MUS'AB BİN UMEYR (R.A)'İN ŞEHİT OLUŞU
Mekkeli müşrikler, savaş çığlıkları atmaya başlar.
Kısa süre sonra da Bedir savaşı gelip dayanır.
Mus'ab Bin Umeyr Hazretleri, Bedir savaşında hakikaten büyük kahramanlıklar gösterir.
Üstelik sancağı'da o taşımaktadır.
Seçkin bir ailenin üzerine titrediği, nazlı büyütülen Mus'ab Bin Umeyr Hazretleri.
Müslüman olduktan sonra muazzam bir cengaver'e dönüşmüştür.
Gönlündeki iman kuvveti, Allah-ü Teala'nın ve Resulü'nün aşkıyla.
Bir yıl sonra vûku bulan Uhud savaşı'nda ise, eshab-ı kiram'ın hepsinde olduğu gibi Anam-Babam sana feda olsun sözünü bütün hücrelerine kadar hissederek söyleyen bu büyük sahabi.
Bu savaşta pek önemli ve şerefli bir görev alır.
Musab Bin Umeyr Hazretleri, Efendimiz aleyhisselam'ı korumak üzere onun yanındadır.
Şehadeti pek özleyen, bu uğurda canını hiçe sayan Musab Bin Umeyr Hazretleri.
Alemlerin efendisi'ni koruyabilmek için, iki zırh üst üste giyer.
Sancağı da yine o taşımaktadır.
Savaş pek bir şiddetlenmiştir.
Müşrik ordusunda hakikaten usta bir savaşçı olan ibn-i kâmia denilen kişi Efendimiz Aleyhisselam'ın yakınına kadar gelmiştir.
Ani bir saldırı yapar ibni kamiya.
İşte tam o an'da güzel yüzlü Hazreti Musab (radıyallahu anh), kendini o savaşçının önüne doğru atarak hamle yapar.
İnen bir kılıç darbesi, Musab Bin Umeyr Hazretleri'nin sancağı taşıyan kolunu keser.
Musab Bin Umeyr (radıyallahu anh) bu dehşetli acıyı sanki hissetmez.
Çünkü o'nun aklı gönlü Efendimiz Aleyhisselam'da ve onun emniyetinde'dir.
Sancağı hemen sol eline alırken.
Eshab-ı Kiram'ın akıllar ötesi imanından numune olacak şekilde Al-i İmran Suresi 144. Ayeti'ni okur ki şöyle buyurmaktadır Cenab-ı Hakk bu Ayet-i Kerime'de :
Muhammed ancak Resuldür, ondan evvel nice Peygamberler gelip geçmiştir.
Bu arada ibn-i kâmia müşriği bir kılıç darbesiyle bu defa sol kolunu da keser.
Musab Bin Umeyr Hazretleri, bu defa sancağı iki kesik kolunun kalan kısımlarıyla birlikte göğsüne bastırırken kan boşalır vücudundan.
Böylesi bir kahramanlık hakikaten anlatılası değil.
İbn-i Kâmia denilen kâfir bu defa vücuduna bir mızrak saplayıp şehid eder büyük sahabi'yi.
Musab Bin Umeyr Hazretleri'ni şehid eden bu harb meydanlarının kibirli savaşçısı, ilerki zamanlarda düştüğü bir çukurda bir koçun boynuz darbeleriyle zelil bir şekilde cehennemi boylayacaktır.
Hazreti Musab'ın zırh giydiği zaman aşığı olduğu Efendimiz Aleyhisselam'a benzerliği şaşırtıcı'dır.
Bu sebeple müşrikler Efendimiz Aleyhisselam'ı öldürdüklerini zannederler.
O karışıklıkta Musab Bin Umeyr Hazretleri'nin sancağı taşıdığı görülür ki bunun bir açıklaması yoktur.
Efendimiz Aleyhisselam: "Ya Musab ilerle" diye emir buyururlar.
O ise dönüp: "Ya Resulallah! Ben Musab değilim" diye cevap verince, Efendimiz Aleyhisselam onun Musab Bin Umeyr Hazretleri'nin şekline girmiş olan bir melek olduğunu anlar.
Uhud savaşı bitmiştir.
Efendimiz Aleyhisselam harb meydanında Hazreti Hamza'yı bir çok sahabiyle birlikte Musab Bin Umeyr Hazretleri'nide şehid olmuş ve her tarafları müşrikler tarafından kesilmiş halde görünce pek mahzun olurlar.
Ve Eshab-ı kiram'ın bu kahramanlığını bildiren Ahzab Suresi'nin 23. Ayeti'ni büyük bir hüzünle okurlar ki şöyle buyurmaktadır Allah-ü Teala o kahramanlar için kur'an-ı kerim'de :
Müminlerden, öyle yiğitler vardır ki onlar Allah-ü Teala'ya verdikleri sözde sadakat gösterdiler. Onlardan bazıları şehid oluncaya kadar çarpışacağına dair verdiği sözü yerine getirdi. Kimisi şehid olmayı bekliyor, onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler. Ahzab Suresi / 23.Ayet-i kerime.
Bütün canların canı Efendimiz Aleyhisselam bu ayet-i kerimeden sonra şehidlere dönerek:
"Allah'ın Resulüde şahid'dir ki, siz kıyamet günü Allah'ın huzurunda şehid olarak haşr olucaksınız."
Ve diğer şehitlerle birlikte bu bir zamanların ipekler içindeki yakışıklı genci sonrasında Allah-ü Teala ve Resulü'nün aşkıyla feda ettiği bütün bir hayatıyla şimdi ise şehadeti ile ve kefen bulunamadığı için kaftanı ve otlarla örtülen ayaklarıyla uhud şehitliğine defnedilmiş ve Allah-ü Teala'nın ve onun sevgili Resulü'nün müjdelerine kavuşmak üzere ayrılmıştır, bu hayal aleminden.
Efendimiz Aleyhisselam Uhud savaşında şehid olan Musab Bin Umeyr ve diğer şehitlere bakıp sonra Eshab-ı kiram'a dönerek şöyle emir buyururlar :
"Bunları ziyaret ediniz, kendilerine selam veriniz. Allah-ü Teala'ya yemin ederim ki, kim bunlara bu dünyada selam verirse. Kıyamette bu aziz şehidler kendilerine mukabil selam vereceklerdir."
Kısa süre sonra da Bedir savaşı gelip dayanır.
Mus'ab Bin Umeyr Hazretleri, Bedir savaşında hakikaten büyük kahramanlıklar gösterir.
Üstelik sancağı'da o taşımaktadır.
Seçkin bir ailenin üzerine titrediği, nazlı büyütülen Mus'ab Bin Umeyr Hazretleri.
Müslüman olduktan sonra muazzam bir cengaver'e dönüşmüştür.
Gönlündeki iman kuvveti, Allah-ü Teala'nın ve Resulü'nün aşkıyla.
Bir yıl sonra vûku bulan Uhud savaşı'nda ise, eshab-ı kiram'ın hepsinde olduğu gibi Anam-Babam sana feda olsun sözünü bütün hücrelerine kadar hissederek söyleyen bu büyük sahabi.
Bu savaşta pek önemli ve şerefli bir görev alır.
Musab Bin Umeyr Hazretleri, Efendimiz aleyhisselam'ı korumak üzere onun yanındadır.
Şehadeti pek özleyen, bu uğurda canını hiçe sayan Musab Bin Umeyr Hazretleri.
Alemlerin efendisi'ni koruyabilmek için, iki zırh üst üste giyer.
Sancağı da yine o taşımaktadır.
Savaş pek bir şiddetlenmiştir.
Müşrik ordusunda hakikaten usta bir savaşçı olan ibn-i kâmia denilen kişi Efendimiz Aleyhisselam'ın yakınına kadar gelmiştir.
Ani bir saldırı yapar ibni kamiya.
İşte tam o an'da güzel yüzlü Hazreti Musab (radıyallahu anh), kendini o savaşçının önüne doğru atarak hamle yapar.
İnen bir kılıç darbesi, Musab Bin Umeyr Hazretleri'nin sancağı taşıyan kolunu keser.
Musab Bin Umeyr (radıyallahu anh) bu dehşetli acıyı sanki hissetmez.
Çünkü o'nun aklı gönlü Efendimiz Aleyhisselam'da ve onun emniyetinde'dir.
Sancağı hemen sol eline alırken.
Eshab-ı Kiram'ın akıllar ötesi imanından numune olacak şekilde Al-i İmran Suresi 144. Ayeti'ni okur ki şöyle buyurmaktadır Cenab-ı Hakk bu Ayet-i Kerime'de :
Muhammed ancak Resuldür, ondan evvel nice Peygamberler gelip geçmiştir.
Bu arada ibn-i kâmia müşriği bir kılıç darbesiyle bu defa sol kolunu da keser.
Musab Bin Umeyr Hazretleri, bu defa sancağı iki kesik kolunun kalan kısımlarıyla birlikte göğsüne bastırırken kan boşalır vücudundan.
Böylesi bir kahramanlık hakikaten anlatılası değil.
İbn-i Kâmia denilen kâfir bu defa vücuduna bir mızrak saplayıp şehid eder büyük sahabi'yi.
Musab Bin Umeyr Hazretleri'ni şehid eden bu harb meydanlarının kibirli savaşçısı, ilerki zamanlarda düştüğü bir çukurda bir koçun boynuz darbeleriyle zelil bir şekilde cehennemi boylayacaktır.
Hazreti Musab'ın zırh giydiği zaman aşığı olduğu Efendimiz Aleyhisselam'a benzerliği şaşırtıcı'dır.
Bu sebeple müşrikler Efendimiz Aleyhisselam'ı öldürdüklerini zannederler.
O karışıklıkta Musab Bin Umeyr Hazretleri'nin sancağı taşıdığı görülür ki bunun bir açıklaması yoktur.
Efendimiz Aleyhisselam: "Ya Musab ilerle" diye emir buyururlar.
O ise dönüp: "Ya Resulallah! Ben Musab değilim" diye cevap verince, Efendimiz Aleyhisselam onun Musab Bin Umeyr Hazretleri'nin şekline girmiş olan bir melek olduğunu anlar.
Uhud savaşı bitmiştir.
Efendimiz Aleyhisselam harb meydanında Hazreti Hamza'yı bir çok sahabiyle birlikte Musab Bin Umeyr Hazretleri'nide şehid olmuş ve her tarafları müşrikler tarafından kesilmiş halde görünce pek mahzun olurlar.
Ve Eshab-ı kiram'ın bu kahramanlığını bildiren Ahzab Suresi'nin 23. Ayeti'ni büyük bir hüzünle okurlar ki şöyle buyurmaktadır Allah-ü Teala o kahramanlar için kur'an-ı kerim'de :
Müminlerden, öyle yiğitler vardır ki onlar Allah-ü Teala'ya verdikleri sözde sadakat gösterdiler. Onlardan bazıları şehid oluncaya kadar çarpışacağına dair verdiği sözü yerine getirdi. Kimisi şehid olmayı bekliyor, onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler. Ahzab Suresi / 23.Ayet-i kerime.
Bütün canların canı Efendimiz Aleyhisselam bu ayet-i kerimeden sonra şehidlere dönerek:
"Allah'ın Resulüde şahid'dir ki, siz kıyamet günü Allah'ın huzurunda şehid olarak haşr olucaksınız."
Ve diğer şehitlerle birlikte bu bir zamanların ipekler içindeki yakışıklı genci sonrasında Allah-ü Teala ve Resulü'nün aşkıyla feda ettiği bütün bir hayatıyla şimdi ise şehadeti ile ve kefen bulunamadığı için kaftanı ve otlarla örtülen ayaklarıyla uhud şehitliğine defnedilmiş ve Allah-ü Teala'nın ve onun sevgili Resulü'nün müjdelerine kavuşmak üzere ayrılmıştır, bu hayal aleminden.
Efendimiz Aleyhisselam Uhud savaşında şehid olan Musab Bin Umeyr ve diğer şehitlere bakıp sonra Eshab-ı kiram'a dönerek şöyle emir buyururlar :
"Bunları ziyaret ediniz, kendilerine selam veriniz. Allah-ü Teala'ya yemin ederim ki, kim bunlara bu dünyada selam verirse. Kıyamette bu aziz şehidler kendilerine mukabil selam vereceklerdir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder