16 Aralık 2014 Salı

ADİ BİN HATİ TAİ RAN  HAYATI

Peygamber efendimiz (s.a.v.), Medine’nin çevresindeki İslâma girmeyen kabileler üzerine sefer düzenlerdi. Eshâb-ı kirâm (r.anhüm) kabileleri İslâma davet eder, müslüman olmaz ve teslim olmazlarsa savaş yapılır, savaşda alınan mallar ganimet, teslim alınan kimseler de esir olurdu. Hicrî 9.ncu senede Tebük’ün doğusunda yaşayan Tay kabilesine de bir grup Eshâb-ı kirâm (r.a.) geldiler. Eshâbı uzaktan gören Tay kabilesinin reisi olan Adî bin Hatem kaçtı. Alınan esirler arasında Adî bin Hatem’in kız kardeşi Sefane de vardı. Esirleri, Peygamberimizin huzuruna getirdiler. Resûlullah efendimiz, Sefane’yi, Adî bin Hatem’i bulup getirmesi için gönderdi. Sefane, kardeşini buldu. Ona Peygamber efendimiz hakkında müsbet şeyler anlattı. Adî bin Hatem, kız kardeşinin anlattıklarından cesaret alarak Medine’ye geldi. Müslüman oluşunu kendisi şöyle anlattı: “Resûlullah (s.a.v.) Mescidde imiş, oraya gittim. Selâm verdim. Bana: “Kimsiniz” buyurdular. Ben de “Adî bin Hatem’im” dedim. Kalktılar, beni evine davet ettiler. Yolda, zayıf yaşlı bir kadına rasladık. O kadın Resûlullah’a bazı ihtiyaçlarının olduğunu anlattı. Onunla ilgilendi ve ihtiyaçlarını halletti Ben, onları seyrediyor, içimden “Bu kimse melik değildir” diyordum. Sonra Resûlullah (s.a.v.) beni evine götürdü, içi lifle dolu bir minderi oturacağı yere koydu. “Buraya oturun” buyurunca, ben de “Siz oturun” dedim. Bana tekrar oturmamı emrettiler. Oturdum. Kendileri yere oturdu, içimden “Vallahi melik olan bir kimse böyle yapmaz. Bu melik değildir, çok kerem sahibi bir kimsedir” dedim. Bana: “Yâ Adî bin Hatem, müslüman ol da, selâmette olasın” buyurdu. Ben “Benim dinim vardır” dedim. Resûlullah (s.a.v.) “Senin dînini senden daha iyi biliyorum. Sen Rakusiyye dîninden değil misin? Kavminin dörtte bir ganimetini yemiyor musun? Bu senin dininde sana helâl değildir” buyurdu. Ben içimden “Vallahi, doğru söylüyor. Bilinmeyen şeyleri biliyor. O, Peygamberdir” dedim. Resûlullah devam ettiler.
12 (m. 633) senesinden sonra Hz. Ömer zamanında Irak üzerine seferler yapıldı. Adî bin Hatem (r.a.) Hazret-i Hâlid bin Velid ile yapılan seferlerin pek çoğuna katılmış, çok büyük kahramanlıklar göstermişti. Yaşlı olmasına rağmen Tay kabilesinin başında gençlerden daha hızlı, daha gayretli daha maharetli savaşırdı! Bu durumu gören Hâlid bin Velid (r.a.) Adî bin Hatem hazretlerini kendisine muavin yapmıştı. Hz. Ali’nin savaşlarında da sancaktarlık yaparak İslâma çok büyük hizmetleri dokunmuştu. Savaşlarda şehit olmayı çok arzu etmişse de şehîd olamadı. Adî bin Hatem (r.a.) Kûfe şehri kurulduğu zaman bu şehre gelerek yerleşti. Yaşı oldukça ilerlediği için savaşlara katılamıyordu. Bu sırada Hz. Ömer şehîd edilmiş, halifeliğe Hz. Osman seçilmişti. Hz. Adî bin Hatem, Peygamberimizin (s.a.v.) damadı olmakla Şereflenen yeni Halife Hz. Osman’a çok muhabbet ederdi. Hz’. Osman Hz. Adî’nin İslâma yaptığı hizmetlerinden dolayı Bağdat havalisinin gelirinden istifâde etmek üzere Bağdat’a gönderdi. Hz. Osman ve Hz. Ali’nin şehâdetlerine kadar orada yaşadı. Sonra tekrar Kûfe’ye geldi. Vefat edinceye kadar burada kaldı. İnsanlara nasihat ederek doğru yola daveti ölünceye kadar devam etti. Müslüman olduktan sonra hiç boşa vakit geçirmeyip, İslâma hizmet etmek için çırpındı. Yüzyirmi yaşında, Allahü teâlânın rahmetine kavuştu.

KAYNAKLAR 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder