31 Mart 2017 Cuma

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu
neml süresi ayet 66
بَلِ ادَّارَكَ عِلْمُهُمْ فِي الْآخِرَةِ بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ مِّنْهَا بَلْ هُم مِّنْهَا عَمِونَ ﴿٦٦﴾
Beliddâreke ilmuhum fîl âhırati, bel hum fî şekkin minhâ, bel hum minhâ amûn(amûne).
neml süresi ayet 67
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَئِذَا كُنَّا تُرَابًا وَآبَاؤُنَا أَئِنَّا لَمُخْرَجُونَ ﴿٦٧﴾
Ve kâlellezîne keferû e izâ kunnâ turâben ve âbâunâ e innâ le muhracûn(muhracûne).
neml süresi ayet 68
لَقَدْ وُعِدْنَا هَذَا نَحْنُ وَآبَاؤُنَا مِن قَبْلُ إِنْ هَذَا إِلَّا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ ﴿٦٨﴾
Lekad vuıdnâ hâzâ nahnu ve âbâunâ min kablu in hâzâ illâ esâtîrul evvelîn(evvelîne).
neml süresi ayet 69
قُلْ سِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَانظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُجْرِمِينَ ﴿٦٩﴾
Kul sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkibetul mucrimîn(mucrimîne).
neml süresi ayet 66
onların ahiretle ilgili bilgileri artmakta mıydır hayır onlar onun hakkında  şüphe içindedirler dogrusu onlar ona kördürler 
neml süresi ayet 67
o inkar edenler şöyle dediler biz ve atalarımız toprak oldugumuz zaman  mı biz mi [yerin içinden ]çıkartılacagız 
neml süresi ayet 68
bu bize ve daha önce atalarımıza vaat olundu bu öncekilerin efsanelerinden başka bir şey degildir 
neml süresi ayet 69
de ki yeryüzünde gezip dolaşın da günahkarların sonlarının nasıl olduguna bakın 
neml süresi ayet 70
onların [yaptıklarına ]üzülme kurdukları pilandan dolayı bir sıkıntıya düşme 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

neml süresi ayet 61
أَمَّن جَعَلَ الْأَرْضَ قَرَارًا وَجَعَلَ خِلَالَهَا أَنْهَارًا وَجَعَلَ لَهَا رَوَاسِيَ وَجَعَلَ بَيْنَ الْبَحْرَيْنِ حَاجِزًا أَإِلَهٌ مَّعَ اللَّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ ﴿٦١﴾
Em men cealel arda karâren ve ceale hılâlehâ enhâren ve ceale lehâ ravâsiye ve ceale beynel bahreyni hâcizâ(hâcizen), e ilâhun meallâh(meallâhi), bel ekseruhum lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
neml süresi ayet 62
أَمَّن يُجِيبُ الْمُضْطَرَّ إِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّوءَ وَيَجْعَلُكُمْ خُلَفَاء الْأَرْضِ أَإِلَهٌ مَّعَ اللَّهِ قَلِيلًا مَّا تَذَكَّرُونَ ﴿٦٢﴾
Em men yucîbul mudtarra izâ deâhu ve yekşifus sûe ve yec’alukum hulefâel ard(ardı), e ilâhun meallâh(meallâhi), kalîlen mâ tezekkerûn(tezekkerûne).
neml süresi ayet 63
أَمَّن يَهْدِيكُمْ فِي ظُلُمَاتِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَمَن يُرْسِلُ الرِّيَاحَ بُشْرًا بَيْنَ يَدَيْ رَحْمَتِهِ أَإِلَهٌ مَّعَ اللَّهِ تَعَالَى اللَّهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ ﴿٦٣﴾
Em men yehdîkum fî zulumâtil berri vel bahri ve men yursilur riyâha buşren beyne yedey rahmetihî, e ilâhun meallâh(meallâhi), teâlallâhu ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).
neml süresi ayet 64
أَمَّن يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ وَمَن يَرْزُقُكُم مِّنَ السَّمَاء وَالْأَرْضِ أَإِلَهٌ مَّعَ اللَّهِ قُلْ هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ ﴿٦٤﴾
Em men yebdeul halka summe yuîduhu ve men yerzukukum mines semâi vel ard(ardı), e ilâhun meallâh(meallâhi), kul hâtû burhânekum in kuntum sâdikîn(sâdikîne).
neml süresi ayet 65

قُل لَّا يَعْلَمُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ الْغَيْبَ إِلَّا اللَّهُ وَمَا يَشْعُرُونَ أَيَّانَ يُبْعَثُونَ ﴿٦٥﴾
Kul lâ ya’lemu men fîs semâvâti vel ardıl gaybe illâllâh(illâllâhu) ve mâ yeş’urûne eyyâne yub’asûn(yub’asûne).
neml süresi ayet 61
[onlar ortak koştukları mı] yoksa yeryüzünü saglam ve yaşamaya uygun olarak yaratan aralarında ırmaklar akıtan ona daglar yerleştiren iki deniz arasına bir engel koyan mı ALLAH la birlikte bir tanrı mı var hayır onların çogu bilmiyorlar 
neml süresi ayet 62
[onların ortak koştukları mı ] yoksa zorda olan kimse kendisine dua ettigi zaman onun duasını kabul ederek kötülükgü ortadan kaldıran ve sizi yeryüzünün halifeleri yapan mı ALLAH la birlikte bir tanrı mı var siz çok az düşünüyorsunuz 
neml süresi ayet 63
[onlar ortada koştuları mı ] yoksa karanın ve denizin karanlıklarında size yol gösteren [yagmur ] rahmetinin önünden rüzgarları bir müjdeci olarak gönderen mi ALLAH la birlikte bir tanrı mı var ALLAH onların ortak koştuklarından çok yücedir 
neml süresi ayet 64
[onların ortak koştukları mı] yoksa yaratmayı önce yapan sonra onu tekrar yaratacak olan size gökten ve yerden rızık veren mi ALLAH la birlikte bir tanrı mı var de ki haydi sözünüzde dogruysanız delilinizi getirin 
neml süresi ayet 65
de ki göklerde ve yerde ALLAH tan başka hiç kimse görünmeyen ve bilinmeyen alemi bilmez onlar ne zaman dirilteceklerini bilmezler 

30 Mart 2017 Perşembe

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu


neml süresi ayet 51
فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ مَكْرِهِمْ أَنَّا دَمَّرْنَاهُمْ وَقَوْمَهُمْ أَجْمَعِينَ ﴿٥١﴾
Fanzur keyfe kâne âkıbetu mekrihim ennâ demmernâhum ve kavmehum ecmeîn(ecmeîne).
neml süresi ayet 52
فَتِلْكَ بُيُوتُهُمْ خَاوِيَةً بِمَا ظَلَمُوا إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً لِّقَوْمٍ يَعْلَمُونَ ﴿٥٢﴾
Fe tilke buyûtuhum hâviyeten bimâ zalemû, inne fî zâlike le âyeten li kavmin ya’lemûn(ya’lemûne).
neml süresi ayet 53

وَأَنجَيْنَا الَّذِينَ آمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَ ﴿٥٣﴾
Ve enceynâllezîne âmenû ve kânû yettekûn
neml süresi ayet 54

وَلُوطًا إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِ أَتَأْتُونَ الْفَاحِشَةَ وَأَنتُمْ تُبْصِرُونَ ﴿٥٤﴾
Ve lûtan iz kâle li kavmihî e te’tûnel fâhışete ve entum tubsırûn(tubsırûne).
neml süresi ayet 55
أَئِنَّكُمْ لَتَأْتُونَ الرِّجَالَ شَهْوَةً مِّن دُونِ النِّسَاء بَلْ أَنتُمْ قَوْمٌ تَجْهَلُونَ ﴿٥٥﴾
E innekum le te’tûner ricâle şehveten min dûnin nisâi, bel entum kavmun techelûn(techelûne).
neml süresi ayet 56

فَمَا كَانَ جَوَابَ قَوْمِهِ إِلَّا أَن قَالُوا أَخْرِجُوا آلَ لُوطٍ مِّن قَرْيَتِكُمْ إِنَّهُمْ أُنَاسٌ يَتَطَهَّرُونَ ﴿٥٦﴾
Fe mâ kâne cevâbe kavmihî illâ en kâlû ahricû âle lûtın min karyetikum innehum unâsun yetetahharûn(yetetahherûne).
neml süresi ayet 57
فَأَنجَيْنَاهُ وَأَهْلَهُ إِلَّا امْرَأَتَهُ قَدَّرْنَاهَا مِنَ الْغَابِرِينَ ﴿٥٧﴾
Fe enceynâhu ve ehlehû illâmraetehu kaddernâhâ minel gâbirîn(gâbirîne).
neml süresi ayet 58
وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِم مَّطَرًا فَسَاء مَطَرُ الْمُنذَرِينَ ﴿٥٨﴾
Ve emtarnâ aleyhim matarâ(mataran), fe sâe matarul munzerîn(munzerîne).
neml süresi ayet 59
قُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ وَسَلَامٌ عَلَى عِبَادِهِ الَّذِينَ اصْطَفَى آللَّهُ خَيْرٌ أَمَّا يُشْرِكُونَ ﴿٥٩﴾
Kulil hamdu lillâhi ve selâmun alâ ibâdihillezînestafâ, âllâhu hayrun em mâ yuşrikûn(yuşrikûne).
neml süresi ayet 60
أَمَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَأَنزَلَ لَكُم مِّنَ السَّمَاء مَاء فَأَنبَتْنَا بِهِ حَدَائِقَ ذَاتَ بَهْجَةٍ مَّا كَانَ لَكُمْ أَن تُنبِتُوا شَجَرَهَا أَإِلَهٌ مَّعَ اللَّهِ بَلْ هُمْ قَوْمٌ يَعْدِلُونَ ﴿٦٠﴾
Em men halakas semâvâti vel arda ve enzele lekum mines semâi mâen, fe enbetnâ bihî hadâika zâte behcetin, mâ kâne lekum en tunbitû şecerehâ, e ilâhun meallâh(meallâhi), bel hum kavmun ya’dilûn(ya’dilûne).
neml süresi ayet 51
şimdi onların pilanlarının sonucunun nasıl olduguna bir bak muhakkak biz kendilerini ve toplumlarını toptan yok ediverdik 
neml süresi ayet 52
işte evleri yaptıkları  zulümlerden çöküp yıkılmış şüphe yok ki bilen bir topluluk için bunda [ALLAH ın varlıgına ] bir delil vardır 
neml süresi ayet 53
iman edip [ şirkten ve günahtan] korunanları kurtardık
neml süresi ayet 54
lüt u da[kendi toplumuna peygamber olarak gönderdik ] o zaman toplumuna şöyle dedi gözünüz göre göre o kötü ve çirkin işi yapacak mısınız
neml süresi ayet 55
siz gerçekten şehvetinizi [ gidermek için] kadınları bırakıp erkeklere  mi gideceksiniz  dogrusu siz ne yaptıgını bilmez bir topluluksunuz
neml süresi ayet 56
buna halkının cevabı ise yalnızca şu lüt ailesini memleketinden çıkarın  çünkü onlar temizlik taslayan kimselerdir demek olmuştu
neml süresi ayet 57
bunun üzerine onu ve karısı dışında ailesini kurtardık onun azaba kalacaklar  arasında olmasını kararlaştırdık
neml süresi ayet 58
onların üzerine öyle bir yagmur yagdırdık  ki uyarılanlara yagan yagmur ne kötüdür
neml süresi ayet 59
de ki her türlü övgü ALLAH ın hakkıdır seçtigi kullarına  selam olsun ALLAH mı yoksa onların ortak koştukları mı daha hayırlı
neml süresi ayet 60
[ onların ortak koştukları mı] yoksa gökleri ve yeri yaratıp sizin için gökyüzünden bir su indiren mi biz o suyla gözlere gönüllere ferahlık veren bahçeler bitirmektetiz siz onların bir agaçını bile bitiremezsiniz ALLAH la birlikte bir tanrı mı var hayır onlar bile bile sapan bir topluluktur 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

İnşirah Suresi'nin Arapça Hali 
بسم الله الرحمن الرحيم (') أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ (') وَوَضَعْنَا عَنْكَ وِزْرَكَ (') الَّذِي أَنْقَضَ ظَهْرَكَ (') وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ (') فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا (') إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا(') فَإِذَا فَرَغْتَ فَانْصَبْ (') وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ

muhtere muminler muhterem kardeşlerim üçayların başlangıcı olan recep ayına girmiş olmaktayız recep ayı hayırlara vesile olsun inşallah idrak edecegimiz kandili recep ayını hayırlara vesile eylesin senenin oniki ayiçinde eski kaynaklardan şuriri selase üçaylar da ALLAH ve rasulünü sevdigi ayları bizimde sevmemizi istiyor ve bizlerin üzerine ilk ışıklarını dün recebin birinde indirmeye başlamıştır hani konuyu dagıtmıyacagım fazla açılış yapıldıgında heryerlere ışıklandır ma yapıp heryeri aydınlatıyorlarya hani coşkulu açılış yapıyorlarya işte rabbimiz de bize öyle coşkulu üç aylara gümbür gümbür sevinçli girmemizi istiyor  rabimde sesiz sedasız girilmesin diye bir kandil koymuş bukandilin adı neydi regaib kandili demiş çok anlamlı bir kelime bakacagız anlamına içimizde merak edipte regaib nedir diye merak edipte bakan olmuştur bazı müslüman kardeşlerimiz evlerinde kitapları olan acaba regaib nedir merak etmişlerdir bakalım demişlerdir regaib arapca bir kelime kelime ama ifade si büyük anlamsız kelime olmaz  mesla karpuz yedigimiz zaman neyi kastedimiz neyi ifade etigimiz gözlerimizin önüne geliyormu gelmiyormu  ama karpuz desek  bilmesek kafamız karma karışık olur portakal dedimi karpuz akla gelmez limon dedimi  armut akla gelmez regaib ne regaib kelimesi arapca kelime türkce kelime deyil ama girmiş komşumuz olmuş misafirimiz olmuş herşeyimiz olmuş ragibe ver gabu ragibet birkelime daha çıktı neyin karşılıgıdır nefretin karşılıgıdır neye nefret ediyorsan onun zıtı ragbetir mesela pis kokudan insan nefret duyar öylemi deyilmi pis koku herkesin nefretini çeker pis adam agzından pislik kokan içki kokan herkezin nefretini kazanır nefretin zıtı ise ragbet yaklaşmak lazım ona sokulmak lazım ona koşmak lazım onu kucaklamak lazım ona sarılmak lazım kuran da gördügümüz gibi İnşirah Suresi'nin Arapça Hali 
بسم الله الرحمن الرحيم (') أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ (') وَوَضَعْنَا عَنْكَ وِزْرَكَ (') الَّذِي أَنْقَضَ ظَهْرَكَ (') وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ (') فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا (') إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا(') فَإِذَا فَرَغْتَ فَانْصَبْ (') وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ bu sürenin sonunda sekiz numaralı ayetin iradesinde rabbimiz çok sevdigi habbi hazreti muhammed mustafa as ma hitaben ve ila rabbike fergab ancak ve ancak rabbine alemlerin rabbi olan ALLAH a ragbet et dikatini aklını düşünceni bütün varlıgını ALLAH RAGBET ET ALLAH tan evel kimseye dönüp bakma FE SUBHAN ALLAH BİR MÜMİN İÇİN ALLAH TAN ÖNCE ALLAH tan evel hiç bir varlık varmıdır ki ondan evel başkasına ragbet etsin bir müminin ilgisi dikati alakası gayreti hizmeti ibadeti himeti ALLAH tan evel kime vereceksin ALLAH bütün varlıkların başı ALLAH hın varlıgı olmasaydı hiç bir varlıgın adı geçermiydi ALLAH var olmasaydı haşa vacibil vucud dedigimiz varlıgı şart olan varlıgı zarürü olan ALLAH OLMASAYDI HAŞA ALLAH hın yaratması olmasaydı yaşatması olmasaydı yer yüzü olurmuydu mümkün deyil o halde bir müslüman ALLAH tan daha önce hiç bir varlık ALLAH tan önce söz konusu olamaz veila rabike fer kab işte regaib kelimesi burdan geliyor işte müminin ragabet edeceyi şeydemek şimdi bakıyoruz recep ayında bir ay teceli eti arkasından şabanın şerif arkasından ramazanı şerif bu aylara çok alaka olmaklazım bu üç aylar içinde tabiki öbür aylarda güzelde bu ayın önemin dah çok olmasını istiyor rabbimiz niye receb ayını öyle istemiş yaratmış el recebi şehrullah receb ALLAH ın ayı kabetullah ALLAH hın evi şaban da hazreti peygamber efendimize ismine izafe edilmiş peygamber efendimizin ayıdır ramazan kimin ayıdır kime izafe edilmiştir buda peygamber efendimizin ümetlerine izafe edilmiş bir aydır kim 

"Lâ ilâhe illallah Muhammedun Resûlullah"

diyen iman etmiş olan ümetlere tahsiz edilmiş aydır ALLAH ve rasulü tavsiye etmi ümet kabul etmez mi işte üç ayların başında olmanı sebebi kandilin sebebi uyanık olmanın sebebi daha temiz daha duyarlı olmanın sebebi daha ayarlı daha hasas temkinli daha güzel daha sakin girmemizi istemiştir paldır küldür deyilde kandile güzel bir şekilde girmemizi istemiştir temizleneceksin o gece duva edeceksin namaz kılacaksın recebi şerife atlamak yok nasıl  camiye paldır güldür giremiyor sun camiye gireken bakın aptesli tahretli giriyorsun bakın camiye gireken bazı cahil kardeşlerimiz pat pat imamın arkasında durmaya safları yararak koşuyorlar vallahi mekruhtu namazın sevabı gider cemati kaçır san bile koşmuyacak sın gürültü etmiyeceksin kandil ile üç aylara girmenin manasını her halde herkes anlaamıştır adının da ragaib olması bu üç ayların içindeki önemlere daha çok yaklaşmak daha duyarlı olmak üç aylarda daha düz gün olması lazımdır diger aylarda nasıl yatıp kalkıyorsa bu aylarda da aynısını yapıyorsa receb ayına regabet etmemiştir bu ayda daha dikatli olmalı receb ayını gecesi dah başka cündüzü daha baka olmalı taha tahretli daha ibadetli daha düzgün geçirmeli daha hesablı olsun diye üç aylara girişimizde  kandileri vesile etmiştir aman ragabetinizi çogaltın o ki alemi islam da halkı müslüman olanlarımız miletler halkı müslüman olan memleketler alemi isla ile tabir ediliyor 
alemi islamın içinde bulugundu bu gün yürekler acısıdır dünya milletleri içinde bulunan müslümanların kanları akıtılıyor başlarında olmadık nusubetler evleri köyleri yakılıyor hüriyetleri özgürlükleri elerinden alınıyor en son gördügünüz gibi dünyanın dört biryanında müslümanlar oluyor bugün dünyanın enkorkunç en sıkıntılı en bunalımlı en kanlı en kavgalı en çatışmalı neden böyle oluyor bunları anlatmak için çok zaman olacak mekan olacak dersin konunu başını okumuyan insan dersin konusunu anlayamaz hangi konuyu getirsen en küçük konu bile bir sati alıyor kimse okumuyor sa kimse dinlemiyorsa ozaman çalışmıyor demektir sohbetini satamıyor demektir para anlamında deyil dinleme anlamında yapıcı kalıcı olan insanların gönlünde sohbetler azalıyor gün gün dünya ve işleri tezgahları dükanları hesaplar çekler senetler hepsi müslümanı ALLAH hın evinden çok bankalara sürüklüyor bankanın kapısında dolaştıgı kadar ALLAH ın evinde caminin kapısında dolaşmıyor bankada müdüre vezneye oraya buraya sıraya koşayım diye dünya müslümanın gözünü tıkıyor gönlünü tıkıyor ve bu sebeble kuranı hepiniz biliyorsunuz açıyorum kuranın bu sebeble ved duha süreyi celilesinde rabbim açıkca beyan ediyor وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَّكَ مِنَ الْأُولَى ﴿٤﴾
Ve lel âhıratu hayrun leke minel ûlâ.
müslümanların inancında ahiret kelimesi vardır bu ahiret kelimesi unutulur oldu işte dünya öneçıktı ahiret geriye atıldı işte bu yüzden vel lel ahıratu ahiret yurdu hayırlıdır bilali habeşi ran sabah ezanın da bir ilave ediyor ne diyor hadi bir kardeşimiz söylesin  "Esselatu hayrun minen nevm"herkes  yatakta yatıyor bilali
habeşi nediyor 
"Esselatu hayrun minen nevm yatmayı bırakın namaza kalkın namaz yatmaktan daha önceliklidir yatmayı bırakın namaz kılmayı öne alın manası budur hayrun demek daha öncelikli d
aha önemli hayırlı demektir VALLAH hi ahiret dünyadan hayırlıdır ahireti öne alın yani ahiret hayatına göre dünya hayatınızı düzenleyin İSLAM BİR MÜSLÜMANIN dünya görüşü şuna benzer arkasına 30 tane vagon taktınız tiren vardır tiren lerin vagonları lokomotife takılmıştır müslümanın görüşü o lokomotife takılmış vagonlar gibi ahiret yurdu önde dünya ise arkada olacak alıken veriken yerken gezerken çalışırken bütün meselemiz ahirete göre tanzim edilecek bikere biz müslümanlar kurana göre dünyayı degerlendirmiş degiliz en basiti tezgahta mal satan bir insandan ve tüm müslümanlardan ahirete göre dünyayı düzenlememiz lazım domates satan insan eger dartıgı domatesi ahiret hesap ederek dartdıysa yada eksik dartıysa ahirete sorumlu olacagının bilincinde tartması lazım yanlışmı söylüyorum ahiret inancı ahiret bilinci gitdikce dünyamız cehenndeme dönüyor görüyorsunuz işte hesabımız yanlış hesabımızı nizanımızı yaşantımızı herşeyimizi dünyaya göre degil ahirete göre ayarlamak lazım ahirete göre tercih edeceksin varmı şimdi öyle bir insan sapıtmışız evela biz dünyayı kuranla degerlendirmiş deyiliz evela kuranla biz ters düş müşüz kurana ters düşmüş alemi islam bizi kuran sorguluyacak kuran anlayışa bilince göre şekil lenmemiştir puroblem burda kuran kafir olanları tanıtırken şöyle söylüyor 
 
 يَعْلَمُونَ ظَاهِرًا مِّنَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَهُمْ عَنِ الْآخِرَةِ هُمْ غَافِلُونَ ﴿٧﴾
Ya’lemûne zâhiran minel hayâtid dunyâ, ve hum anil âhırati hum gâfilûn(gâfilûne).
yarabbi bu 
kafirler nasıl biri diyecek olursan alsana cevap ben söylemiyorum kuran söylüyor kafirler biliyorlar zahir nedemek gözle görünen kısmdır kafirler ahiretin olacagından geleceginden gafil oglu gafildirler gördün mü bugün alemi islam günde beş defa secadesini serip kabeye dönüp namaz kılanların toplumda nisbeti nekadar sabah namazına camilere sayısını adetini sınırını görmüyormusunuz
hani Esselatu hayrun minen nevm namaz uykudan hayırlıydı hanin ahiret yurdu dünyadan önde gelirdi yok alemi islam yatıyor alemi islam haz reti muhammet as barışık deyil   deyiz kuranın getirdigi ölçülere ayar
kendimizi kuran göre eleştirmeliyiz kendimizi peygamber efendimize göre eleştirmeliyiz evela biz kuranla çatışır haldeyiz bütün günlük namaz bir saat toplamı kılınışı hepsinin günde kaç saat var 24
yirmi dört saat tin bir saatini ALLAH ayıramıyormusun RABBİM 24 saat de bir saat istiyor bizden ALLAH müninleri seviyor ve huzuruna çagırıyor günde beşdefa sen sevmedigin adamı evine çagırımısın VALLAH İ ALLAH ÜMETİ MUHAMMEDİ SEVİYOR SEVDİGİ İÇİN GÜNDE BEŞ DEFA CAMİYE ÇAGIRIYOR 24 SAATİN BİR SAATİNİ ALLAH A VERMEYEN ADAM ADAMIDIR MÜSLÜMANLIK NERDE KALDI 24 SAATİ SANA VEREN ALLAH NEFES VEREN ALLAH YEDİREN ALLAH ANNA RAHMİNDE AKCİYERİ SANA VEREN ALLAH DOGAR DOGMAZ HAVAYI SANA VEREN ALLAH SENMİ YAPTIN BUNLARI SANNA 24 SAAT VEREN ALLAH BİR SATİNİ BANA AYIR DİYİYOR 

وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ وَارْكَعُواْ مَعَ الرَّاكِعِينَ ﴿٤٣﴾
Ve ekîmûs salâte ve âtûz zekâte verkeû mear râkiîn(râkiîne).
ŞUNAMAZI TERK ETMEYİN DEDİGİ HALDE BİZ KURANLA ÇATIŞIYORUZ NAMAZI KILMADIGIMIZ HALDE R
EGABET EDİYORUZ NEYE Mİ REGABET EDİYORUZ PEŞİNDEN KOŞTUGUMUZ ŞEYLERE ÖLDÜGÜN ZAMAN BİR SAAT BİLE SENİN EVİNDE MİSAFİR ETMİYORLAR HAYDİ DOGRU TABUDA KUSURA BAKMAYIN NE AHMAK İNSANLAR OLDUK KUSURA BAKMAYIN VALLAHİ UYKU MUYKU KALMADI GECELERİ SIÇIRAYIP KALKIYORUM GÜNAHLAR ARŞI AGLAYA DAYANDI TELEVZİYONLARDAKİ ÇIRIL ÇIPLAK LAR CİNAYET LER SEYREDİLMEZ HALE GELDİ ALLAH KORKUSUYLA YAŞAMIYORSANIZ NE İÇİN YAŞIYORSUNUZ PEYGAMBERİMİN YANINDA YER ALMIYACAKSANIZ KİMİN YANINDA YER ALACAKSINIZ REGAYİPKANDİLİ GELDİ GEÇTİ HANİ HAYATIMIZDAKİ FARKLILIK RECEP AYIYLA DİGER AYLAR ARASINADA FARKI YOKSA NE FAKIMIZ VAR DİGER AYLARDAN NİYE UYKULARINIZ KAÇMIYOR DİLEYİMLE ALLAH A EMANET KALIN GÜZEL MÜMİNLER 






29 Mart 2017 Çarşamba

SEVBAN DAN RAN RİVAYET EDİLDİGİNE GÖRE
BİR KERE RESULULLAH ASM BİR TAKIM KABİRLERİN YANINDAN GEÇERKEN AGLAMAGA BAŞLAYIP EY SEVBAN BU KABİRDE YATANLAR  ŞÜPHESİZ AZAP ÇEKİYORLAR ONLARDAN AZABI DİNDİRMESİ İÇİN ALLAH U TEALAY A YALVARDIM

EY SEVBAN EGER BU KİŞİLER RECEP AYINDA BİR GÜN ORUÇ TUTSAYDILAR VE BİR GECE OLSUN İBADETTE BULUNSAYDILAR BU AZABA DÜŞMEZLERDİ BUYURUNCA BEN EY ALLAH IN RESULÜ BİR GÜN ORUÇ VE GECENİN İBADETİ BİLE KABİRİN AZABINI ENGELLER  Mİ DİYE SORDUM  BUNUN ÜZERİNE BUYURDULARKİ  ASM EVET CANIM KUDRETİ ELİNDE OLAN ZATA YEMİN EDERİM Kİ RECEPTEN BİR GÜN ORUÇ TUTUP BİR GECE DAHİ İBADETDE BULUNAN HER HANGİ BİR MÜSLÜMAN KADIN VE ERKEG MUTLAKA ALLAH TEALA BİRSENENİN TÜM GÜNLERİNİ ORUÇ TÜM GECELERİNİ  İHYA SEVABI YAZAR  MÜZHETÜL MECALİS
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu


NEML SÜRESİ AYET 41

قَالَ نَكِّرُوا لَهَا عَرْشَهَا نَنظُرْ أَتَهْتَدِي أَمْ تَكُونُ مِنَ الَّذِينَ لَا يَهْتَدُونَ ﴿٤١﴾
Kâle nekkirû lehâ arşahâ nenzur e tehtedî em tekûnu minellezîne lâ yehtedûn(yehtedûne).
neml süresi ayet 42
فَلَمَّا جَاءتْ قِيلَ أَهَكَذَا عَرْشُكِ قَالَتْ كَأَنَّهُ هُوَ وَأُوتِينَا الْعِلْمَ مِن قَبْلِهَا وَكُنَّا مُسْلِمِينَ ﴿٤٢﴾
Fe lemmâ câet kîle e hâkezâ arşuki, kâlet ke ennehu huve ve ûtînel ilme min kablihâ ve kunnâ muslimîn(muslimîne).
neml süresi ayet 43
وَصَدَّهَا مَا كَانَت تَّعْبُدُ مِن دُونِ اللَّهِ إِنَّهَا كَانَتْ مِن قَوْمٍ كَافِرِينَ ﴿٤٣﴾
Ve saddehâ mâ kânet ta’budu min dûnillâh(dûnillâhi), innehâ kânet min kavmin kâfirîn(kâfirîne).
neml süresi ayet 44
قِيلَ لَهَا ادْخُلِي الصَّرْحَ فَلَمَّا رَأَتْهُ حَسِبَتْهُ لُجَّةً وَكَشَفَتْ عَن سَاقَيْهَا قَالَ إِنَّهُ صَرْحٌ مُّمَرَّدٌ مِّن قَوَارِيرَ قَالَتْ رَبِّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي وَأَسْلَمْتُ مَعَ سُلَيْمَانَ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ ﴿٤٤﴾
Kîle lehâdhulîs sarha, fe lemmâ raethu hasibethu lucceten ve keşefet an sâkayhâ, kâle innehu sarhun mumerradun min kavârîra, kâlet rabbi innî zalemtu nefsî ve eslemtu mea suleymâne lillâhi rabbil âlemîn(âlemîne).
neml süresi ayet 45
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا إِلَى ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ فَإِذَا هُمْ فَرِيقَانِ يَخْتَصِمُونَ ﴿٤٥﴾
Ve lekad erselnâ ilâ semûde ahâhum sâlihan eni’budûllâhe fe izâhum ferîkâni yahtesımûn(yahtesımûne).
neml süresi ayet 46
قَالَ يَا قَوْمِ لِمَ تَسْتَعْجِلُونَ بِالسَّيِّئَةِ قَبْلَ الْحَسَنَةِ لَوْلَا تَسْتَغْفِرُونَ اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ ﴿٤٦﴾
Kâle yâ kavmi lime testa’cilûne bis seyyieti kablel haseneti, lev lâ testagfirûnallâhe leallekum turhamûn(turhamûne).
neml süresi ayet 47
قَالُوا اطَّيَّرْنَا بِكَ وَبِمَن مَّعَكَ قَالَ طَائِرُكُمْ عِندَ اللَّهِ بَلْ أَنتُمْ قَوْمٌ تُفْتَنُونَ ﴿٤٧﴾
Kâlût tayyarnâ bike ve bi men meake, kâle tâirukum indallâhi bel entum kavmun tuftenûn(tuftenûne).
neml süresi ayet 48
وَكَانَ فِي الْمَدِينَةِ تِسْعَةُ رَهْطٍ يُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ ﴿٤٨﴾
Ve kâne fîl medîneti tis’atu rahtın yufsidûne fîl ardı ve lâ yuslihûn(yuslihûne).
neml süresi ayet 49
قَالُوا تَقَاسَمُوا بِاللَّهِ لَنُبَيِّتَنَّهُ وَأَهْلَهُ ثُمَّ لَنَقُولَنَّ لِوَلِيِّهِ مَا شَهِدْنَا مَهْلِكَ أَهْلِهِ وَإِنَّا لَصَادِقُونَ ﴿٤٩﴾
Kâlû tekâsemû billâhi le nubeyyitennehu ve ehlehu summe le nekûlenne li veliyyihî mâ şehidnâ mehlike ehlihî ve innâ le sâdikûn(sâdikûne).
neml süresi ayet 50
وَمَكَرُوا مَكْرًا وَمَكَرْنَا مَكْرًا وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ ﴿٥٠﴾
Ve mekerû mekran ve mekernâ mekran ve hum lâ yeş’urûn(yeş’urûne).
neml süresi ayet 41ah
ona tahtını  dönüştürün bakalım hakikati tanıyacak mı yoksa tanımayanlardan  mı olacak dedi 
neml süresi ayet 42
kadın geldiginde senin tahtınböyle bir şey mi denildi sanki ol dedi bize ondan önce ilim verildi  biz [ALLAH a] boyun egip teslim olanlardan olduk 
neml süresi ayet 43
önceden ALLAH ın dışında taptıgı şeyler ona engel olmuştu çünkü o kafir topluluktan idi 
neml süresi ayet 44
ona köşke  gir denildi onu gördügünde onu derin bir su sandı [ıslanmasın diye ] eteklerini topladı [ süleyman ] o sırçadan yapılmış parlak bir köşk dedi [kadın] ey rabbim ben kendime zulmettim süleyman ile birlikte alemlerin  rabbi olan ALLAH a boyun egip teslim oldum dedi
neml süresi ayet 45
yemin olsun ki semüd a da kardeşleri salih i ALLAH a ibadet edin diye göndermiştik  derken bunlar bir birleriyle çekişen iki grup oldular
neml süresi ayet 46
[salih ] ey halkım niçin iyilikten önce kötülügü istiyorsunuz ALLAH tan bagışlanma dileseniz ya belki [onun] rahmetine ulaşırsınız dedi 
neml süresi ayet 47
başımıza senin ve yanındakilerin yüzünden ugursuzluk geldi dediler  o sizin başınıza gelen ugursuzluk ALLAH katında bilinmektedir  dogrusu siz imtihan edilen bir topluluksunuz dedi
neml süresi ayet 48
şehirde dokuz çete vardır bunlar yeryüzünde bozgunculukyaparlar herhangi bir iyi iş yapmazlardı
neml süresi ayet 49
ALLAH adına yemin ederek şöyle dediler ona ve ailesine bir gece baskını yapalım sonra onun velisine biz onun ailesinin helakini görmedik şüphesiz biz dogru söylüyoruz deriz
neml süresi ayet 50
işte böyle bir plan yaptılar biz de bir plan yaptık ama onlar bunun farkında degillerdi 

28 Mart 2017 Salı

RECEP AYINDA ORUÇ TUTMANIN FAZİLETİ
Receb-i Şerîf'in birinci gününde oruç tutmak üç senelik, ikinci günü oruçlu olmak iki senelik ve yine üçüncü günü oruçlu bulunmak bir senelik küçük günahlara kefaret olur. Bunlardan sonra her günü bir aylık küçük günahların af ve mağfiretine vesile olur. (Hadis-i Şerif)
REGAİB NE DEMEKTİR?
Regaib, arapça bir kelimedir ve “reğa-be” kökünden gelmektedir. “Reğa-be”, kelime olarak, herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarf etmek demektir. “Reğîb” kelimesi ise, “reğabe”‘den türemiş olan bir isimdir ve kendisine rağbet edilen, arzulanan, taleb edilen şey demektir. Müennesi, “reğîbe”dir. “Reğîbe”nin çoğulu da “reğâib” dir. Kelime olarak “Regâib”in aslı budur.
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu
neml süresi ayet 31
أَلَّا تَعْلُوا عَلَيَّ وَأْتُونِي مُسْلِمِينَ ﴿٣١﴾
Ellâ ta’lû aleyye ve’tûnî muslimîn(muslimîne).
neml süresi ayet 32
قَالَتْ يَا أَيُّهَا المَلَأُ أَفْتُونِي فِي أَمْرِي مَا كُنتُ قَاطِعَةً أَمْرًا حَتَّى تَشْهَدُونِ ﴿٣٢﴾
Kâlet yâ eyyuhâl meleu eftûnî fî emrî, mâ kuntu kâtıaten emren hattâ teşhedûni.
neml süresi ayet 33
قَالُوا نَحْنُ أُوْلُوا قُوَّةٍ وَأُولُوا بَأْسٍ شَدِيدٍ وَالْأَمْرُ إِلَيْكِ فَانظُرِي مَاذَا تَأْمُرِينَ ﴿٣٣﴾
Kâlû nahnu ulû kuvvetin ve ulû be’sin şedîdin vel emru ileyki fanzurî mâzâ te’murîn(te’murîne).
neml süresi ayet 34
قَالَتْ إِنَّ الْمُلُوكَ إِذَا دَخَلُوا قَرْيَةً أَفْسَدُوهَا وَجَعَلُوا أَعِزَّةَ أَهْلِهَا أَذِلَّةً وَكَذَلِكَ يَفْعَلُونَ ﴿٣٤﴾
Kâlet innel mulûke izâ dehalû karyeten efsedûhâ ve cealû eizzete ehlihâ ezilleten, ve kezâlike yef’alûn(yef’alûne).
neml süresi ayet 35
وَإِنِّي مُرْسِلَةٌ إِلَيْهِم بِهَدِيَّةٍ فَنَاظِرَةٌ بِمَ يَرْجِعُ الْمُرْسَلُونَ ﴿٣٥﴾
Ve innî mursiletun ileyhim bi hediyyetin fe nâzıratun bime yerciul murselûn(murselûne).
neml süresi ayet 36
فَلَمَّا جَاء سُلَيْمَانَ قَالَ أَتُمِدُّونَنِ بِمَالٍ فَمَا آتَانِيَ اللَّهُ خَيْرٌ مِّمَّا آتَاكُم بَلْ أَنتُم بِهَدِيَّتِكُمْ تَفْرَحُونَ ﴿٣٦﴾
Fe lemmâ câe suleymâne kâle e tumiddûneni bi mâlin fe mâ âtâniyallâhu hayrun mimmâ âtâkum, bel entum bi hediyyetikum tefrahûn(tefrahûne).
neml süresi ayet 37
ارْجِعْ إِلَيْهِمْ فَلَنَأْتِيَنَّهُمْ بِجُنُودٍ لَّا قِبَلَ لَهُم بِهَا وَلَنُخْرِجَنَّهُم مِّنْهَا أَذِلَّةً وَهُمْ صَاغِرُونَ ﴿٣٧﴾
İrcı’ ileyhim fe le ne’tiyennehum bi cunûdin lâ kıbele lehum bihâ ve le nuhricennehum minhâ ezilleten ve hum sâgırûn(sâgırûne).
neml süresi ayet 38
قَالَ يَا أَيُّهَا المَلَأُ أَيُّكُمْ يَأْتِينِي بِعَرْشِهَا قَبْلَ أَن يَأْتُونِي مُسْلِمِينَ ﴿٣٨﴾
Kâle yâ eyyuhâl meleu eyyekum ye’tînî bi arşihâ kable en ye’tûnî muslimîn(muslimîne).
neml süresi ayet 39
قَالَ عِفْريتٌ مِّنَ الْجِنِّ أَنَا آتِيكَ بِهِ قَبْلَ أَن تَقُومَ مِن مَّقَامِكَ وَإِنِّي عَلَيْهِ لَقَوِيٌّ أَمِينٌ ﴿٣٩﴾
Kâle ıfrîtun minel cinni ene âtîke bihî kable en tekûme min makâmike ve innî aleyhi le kaviyyun emîn(emînun).
neml süresi ayet 40
قَالَ الَّذِي عِندَهُ عِلْمٌ مِّنَ الْكِتَابِ أَنَا آتِيكَ بِهِ قَبْلَ أَن يَرْتَدَّ إِلَيْكَ طَرْفُكَ فَلَمَّا رَآهُ مُسْتَقِرًّا عِندَهُ قَالَ هَذَا مِن فَضْلِ رَبِّي لِيَبْلُوَنِي أَأَشْكُرُ أَمْ أَكْفُرُ وَمَن شَكَرَ فَإِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهِ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ رَبِّي غَنِيٌّ كَرِيمٌ ﴿٤٠﴾
Kâlellezî indehu ilmun minel kitâbi ene âtîke bihî kable en yertedde ileyke tarfuke, fe lemmâ raâhu mustekırran indehu kâle hâzâ min fadlı rabbî, li yebluvenî e eşkur em ekfur(ekfuru), ve men şekere fe innemâ yeşkuru li nefsihî ve men kefere fe inne rabbî ganiyyun kerîm(kerîmun).
neml süresi ayet 31
bana baş kaldırmayın bana boyun egip gelin [ demektedir] 
neml süresi ayet 32
ey konsey üyeleri bana ne yapacagım konusunda görüş bildirin ben sizin görüşleriniz olmadan hiç bir karar almış degilim  dedi 
neml süresi ayet 33
bizler bir güç sahibiyiz iyi savaşırız [isterse onunla savaşırız ] ancak karar senindir bak ne emredersen yapalım dediler 
neml süresi ayet 34
dogrusu krallar bir memlekte girdiler mi orayı perişan ederler ahalisinin saygın olanlarını rezil kepaze ederler evet onlar böyle yaparlar dedi 
neml süresi ayet 35
ben onlara bir hediye gönderecegim elçilerin geriye ne ile döneceklerine bakacagım
neml süresi ayet 36
bunun üzerine gönderilen elçi süleyman  ın yanına  geldiginde siz bana mal ile yardım mı edeceksiniz ALLAH ın bana verdikleri sizin verdiklerinizden daha iyidir hayır siz hediyenize güveniyorsunuz dedi
neml süresi ayet 37
 onlara dön yemin olsun ki onlara karşı gelmeyecekleri ordularla gelirim oradan  onları zelil alçalmış olarak çıkarırım
neml süresi ayet 38
ey konsey üyeleri hanginiz bana onun tını onlar bana boyun egip gelmeden önce getire
bilir dedi
neml süresi ayet 39
cinlerden bir ifrit ben onu sana sen yerinden kalkamdan getiririm şüphesiz ben bunu yapabilecek güçteyim güvenilirim dedi
neml süresi ayet 40
 yanında kitaptan bir bilgi olan biri ben onu sana gözünü kırpmadan  getiririm dedi onu yanında hemen hazır bulunca şöyle dedi bu rabbimin ihsan ve ikramındandır şükür mü edecegim yoksa nankörlük mü yapacagım bunu imtihan  etmek için yaptı kim şükrederse ancak kendine şükretmiş olur kim de nankörlük mü yapacagım bunu imtihan etmek için yaptı kim şükrederse ancak kendine şükretmiş olur kim de nankörlük ederse şüphesiz benim rabbimin hiç kimsenin şükrüne ihtiyacı yoktur [tersine ] ihsan ve ikramı boldur 




besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu


neml süresi ayet 21
لَأُعَذِّبَنَّهُ عَذَابًا شَدِيدًا أَوْ لَأَذْبَحَنَّهُ أَوْ لَيَأْتِيَنِّي بِسُلْطَانٍ مُّبِينٍ ﴿٢١﴾
Le uazzibennehu azâben şedîden ev le ezbehannehû ev le ye’tiyennî bi sultânin mubîn(mubînin).
neml süresi ayet 22
فَمَكَثَ غَيْرَ بَعِيدٍ فَقَالَ أَحَطتُ بِمَا لَمْ تُحِطْ بِهِ وَجِئْتُكَ مِن سَبَإٍ بِنَبَإٍ يَقِينٍ ﴿٢٢﴾
Fe mekese gayra baîdin fe kâle ehattu bi mâ lem tuhıt bihî ve ci’tuke min sebein bi nebein yakîn(yakînin).
neml süresi ayet 23
إِنِّي وَجَدتُّ امْرَأَةً تَمْلِكُهُمْ وَأُوتِيَتْ مِن كُلِّ شَيْءٍ وَلَهَا عَرْشٌ عَظِيمٌ ﴿٢٣﴾
İnnî vecedtumraeten temlikuhum ve ûtiyet min kulli şey’in ve lehâ arşun azîm(azîmun).
neml süresi ayet 24

وَجَدتُّهَا وَقَوْمَهَا يَسْجُدُونَ لِلشَّمْسِ مِن دُونِ اللَّهِ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ فَهُمْ لَا يَهْتَدُونَ ﴿٢٤﴾
Vecedtuhâ ve kavmehâ yescudûne liş şemsi min dûnillâhi ve zeyyene lehumuş şeytânu a’mâlehum fe saddehum anis sebîli fe hum lâ yehtedûn(yehtedûne).
neml süresi ayet 25
أَلَّا يَسْجُدُوا لِلَّهِ الَّذِي يُخْرِجُ الْخَبْءَ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَيَعْلَمُ مَا تُخْفُونَ وَمَا تُعْلِنُونَ ﴿٢٥﴾
Ellâ yescudû lillâhillezî yuhricul hab’e fîs semâvâti vel ardı ve ya’lemu mâ tuhfûne ve mâ tu’linûn(tu’linûne). (SECDE ÂYETİ)
neml süresi ayet 26
اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ* ﴿٢٦﴾
Allâhu lâ ilâhe illâ huve rabbul arşil azîm(azîmi).
neml süresi ayet 27
قَالَ سَنَنظُرُ أَصَدَقْتَ أَمْ كُنتَ مِنَ الْكَاذِبِينَ ﴿٢٧﴾
Kâle se nenzuru e sadakte em kunte minel kâzibîn(kâzibîne).
neml süresi ayet 28
اذْهَب بِّكِتَابِي هَذَا فَأَلْقِهْ إِلَيْهِمْ ثُمَّ تَوَلَّ عَنْهُمْ فَانظُرْ مَاذَا يَرْجِعُونَ ﴿٢٨﴾
İzheb bi kitâbî hâzâ fe elkıh ileyhim summe tevelle anhum fanzur mâzâ yerciûn(yerciûne).
neml süresi ayet 29
قَالَتْ يَا أَيُّهَا المَلَأُ إِنِّي أُلْقِيَ إِلَيَّ كِتَابٌ كَرِيمٌ ﴿٢٩﴾
Kâlet yâ eyyuhâl meleu innî ulkıye ileyye kitâbun kerîm(kerîmun).
neml süresi ayet 30
إِنَّهُ مِن سُلَيْمَانَ وَإِنَّهُ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ ﴿٣٠﴾
İnnehu min suleymâne ve innehu bismillâhir rahmânir rahîm(rahîmi).
neml süresi ayet 21
elbette ona şiddetli bir azap ile azap ederim veya onun boynunu keserim ya da bana [nerede oldugu hakkında ] kesin bir delil getirin 
neml süresi ayet 22
çok geçmeden [hüdhüd] geldi ve senin ögrenmeyecegin bir şey ögrendim sana sebe den saglam bir haber 
neml süresi ayet 23
çünkü  ben onlara yöneticilik yapan kendisine her şeyin verildigi büyük bir tahtı olan bir kadın buldum 
neml süresi ayet 24
onun ve halkının ALLAH ıbırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm şeytan yaptıklarını kendilerine süslemiş bu şekilde onları yoldan saptırmış onlar dogru yolda gitmiyorlar 
neml süresi ayet 25
[ şeytan bunu] onların  göklerde ve yerde  gizli olanı açıga çıkaran onların sakladıklarını ve açıkca yaptıklarını bilen ALLAH a secde etmemeleri için [yapmış]
neml süresi ayet 26
ALLAH başka ilah yok ancak o var büyük arşın sahibidir 
neml süresi ayet 27
bakalım dogru mu söylüyorsun yoksa yalancılardan mı  oldun dedi 
neml süresi ayet 28
bu mektubumu onlara götür onlara ver sonra onların yanından ayrıl ne sonuca  varacaklar  bak 
neml süresi ayet 29
kadın ey konsey üyeleri şüphesiz bana çok degerli bir mektup getirdi dedi 
neml süresi ayet 30
o süleyman dan gelmekte o rahman rahim olan ALLAH ın ismiyle [başlamaktadır ] 

27 Mart 2017 Pazartesi

vakia süresini dinlerken cennet ayeti geçince aklıma geldi paylaşayım dedim rabbim tüm dünyadaki ümmeti sadece ALLAH VE rasulüne tam itikat üzere baglı kalan doslarımı ümmeti cennetine alsın inşallah sorgusuz suvalsiz inşallah arkadan yapılan bir birine duva kabuldur sizlerde hayır duvada bulunun doslar AHMET KORKMAZ HOCAM CENNET İN BÜTÜN KAPILARI SENİN ÇAGIRSIN EN YÜKSEKMAKAMLARDA OTURASIN İNŞALLAH EN YÜKSEK MAKAMLARA CENNETE GİR ESİN İNŞALLAH 

Cennetler ve Cennetin sekiz kapısı ve bunların özellikleri hakkında bilgi 

verir misiniz? Kimler hangi kapıdan girecekler? Bir insan birden fazla kapıdan girebilir mi?”

Cennetler, Kur’ân’ın, Allah’a inanan ve kötülük yapmaktan sakınanlara vaad ettiği ebedî mülkler, memleketler ve yurtlardır. Bu konuda söz Kur’ân’ın ve Kur’ân Peygamberinindir (asm). “Allah’a karşı gelmekten sakınanlara vaad edilen Cennetin altlarından ırmaklar akar, yiyecekleri ve gölgelikleri daimîdir”1 buyuran Kur’ân bize Adn, Firdevs, Me’vâ ve Naim Cennetlerinden haber verir.
Adn Cenneti, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar için hazırlanmış, ebedî, içlerinden ırmaklar akan, içlerinde muhteşem köşkler bulunan, Allah’ın rızasının her an beraber bulunduğu2; Rablerinin rızasını dileyerek sabredenlerin, namaz kılanların, zekât ve sadaka verenlerin, iyilik yaparak kötülüğü ortadan kaldıranların babalarıyla, eşleriyle ve çocuklarıyla girecekleri, meleklerin her kapıdan girerek selâm verecekleri3; diledikleri her şeyin içinde bulunduğu4; altın bilezikler takınacakları, ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler giyerek tahtlar üzerinde oturacakları5; yanlarında gözlerini eşlerine dikmiş yaşıt güzellerin bulunduğu6 ebedî mekânlardır.
Firdevs Cenneti, iman edip sâlih amel işleyenlerin içlerinde konaklarıyla birlikte ebedî kalacakları7; huşu içinde namaz kılanların, boş şeylerden yüz çevirenlerin, zekâtlarını verenlerin, iffetlerini koruyanların, emanetlere riayet edenlerin, sözlerini yerine getirenlerin içlerinde temelli kalacakları ve vâris olacakları8 ebedî mülklerdir.
Me’vâ Cenneti, iman eden ve sâlih amel işleyenlerin varacakları, Allah’tan korkanların, Allah’ın verdiği rızklardan sarf edenlerin9 girecekleri; Hazret-i Muhammed’in (asm) gözünün gördüğünü gönlünün yalanlamadığı, Cebrail (as) ile birlikte Sidre-i Münteha’da Allah’ın varlığının büyük delilleriyle (Âyetü’l-Kübra) beraber gördüğü10 baki memlekettir.
Naim Cenneti, Allah’a içten bağlı olan kulların girecekleri ve karşılıklı tahtlar üzerinde kurulacakları, kendilerine sayısız rızk ve meyvelerin ikram edileceği, baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk veren bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehlerin sunulacağı, yanlarında iri gözlü, bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş zevcelerinin bulunacağı11; hayırda ve iyilikte önde olanların12; ve Allah’a en çok yakın olanların girecekleri ve süslenmiş tahtlara karşılıklı olarak yaslanacakları, ölümsüz gençlerin yanlarında baş ağrısı ve baş dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kâseler, ibrikler, kadehler, seçecekleri meyveler ve arzu duyacakları kuş etleriyle dolaşacakları, yanlarında inciler gibi ceylan gözlülerin bulunduğu, boş ve günaha götüren bir söz duymayacakları, sadece selâma karşılık “selâm” sözü duyacakları, dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölgeler altında, çağlayarak akan sular kenarlarında, bitip tükenmek bilmeyen ve yasak da edilmeyen meyveler arasında, yüksek döşekler üzerinde ebedî ziyafetlere konacakları13 baki diyarlardır.
Bunlar, Kur’ân’ın Cennet ayetlerinden sadece bir kaçı. Peygamber Efendimiz (asm) sekiz cennetten haber veriyor ve meselâ abdesti tam ve kâmil alarak, abdestin sonunda “Şehâdet Kelimesi” getirenlerin sekiz Cennetin kapısından dilediklerinden girebileceklerini müjdeliyor.14 Bir diğer hadislerinde Allah Resulü (asm) cennetin kapılarını şöyle adlandırıyor: Namaz Kapısı: Namaza bağlı olanların girecekleri kapı. Cihat Kapısı: Mücahitlerin girecekleri kapı. Zekât Kapısı: Zekât ve sadaka verenlerin girecekleri kapı. Reyyan Kapısı: Oruç tutanların girecekleri kapı.
Hazret-i Ebû Bekir (ra), “Ya Resulallah! Bir mü’min bu kapıların sadece birinden mi girmek zorundadır? Her kapıdan çağırılması mümkün müdür?” diye sordu. Peygamber Efendimiz (asm): “Evet, hepsinden davet olunabilir. Senin, bunlardan olmanı dilerim.” Buyurdu.15
Cennetin sekiz tabakasının sekizinin de damının Arş-ı Azam olduğunu beyan eden Bedîüzzaman Hazretleri, ehl-i Cennetin, bulundukları Cennetler ayrı ayrı da olsa, beraber bulunmalarına mâni olmadığını, çünkü Cennetin sekiz tabakasının da derece bakımından birbirinden yüksek bulunduğunu kaydediyor.16
Dipnotlar:
1. Ra’d Sûresi, 13/35 –
2. Tevbe Sûresi, 9/72; Tâ-Hâ Sûresi, 20/76; Saff Sûresi, 61/12; Beyyine Sûresi, 98/8 –
3. Ra’d Sûresi, 13/22,23,24; Mü’min Sûresi, 40/8 –
4. Nahl Sûresi, 14/31 –
5. Kehf Sûresi, 18/31; Fâtır Sûresi, 22/33 –
6. Sâd Sûresi, 23/52 –
7. Kehf Sûresi, 18/107 –
8. Mü’minûn Sûresi, 23/1-11 –
9. Secde Sûresi, 32/16, 17, 18 –
10. Necm Sûresi, 3/11,12,13,14, 15,16,17,18 –
11. Sâffât Sûresi, 37/40-49 –
12. İnfitâr Sûresi, 82/13 –
13. Vâkıa Sûresi, 56/10-38 –
14. Müslim, Tahâret, 6 –
15. Nesâî, Oruç, 43 –
16. Sözler, s. 461

26 Mart 2017 Pazar

sSELAMUN ALEYKÜM HER YENİ SABAHA KAVUŞTURAN RABBİME SONSUZ ŞÜKÜRLER OLSUN

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu


NEML SÜRESİ AYET 11
إِلَّا مَن ظَلَمَ ثُمَّ بَدَّلَ حُسْنًا بَعْدَ سُوءٍ فَإِنِّي غَفُورٌ رَّحِيمٌ ﴿١١﴾
İllâ men zaleme summe beddele husnen ba’de sûin fe innî gafûrun rahîm(rahîmun).
neml süresi ayet 12
وَأَدْخِلْ يَدَكَ فِي جَيْبِكَ تَخْرُجْ بَيْضَاء مِنْ غَيْرِ سُوءٍ فِي تِسْعِ آيَاتٍ إِلَى فِرْعَوْنَ وَقَوْمِهِ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِقِينَ ﴿١٢﴾
Ve edhıl yedeke fî ceybike tahruc beydâe min gayri sûin fî tis’ı âyâtin ilâ fir’avne kavmihî, innehum kânû kavmen fâsikîn(fâsikîne).

neml süresi ayet 13
فَلَمَّا جَاءتْهُمْ آيَاتُنَا مُبْصِرَةً قَالُوا هَذَا سِحْرٌ مُّبِينٌ ﴿١٣﴾
Fe lemmâ câethum âyâtunâ mubsıraten kâlû hâzâ sihrun mubîn(mubînun).
neml süresi ayet 14
وَجَحَدُوا بِهَا وَاسْتَيْقَنَتْهَا أَنفُسُهُمْ ظُلْمًا وَعُلُوًّا فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِدِينَ ﴿١٤﴾
Ve cehadû bihâ vesteykanethâ enfusuhum zulmen ve uluvvâ(uluvven), fenzur keyfe kâne âkıbetul mufsidîn(mufsidîne).
neml süresi ayet 15
وَلَقَدْ آتَيْنَا دَاوُودَ وَسُلَيْمَانَ عِلْمًا وَقَالَا الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي فَضَّلَنَا عَلَى كَثِيرٍ مِّنْ عِبَادِهِ الْمُؤْمِنِينَ ﴿١٥﴾
Ve lekad âteynâ dâvûde ve suleymâne ilmâ(ilmen), ve kâlâl hamdu lillâhillezî faddalenâ alâ kesîrin min ibâdihil mu’minîn(mu’minîne).
neml süresi ayet 16
وَوَرِثَ سُلَيْمَانُ دَاوُودَ وَقَالَ يَا أَيُّهَا النَّاسُ عُلِّمْنَا مَنطِقَ الطَّيْرِ وَأُوتِينَا مِن كُلِّ شَيْءٍ إِنَّ هَذَا لَهُوَ الْفَضْلُ الْمُبِينُ ﴿١٦﴾
Ve varise suleymânu dâvûde ve kâle yâ eyyuhân nâsu ullimnâ mentıkat tayrı, ve ûtînâ min kulli şey’in, inne hâzâ le huvel fadlul mubîn(mubînu).
neml süresi ayet 17
وَحُشِرَ لِسُلَيْمَانَ جُنُودُهُ مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنسِ وَالطَّيْرِ فَهُمْ يُوزَعُونَ ﴿١٧﴾
Ve huşire li suleymâne cunûduhu minel cinni vel insi vet tayrı fe hum yûzeûn(yûzeûne).
neml süresi ayet 18
حَتَّى إِذَا أَتَوْا عَلَى وَادِي النَّمْلِ قَالَتْ نَمْلَةٌ يَا أَيُّهَا النَّمْلُ ادْخُلُوا مَسَاكِنَكُمْ لَا يَحْطِمَنَّكُمْ سُلَيْمَانُ وَجُنُودُهُ وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ ﴿١٨﴾
Hattâ izâ etev alâ vâdin nemli kâlet nemletun yâ eyyuhân nemludhulû mesâkinekum, lâ yahtımennekum suleymânu ve cunûduhu ve hum lâ yeş’urûn(yeş’urûne).
neml süresi ayet 19
فَتَبَسَّمَ ضَاحِكًا مِّن قَوْلِهَا وَقَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلَى وَالِدَيَّ وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ وَأَدْخِلْنِي بِرَحْمَتِكَ فِي عِبَادِكَ الصَّالِحِينَ ﴿١٩﴾
Fe tebesseme dâhıken min kavlihâ ve kâle rabbi evzı’nî en eşkure ni’metekelletî en’amte aleyye ve alâ vâlideyye ve en a’mele salihan terdâhu ve edhılnî bi rahmetike fî ibâdikes sâlihîn(sâlihîne).
neml süresi ayet 20
وَتَفَقَّدَ الطَّيْرَ فَقَالَ مَا لِيَ لَا أَرَى الْهُدْهُدَ أَمْ كَانَ مِنَ الْغَائِبِينَ ﴿٢٠﴾
Ve tefekkadat tayra fe kâle mâliye lâ erâl hudhude em kâne minel gâibîn(gâibîne).


neml süresi ayet 11
ancak zulmeden sonra yaptıgı kötülügün ardından [onu] güzel [bir davranışla] degiştiren başka  şüphesiz ben çok bagışlayan çok acıyanım 
neml süresi ayet 12
elinikoynuna sok lekesiz bir şekilde bembeyaz çıksın [bu] firavun ve onun toplumuna getirdigin dokuz mucizeden biridir şüphesiz onlar dogruyoldan çıkmış bir topluluktur 
neml süresi 13
bu şekilde mucizelerimiz onlara gerçegi gözlerine sokarak vardıgı zaman bu apaçık sihirdir dediler
neml süresi ayet 14
nefisleri kesin olarak bilmesine ragmen yalnızca zalimlerden ve büyüklük taslamalarından dolayı onu bile bile inkar ettiler o bozguncuların sonunun nasıl olduguna bir bak 
neml süresi ayet 15
yemin olsun kidavud a ve süleyman a bir ilim verdik bizi mümin kullarından birçoguna üstün kılan ALLAH a hamd olsun dediler 
neml süresi ayet 16
süleyman davud a varis oldu ve şöyle dedi ey insanlar bize kuşdili ögretildi bize her şeyden verildi şüphesiz bu gerçekten apaçık ihsan ve ikramdır 
neml süresi ayet 17
süleyman ın cinlerden insanlardan ve kuşlardan [meydana gelen ] orduları toplandı bunların hepsi bir düzen dahilinde yönetiliyorlardı 
neml süresi ayet 18
sonunda  karınca vadisine  vardıklarında bir karınca şöyle dedi ey karıncalar haydi evlerinize girin süleyman ve ordusu fark etmeyerek sizi kırıp geçirmesin 
neml süresi ayet 19
[ süleyman ] onun sözüne gülercesine tebessüm etti ve şöyle dedi ey rabbim bana ve anne babama verdigin nimetlerine şükredebilmem ve senin razı olacagın salih emel yapabilmem için bana imkan ver rahmetinle beni  iyi kularının arasına sok 
neml süresi ayet 20
kuşları  araştırdı ve ne oluyor  hüdhüdü göremiyorum yoksa kayboldu mu dedi

24 Mart 2017 Cuma

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu
NEML SÜRESİ AYET 6
وَإِنَّكَ لَتُلَقَّى الْقُرْآنَ مِن لَّدُنْ حَكِيمٍ عَلِيمٍ ﴿٦﴾
Ve inneke le tulekkal kur’âne min ledun hakîmin alîm(alîmin).
NEML SÜRESİ AYET 7

إِذْ قَالَ مُوسَى لِأَهْلِهِ إِنِّي آنَسْتُ نَارًا سَآتِيكُم مِّنْهَا بِخَبَرٍ أَوْ آتِيكُم بِشِهَابٍ قَبَسٍ لَّعَلَّكُمْ تَصْطَلُونَ ﴿٧﴾
İz kâle mûsâ li ehlihî innî ânestu nârâ(nâren), se âtîkum minhâ bi haberin ev âtîkum bi şihâbin kabesin leallekum tastalûn(tastalûne).
neml süresi ayet 8
فَلَمَّا جَاءهَا نُودِيَ أَن بُورِكَ مَن فِي النَّارِ وَمَنْ حَوْلَهَا وَسُبْحَانَ اللَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ ﴿٨﴾
Fe lemmâ câehâ nûdiye en bûrike men fîn nâri ve men havlehâ, ve subhânallâhi rabbil âlemîn(âlemîne).
neml süresi ayet 9
يَا مُوسَى إِنَّهُ أَنَا اللَّهُ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ ﴿٩﴾
Yâ mûsâ innehû enallâhul azîzul hakîm(hakîmu).
neml süresi ayet 10
وَأَلْقِ عَصَاكَ فَلَمَّا رَآهَا تَهْتَزُّ كَأَنَّهَا جَانٌّ وَلَّى مُدْبِرًا وَلَمْ يُعَقِّبْ يَا مُوسَى لَا تَخَفْ إِنِّي لَا يَخَافُ لَدَيَّ الْمُرْسَلُونَ ﴿١٠﴾
Ve elkı asâke, fe lemmâ raâhâ tehtezzu ke ennehâ cânnun vellâ mudbiran ve lem yuakkıb, yâ mûsâ lâ tehaf innî lâ yehâfu ledeyyel murselûn(murselûne).
neml süresi ayet 6
emin ol ki sen bu kur an  a ilminin sonu olmayan hikmetli sözü sonsuz olan [ALLAH ] tarafından erdiliyorsun 
neml süresi ayet 7
bir zamanlar musa ailesine ben bir ateş  gördüm [ ateşin oldugu ] yerden size bir haber  getirecegim [böylelikle yolumuzu belirleriz ] veya size yalın bir ateş getirecegim böylelikle ateş yakıp ısınırsınız dedi 
neml süresi ayet 8
oraya vardıgında kendisine şöyle seslenildi bu ateşin yanındaki ve onun çevresindekiler sana mübarek kılınmıştır alemlerin rabbi olan ALLAH her türlü eksiklikten uzaktır 
neml süresi ayet 9
ey musa gerçek şu ki ben çok güçlü olan işi saglam yapan ve yaptıgında  hikmet bulunan ALLAH hım 
neml süresi ayet 10
asanı bırak [musa ] onun çevik  bir yılan gibi hareket ettigini görünce arkasına bile bakmadan dönüp kaçtı [bunun üzerine ALLAH şöyle dedi] ey musa korkma çünkü peygamberler benim yanımda korkmazlar