İbrahim suresi, sayfa 261, ayet:42’den 52’ye kadar.
‘’Asla zalimlerin yapacağı şeyden, Allah’ı gafil sanma. Ancak Allah onların azabını öyle bir güne bırakıyor ki o gün gözler korkudan dikilir kalır
İbrahim suresi, ayet 43:
‘’Öyle ki, başlarını dikerek koşacaklar, gözleri, kendilerine bile dönüp bakmayacak. Kalplerinin içi hayır namına her şeyden boştur.’’
Telâşe ve korkularından gözleri kendilerine bakmayacak. Zalimlerin hali budur. Bu dine mani olanların hali budur.
Cenab-ı hak buyuruyor: ben bu zalimleri bilmiyorum zannetmeyin. Ben sizi onlardan kurtaramam da zannetmeyin. Hepsine kadirim. Bir an içinde hepsini yok edebilirim.
Biz Allah’u Teala’nın işine karışmayalım, her yaptığı doğrudur. Her yapacağı da doğrudur. Biz sabredeceğiz. Bu imtihanlar bize de olacak. Başta peygamberlerimize oldu. Biz de onların izindeyiz bize de olacak. Ahirette bu zalimlerin ne zor işleri var. Allah bizi zalim olmaktan muhafaza eylesin. Cenab-ı Hak bir adama hasım olmasın, oldu mu onun işi bitti.
İbrahim Hakkı Erzurumi (kuddise sirrahu) buyuruyor ki:
‘’Her kimin kalbinde Allah (sevgisi, zikri) olursa onun dünya ve ahirette yardımcısı Allah’dır. Her kimin kalbinde Allah’dan başkası olursa onun dünya ve ahirette hasmı Allahu Teala’dır.
Onun için yolda izde devamlı derslerimize çalışalım. Boş işlerle meşgul olmayalım. Sabredelim. Cenab-ı Hak bize yardım edeceğine söz verdi. Ne zaman yardım edecek? O sorulmaz. Bakara suresi sayfa 34, ayet 214’de buyuruyor ki:
‘’(Ey müminler) yoksa siz, kendinizden öne geçen (ümmet)lerin (yaşanıp) mesel (olmuş hal)leri, siz(in başınız)a da hiç gelmeden cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Onlara (öylesine) şiddet (korku, fakirlik)ler ve sıkıntı (hastalık ve acı)lar isabet etti ve (öyle) sarsıldılar ki, peygamber(leri) ve onunla beraber iman edenler:’Allah’ın yardımı ne zaman gelecek’ dediler. (İşte o zaman Mevla Teala tarafından onlara) ‘Haberiniz olsun ki, şüphesiz Allahu Teala’nın yardımı pek yakındır’ denildi.’
Demek ki bu yolda gelen zahmetlere katlanmak lazım, illa katlanmak lazım.
Cenab-ı Hak kullarını cennette nasıl rahat ettirecek dünyada da ettirebilir ama ettirmiyor. Allahu Hâkim: Allah her ne işlerse işi yerindedir. Onun yanlışı yoktur. O ne yapıyorsa doğrudur. Bize ne yaparsa da doğrudur. Bunu böyle kabul etmedikten sonra olmaz.
İbrahim suresi ayet 44:
‘’İnsanlara, azabın kendilerine geleceği günü haber verip korkut ki, o gün zulmedenler şöyle diyecektir: Ey Rabbimiz! Bize yakın bir zamana kadar izin ver. Senin davetine icabet edelim. Ve peygamberlere tabi olalım. Onlara denilecektir ki: sizin için bir zeval yoktur, diye evvelce yenin etmiş değilmiydiniz?’’
Dünyada zulmeden ve haksızlık edenler ölümleri başladığı gün diyecekler ki: ‘’Ey Rabbimiz bizi tehir et hemen canımızı alma. Çok istemiyoruz az bir zaman tehir et.
Cenabı Hak soracak:
– Ne yapacaksınız?
– Ya Rabbi nereye çağırıyorsan senin senin davetine koşacağız diyecekler.
Bak ne yalvarıyorlar Mevla’ya.
Dünyada kimseyi saymazlardı. Şimdi ipin ucu Mevla’nın eline geçti. İpin ucu her vakit Mevla’nın elindedir.
Ya Rabbi! Bizi tehir et, biz ölüme hazırlanamadık ama niyetimiz hazırlanmaktı. Ve peygamberlerine de uyacağız şimdiye kadar uyamadık. Mevla onlara cevap verecek. Bundan evvel size ahiret işleri söylendiğinde, bize bir şey olmaz diye yemin etmediniz mi? Şimdi ne oldu size? Ya Rabbi anlamadık. Ama şimdi işi anladık, diyorlar. Cenab-ı Hak’da anlamanın zamanı geçti. Ben size peygamberler, kitap gönderdim ve peygamberlerin varislerini gönderdim. Size hakikatler açıklandı, siz onların tarafına bakmadınız. İşte bu Allah onun vaat ettiklerini günü geldimmi ne buyurdu ise o olur. Siz kulsunuz sizin dediğiniz olmaz.
İbrahim suresi ayet 45:
‘’Hâlbuki siz nefislerine zulmetmiş olanların yurtlarında ikamet etmiş ve onlara neler yapmış olduğumuz sizin için apaçık belli olmuş idi ve sizin için misallerde beyan etmiştik.’’
Ayet 46:
‘’gerçekten onlar (İslama karşı) hile ve tuzaklarını kurdular. Ve onların hilesi Allah katında (malum) dır ve onların hilesi ondan dağlar zail olacak bir kuvvette değildir.’’
Kâfirler dini yıkmak için ellerinden gelen bütün hilelerini kullandılar. Cenab-ı Hak buyuruyor ki, onların hilelerinin cezası benim yanımdadır, her ne kadar koca dağları yerinden oynatacak kadar dahi olsa. İşte İslamda sabredenler kurtulacak. Şimdi bize sabır düşüyor. Ya Rabbi sen bizi kayır, elimizden tut, demekten başka çare yok.
Bizi Cenab-ı Hak kayırıyor. Biraz bir şeyler çekeceğiz. Eğer düşmanların ipini bırakırsa bizi bir anda yok ederler, ama Allah bırakmıyor.
Hud suresi ayet 56
‘’(yeryüzünde) hareket eden hiçbir yaratık yoktur ki illa onun alnından tutan O’dur. Muhakkak, benim Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir.’’
Yeryüzünde sallanacak bir mahlûk yok, Allahu Teala onu alın saçından yakalamış istediği tarafa çeker. Rabbimiz dosdoğru yol üzeredir. Yanlışı yok. Zulmetmez, kendisi zulmetmez edenlere de razı değil.
İbrahim suresi ayet 47:
‘’Artık Allahu Teala’yı peygamberlerine olan vaadinde hulf edici sanma. Şüphe yok ki Allahu Teala azizdir, intikam sahibidir.’’
Cenab-ı Hak peygamberlere düşmanlarınızdan intikam alacağım diye vaad etti. Allahu Teala düşmanlardan intikam alacak, kimse onun işine karışamaz. Bütün dünya toplansa güneşi durdurabilir mi? Yok. Güneşi durduramıyorsun da Allah’ı nasıl durduracaksın? Onu kim durdurabilir? Allahu Teala çok büyük, çok büyük ciddi söylüyorum. Onun kulu olmak ne büyük nimet. Bundan büyük nimet arayan beş para etmez. Dünyanın masaları, asansörleri, apartmanları beş para etmez. İş Allah’ın elinde. Onun kulu olabiliyor muyuz? Ondan başka bir şey aramayın. Ondan başka arayan yanlış arıyor. Dünya da ahirette O’nun.
Necm suresi ayet 25’de ‘’Ahirette dünya da Allah’ındır.’’ ‘’Allah azizdir (çok uludur), intikam sahibidir.’’
Düşmanlardan intikam alacak. Cenab-ı Hak buyuruyor: ben sözümden dönmem, kim beni sözümden döndürecek.’’ Allahu Teala sözünden niye dönecek ki?
Cenab-ı hak buyuruyor. Benim güneşimi döndürsünler, ayımı döndürsünler, yıldızımı döndürsünler. Yok, bir gram dahi döndüremezler. Bir ufak dağı dahi yerinden uçuramazlar.
İbrahim suresi ayet 48:
‘’O gündeki bu yer başka bir yere göklerde başka göklere çevrilecek. Ve vahid kahhar olan Allahu Teala’nın huzuruna çıkmış olurlar.’’
Kahhar; ezici, toz edici, kahredici…
Ayet 49:
‘’ Ve o günde günahkârları bukağılara vurulmuş bir halde görürsün. Mücrimler şeytanlarla birbirlerine bağlanmış bir haldedirler.’’
İbrahim suresi ayet 50:
‘’Onların gömlekleri katrandandır ve onların yüzlerini ateş kaplayacaktır.’’
Katran: Kazanda kaynayan zift. Mücrimlerin gömlekleri bu katrandan olacak. Buna dayanılır mı? Yüzlerini de ateş kaplayacaktır. Sen dünyada buna çalıştın, bunu buldun. Kur’an böyle haber veriyor. Bunları duymamak akıldan değil. Dundunalıktır, akılsızlıktır.
İbrahim suresi ayet 51:
‘’Allahu Teala her kimseyi kazandığı ile cezalandırmak için böyle yapacaktır. Şüphe yok ki Allahu Teala’nın hesabı (muhasebesi) çok süratlidir.’’
Hayır kazandı ise onunla, şer kazandı ise onunla cezalandırılacaktır. (ceza karşılık manasındadır.)
İbrahim suresi ayet 52:
‘’İşte bu ayetler insanlara kâfi bir tebliğdir. Hem bununla korkutulmuş olsunlar ve hem de O’nun muhakkak bir tek ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri de güzelce düşünsünler.’’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder