mi?” buyurdular.
Ümmü Ümâre (r.anhâ) Uhud’dan başka, Hudeybiye, Hayber Umret-ül-kaza, Huneyn ve Yemâme gazâlarına da katıldı. Biatü’r-rıdvân’da hazır bulunmakla şereflendiler. Oğulları Habîb ve Abdullah’da Peygamber efendimizin bütün gazâlarına iştirak ettiler. Uhud Savaşı sırasında İbni Kamia isminde bir müşrik Peygamberimize (s.a.v.) saldırdı. Peygamberimizi (s.a.v.) mübârek başından yaraladı. Ümmü Ümâre (r.anhâ) İbni Kâmia’ya saldırdı, İbni Kâmia, Ümmü Ümâre’nin darbesiyle ağır yaralandı. Nesibe hâtûn bu savaşta oniki onüç yerinden yaralanmıştı. Bunlardan en ağın, İbn-i Kâmia’nın boynunda açtığı yaraydı. Resûlullah efendimiz oğlu Abdullah’a bu yarayı sarmasını emrettiler. “Ev halkınızı Allah mübârek kilsim senin annenin makamı filan ve filanların makamından hayırlıdır. Allah sizin ev halkınıza rahmet etsin!” buyurdu. Bu yara bir sene tedavi gördükten sonra iyileşti.
Müseylemet-ül-Kezzâb, yalancı peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkınca, Ümmü Ümâre’nin (r.anhâ) oğlu Habîb İbni Zeyd (r.a.) elçi olarak gönderildi. (Veya Amman’dan Medine’ye gelirken esir düştü. Müseyleme, kendisinin peygamberliğini kabul etmesini istedi. Habîb (r.a.), onu tasdik etmeyince, tek tek uzuvları kesilerek şehîd edildi. Ümmü Ümâre Müseyleme’nin ölümünü göstermesi için Allah’a duâ etti. Yaşı altmışın üzerinde olmasına rağmen oğlu Abdullah’la beraber Yemâme Savaşına iştirak etti. Savaşın şiddetli bir anında Müslümanların dağılmaya başlamaları üzerine, kılıcını çekerek düşmana hücum etti. Oniki yerinden yara aldı. Müseyleme’yi de yaraladı. Ümmü Ümâre’nin oğlu Abdullah’ın da bulunduğu bir grup müslümanın önünden atla kaçmaya çalışan Müseylemet-ül-Kezzâb, Hz. Vahşi tarafından mızrakla vurularak öldürüldü. Ümmü Ümâre (r.anha) bu savaşta kolunun birini kaybetti, İslâm ordusunun kumandanı Hâlid bin Velid (r.a.) kendisiyle yakından alâkadar oldu. Yaralanın sardırdı.

KAYNAKLAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder