İBRAHİM SÜRESİ AYET 6
وَإِذْ قَالَ مُوسَى لِقَوْمِهِ اذْكُرُواْ نِعْمَةَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ أَنجَاكُم مِّنْ آلِ فِرْعَوْنَ يَسُومُونَكُمْ سُوءَ الْعَذَابِ وَيُذَبِّحُونَ أَبْنَاءكُمْ وَيَسْتَحْيُونَ نِسَاءكُمْ وَفِي ذَلِكُم بَلاء مِّن رَّبِّكُمْ عَظِيمٌ ﴿٦﴾
Ve iz kâle mûsâ li kavmihizkurû ni’metallâhi aleykum iz encâkum min âli fir’avne yesûmûnekum sûel azâbi ve yuzebbihûne ebnâekum ve yestahyûne nisâekum, ve fî zâlikum belâun min rabbikum azîm(azîmun).
İBRAHİM SÜRESİ AYET 7
وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِن شَكَرْتُمْ لأَزِيدَنَّكُمْ وَلَئِن كَفَرْتُمْ إِنَّ عَذَابِي لَشَدِيدٌ ﴿٧﴾
Ve iz teezzene rabbukum le in şekertum le ezîdennekum ve le in kefertum inne azâbî le şedîd(şedîdun).
İBRAHİM SÜRESİ AYET 8
وَقَالَ مُوسَى إِن تَكْفُرُواْ أَنتُمْ وَمَن فِي الأَرْضِ جَمِيعًا فَإِنَّ اللّهَ لَغَنِيٌّ حَمِيدٌ ﴿٨﴾
Ve kâle mûsâ in tekfurû entum ve men fîl ardı cemîan fe innallâhe le ganiyyun hamîd(hamîdun).
İBRAHİM SÜRESİ AYET 9
أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَالَّذِينَ مِن بَعْدِهِمْ لاَ يَعْلَمُهُمْ إِلاَّ اللّهُ جَاءتْهُمْ رُسُلُهُم بِالْبَيِّنَاتِ فَرَدُّواْ أَيْدِيَهُمْ فِي أَفْوَاهِهِمْ وَقَالُواْ إِنَّا كَفَرْنَا بِمَا أُرْسِلْتُم بِهِ وَإِنَّا لَفِي شَكٍّ مِّمَّا تَدْعُونَنَا إِلَيْهِ مُرِيبٍ ﴿٩﴾
E lem ye’tikum nebeullezîne min kablikum kavmi nûhın ve âdin ve semûd(semûde), vellezîne min ba’dihim, lâ ya’lemuhum illâllâh(illâllâhu), câethum rusuluhum bil beyyinâti fe reddû eydiyehum fî efvâhihim ve kâlû innâ kefernâ bi mâ ursiltum bihî ve innâ le fî şekkin mimmâ ted’ûnenâ ileyhi murîb(murîbin).
İBRAHİM SÜRESİ AYET 10
قَالَتْ رُسُلُهُمْ أَفِي اللّهِ شَكٌّ فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ يَدْعُوكُمْ لِيَغْفِرَ لَكُم مِّن ذُنُوبِكُمْ وَيُؤَخِّرَكُمْ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى قَالُواْ إِنْ أَنتُمْ إِلاَّ بَشَرٌ مِّثْلُنَا تُرِيدُونَ أَن تَصُدُّونَا عَمَّا كَانَ يَعْبُدُ آبَآؤُنَا فَأْتُونَا بِسُلْطَانٍ مُّبِينٍ ﴿١٠﴾
Kâlet rusuluhum e fîllâhi şekkun fâtırıs semâvâti vel ard(ardı), yed’ûkum li yagfira lekum min zunûbikum ve yuahhırakum ilâ ecelin musemmâ(musemmen), kâlû in entum illâ beşerun mislunâ, turîdûne en tesuddûnâ ammâ kâne ya’budu âbâunâ fe’tûnâ bi sultânin mubîn(mubînin).
İBRAHİM SÜRESİ AYET 6
BİR zamanlar musa halkına şöyle demişti ALLAH ın size verdigi nimeti hatırlayın o sizi azabın en kötüsüne sürükleyen firavun hanedanından kurtarmıştı o ogullarınızı bogazlayıp kadınlarınızı diri bırakıyordu bundarabbinizden size büyük bir imtahan vardır
İBRAHİM SÜRESİ AYET 7
rabbinizin şöyle dedigini de hatırlayın eger şükrederseniz size ( vermekte oldugum nimetleri) artırırım eger nankörlük ederseniz haberiniz olsun ki benim azabım çok çetindir
İBRAHİM SÜRESİ AYET 8
MUSA şöyle dedi siz ve yer yüzündekilerin hepsi nankörlük etse (bilin ki ) ALLAH ın (hiç kimsenin şükrüne ibadetine) ihtiyacı yoktur o her türlü övgüye layıktır
İBRAHİM SÜRESİ AYET 9
SİZE sizden öncekilerin nuh halkının ad ın semüd un ve onlardan sonrakilerin haberleri gelmedi mi onlar ALLAH tan başkasını bilmez onlar rasulleri mucizelerle geldiler ellerini agızlarına götürdüler de biz sizinle gönderilen şeyi tanımıyoruz biz kesinlikle sizin bizi davet ettiginiz şey hakkında bir şüphe ve endişe içindeyiz dediler
İBRAHİM SÜRESİ AYET 10
ONLARIN rasulleri şöyle dedi hiç göklerin ve yerin yaratıcısı olan ALLAH hakkında şüphe edilirmi o size günahlarınızı bagışlamak için sizi davet ediyor ve belirli bir süreye kadar size mühlet veriyor siz ancak bizim gibi insansınız bizi babalarımızın taptıklarından çevilmek istiyorsunuz o halde bize açık bir delil getirin dediler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder