Hz. Ali (a.s)’ın hilafeti döneminde vuku bulan ilk savaş, Cemel savaşı idi. Hz. Ali (a.s)’ın ordusu bu savaşta galip olmasıyla savaş sona erdi. Hz. Ali (a.s)’ın ashabından olup savaşa katılmış olanlardan biri şöyle dedi:
“Keşke kardeşim burada olsaydı da, Allah Teala’nın sizi düşmana nasıl galip ettiğini görseydi; o da hoşnut olarak ecir ve mükafata erişmiş olurdu.
İmam (a.s) o sahabeye: “Kardeşinin kalp ve fikri bizimle miydi?”
Sahabe: “Evet.”
İmam (a.s): “Öyleyse o da bu savaşta bizimle beraber olmuştur. Sadece o değil, babalarının sulbünde ve annelerinin rahimlerinde olanlar bile, bizimle aynı fikir ve akide üzere olurlarsa, onlar da bizle bu savaşta hazır olmuşlardır; onlar yakında dünyaya ayak basacaklar ve din onların vesilesiyle güçlenecektir.”[17]
14- İKİ REKAT İHLASLI NAMAZ
Resulullah (s.a.a) için iki iri deve getirdiklerinde Hazret ashabına şöyle buyurdu:
İçinizde dünya hakkında düşünmeksizin iki rekat namaz kılacak birisi var mıdır? Kim kılarsa ona bu iki deveden birini vereceğim.”
Resulullah (s.a.a) bu sözünü birkaç kez tekrarladı. Ashaptan hiç kimse cevap vermeyince Emir’ul-Müminin Hz. Ali (a.s) ayağa kalkarak: “Ya Resulellah! Ben buyurduğunuz şekilde iki rekat namaz kılmaya hazırım” dedi.
Resulullah (s.a.a): “Çok iyi, kıl” diye buyurdu.
Emir’ul-Müminin Ali (a.s) namaza başladı. Namazın selamını verdiğinde Cebrail yeryüzüne inerek şöyle dedi: Allah-u Teala buyuruyor ki: Bu develerden birini Ali’ye ver.”
Resulullah (s.a.a) buyurdu ki:
“Ben, namaz kılarken dünya işleriyle ilgili herhangi bir şeyi düşünmemeyi şart koşmuştum. Oysa Ali teşehhüt okurken: “Develerden hangisini alayım” diye düşündü.”
Cebrail: “Allah-u Teala buyuruyor ki: Ali’nin hedefi, semiz olan deveyi alıp onu keserek fakirlere vermekti, bundan dolayı düşüncesi Allah içindi, kendisi veya dünya için değildi” dedi.
Bu esnada Peygamber (s.a.a), Hz. Ali’ye teşekkür ve onu takdir etmek için her iki deveyi ona verdi.
Allah-u Teala da bir ayetin zımnında Hz. Ali’yi takdir etmek için şöyle buyurdu:
“İnne fî zalike lezikra limen kane lehu kalbun ev elka’s-sem’a ve huve şehid.”
“Hiç şüphesiz bunda, kalbi olan ya da bir şahit olarak kulak veren kimse için elbette bir öğüt vardır.”[18]
Sonra Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdular:
“Kim iki rekat namaz kılar da dünya işleri hakkında bir şey düşünmemiş olursa, Allah-u Teala ondan razı olup günahlarını affeder.”[19]
15- RAMAZAN AYINDA ŞARAP
Şair olan Neccaşi Hz. Ali (a.s)’ın taraftarlarından biridir ve söylediği coşkulu şiirlerle Hz. Ali (a.s)’ın ordusunu Muaviye’nin aleyhine tahrik ediyordu. Defalarca Hz. Ali (a.s)’ın ordusunda düşmana karşı savaştı. Ama bu şahıs bir kez şeytanın vesvesesine uyarak Ramazan ayında şarap içti. Halk Onun şarap içtiğini görünce onu yakalayıp Hz. Ali (a.s)’ın yanına getirdiler ve onun şarap içtiğini ispatladılar.
Hz. Ali (a.s) onun şarap içmiş olduğuna kanaat edince kendisi ona seksen kırbaç vurdu ve bir gece de hapse attı. Sonraki gün Neccaşi’nin getirilmesini emretti. Getirdiklerinde ona yirmi kırbaç daha vurdu.
Neccaşi iki kez kırbaçlandığını görünce şöyle dedi:
“Ya Emir’el-Muminin! Bu yirmi kırbaç ne içindi?”
Hz. Ali (a.s) cevaben: “Bu yirmi kırbaç, Ramazan ayının ihtiramını gözetmediğin ve bu ayda şarap içmeye cesaret ettiğin içindi.”[20]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder