18 Mart 2015 Çarşamba

HudeybiyeHudeybiye, Resûlullah (s.a.s.)’ın Mekke müşrikleri ile
antlaşma yaparak İslâm davetinin önündeki en önemli engellerden
birinin kalkmasını sağladığı yerdir. Mekke-i
Mükerreme’ye yaklaşık 17 km. mesafede yer alan Hudeybiye,
şimdiki tanımlama ile Eski Cidde Yolu üzerindedir. Harem
sınırının hemen dışında yer aldığı ve yol üzerinde bulunduğu
için Hudeybiye Mekke-i Mükerreme’de ikamet edenlerin
umre için ihrama girdikleri yerlerden biridir.Yer olarak stratejik bir konumdadır. Mekke’den gelecekler
uzaktan çok iyi görülebilir. Hudeybiye ile ilgili olarak ziyaretçiyi
ilgilendiren en önemli şey, Hudeybiye kuyusu veya
oralardaki birkaç tarihî kalıntı değildir. Buranın önemi, müslümanların
burada Mekkeli müşriklerle yaptıkları Hudeybiye
antlaşması ve sahabe-i kiramın Resûlullah (s.a.s.)’a hayatlarını
ortaya koyarak biat etmesi ve bu biatın Kur’an-ı Kerim’de
yer almasıdır.
Burada yapılan Hudeybiye antlaşması ile Mekkeli müşrikler,
Medine’de kurulmuş bulunan İslâm devletini resmen
tanımış oldular.
Hudeybiye’nin ziyaretçi açısından hatırlanması gereken
en önemli hatırası, sahabe-i kiramın burada Allah resûlü
(s.a.s.)’ne hayatlarını ortaya koyarak biat etmeleridir. Şöyle
ki; Allah Resûlü (s.a.s.), sahabe-i kiram ile birlikte (yaklaşık
1400-1500 kişi) umre yapmak üzere Medine-i Münevvere’den
Mekke-i Mükerreme’ye hareket etti. Müslümanlar umreye niyet
etmişler ve yanlarına kurbanlık develeri almışlardı. Savaş
amacı taşımadığı için yanlarına silah almadılar.
Her zaman olduğu gibi Resûlullah (s.a.s.), bu yolculuğunda
da gerekli tedbirleri almış ve yapılması gereken hiçbir
şeyi ihmal etmemişti. Bunun için Mekkelilerin durumunu
öğrenmek üzere öncü birlik göndermiş, gerekli istihbarat
faaliyetlerini yapmıştı. İstihbarat sonucu Resûlullah (s.a.s.),
Mekkeli müşriklerin savaşmak için müttefiklerini topladıkları
haberini aldı. Bunun üzerine her ihtimale karşı Medine-i
Münevvere’den silahlar yola çıkarıldı.
Resûlullah (s.a.s.), ashabı ile Mekke-i Mükerreme’ye yaklaşık
80 km. uzaklıktaki Usfan’a ulaşınca, Halid b. Velid,
Mekke’ye müslümanları engellemek için asker almaya gitti.
Resûlullah (s.a.s.), gelişmeleri çok iyi takip ediyordu ve gerekli
istihbaratı kusursuz olarak gerçekleştiriyordu. Bu gelişme
üzerine Allah Resûlü (s.a.s.), yönünü değiştirerek Usfan’dan
Hudeybiye’ye geldi.Hudeybiye’ye gelince Resûlullah (s.a.s.)’ın devesi kasva,
çökmüş ve yerinden kaldırılamamıştı. Allah (c.c.)’ın fili
hapsettiği gibi kendi devesini de Harem’e gitmekten alıkoyduğunu
söyleyen Allah Resûlü (s.a.s.), burada konakladı ve
Mekke’ye bir elçi gönderdi. Elçiye çok kötü davranan Mekkelilere
ikinci defa Osman (r.a.) elçi olarak gitti. Kendisine tavaf
yapıp ihramdan çıkması teklif edilen Osman (r.a.), Allah
Resûlü (s.a.s.) ihramdan çıkmadan kendisinin de çıkmayacağını
söyleyince, Osman (r.a.)’ı hapsettiler.
Osman (r.a.)’ın gelmesi gecikti. Daha sonra Osman (r.a.)’ın
şehit edildiği yolunda bir haber geldi. Bunun üzerine sahabe-i
kiram, Kur’ân-ı Kerim’de övgüyle anlatılan meşhur biatı gerçekleştirdi.
Orada bulunan bir Semure ağacının altında Allah
Resûlü (s.a.s.) ile birlikte ölene kadar savaşacaklarına dair söz
verdiler. Orada bulunan 1400 kişinin bu meşhur biatı Kur’ân-ı
Kerim’in ifadesinden hareketle Bey’atu’r-Rıdvan adını aldı.
Bu biatı haber alan Kureyşliler, korkuya kapılarak Hz.
Osman’ı hemen serbest bıraktılar ve Süheyl b. Amr başkan lığında bir heyet göndererek Müslümanlarla meşhur Hudeybiye
antlaşmasını imzaladılar. Antlaşma metnini Hz. Ali (r.a.)
kaleme aldı. Antlaşmaya göre, müslümanlar o sene umre
yapmayacaklar, umreye ertesi sene gelecek ve Mekke’de üç
gün kalacaklardı. İki taraf on yıl savaşmayacak, Müslüman
olan bir müşrik Medine’ye giderse geri verilecek, fakat irtidat
eden bir kâfir geri verilmeyecekti. Allah Resûlü (s.a.s.), antlaşmayı
kabul etti ve imzaladı. Daha sonra, kurbanlarını kesip
ihramdan çıkan Allah Resûlü (s.a.s.) ve ashabı, 15- 20 gün
Hudeybiye’de kaldıktan sonra geri dönmüşlerdir.
Görünüşte müslümanların aleyhine olan bu antlaşma, o
anda müslümanlara çok ağır geldi. Müslümanlar ihramdan
çıkmakta ağır davrandılar. Eşiyle istişare eden Resûlullah
(s.a.s.)’a, mü’minlerin annesi hemen ihramdan çıkmasını,
bunu gören sahabenin de ihramdan çıkacağını söylemiş, Resûlullah
(s.a.s.) burada eşinin tavsiyesi doğrultusunda hareket
etmiş ve bu hareket sonucu sahabe-i kiram da derhal ihramdan
çıkmıştır. Burada kadının görüşüne Resûlullah (s.a.s.)’ın
verdiği değerin fiilî bir uygulaması vardır.
Hudeybiye antlaşmasının müslümanlar açısından nasıl
büyük bir siyasî zafer olduğu daha sonra anlaşıldı. Çünkü bu
antlaşma ile İslâm davetinin önündeki en önemli fiilî engellerden
biri kaldırılmış ve İslâmiyet hızla yayılmıştır. Sonuçta
henüz antlaşmanın imzalanmasından kısa bir süre sonra
Mekkeli müşrikler antlaşmanın ilk aşamada müslümanların
aleyhine görünen bazı maddelerinin iptalini istemeye başladılar
ve üzerinden iki sene bile geçmeden antlaşmayı bozdular.
Ancak bu süre zarfında İslâmiyet hızla yayılmış, Hayber
fethedilmiş ve Medine’de kurulan İslâm Devleti büyük güç
kazanmış ve kısa bir süre sonra da Mekke-i Mükerreme fethedilmiştir.
Hudeybiye, Resûlullah (s.a.s.)’ın sabrının, ileri görüşlülüğünün
ve stratejisinin fiilî göstergelerindendir. İslâm’ın tanınması,
yayılması ve müşrikler tarafından bir güç ve kuvvet ola rak görülmesi, Hudeybiye antlaşmasıyla olmuştur. Bu bakımdan
İslâm tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir.
Ziyaretçi, Hudeybiye’de sahabe-i kiramın Resûlullah
(s.a.s.)’a bağlılığının derecesini, fedakârlığı, sabrı, stratejiyi,
kadının görüşüne verilen değeri, basireti görecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder