furkan süresi ayet 36
فَقُلْنَا اذْهَبَا إِلَى الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا فَدَمَّرْنَاهُمْ تَدْمِيرًا ﴿٣٦﴾
Fe kulnâzhebâ ilâl kavmillezîne kezzebû bi âyâtinâ, fe demmernâhum tedmîrâ(tedmîren)
furkan süresi ayet 37
وَقَوْمَ نُوحٍ لَّمَّا كَذَّبُوا الرُّسُلَ أَغْرَقْنَاهُمْ وَجَعَلْنَاهُمْ لِلنَّاسِ آيَةً وَأَعْتَدْنَا لِلظَّالِمِينَ عَذَابًا أَلِيمًا ﴿٣٧﴾
Ve kavme nûhın lemmâ kezzebûr rusule agraknâhum ve cealnâhum lin nâsi âyeten, ve a’tednâ liz zâlimîne azâben elîmâ(elîmen).
furkan süresi ayet 38
وَعَادًا وَثَمُودَ وَأَصْحَابَ الرَّسِّ وَقُرُونًا بَيْنَ ذَلِكَ كَثِيرًا ﴿٣٨﴾
Ve âden ve semûdâ ve ashâber ressi ve kurûnen beyne zâlike kesîrâ(kesîren).
furkan süresi ayet 39
وَكُلًّا ضَرَبْنَا لَهُ الْأَمْثَالَ وَكُلًّا تَبَّرْنَا تَتْبِيرًا ﴿٣٩﴾
Ve kullen darabnâ lehul emsâle ve kullen tebbernâ tetbîrâ(tetbîren).
furkan süresi ayet 40
وَلَقَدْ أَتَوْا عَلَى الْقَرْيَةِ الَّتِي أُمْطِرَتْ مَطَرَ السَّوْءِ أَفَلَمْ يَكُونُوا يَرَوْنَهَا بَلْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ نُشُورًا ﴿٤٠﴾
Ve lekad etev alâl karyetilletî umtırat mataras sev’ı, e fe lem yekûnû yeravnehâ, bel kânû lâ yercûne nuşûrâ(nuşûren)
furkan süresi ayet 36
haydi o ayetlerimizi yalanlayan topluluga gidin dedik [uyarılarımızı dinlemeyince ] onları helak ettik
furkan süresi ayet 37
nüh toplumunu da peygamberleri yalanlayınca suda bogduk kendilerini insanlara bir ibret yaptık zalimlere acı veren bir azap hazırladık
furkan süresi ayet 38
ad semüd res halkını ve bunların aralarındaki bir çok toplulugu [da yok ettik]
furkan süresi ayet 39
onların her birine [ders alacakları bazı] örnek olaylar anlatmıştık [onlar anlatılanlardan ders almayınca ] her birini tuttuk yok ettik
furkan süresi ayet 40
yemin olsun onlar kötülük yagmuruna tutulan memlekete vardır onların [başlarına gelenleri] görmüyorlar mıydı dogrusu onlar dirilmeyi arzulampyorlar uyanmak istemiyorlardı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder