kehf süresi ayet 86
حَتَّى إِذَا بَلَغَ مَغْرِبَ الشَّمْسِ وَجَدَهَا تَغْرُبُ فِي عَيْنٍ حَمِئَةٍ وَوَجَدَ عِندَهَا قَوْمًا قُلْنَا يَا ذَا الْقَرْنَيْنِ إِمَّا أَن تُعَذِّبَ وَإِمَّا أَن تَتَّخِذَ فِيهِمْ حُسْنًا ﴿٨٦﴾
Hattâ izâ belega magribeş şemsi vecedehâ tagrubu fî aynin hamietin ve vecede indehâ kavmen, kulnâ yâ zel karneyni immâ en tuazzibe ve immâ en tettehıze fîhim husnâ(husnen).
kehf süresi ayet 87
قَالَ أَمَّا مَن ظَلَمَ فَسَوْفَ نُعَذِّبُهُ ثُمَّ يُرَدُّ إِلَى رَبِّهِ فَيُعَذِّبُهُ عَذَابًا نُّكْرًا ﴿٨٧﴾
Kâle emmâ men zaleme fe sevfe nuazzibuhu summe yuraddu ilâ rabbihî fe yuazzibuhu azâben nukrâ(nukren).
kehf süresi ayet 88
وَأَمَّا مَنْ آمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَلَهُ جَزَاء الْحُسْنَى وَسَنَقُولُ لَهُ مِنْ أَمْرِنَا يُسْرًا ﴿٨٨﴾
Ve emmâ men âmene ve amile sâlihan fe lehu cezâenil husnâ ve se nekûlu lehu min emrinâ yusrâ(yusren)
kehf süresi ayet 89
ثُمَّ أَتْبَعَ سَبَبًا ﴿٨٩﴾
Summe etbea sebebâ(sebeben).
kehf süresi ayet 90
حَتَّى إِذَا بَلَغَ مَطْلِعَ الشَّمْسِ وَجَدَهَا تَطْلُعُ عَلَى قَوْمٍ لَّمْ نَجْعَل لَّهُم مِّن دُونِهَا سِتْرًا﴿٩٠﴾
Hattâ izâ belega matlıaş şemsi vecedehâ tatluu alâ kavmin lem nec’al lehum min dûnihâ sitrâ(sitren).
kehf süresi ayet 86
sonunda güneşin battıgı yere vardıgı zaman onu balçıklı bir suda batıyor buldu bir de onun yanında (inkarcı ) bir topluluk buldu biz (ona şöyle ) dedik ey zülkarneyn ya onları cezalandırırsın veya onlara güzelce davranırsın veya onlara güzelce davranırsın
kehf süresi ayet 87
o şöyle dedi kim zulmedip haksızlık etmişse onu muhakkak cezalandırırız sonra o rabbine döndürülür sonra o da onu görülmedik bir şekilde cezalandırır
kehf süresi ayet 88
kim de iman edip salih amel işlerse ona güzel bir karşılık vardır ona emrimizden kolay şeyler söyleriz
kehf süresi ayet 89
sonra bir nedenle (dogruya dogru) yürüdü gitti
kehf süresi ayet 90
sonunda güneşin dogdugu yere vardıgı zaman onu bir topluluk üzerine dogar buldu onlara kendilerini güneşten koruyacak bir siperyapmamıştık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder