tüm dünyanın mekkenin fethini kutlar ve hayırlara vesile olmasını yüce ALLAH dan niyaz ederim
Mekke'nin Fethi ile ilgili detaylı bilgilerin yer aldığı sayfa: Mekke'nin Fethi sayıca az olan ilkMüslümanların müşriklere karşı imanlarını korumak ve yaymak maksadıyla hicret ettikleri Mekke'yi, on yıl sonra güçlü ve kalabalık bir ordu halinde geri dönüp fethetmeleri. Hicretin altıncı yılında Peygamber efendimizle Hudeybiye Antlaşmasını yapan Mekkeli müşrikler, iki yıl sonra bu antlaşmayı bozdular. Sulhun devamı için Müslümanlara yapılan yeni tekliflere de uymadılar. Peygamber efendimizin hazırladığı İslam ordusu, hicretin onuncu yılında müşriklerden Mekke'yi kan dökülmeden aldı.
Mekkeli müşrikler; Muhammed aleyhisselama Peygamberlik verilip insanları şirkten, puta tapmaktan vazgeçmeye ve Allahü tealaya iman etmeye davete başladığı günden itibaren sevgili Peygamberimizle Müslümanlara şiddetli düşmanlık gösterdiler. Bunun üzerine Allahü teala tarafından Müslümanların hicret etmelerine izin verildi. Böylece Mekkeli Müslümanlar mallarını mülklerini bırakarak Medine'ye hicret ettiler. ( Hicret)
Peygamberimizin Mekkeli müşriklerle sulh ve harp devri olmak üzere iki şekilde münasebeti oldu. Sulh devrinde müşriklerin alay, hakaret, işkence bütün münasebetleri kesme ve şiddete başvurma gibi çeşitli safhalarda sürdürdükleri düşmanlık, hicretin ikinci yılında harp şekline dönüştü.
Müslümanların Mekke'den Medine'ye hicret etmesinden sonra da düşmanlıklarını devam ettiren müşrikler, ordu hazırlayıp Medine'de bulunan Müslümanlar üzerine yürüdüler. Bedir, Uhud, Hendek gibi kanlı savaşlar yapıldı ( İlgili mad.). Bu savaşlarda Müslümanlar karşısında tutunamayıp perişan oldular. Nihayet hicretin altıncı yılında Peygamberimizle sulh yapmayı kabul ettiler ve Hudeybiye Antlaşmasını imzaladılar.
On yıl süre için imzalanan bu antlaşmanın bir maddesine göre Kureyş kabilesi dışında kalan diğer Arap kabileleri, Müslümanlardan veya müşriklerden istedikleri tarafın himayesine girebileceklerdi ( Hudeybiye Antlaşması). Bu antlaşma gereğince Huzaa kabilesi Peygamberimizin, Beni Bekr kabilesi de müşriklerin himayesine girmişti. Bu iki kabile arasında eskiden beri sürüp gelen bir düşmanlık vardı. Bahaneler arayarak hadise çıkarmak isteniyordu. Bir gün Mekkeli müşriklerin himayesindeki Beni Bekr kabilesinden biri şiir okuyarak Peygamber efendimizi hicvetmeye yeltendi. Huzaa kabilesinden bir genç buna razı olmayıp, hicvedici şiir okuyan adama bundan vazgeçmesini söyledi. Fakat o vazgeçmedi. Bunun üzerine başına vurup, yardı ve susturdu. Beni Bekr kabilesi bu hadiseyi bahane ederek Huzaa kabilesi üzerine aniden saldırdı. Kureyş müşrikleri de bu saldırıda Beni Bekr kabilesine yardımda bulundukları gibi kıyafet değiştirerek onlarla birlikte Huzaa kabilesi üzerine saldırdılar. Hudeybiye Antlaşması gereğince emin bulunan Huzaa kabilesi, bu ani saldırıda hazırlıksızdı. Yerleşmiş oldukları Vetir Suyu denilen yerden Mekke'ye kadar kaçmak zorunda kaldılar. Kabe'ye ve hareme sığınmış oldukları halde üzerlerine hücum edildi ve neticede Huzaa kabilesinden yirmi üç kişi öldürüldü.
Bu saldırıda himayelerinde bulunan Beni Bekr kabilesine at ve silah vermek gibi yardımda bulunmaktan başka bilfiil çarpışmaya da katılan Kureyş müşrikleri, Hudeybiye Antlaşmasını bozdular.
Huzaa kabilesi durumu Peygamber efendimize arz etmek üzere kabileden 40 kişilik bir heyeti Medine'ye gönderdiler. Peygamberimiz Huzaa kabilesinden gelen heyeti, kendilerine mutlaka yardım edeceklerini vaad ederek, yurtlarına geri gönderdi.
Sevgili Peygamberimiz bunun üzerine Mekkeli müşriklere haber göndererek; “Ya Huzaa kabilesinden öldürülenlerin diyetini (kan bedelini) ödeyiniz veya Beni Bekr kabilesini himayeden vazgeçiniz. Bunlardan birini kabul etmezseniz Hudeybiye Antlaşmasını bozduğunuzu ve bunun neticesi olarak sizinle harb edeceğimizi biliniz.” teklifinde bulundu.
Mekkeli müşrikler bu teklifleri kabul etmediklerini ve harbe hazırlanacaklarını bildirdiler. Böylece Hudeybiye Antlaşması resmen bozulmuş oldu. Antlaşmayı bozan Kureyş müşrikleri, kısa bir müddet sonra da antlaşmayı yenilemek istediler. Bu maksatla o zaman henüz Müslüman olmamış olan Ebu Süfyan'ı Medine'ye gönderdiler.
Ebu Süfyan Medine'de kendi kızı ve Peygamberimizin zevcesi olan Ümmü Habibe'ye ve Eshab-ı kiramın ileri gelenlerine, sonra da Peygamberimize gidip, sulhu yenilemek istediklerini söylediyse de müsbet cevap alamadı. Ebu Süfyan son olarak hazret-i Ali ile görüştü. Ali radıyallahü anh ona; “Sen Kureyşin ileri gelenisin, çıkıp halk içinde antlaşmayı yeniliyorum.” dersin, diyerek başından savdı.
Ebu Süfyan, Peygamberimizin mescidine girdi; “Ey insanlar ben her iki tarafı da himayeme alıyor sulhu yeniliyorum.” dedi. peygamberimiz; “Ya Eba Süfyan! Bunu sen söylüyorsun, ben değil.” buyurdu. Ebu Süfyan bundan sonra Mekke'ye döndü. Mekke'ye varınca Kureyş müşriklerine durumu anlatıp; “Hayatımda eshabının Muhammed'e gösterdiği bağlılık ve itaat gibi bir itaatle bağlanan bir kavim görmedim.” dedi. Müşrikler; “Sen hiçbir şey yapmamışsın, senin kendi kendine ilan ettiğin sulhun hiçbir hükmü olmaz. Sen bize sulh haberi getirmedin ki emin olalım, harp haberi de getirmedin ki harbe hazırlanalım.” diyerek Ebu Süfyan'a sitem ettiler.
Ebu Süfyan Mekke'den döndükten sonra, Peygamberimiz, hazret-i Ebu Bekr'le Ömer'i çağırdı. İstişare yaptı ve harbe karar verdi. Hazırlığa başlanıp, ordu toplandı. Bütün hazırlıklar gizli tutuldu. Mekke yollarının tutulması ve kontrol işi Huzaa kabilesine verildi. Bu kontrol son derece titizlikle yapıldı. Ancak bu durum Medine'den Mekke'ye gitmekte olan bir kadın vasıtasıyla gönderilen mektupla Mekkelilere haber verilmek istendi. Bazı sebeplerle girişilen bu teşebbüs Peygamberimize Allahü teala tarafından Cebrail aleyhisselamla gönderilerek bildirildi. Peygamberimiz, hazret-i Ali ile hazret-i Zübeyr bin Avvam ve Mikdad bin Esved'i (radıyallahü anhüm) çağırıp; “Sür'atle gidiniz Hah denilen yere vardığınızda bir hatun bulursunuz. Onda bir mektup vardır. O mektubu alıp bana getiriniz.” buyurdu. Süratle gidip kadını buldular. Mektubu istediklerinde kadın; “Benim yanımda mektup yok.” diyerek gizlemek istedi. Hazret-i Ali kılıcını çekip; “Resulullah asla yalan söylemez.” deyince kadın saç örgüsünün arasına sakladığı mektubu çıkarıp verdi. Böylece haber verme teşebbüsü engellendi.
Sevgili Peygamberimiz bütün hazırlıkları tamamladıktan sonra on bin kişilik bir ordu ile Mekke'ye doğru yola çıktı. Medine'den hareket Ramazanın ilk günlerinde idi. Bu sırada hazret-i Abbas da Medine'ye hicret ediyordu. Yolda İslam ordusu ile karşılaştı. Daha önce Müslüman olduğu halde durumu müşriklerden gizleyerek Mekke'de kalmıştı. Peygamberimiz, amcası hazret-i Abbas'a; “Muhacirlerin sonuncusu sen oldun.” buyurdu.
Peygamberimiz ordusuyla Mekke'ye yaklaşırken yollar tamamen tutulmuş olduğu için Kureyş müşrikleri üzerlerine gelen İslam ordusundan habersizdi. Sevgili Peygamberimiz, savaş düzenine soktuğu ordusunda kabilelere bayrak ve sancaklar verdi. Merru'z-Zahran denilen yere varınca karargah kuruldu. Burada Peygamberimiz, gece vakti on bin ateş yakılmasını emretti. Her birlik kendi çadırı önünde ateş yaktı. Bir anda her tarafı aydınlatan binlerce ateşin yandığını gören Mekkeliler neye uğradıklarını bilemeyip iyice şaşırdılar. Hemen Ebu Süfyan'ın yanına toplandılar. Ebu Süfyan yanına aldığı üç dört kişiyle durumu öğrenmek için İslam ordusunun bulunduğu yere doğru yürüdü. Karargaha yaklaştığı sırada İslam askerleri onu yakaladılar. Hazret-i Abbas onu alıp Resulullah'ın huzuruna götürdü. Peygamberimiz Ebu Süfyan'ı affedip, amcası Abbas'a; “Onu bu gece çadırına götür sabah bana getir.” buyurdu. Sabah olunca Resulullah'ın huzuruna götürüldüğünde; “Ey Ebu Süfyan! Henüz, La ilahe illallah, diyeceğin vakit gelmedi mi?” buyurdu. Ebu Süfyan Peygamberimize; “Anam babam sana feda olsun. Bu kadar cefadan sonra beni hidayete çağırıyorsun, ne hoş hilm ve ne güzel kerem sahibisin. İnandım ki Allahü tealadan başka ilah yoktur.” dedi. Sevgili Peygamberimiz; “Benim peygamber olduğumu da tasdik etme zamanın gelmedi mi?” buyurunca Ebu Süfyan, Kelime-i şehadeti söyleyerek Müslüman oldu.
Peygamberimiz Ebu Süfyan'a (radıyallahü anh); “Kim Ebu Süfyan'ın evine, Kabe'ye, Mescid-i Haram'a ve kendi evine sığınırsa emindir.” buyurarak Mekkeli müşriklere bunu bildirmesini emretti. Ebu Süfyan, Mekke'ye dönmek üzere izin istediğinde Peygamberimiz amcası hazret-i Abbas'a; “Ebu Süfyan'ı al, ordunun geçeceği yolun dar bir yerine götür İslam ordusunun büyüklüğünü görsün.” buyurdu. Abbas (radıyallahü anh); onu alıp ordunun geçeceği yolun dar bir yerine götürdü. Ordu hareket edip, Eshab-ı kiram kabile kabile Ebu Süfyan'ın önünden geçiyor “Allahü ekber” sedaları her tarafı çınlatıyordu. Her birlik geçtikçe Abbas (radıyallahü anh) ona tanıtıyordu. En son Peygamberimizin bulunduğu birlik geçti. Bundan sonra Ebu Süfyan süratle Mekke'ye döndü. Mekke'ye varınca kendisini heyecan ve endişe ile bekleyen Kureyşlilere: “Ey Kureyş! Bu gelen Muhammed'dir (sallallahü aleyhi ve sellem) karşısına çıkılmayacak bir kuvvetle Mekke'ye geliyor. Her kim Ebu Süfyan'ın evine, Mescide sığınır veya kendi evine kapanırsa emindir.” dedi.
Ebu Süfyan'ın (radıyallahü anh) sözlerini heyecanla dinleyen Kureyş müşrikleri büyük bir şaşkınlık içine düşüp, bir kısmı Ebu Süfyan'ın evine bir kısmı Harem-i şerife girdi. Bir kısmı da kendi evine kapanıp dışarı çıkmadı. Silahını alıp sokaklarda dolaşanlar da görülüyordu.
Peygamberimiz, Mekke'ye girerken kumandanlara şehre hangi semtlerden gireceklerini gösterip, orduyu dört kola ayırdı ve; “Size karşı konulmadıkça ve saldırılmadıkça hiç kimseyle çarpışmaya girmeyiniz! Hiç kimseyi öldürmeyiniz!” buyurdu. Yalnız Mekkelilerden bazı kimselerin bunun dışında olduğunu bildirdi.
İslam ordusu, kollar halinde Mekke'ye girdi. Sadece Halid bin Velid'in (radıyallahü anh komuta ettiği birliğe karşı bir grup müşrik karşı koydu. Halid bin Velid hücum edenlerin on üçünü öldürdü, diğerlerini dağıttı.
Peygamberimiz, Kusva adlı devesi üzerinde Fetih suresini okuyarak Mekke'ye girdi. Sağında Ebu Bekr, solunda Üseyd ibni Hudayr, etrafında Muhacirin ve Ensar'dan bir kısım eshab vardı. Kabe'yi görünce tekbir getirdiler. Yükselen tekbir sadalarının akisleri dağlardan geliyordu. Peygamberimiz Kusva adlı devesinin üzerinde Harem-i şerife girdi. Kabe'yi deve üstünde yedi defa tavaf etti. Tavaf sırasında Kabe'deki putlar, elindeki değnekle işaret ettikçe ve dokundukça, devriliyor ve; “De ki hak geldi batıl zail oldu, çünkü batıl yok olmaya mahkumdur.” mealindeki İsra suresi 8. ayetini okuyordu. Yüksek yerlerde bulunan putların da devrilmesi için Hazret-i Ali; “Ya Resulallah! Omuzuma basarak deviriniz.” deyince, “Ya Ali, sen nübüvvet sikletine tahammül edemezsin, sen benim omuzuma bas bu işi yerine getir.” buyurdu. Allah'ın Arslanı, emre uyarak mübarek omuzuna basıp yüksekte bulunan putları devirdi ve büyük nimetlere kavuştu.
Peygamberimiz daha sonra Kabe'nin anahtarını isteyip kapısını açtırdı. Hazret-i Ömer ile Osman bin Talha'ya Kabe'nin içine girip oradaki putları devirmelerini ve putlardan temizlemelerini emretti. Onlar da girip buradaki putları kırıp parçaladılar. Böylece Kabe'nin içi putlardan temizlendi. Sonra Peygamberimiz, Ömer, Bilal-i Habeşi, Üsame-tübni Zeyd ve Osman bin Talha (radıyallahü anhüm) ile birlikte Kabe'nin içine girdi. İki rekat namaz kıldı ve Beyt-i şerifin içini dolaşıp her tarafında tekbir getirdi ve bir müddet Kabe'nin içinde kaldı. Bu sırada Mekkeli Kureyş müşrikleri de, Mescid-i Haram'a toplanıp, Kabe'nin etrafını sararak haklarında verilecek kararı heyecanla bekliyorlardı.
Peygamberimiz, Kabe'nin kapısının eşiğine durup sabırsızlıkla bekleyenlere karşı şöyle buyurdu: “Allah'dan başka ilah yoktur. Yalnız Allah vardır. O'nun eşi ve ortağı yoktur. O vaadini yerine getirdi. Kuluna yardım etti. Bütün düşmanlarımızı dağıttı. İyi biliniz ki cahiliyye devrine ait olan eski görenekler, kan ve mal davaları artık şu iki ayağımın altındadır, ortadan kaldırılmıştır. Yalnız Kabe hizmetiyle hacılara su dağıtma işi bırakıldı.
Ey Kureyş cemaati! Allah sizden eskiden kalma gururu, babalarla, soylarla övünmeyi giderdi. Bütün insanlar adem'den, adem de topraktan yaratılmıştır.” Peygamberimiz devam ederek; “Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık ve sizi milletlere, kabilelere ayırdık ki, birbirinizi tanıyasınız (öğünesiniz diye değil) Allah katında en iyiniz takvası en çok olanınızdır. Şüphesiz ki, Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır. Mealindeki ayet-i kerimeyi okudu (Hucurat suresi: 13).
Sonra da; “Ey Kureyş topluluğu! Şimdi size nasıl muamele edeceğimi sanıyorsunuz?” diye sordu. Kureyşliler: “Hayır umarız, sen kerem ve iyilik sahibi bir kardeşsin! Kerem ve iyilik sahibi bir kardeş oğlusun! Ancak bize hayır ve iyilik yapacağına inanırız.” dediler. Peygamberimiz “Yusuf'un kardeşlerine dediği gibi ben de size: Bugün artık size geçmişten sorumluluk yoktur, derim. Haydi gidiniz, serbestsiniz.” buyurdu. O gün öğle namazı vaktinde Bilal-i Habeşi Sevgili Peygamberimizin emriyle ezan okudu.
Mekke'nin fethinin ikinci günü Peygamberimiz bir hutbe daha okudu. Bu Müslümanların kardeş olduğunu ve karşılıklı haklarını ve daha birçok hususu bildirdi. Peygamberimiz umumi af ilan ettikten sonra, Kureyşliler Müslüman oldular. Seneler önce kendilerini imana davet ettiğinde inanmayanlar, o gün Safa Tepesinde Peygamberimize biat ettiler. Erkekler, Allahü tealadan başka ilah olmadığına, Muhammed aleyhisselamın Allahü tealanın kulu ve Resulü olduğuna şehadet ederek İslamiyet ve cihad üzerine; Kadınlar, imandan sonra Allahü tealaya şirk koşmamak, hırsızlık ve zina yapmamak, çocuklarını öldürmemek ve asi olmamak üzere biat ettiler.
Mekkeli müşrikler içinden bazı azılı kimseler umumi aftan hariç tutulmuştu. Bunlardan Mekke'nin fethi sırasında kaçanların bazısı yakalandıkları yerde öldürüldü. Fakat pek çoğu yine affedildi. Bunlardan affa uğrayıp, Müslüman olanlardan Ebu Cehil'in oğlu İkrime, Abdullah bin Sad, Vahşi ve Ebu Süfyan'ın hanımı Hind, Safvan, Ka'b ibni Züheyr ve Habban (radıyallahü anhüm) gibi kimseler vardı.
Peygamberimiz fetihten sonra on beş gün Mekke'de kaldı. Bu sırada Mekke çevresindeki yerlerde bulunan putlar da kırıldı. Böylece Mekke ve çevresi putlardan temizlendi. Orada bulunanlar Müslüman olmakla şereflenerek dünya ve ahiret saadetine kavuştular.
Mekke'nin fethi İslam tarihinde değil, bütün cihan tarihinde benzeri bulunmayan bir hadisedir. İmanları-İslamlıkları sebebiyle yurtlarından ayrılan Sevgili Peygamberimiz ve Eshab-ı kirama Allahü tealanın en büyük lütuflarından biridir. Bu fetihle Arabistan Yarımadasında şirkin (Allah'a ortak koşmak) cemiyet ve güç halindeki varlığı sona ermiş, Kabe ve civarı putlardan temizlenmiş, tevhid inancı kesin hakimiyetini ilan etmiştir. Mekke'nin fethi ile Arabistan Yarımadasında ilk İslam Devleti de kuruluşunu tamamlamış, bundan sonra İslamiyet üç kıtaya hızla yayılmaya başlamıştır. Mekke'nin fethi, İslamiyette öylesine derin mana ve hikmetlerle doludur ki, daha sonraki asırlarda yaşamış İslam alim, evliya ve kumandanları da çeşitli vesilelerle bu fethi kendilerine örnek alıp, hal ve işlerine de ölçü kabul etmişlerdir.
Kaynak: Rehber Ansiklopedisi
31 Aralık 2014 Çarşamba
AL İ İMRAN SÜRESİ AYET 62 Dogrusu işte budur o kıssanın gerçek ifadesi ALLAH tan başka bir ilah yoktur gerçekten ALLAH işite o herşeye gücü yeten yaptıgını saglam yapan ve yaptıgından hikmet bulunanadır
63 yüz çevirilerse muhakkak ALLAH bozguncuları bilir
64 DE ki ey kitap ehli ALLAH tan başka mabud tanımamak ona hiç bir şeyi ortak koşmamak ve bazımız bazımızın ALLAH ı bırakarak rab edinmemek üzere sizinle bizim aramızda ortak bir kelimeye gelin eger buna karşı yüz çevirirlerse o zaman şahit olun ki biz gerçekten müslüman olanlarız deyin
65 EY kitap ehli niçin ibrahim hakkında tartışıyorsunuz oysa tevrat ve incil ondan sonra indirildi bunu da mı düşünmüyorsunuz
66 İŞTE siz öylesiniz haydi biraz bilginiz olan şeyden tartıştınız ya hiç bir bilginiz olmayan şeyden niçin tartışıyorsunuz halbuki ALLAH bilir siz bilmezsiniz
63 yüz çevirilerse muhakkak ALLAH bozguncuları bilir
64 DE ki ey kitap ehli ALLAH tan başka mabud tanımamak ona hiç bir şeyi ortak koşmamak ve bazımız bazımızın ALLAH ı bırakarak rab edinmemek üzere sizinle bizim aramızda ortak bir kelimeye gelin eger buna karşı yüz çevirirlerse o zaman şahit olun ki biz gerçekten müslüman olanlarız deyin
65 EY kitap ehli niçin ibrahim hakkında tartışıyorsunuz oysa tevrat ve incil ondan sonra indirildi bunu da mı düşünmüyorsunuz
66 İŞTE siz öylesiniz haydi biraz bilginiz olan şeyden tartıştınız ya hiç bir bilginiz olmayan şeyden niçin tartışıyorsunuz halbuki ALLAH bilir siz bilmezsiniz
ESELAMUNALEYKÜM ÖYLE BİR GÜN GELİYO Kİ O GELİYOR O O GELİYOR O HAZRETİ MUHAMMED ALEMLERE RAHMET OGELİYOR O EFNDİM HAZRETİ MUHAMMED AS ADINI ANDIKCA DOLDU GÖZLERİM ADINA BASTIGIN YERLERE KURBANIM CANIM PEYGAMBERİM
PEYGAMBERI ULUDUR
ABDULLAH IN OGLU DUR
GÜZEL ADI MUHAMMED
YOLU ALLAH YOLUDUR
ANNESIDIR AMINE
NUR YAGDI CAN EVINE
GÖRDÜ GÜZEL RÜYALAR
IMRENDI GÖK ZEMINE
HERKES KÖRDÜ SAGIRDI
GELIN DIYE BAGIRDI
HAKKIN DOGRU YOLUNA
INSANLARI CAGIRDI
YER YÜZÜNDE EN BÜYÜK
INSAN DIR PEYGAMBERIM
BÜTÜN HASTA KALPLERE
DERMANDIR PEYGAMBERIM
OLMAZ KUSUR HIC SENDE
YÜRÜYORUM IZINDE
EN BÜYÜK MUCIZENDE
KURANDIR PEYGAMBERIM
PEYGAMBERI ULUDUR
ABDULLAH IN OGLU DUR
GÜZEL ADI MUHAMMED
YOLU ALLAH YOLUDUR
ANNESIDIR AMINE
NUR YAGDI CAN EVINE
GÖRDÜ GÜZEL RÜYALAR
IMRENDI GÖK ZEMINE
HERKES KÖRDÜ SAGIRDI
GELIN DIYE BAGIRDI
HAKKIN DOGRU YOLUNA
INSANLARI CAGIRDI
YER YÜZÜNDE EN BÜYÜK
INSAN DIR PEYGAMBERIM
BÜTÜN HASTA KALPLERE
DERMANDIR PEYGAMBERIM
OLMAZ KUSUR HIC SENDE
YÜRÜYORUM IZINDE
EN BÜYÜK MUCIZENDE
KURANDIR PEYGAMBERIM
30 Aralık 2014 Salı
AL İ İMRAN AYET 55 o zaman ALLAH şöyle buyurdu ey isa ben seni vefat ettirecegim seni bana yükseltecegim seni o inkarcılardan temizleyecegim sana tabi olanları kıyamet gününe kadar o inkarcıların üstünde tutacagım sonrada hep dönüşünüz banadır görüş ayrılıgına düşüp durdugunuz şeyler hakkında o vakit aranızda hükmü ben verecegim
56 hasıl o inkar edenleri dünyadan ve ahiretten şiddetli bir azap edecegim hem onlara yardımcılardan bir eser yoktur
57 AMMA iman edip salih ameller işleyenleri gelince onlara sevaplarını tamamen öderim ALLAH zalimleri sevmez
58 işte ( isa yla ilgili ) bu hükümü biz sana ( kur an ın ) ayetler(in)den ve hikmet ile ögüt dolu olan ku ran dan okuyoruz
59 dogrusu ALLAH katında isa nın durumu ademin durumu gibidir onu topraktan yarattı sonrada ona ol dedi oda olu verdi
60 BU hak senin rabbindendir bundan dolayı şüpelenenlerden olma
61 sana gelen ilimden sonra artık her kim seninle tartışmaya kalkışırsa haydi de gelin ogullarımızı ve ogullarınızı kadınlarımızı ve kadınlarınızı kendilerimizi ve kendilerinizi çagıralım sonra içtenlikle lanetleşerek duga edelim de ALLAH ın lanetinin yalancıların boynuna geçirelim
56 hasıl o inkar edenleri dünyadan ve ahiretten şiddetli bir azap edecegim hem onlara yardımcılardan bir eser yoktur
57 AMMA iman edip salih ameller işleyenleri gelince onlara sevaplarını tamamen öderim ALLAH zalimleri sevmez
58 işte ( isa yla ilgili ) bu hükümü biz sana ( kur an ın ) ayetler(in)den ve hikmet ile ögüt dolu olan ku ran dan okuyoruz
59 dogrusu ALLAH katında isa nın durumu ademin durumu gibidir onu topraktan yarattı sonrada ona ol dedi oda olu verdi
60 BU hak senin rabbindendir bundan dolayı şüpelenenlerden olma
61 sana gelen ilimden sonra artık her kim seninle tartışmaya kalkışırsa haydi de gelin ogullarımızı ve ogullarınızı kadınlarımızı ve kadınlarınızı kendilerimizi ve kendilerinizi çagıralım sonra içtenlikle lanetleşerek duga edelim de ALLAH ın lanetinin yalancıların boynuna geçirelim
29 Aralık 2014 Pazartesi
AL İ İMRAN AYET 49 (ONU) israil ogullarına bir resul olarak (gönderecek de o şöyle diyecek ) BEN size rabbinizden bir mucuzeyle geldim ben size çamurdan kuş biçiminde bir yaratık biçimlerim de içine üflerim ALLAH ın izniyle derhal bir kuş olur yine ALLAH ın izniyle körü abraşı iyi eder ölüleri diriltirim evlerinizde ne yiyor ve biriktiyorsanız size haberveririm elbette bundaeger iman edecekseniz size şüphesiz bir ibret vardır
50 ( BİR DE ) tevrat tan önümüzde bulunanın onaylayıp dogrulayıcı olarak ve size haram kılınanların bazısını size helal kılmak için (gönderildim ) size RABBİNİZDEN bir mücüze getirdim ARTIK ALLAH tan korkun da bana itaat edin
51 şüphe yok ki ALLAH benimde rabbim sizinde rabbinizdir onun için hep ona ibadet edin işte bu dogru yoldur
52 bunu üzerine isa onların inkar edecegini hissettiginde kim benim yardımcılarım ALLAH a (giden yolda ) dedihavariler şöyle dediler biz ALLAH ın yardımcılarıyız biz ALLAH a iman ettik bizim imanı lekesiz müslümanlardan oldugumuza şahit ol
53 ey RABBİMİZ indirdigine iman ettik rasulünün ardınca gittik şimdi bizi o şahitlerle beraberyaz
54 ( digerleri ise isa yı öldürmek için ) tuzak kur dular ALLAH onların bu tuzaklarını bozdu ALLAH tuzak bozanların en iyisidir
AL İ İMRAN 46 HEM beşikteyken hemde yetişkinken insanlarla konuşacak hem o salihlerdendir
47 ( BUNUN üzerine o şöyle ) dedi ey rabbim bana bir beşer dokunmamışken benim nerede bir çocugum olabilir böyle dir buyurdu ALLAH neyi dilerse yaratır o bir şeyi (n olmasını) isteyince sadece ona older oda oluveriri
48 ona hem yazmayı hem hikmeti hem tevrat ı hem de incili ögretecek
28 Aralık 2014 Pazar
AL İ İMRAN SÜRESİ 44 İŞTE bu gayb haberlerin dendir (ey muhammed ) onu sana vahiy ile bildirmekteyiz yoksa meryem i hangisi himaye sine alacak diye kalemleriyle kura çekerlerken de sen yanlarında degildin çekişirlerken de yanlarında degildin
45 HANİ bir zamanlar melekler şöyle demişti EY meryem haberin olsun ALLAH senin tarafından bir kelimeyle (isayla ) müjdeliyor ismi mesih meryem oglu isa dır dünya ve ahirette itibarlı biridir ve (aynı zamanda ) ALLAH a çok yakınlaştırılanlardan biridir
AKLIMA GELMİŞKEN ZİKİRLERİN EN EFTALİNİ SÖYLEYİM
ALLAH LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMED RESULULLAH
ELHAMDÜLİLLAH
ANLAMI ALLAH TAN BAŞKA İLAH YOKTUR MUHAMMED AS KULU VE RESULU DÜR ELHAMDÜLİLLAH ALLAHA HAMD ETMEKTİR ANLAMI DEVAM LI DİLİMİZDEN DÜŞÜRMEMEMİZ LAZIM BU ZİKİRİ KALPLER ANCAKL ALLAH I ANMAKLA MUTMAİN OLUR
ALLAH LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMED RESULULLAH
ELHAMDÜLİLLAH
Allahumme Salli Ala Seyyidina Muhammedin Ve Ala Ali Seyyidina Muhammed
ANLAMI ALLAH TAN BAŞKA İLAH YOKTUR MUHAMMED AS KULU VE RESULU DÜR ELHAMDÜLİLLAH ALLAHA HAMD ETMEKTİR ANLAMI DEVAM LI DİLİMİZDEN DÜŞÜRMEMEMİZ LAZIM BU ZİKİRİ KALPLER ANCAKL ALLAH I ANMAKLA MUTMAİN OLUR
AL İ İMRAN SÜRESİ AYET 39 derken melekler kendisine o kalkmış mihrapta namaz kılarken seslendiler haberin olsun ALLAH sana ALLAH tan (gelecek) bir kelimeyi (isa yı) onaylayıp dogrulayacak olan efendi zahid salihlerden bir peygamber olan YAHYA yı müjdeliyor
40( bunun üzerine o şöyle ) dedi ey rabbim kendime ihtiyarlık gelip çatmış kadınım da kısırken benim nasıl bir oglum olur buyurdu ki öyle ALLAH ne dilerse yapar
41 EY RABBİM bana bir alamet ver dedi senin alametin üç gün insanlara işaretten başka bir söz söyle yememendir bununla beraber rabbini çok zikret sabah akşam tesbih eyle buyurdu
42 HEM bir zamanlar melekler şöyle demişti EY meryem ALLAH SENİ süzüp seçti seni çok temiz pak kıldı seni dünyaların kadınlarına üstün kıldı
43 ey meryem RABBİN için (huzurunda namaz niyetiyle ) divana dur secdeye kapan ve rükü edenlerle beraber rüküa var
40( bunun üzerine o şöyle ) dedi ey rabbim kendime ihtiyarlık gelip çatmış kadınım da kısırken benim nasıl bir oglum olur buyurdu ki öyle ALLAH ne dilerse yapar
41 EY RABBİM bana bir alamet ver dedi senin alametin üç gün insanlara işaretten başka bir söz söyle yememendir bununla beraber rabbini çok zikret sabah akşam tesbih eyle buyurdu
42 HEM bir zamanlar melekler şöyle demişti EY meryem ALLAH SENİ süzüp seçti seni çok temiz pak kıldı seni dünyaların kadınlarına üstün kıldı
43 ey meryem RABBİN için (huzurunda namaz niyetiyle ) divana dur secdeye kapan ve rükü edenlerle beraber rüküa var
İmanın Şartları (Müslümanların 6 prensibi)
1.Allah`a inanmak
Allah`tan başka tanrı yoktur. Bütün evrenin ve içindeki varlıkların yaratıcısı ne bu dünyadan ne de başka bir alemden olan Allah`tır. O`nun ne bir evveli ne de bir sonrası vardır ve o yarattıklarına benzemez. Allah birdir ve eşi yoktur. İslami inanış ışığında Allah hiçbir şeye benzetilemez.
2. Allah`ın meleklerine inanmak
Allah görünmez ve bedensel olarak algılanamaz olduğu için Allah`la insanlar arasında aracılık edecek habercilere ihtiyaç vardır. Bu görev melekler tarafından yerine getirilir. Onlar Allah`ın emirlerini bizlere iletirler. Ayrıca elçilere de vahiyde bulunmuşlardır. Kuran Hz. Muhammed`e bu şekilde Başmelek Cebrail tarafından vahiy edildi.
3. Kitaplara inanmak
Kuran son kutsal kitap olarak müslümanlara indirilmiştir. Hz. Muhammed`den bugüne kadar şimdiki formunda ve Arapça olarak gelmiştir.
4. Peygamberlere iman
Peygamberler melekler aracılığıyla aldıkları mesajları insanlara iletirler. İncil`de ismi geçen bazı pezgamberler Kuran`da da anılmaktadır. İlk peygamber Hz. Adem`den son peygamber Hz. Muhammed`e kadar hepsi aynı değerdedir. Hz. İsa Hz. Muhammed`de önceki peygamberdir; ancak Allah`ın oğlu veya kurtarıcı (mesih ) değildir.
5. Ahiret gününe iman ( Öldükten sonra tekrar dirilmeye inanmak )
Yahudiler, hristiyanlar ve müslümanlar ahirette hesap verileceğine inanmaktadırlar. Bütün insanlar ahirette yeniden dirilecek ve Allah önünde iyi ve kötü davranışları dolayısıyla hesap verecekler. İyi fiillere sahip olanlar cennetle ödüllendirilecek, kötü fiillleri olanlar ise cehennemle cezalandırılacaklardır.
6. Kadere iman ( Hayır ve şerrin Allah`tan geldiğine inanmak )
Allah iyinin ve kötünün kendisinden geldiğini ve bunu kullanmanın insanların inisiyatifinde olduğunu bildirmektedir. Kazalar ve hastalıklar bazı sınavlardır. Bu durumlarda müslümanın Allah`a olan güven ve inancı imtihan edilmektedir. Allah insanlara iyi ya da kötüyü tercih etmede seçim hakkı sunmaktadır. Her insan yaptıklarının sorumluluğunu kendisi çekecektir.
Kelime-i Şahadet
"Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdûhu ve resûluhu"
şeklinde telaffuz edilen söz.
Türkçesi:
"Tanıklık ederim ki Allah'tan başka İlah yoktur ve yine tanıklık ederim ki Muhammed onun kulu ve peygamberidir." Arapçada "La" ve "İlla" kelimelerinin kullanım şekline göre, ilk bölüm "Hiçbir İlah yoktur, sadece Allah vardır." şeklinde de tanımlanmaktadır.
La ilâhe illallah, "Allah'tan Başka İlah Yoktur" manasına gelen Arapça ibaredir. İslam inancındaki Allah'tan başka ilah olmadığı esasının beyanı olan ibaredir.Kelime-i Tevhid'in ilk kısmıdır. Ayrıca Tevrat'ta 10. emir içinde yer alır.
Kelime-i Şahadet'in Evrende 130 Faydasından Bahsedilmektedir. Bunlardan En Önemli 30 Tanesi
Şunlardır :
Dünyada olan 5 fayda :
1-) Adı güzel çağrılır
2-) İslamın emir ve yasakları kendisine farz olur.
3-) Cezadan ve aşağılanmaktan kurtulur.
4-) Allahü azim-üş-şan, ondan razı olur.
5- ) Cümle müminler ona muhabbet eder.
Ölürken olan 5 fayda :
1-) Azrail aleyhisselam ona güzel suretle gelir.
2-) Yağdan kıl çeker gibi ruhunu alır.
3-) Cennet kokuları gelir.
4-) Müjdeci melekler gelir
5-) Merhaba yâ mümin! Sen cennetliksin denir.
Kabirde olan 5 fayda :
1-) Kabri geniş olur.
2-) Münker ve Nekir güzel suretle gelir.
3-) Bir melek ona bilmediğini talim eder( öğretir )
4-) Allahü azim-üş-şan bilmediğini hatırına getirir.
5-) Cennetteki makamı görünür.
Arasatta olan 5 fayda :
1-) Sual ve hesabı kolay olur.
2-) Kitabı sağından verilir.
3-) Mizanda sevabı ağır gelir.
4-) Arşın altında gölgelenir.
5-) Sıratı yıldırım gibi geçer.
Cehennemde olan 5 fayda :
1-) Cehenneme girerse, Cehennem ehli gibi gözleri gök olmaz.
2-) Şeytanı ile çatışmaz.
3-) Ellerine ateşten kelepçe, boynuna zincir vurulmaz.
4-) Hamim suyundan içirilmez.
5-) Ebedi cehennemde kalmaz.
Cennette olan 5 fayda :
1-) Cümle melekler ona selam verir.
2-) Sıdıklar ile refik olur.
3-) Ebedi cennette kalır.
4-) Allahü teala ondan razı olur.
5-) Allahü tealanın cemalini görür.
"Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdûhu ve resûluhu"
şeklinde telaffuz edilen söz.
Türkçesi:
"Tanıklık ederim ki Allah'tan başka İlah yoktur ve yine tanıklık ederim ki Muhammed onun kulu ve peygamberidir." Arapçada "La" ve "İlla" kelimelerinin kullanım şekline göre, ilk bölüm "Hiçbir İlah yoktur, sadece Allah vardır." şeklinde de tanımlanmaktadır.
La ilâhe illallah, "Allah'tan Başka İlah Yoktur" manasına gelen Arapça ibaredir. İslam inancındaki Allah'tan başka ilah olmadığı esasının beyanı olan ibaredir.Kelime-i Tevhid'in ilk kısmıdır. Ayrıca Tevrat'ta 10. emir içinde yer alır.
Kelime-i Şahadet'in Evrende 130 Faydasından Bahsedilmektedir. Bunlardan En Önemli 30 Tanesi
Şunlardır :
Dünyada olan 5 fayda :
1-) Adı güzel çağrılır
2-) İslamın emir ve yasakları kendisine farz olur.
3-) Cezadan ve aşağılanmaktan kurtulur.
4-) Allahü azim-üş-şan, ondan razı olur.
5- ) Cümle müminler ona muhabbet eder.
Ölürken olan 5 fayda :
1-) Azrail aleyhisselam ona güzel suretle gelir.
2-) Yağdan kıl çeker gibi ruhunu alır.
3-) Cennet kokuları gelir.
4-) Müjdeci melekler gelir
5-) Merhaba yâ mümin! Sen cennetliksin denir.
Kabirde olan 5 fayda :
1-) Kabri geniş olur.
2-) Münker ve Nekir güzel suretle gelir.
3-) Bir melek ona bilmediğini talim eder( öğretir )
4-) Allahü azim-üş-şan bilmediğini hatırına getirir.
5-) Cennetteki makamı görünür.
Arasatta olan 5 fayda :
1-) Sual ve hesabı kolay olur.
2-) Kitabı sağından verilir.
3-) Mizanda sevabı ağır gelir.
4-) Arşın altında gölgelenir.
5-) Sıratı yıldırım gibi geçer.
Cehennemde olan 5 fayda :
1-) Cehenneme girerse, Cehennem ehli gibi gözleri gök olmaz.
2-) Şeytanı ile çatışmaz.
3-) Ellerine ateşten kelepçe, boynuna zincir vurulmaz.
4-) Hamim suyundan içirilmez.
5-) Ebedi cehennemde kalmaz.
Cennette olan 5 fayda :
1-) Cümle melekler ona selam verir.
2-) Sıdıklar ile refik olur.
3-) Ebedi cennette kalır.
4-) Allahü teala ondan razı olur.
5-) Allahü tealanın cemalini görür.
ESELAMUN ALEYKÜM VE RAHMET ULLAHU VE BERAİKATUHU EBEDEN DAİMEN KONUMUZA İNŞALLAH YARINDAN İHTİBAREN DEVAM EDECEYİZ KURANIN MEALİNDEN VE PEYGAMBERİMİN ÖNEMİNDEN ALLAH VE RESÜLÜNE EMANETSİNİZ GÜZEL MÜMİNLER NERDE OLURSANIZ OLUN HEPİNİZİ ALLAH VE RESÜLÜ İÇİN SEVİYORUM NERDE BİR SIKINTISI OLAN VARASA NERDE BİR DERDİ OLAN VARASA ALLAH IM SIKINTISINI BUNLUGUNU GİDERSİN İNŞALLAH AMİN
27 Aralık 2014 Cumartesi
Allah ve Resulu Aşkından Ağlayan Göz: HALİD BİN VELİD RAN HAYATIPeygamber efendimizden ...
Allah ve Resulu Aşkından Ağlayan Göz: HALİD BİN VELİD RAN HAYATI
Peygamber efendimizden ...: HALİD BİN VELİD RAN HAYATI Peygamber efendimizden “Seyfullah=Allah’ın kılıcı” ünvanını alan kahraman. Eshâb-ı kirâmın ve İslâm kumandanl...
Peygamber efendimizden ...: HALİD BİN VELİD RAN HAYATI Peygamber efendimizden “Seyfullah=Allah’ın kılıcı” ünvanını alan kahraman. Eshâb-ı kirâmın ve İslâm kumandanl...
Allah ve Resulu Aşkından Ağlayan Göz: HALİD BİN VELİD RAN HAYATIPeygamber efendimizden ...
Allah ve Resulu Aşkından Ağlayan Göz: HALİD BİN VELİD RAN HAYATI
Peygamber efendimizden ...: HALİD BİN VELİD RAN HAYATI Peygamber efendimizden “Seyfullah=Allah’ın kılıcı” ünvanını alan kahraman. Eshâb-ı kirâmın ve İslâm kumandanl...
Peygamber efendimizden ...: HALİD BİN VELİD RAN HAYATI Peygamber efendimizden “Seyfullah=Allah’ın kılıcı” ünvanını alan kahraman. Eshâb-ı kirâmın ve İslâm kumandanl...
Allah ve Resulu Aşkından Ağlayan Göz: HALİD BİN VELİD RAN HAYATIPeygamber efendimizden ...
Allah ve Resulu Aşkından Ağlayan Göz: HALİD BİN VELİD RAN HAYATI
Peygamber efendimizden ...: HALİD BİN VELİD RAN HAYATI Peygamber efendimizden “Seyfullah=Allah’ın kılıcı” ünvanını alan kahraman. Eshâb-ı kirâmın ve İslâm kumandanl...
Peygamber efendimizden ...: HALİD BİN VELİD RAN HAYATI Peygamber efendimizden “Seyfullah=Allah’ın kılıcı” ünvanını alan kahraman. Eshâb-ı kirâmın ve İslâm kumandanl...
Allah ve Resulu Aşkından Ağlayan Göz: HALİD BİN VELİD RAN HAYATIPeygamber efendimizden ...
Allah ve Resulu Aşkından Ağlayan Göz: HALİD BİN VELİD RAN HAYATI
Peygamber efendimizden ...: HALİD BİN VELİD RAN HAYATI Peygamber efendimizden “Seyfullah=Allah’ın kılıcı” ünvanını alan kahraman. Eshâb-ı kirâmın ve İslâm kumandanl...
Peygamber efendimizden ...: HALİD BİN VELİD RAN HAYATI Peygamber efendimizden “Seyfullah=Allah’ın kılıcı” ünvanını alan kahraman. Eshâb-ı kirâmın ve İslâm kumandanl...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)