ADİ BİN HATİ TAİ RAN HAYATI
Peygamber efendimiz (s.a.v.), Medine’nin çevresindeki İslâma girmeyen kabileler üzerine sefer düzenlerdi. Eshâb-ı kirâm (r.anhüm) kabileleri İslâma davet eder, müslüman olmaz ve teslim olmazlarsa savaş yapılır, savaşda alınan mallar ganimet, teslim alınan kimseler de esir olurdu. Hicrî 9.ncu senede Tebük’ün doğusunda yaşayan Tay kabilesine de bir grup Eshâb-ı kirâm (r.a.) geldiler. Eshâbı uzaktan gören Tay kabilesinin reisi olan Adî bin Hatem kaçtı. Alınan esirler arasında Adî bin Hatem’in kız kardeşi Sefane de vardı. Esirleri, Peygamberimizin huzuruna getirdiler. Resûlullah efendimiz, Sefane’yi, Adî bin Hatem’i bulup getirmesi için gönderdi. Sefane, kardeşini buldu. Ona Peygamber efendimiz hakkında müsbet şeyler anlattı. Adî bin Hatem, kız kardeşinin anlattıklarından cesaret alarak Medine’ye geldi. Müslüman oluşunu kendisi şöyle anlattı: “Resûlullah (s.a.v.) Mescidde imiş, oraya gittim. Selâm verdim. Bana: “Kimsiniz” buyurdular. Ben de “Adî bin Hatem’im” dedim. Kalktılar, beni evine davet ettiler. Yolda, zayıf yaşlı bir kadına rasladık. O kadın Resûlullah’a bazı ihtiyaçlarının olduğunu anlattı. Onunla ilgilendi ve ihtiyaçlarını halletti Ben, onları seyrediyor, içimden “Bu kimse melik değildir” diyordum. Sonra Resûlullah (s.a.v.) beni evine götürdü, içi lifle dolu bir minderi oturacağı yere koydu. “Buraya oturun” buyurunca, ben de “Siz oturun” dedim. Bana tekrar oturmamı emrettiler. Oturdum. Kendileri yere oturdu, içimden “Vallahi melik olan bir kimse böyle yapmaz. Bu melik değildir, çok kerem sahibi bir kimsedir” dedim. Bana: “Yâ Adî bin Hatem, müslüman ol da, selâmette olasın” buyurdu. Ben “Benim dinim vardır” dedim. Resûlullah (s.a.v.) “Senin dînini senden daha iyi biliyorum. Sen Rakusiyye dîninden değil misin? Kavminin dörtte bir ganimetini yemiyor musun? Bu senin dininde sana helâl değildir” buyurdu. Ben içimden “Vallahi, doğru söylüyor. Bilinmeyen şeyleri biliyor. O, Peygamberdir” dedim. Resûlullah devam ettiler.
KAYNAKLAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder