220;ç-dört y?l gibi çok k?sa bir süreye büyük hizmetler s?ğd?ran, en çok hadis nakleden sahabelerin birincisi, Peygamber aş?ğ?, bir şeyler öğrenme uğruna her türlü fedakarl?ğa katlanan, bunca hizmetine rağmen ölüm döşeğinde Cennete veya Cehenneme gideceğini bilmediğini söyleyerek göz yaşlar?yla Dergah-? ?lahi'ye iltica eden mümtaz sahabe.
Yemen as?ll? Ebu Hüreyre'nin gerçek ad? Abdüamr, Sükeyn, Abdüşşems gibi farkl? şekillerde aktar?lmaktad?r. Peygamber Efendimiz (sav) ad?n? Abdurrahman olarak değiştirdi. Ancak kendisi Ebu Hüreyre lakab?yla meşhur oldu. Bulduğu sahipsiz kedi yavrular?n? besleyip koynunda taş?yarak onlarla oynamas?ndan ötürü; kedi, kedicik babas? anlam?na gelen bu lakapla meşhur oldu. Künyesi Ebu Hüreyre Abdurrahman b. Sahr ed-Devsi şeklindedir. Yemen'deki Ezd kabilesinin Devs koluna mensuptur.
628 y?l?nda Hz. Muhammed'in Hayber'de bulunduğu s?ralarda, aşiretlerinden bir grupla birlikte Hayber'e gelerek Müslüman oldu. Resulullah'?n son zamanlar?nda, ?slamiyeti geç seçmenin aç?ğ?n? kapatmak maksad?yla Medine'ye var?r varmaz her şeyden elini-eteğini çekerek dini ilimleri tahsil etmek ve Peygamber Efendimizle geçirdiği her saniyeyi değerlendirmenin telaş?na düştü. Ganimet talebinde bulunup bulunmayacağ? sorulduğunda, Resulullah'tan, Allah'?n verdiği ilimden kendisine bir şeyler öğretmesini istedi. Açl?ktan bay?lma noktas?na geldiği halde Peygamber Efendimiz'in huzurundan ayr?lmaz, Mescid-i Nebevi'yi terk etmezdi.
5374 hadisle, raviler aras?nda ilk s?ray? almas?n?n, kendisinden önce Müslüman olan ravilerden daha fazla hadis rivayet etmesinin en önemli sebeplerinin baş?nda, Peygamber Efendimizin (sav) kendisi için yapm?ş olduğu dua gelir. Hadisleri öğrenip ezberleme konusundaki aş?r? isteği ve unutmaktan korkmas?ndan dolay? Peygamber Efendimize müracaat ederek dua talebinde bulundu. Kendisi için yap?lan duadan sonra hiçbir şeyi unutmad?ğ?n? bildirdi. Bunun yan?nda, diğer sahabeler kendi özel işleriyle uğraş?rken o, Hz. Muhammed'in yan?ndan hiç ayr?lmayarak ilim tahsilinde her yola başvurdu. Hatta bu s?ralarda daha önceleri varl?kl? olmas?na, köle sahibi olmas?na rağmen maddi s?k?nt? çektiği ve buna rağmen dünya işleriyle ilgilenmediği bilinmektedir. Tabi ki bu arada, diğer sahabelerin duymad?ğ? hadisi duyup nakletme şerefine nail oldu.
Ebu Hüreyre'nin kuvvetli haf?zaya sahip olduğunu kan?tlayan örnekler mevcuttur. Medine Valisi Mervan b. Hakem, Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiği hadislerin topland?ğ? kitab?n yaz?m?ndan bir sene sonra, onu bir çeşit s?nava tabi tutar. Kendisini çağ?rarak muhtelif hadisleri sorar. Bir taraftan da perde arkas?ndan elinde tuttuğu bir sene öncesinin kay?tlar?yla verilen cevaplar? karş?laşt?r?r. Neticede, Ebu Hüreyre'nin verdiği cevaplar?n bir sene önceki kay?tlarla ayn? olduğunu görür. Böylece hiçbir şeyi unutmad?ğ? kan?tlanm?ş olur.
Naklettiği hadislere, muhtelif zamanlarda, değişik isimler taraf?ndan itirazlar olduğu görülmüştür. Bir seferinde baz? sahabeler kendisinin naklettiği hadisi daha önce duymad?klar?n? söyleyerek itiraz ederler. Ancak, aralar?nda yapt?klar? müzakereden sonra hat?rlay?p itirazlar?ndan vazgeçerler. Bu durumun birkaç kez tekerrürüne şahit olan tabiinlerden biri Muhammed b. Umare olup, Ebu Hüreyre'nin daha güçlü bir haf?zaya sahip olduğunu bildirmiştir. Naklettiği bir hadiste yan?ld?ğ?na dair hiçbir kan?t olmay?p, hiç kimse de şahit olmam?şt?r.
Önemli özelliklerinden bir tanesi de merak ettiği tüm konular? Peygamber Efendimize sorup öğrenmesidir. K?yamet gününde şefaate ilk kimin nail olacağ? sorusunu kendisinden önce kimse sormam?ş ve bu soruyu ilk defa onun sormas? Hz. Muhammed'in hoşuna gitmiştir. Muhtelif konularda sorduğu sorular?n yan? s?ra sonraki zamanlarda meydana gelecek olaylarla ilgili olarak da sorular sormuş ancak, baz? sak?ncalardan, mesela, baz? kötü yöneticilerin zarar vermesinden çekinerek nakletmemiştir.
En çok hadis nakleden Ebu Hüreyre, öğrenmede gösterdiği büyük gayreti öğretip nakletmede de gösterdi ve hatta baz? köleleri dahi hadis rivayet etti. Bu durum hadisleri öğretip nakletmedeki üstün gayretinin bir numunesidir. Hatta mescide gittiği zaman, imam gelip namaz k?ld?rana kadar geçen zamanda bile hadis naklederek her f?rsat? değerlendirdi. Bu konuda değişmez bir otorite olarak kabul edildi. Peygamber Efendimizin vefat?ndan sonra yaklaş?k elli y?l yaşad? ve bu süre zarf?nda kendisine intikal edip halledilemeyen bir çok konuda hadisler naklederek çok büyük hizmetlerde bulundu.
Ebu Hüreyre ile ilgili muhtelif tenkitler de mevcuttur. Hz Ömer'in (ra) çok fazla hadis rivayet etmesine mani olduğu iddia edilmiştir. Ancak, gerek Hz. Ömer'in gerekse diğer baz? sahabelerin tenkitleri kendi şahs? ve nakilleriyle alakal? değil, ahkamla ilgili olmayan hadislerin ön plana ç?kar?l?p Kur'an-? Azimüşşan'?n ihmal edilebileceği konusundaki hassasiyetlerinden kaynaklanm?şt?r. Bir diğer husus da Hz. Ömer ve Hz. Osman gibi büyük sahabeler ilk defa duyduklar? hadisler konusunda sert davranarak çok hadis rivayetlerinde özel hassasiyet göstermişler. Ebu Hüreyre'nin çok hadis rivayet etmesine karş? ç?k?lm?ş olmakla beraber, hiç kimse onu yalanc?l?kla itham etmemiştir. Nitekim sonralar? Hz. Ömer, nakillerde serbest b?rakarak şahs?na karş? menfi bir yarg?s?n?n olmad?ğ?n? gösterdi. Diğer yandan Halifenin, onun rivayetlerine büyük ehemmiyet verdiği görülmüştür.
Ebu Hüreyre'nin çok hadis nakletmesine karş? ç?kanlardan birinin de Hz. Aişe (ra) olduğu bilinmektedir. Ancak, sadece ona karş? değil diğer nakilcilere karş? da ç?km?ş ve kusurlu bulduğu nakilleri eleştirmiştir. Baz? nakiller konusunda Ebu Hüreyre'yi yan?na çağ?rarak hesap sormuş ve onu dinledikten sonra kendisine hak vermiştir. Hatta kendisi için, Allah Ebu Hüreyre'ye merhamet etsin, duas?nda bulunmuştur.
Ebu Hüreyre ile ilgili tenkitlerin bir k?sm? Şii ve baz? Şarkiyatç?larla, onlar?n paralelinde eser veren kaynaklara dayanmaktad?r. Oysa ki, Şii kaynaklar?nda da yer alan ilk dönemin baz? hadis alimleri, Ebu Hüreyre'yi sözüne güvenilir olarak göstermelerine rağmen, sonraki dönemlerde tersinin iddia edilmesi, birbiriyle çelişmektedir. Ebu Hüreyre'nin Hz. Ali ve ailesi aleyhinde hadis uydurduğu iddia edilmiştir. Bu iddialar?n yersiz olduğu Ebu Hüreyre'nin Hz. Ali ve ailesi hakk?nda rivayet ettiği hadislere bak?larak da anlaş?labilir. Ebu Hüreyre, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin hakk?nda rivayet ettiği hadislerle ümmette Al-i Beyt sevgisinin artmas?na sebep olmuştur. Ayr?ca, Ebu Hüreyre'nin Hz. Hasan'?n kabrinin yan?na defnedilmesine mani olan, Emevilerin Medine Valisi Mervan'? tenkit etmesi, ona yöneltilen suçlamalar? anlams?z k?lar.
Ebu Hüreyre'ye karş? ortaya at?lan iddialara cevap vermek maksad?yla eser yazanlar aras?nda Abdülhüseyin b. Yusuf Şerefeddin el-Musevi gibi Şii yazarlar da mevcuttur. Bediüzzaman Hazretleri de umum Suffe ehlini nakillerine şahit göstererek bir bak?ma onlar?n sözcülüğünü yapan birinin, bildirdiklerine inanmayan?n veya kesin kabul etmeyenin ya kalbinin bozuk olduğunu veya akl?n?n olmad?ğ?n? belirterek; "Acaba, Hazret-i Ebu Hüreyre gibi sad?k ve bütün hayat?n? hadise ve dine vakfeden; 'kim bile bile benim söylemediğim bir şeyi söyledi diye uydurursa, cehennemdeki yerine haz?rlas?n', hadisini işiten ve nakleden, hiç mümkün müdür ki, h?fz?ndaki ehâdis-i Nebeviyenin k?ymetini ve s?hhatini şüpheye düşürüp Ehl-i Suffenin tekzibine hedef edecek muhalif bir söz ve as?ls?z bir vak'a söylesin? Hâşâ!" (Mektubat, s. 119) ifadelerine yer vermektedir.
Ebu Hüreyre'nin daha çok hadis rivayet etmesine rağmen, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer gibi, Hz. Muhammed'i yak?ndan takip eden baz? büyük sahabelerin, daha az hadis rivayet etmeleriyle ilgili soruya Risale-i Nur'da şöyle bir cevap verilir:
Nas?l ki insan bir ilâca muhtaç olsa, bir tabibe gider; hendese için mühendise gider, mühendisten nakleder; mesele-i şer'iye müftüden haber al?n?r ve hâkezâ... Öyle de, Sahabe içinde, ehâdis-i Nebeviyeyi gelecek as?rlara ders vermek için, ulema-i Sahabeden bir k?s?m, ona mânen muvazzaf idiler, bütün kuvvetleriyle ona çal?ş?yorlard?. Evet, Hazret-i Ebu Hüreyre bütün hayat?n? hadisin h?fz?na vermiş. Hazret-i Ömer siyaset âlemiyle ve hilâfet-i kübrâ ile meşgulmüş. Onun için, ehâdisi ümmete ders vermek için, Ebu Hüreyre ve Enes ve Câbir gibi zatlara itimat edip, ondan, rivayeti az ederdi." (Mektubat, s. 132)