28 Nisan 2016 Perşembe

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

meryem süresi ayet 66
وَيَقُولُ الْإِنسَانُ أَئِذَا مَا مِتُّ لَسَوْفَ أُخْرَجُ حَيًّا ﴿٦٦﴾
Ve yekûlul insânu e izâ mâ mittu le sevfe uhracu hayyâ(hayyen).
meryem süresi ayet 67
أَوَلَا يَذْكُرُ الْإِنسَانُ أَنَّا خَلَقْنَاهُ مِن قَبْلُ وَلَمْ يَكُ شَيْئًا ﴿٦٧﴾
E ve lâ yezkurul insânu ennâ halaknâhu min kablu ve lem yeku şey’â(şey’en).
meryem süresi ayet 68
فَوَرَبِّكَ لَنَحْشُرَنَّهُمْ وَالشَّيَاطِينَ ثُمَّ لَنُحْضِرَنَّهُمْ حَوْلَ جَهَنَّمَ جِثِيًّا ﴿٦٨﴾
Fe ve rabbike le nahşurennehum veş şeyâtîne summe le nuhdırannehum havle cehenneme cisiyyâ(cisiyyen).
meryem süresi ayet 69
ثُمَّ لَنَنزِعَنَّ مِن كُلِّ شِيعَةٍ أَيُّهُمْ أَشَدُّ عَلَى الرَّحْمَنِ عِتِيًّا ﴿٦٩﴾
Summe le nenzianne min kulli şîatin eyyuhum eşeddu alâr rahmâni ıtiyyâ(ıtiyyen).
meryem süresi ayet 70
ثُمَّ لَنَحْنُ أَعْلَمُ بِالَّذِينَ هُمْ أَوْلَى بِهَا صِلِيًّا ﴿٧٠﴾
Summe le nahnu a’lemu billezîne hum evlâ bihâ sıliyyâ(sıliyyen).
meryem süresi ayet 66
böyleyken insana her nezaman ölürsem bir canlı olarak çıkarılacak mıyım der
meryem süresi ayet 67
o insan daha önce hiçbir şey degilken bizim kendisini yarattıgımızı düşünmez mi 
meryem süresi ayet 68
rabbineyeminolsunki biz onları ve şeytanları mahşerde toplayacagız sonra onları kesinlikle dizleri üstü cehennemin etrafına getirecegiz 
meryem süresi ayet 69
sonra her guruptan rahman a karşı en çok isyan edenler hangileriyse işte bunları muhakkak çekip ayıracagız 
meryem süresi ayet 70
sonra biz elbette kimlerin cehenneme yaslanmaya daha uygun olduklarını daha iyi biliriz 

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

meryem süresi ayet 62
لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا إِلَّا سَلَامًا وَلَهُمْ رِزْقُهُمْ فِيهَا بُكْرَةً وَعَشِيًّا ﴿٦٢﴾
Lâ yesmeûne fîhâ lagven illâ selâmâ(selâmen), ve lehum rızkuhum fîhâ bukraten ve aşiyyâ(aşiyyen).
meryem süresi ayet 63

تِلْكَ الْجَنَّةُ الَّتِي نُورِثُ مِنْ عِبَادِنَا مَن كَانَ تَقِيًّا ﴿٦٣﴾
Tilkel cennetulletî nûrisu min ibâdinâ men kâne takıyyâ(takıyyen).
meryem süresi ayet 64
وَمَا نَتَنَزَّلُ إِلَّا بِأَمْرِ رَبِّكَ لَهُ مَا بَيْنَ أَيْدِينَا وَمَا خَلْفَنَا وَمَا بَيْنَ ذَلِكَ وَمَا كَانَ رَبُّكَ نَسِيًّا ﴿٦٤﴾
Ve mâ netenezzelu illâ bi emri rabbike, lehu mâ beyne eydînâ ve mâ halfenâ ve mâ beyne zâlike, ve mâ kâne rabbuke nesiyyâ(nesiyyen).
meryem süresi ayet 65
رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا فَاعْبُدْهُ وَاصْطَبِرْ لِعِبَادَتِهِ هَلْ تَعْلَمُ لَهُ سَمِيًّا﴿٦٥﴾
Rabbus semâvâti vel ardı ve mâ beynehumâ fa’budhu vastabir li ibâdetihî, hel ta’lemu lehu semiyyâ(semiyyen).
meryem süresi ayet 62
orada selam ın dışında hiç boş söz işitmezler orada onların sabah akşam rızıkları vardır 
meryem süresi ayet 63
işte biz bu cenneti kullarımızdan muttaki olanlara veririz 
meryem süresi ayet 64
(cebrail şöyle dedi) rabbinin emri olmayınca (onun elçileri olan ) bizler inemeyiz önümüzdeki arkamızdaki bunların arasındaki hep onundur rabbin seni unutmuş degildir 

meryem süresi ayet 65
(o) göklerin yeryüzünün ve onların aralarındakinin rabbidir bundan dolayı ona ibadet et ona ibadet ederken de sabırlı ol sen ona hiç adaş bilir misin 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

meryem süresi ayet 56
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِدْرِيسَ إِنَّهُ كَانَ صِدِّيقًا نَّبِيًّا ﴿٥٦﴾
Vezkur fîl kitâbi idrîse innehu kâne sıddîkan nebiyyâ(nebiyyen).
meryem süresi ayet 57
وَرَفَعْنَاهُ مَكَانًا عَلِيًّا ﴿٥٧﴾
Ve rafa’nâhu mekânen aliyyâ(aliyyen).
meryem süresi ayet 58
أُوْلَئِكَ الَّذِينَ أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِم مِّنَ النَّبِيِّينَ مِن ذُرِّيَّةِ آدَمَ وَمِمَّنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍ وَمِن ذُرِّيَّةِ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْرَائِيلَ وَمِمَّنْ هَدَيْنَا وَاجْتَبَيْنَا إِذَا تُتْلَى عَلَيْهِمْ آيَاتُ الرَّحْمَن خَرُّوا سُجَّدًا وَبُكِيًّا* ﴿٥٨﴾
Ulâikellezîne en’amallâhu aleyhim minen nebiyyîne min zurriyyeti âdeme ve mimmen hamelnâ mea nûhin ve min zurriyyeti ibrâhîme ve isrâîle ve mimmen hedeynâ vectebeynâ, izâ tutlâ aleyhim âyâtur rahmâni harrû succeden ve bukiyyâ(bukiyyen). (SECDE ÂYETİ)
meryem süresi ayet 59
فَخَلَفَ مِن بَعْدِهِمْ خَلْفٌ أَضَاعُوا الصَّلَاةَ وَاتَّبَعُوا الشَّهَوَاتِ فَسَوْفَ يَلْقَوْنَ غَيًّا ﴿٥٩﴾
Fe halefe min ba’dihim halfun edâus salâte vettebeûş şehevâti fe sevfe yelkavne gayyâ(gayyen).
meryem süresi ayet 60
إِلَّا مَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَأُوْلَئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ وَلَا يُظْلَمُونَ شَيْئًا ﴿٦٠﴾
İllâ men tâbe ve âmene ve amile sâlihan fe ulâike yedhulûnel cennete ve lâ yuzlemûne şey’â(şey’en)
meryem süresi ayet 61
جَنَّاتِ عَدْنٍ الَّتِي وَعَدَ الرَّحْمَنُ عِبَادَهُ بِالْغَيْبِ إِنَّهُ كَانَ وَعْدُهُ مَأْتِيًّا ﴿٦١﴾
Cennâti adninilletî vaader rahmânu ibâdehu bil gayb(gaybi), innehu kâne va’duhu me’tiyyâ(me’tiyyen).
meryem süresi ayet 56
kitapta idiris i de an çünkü o özü sözü dogru olan biri bir peygamber idi 
meryem süresi ayet 57
biz onu yüce bir yere yükselttik
meryem süresi ayet 58
işte bunlar ALLAH ın kendilerine nimetler ihsan ettigi peygamberlerdendirler bunlar adem in soyundan nuh ile beraber taşıdıklarımızdan ibrahim in ve israil in soyundan hidayete erdirdiklerimizden seçtiklerimizdendirler kendilerine rahman ın ayetleri okundugu zaman aglayarak secdelere kapanırlardı (secde) 
meryem süresi ayet 59
sonra arkalarından bozuk bir güruh halef oldu namazı terk ettiler şehvetleri ardına düştüler onlar gayya kuyusuna boylayacaklardır 
meryem süresi ayet 60 61
 ancak tövbe edip imana gelen salih amel işleyenler (bu hükmün )dışındadır çünkü bunlar zerre kadar hakları yenmeyerek cennete rahman ın kullarına gıyaplarında vaat ettigi adn cennetlerine gireceklerdir şüphe yok ki onun vaadi uygulana gelmektedir 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

meryem süresi ayet 51
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مُوسَى إِنَّهُ كَانَ مُخْلَصًا وَكَانَ رَسُولًا نَّبِيًّا ﴿٥١﴾
Vezkur fîl kitâbi mûsâ, innehu kâne muhlesan ve kâne resûlen nebiyyâ(nebiyyen).
meryem süresi ayet 52
وَنَادَيْنَاهُ مِن جَانِبِ الطُّورِ الْأَيْمَنِ وَقَرَّبْنَاهُ نَجِيًّا ﴿٥٢﴾
Ve nâdeynâhu min cânibit tûril eymeni ve karrabnâhu neciyyâ(neciyyen).
meryem süresi ayet 53
وَوَهَبْنَا لَهُ مِن رَّحْمَتِنَا أَخَاهُ هَارُونَ نَبِيًّا ﴿٥٣﴾
Ve vehebnâ lehu min rahmetinâ ehâhu hârûne nebiyyâ(nebiyyen).
meryem süresi ayet54
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِسْمَاعِيلَ إِنَّهُ كَانَ صَادِقَ الْوَعْدِ وَكَانَ رَسُولًا نَّبِيًّا ﴿٥٤﴾
Vezkur fîl kitâbi ismâîle innehu kâne sâdıkal va’di ve kâne resûlen nebiyyâ(nebiyyen).
meryem süresi ayet 55
وَكَانَ يَأْمُرُ أَهْلَهُ بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ وَكَانَ عِندَ رَبِّهِ مَرْضِيًّا ﴿٥٥﴾
Ve kâne ye’muru ehlehu bis salâti vez zekâti ve kâne inde rabbihî mardıyyâ(mardıyyen).
meryem süresi ayet 51
kitapta musa yı da an çünkü o ihlaslı  idi ayrıca o bir rasul bir peygamber idi 
meryem süresi ayet 52
ona tür dagının sag tarafından seslendik konuşmak için onu kendimize iyice yaklaştırmıştık 
meryem süresi ayet 53
rahmetimizden kardeşi harun u peygamber olarak ona verdik
meryem süresi ayet 54
kitapta ismail i de an çünkü o cidden sözüne sadık biriydi  ayrıca o bir rasul bir peygamber idi 
meryem süresi ayet 55
o ailesine namazı ve zekat emrederdi o rabbinin katında kendisinden hoşnut olunan bir kul idi 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

meryem süresi ayet 46
قَالَ أَرَاغِبٌ أَنتَ عَنْ آلِهَتِي يَا إِبْراهِيمُ لَئِن لَّمْ تَنتَهِ لَأَرْجُمَنَّكَ وَاهْجُرْنِي مَلِيًّا ﴿٤٦﴾
Kâle e râgıbun ente an âlihetî yâ ibrâhîm(ibrâhîmu), lein lem tentehi le ercumenneke vehcurnî meliyyâ(meliyyen).
meryem süresi ayet 47

قَالَ سَلَامٌ عَلَيْكَ سَأَسْتَغْفِرُ لَكَ رَبِّي إِنَّهُ كَانَ بِي حَفِيًّا ﴿٤٧﴾
Kâle selâmun aleyk(aleyke), se estagfiru leke rabbî, innehu kâne bî hafiyyâ(hafiyyen).
meryem süresi ayet 48
وَأَعْتَزِلُكُمْ وَمَا تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ وَأَدْعُو رَبِّي عَسَى أَلَّا أَكُونَ بِدُعَاء رَبِّي شَقِيًّا ﴿٤٨﴾
Ve a’tezilukum ve mâ ted’ûne min dûnillâhi ve ed’û rabbî, asâ ellâ ekûne bi duâi rabbî şakıyyâ(şakıyyen).
meryem süresi ayet 49
فَلَمَّا اعْتَزَلَهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ وَهَبْنَا لَهُ إِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ وَكُلًّا جَعَلْنَا نَبِيًّا﴿٤٩﴾
Fe lemmâ’tezelehum ve mâ ya’budûne min dûnillâhi vehebnâ lehû ishâka ve ya’kûb(ya’kûbe) ve kullen cealnâ nebiyyâ(nebiyyen).
meryem süresi ayet 50
وَوَهَبْنَا لَهُم مِّن رَّحْمَتِنَا وَجَعَلْنَا لَهُمْ لِسَانَ صِدْقٍ عَلِيًّا ﴿٥٠﴾
Ve vehebnâ lehum min rahmetinâ ve cealnâ lehum lisâne sıdkın aliyyâ(aliyyen).
meryem süresi ayet 46
( babası şöyle ) dedi ey ibrahim sen beni nabudlarımdan vazgeçirmek mi istiyorsun yemin ederim ki eger bundan vazgeçmesen seni muhakkak taşlarım artık benden uzun bir süre uzak dur 
meryem süresi ayet 47
selam olsun sana rabbimden seni bagışlamasını dileyecegim şüphesiz o bana çok lütufkardır  dedi
meryem süresi ayet 48
hem sizi ALLAH tan başka taptıklarınızla (baş başa ) bırakıp çekilirim rabbime dua ederim umulur ki rabbime ettigim duayla kaybetmiş olmayayım
meryem süresi ayet 49
onları ALLAH tan başka taptıklarıyla (baş başa ) bırakıp çekildiginde biz ona ishak ı ve yaküb u bahşettik her birini de peygamber yaptık
meryem süresi ayet 50
bunlara rahmetimizden ihsanlarda bulunduk (her zaman her yerde )onların yüksek bir saygıyla anılmasını sagladık 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

meryem süresi ayet 41
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِبْرَاهِيمَ إِنَّهُ كَانَ صِدِّيقًا نَّبِيًّا ﴿٤١﴾
Vezkur fîl kitâbi ibrâhîm(ibrâhîme), innehu kâne sıddîkan nebiyyâ(nebiyyen).
meryem süresi ayet 42
إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ يَا أَبَتِ لِمَ تَعْبُدُ مَا لَا يَسْمَعُ وَلَا يُبْصِرُ وَلَا يُغْنِي عَنكَ شَيْئًا ﴿٤٢﴾
İz kâle li ebîhi, yâ ebeti lime ta’budu mâ lâ yesmau ve lâ yubsıru ve lâ yugnî anke şey’â(şey’en).
meryem süresi ayet 43
يَا أَبَتِ إِنِّي قَدْ جَاءنِي مِنَ الْعِلْمِ مَا لَمْ يَأْتِكَ فَاتَّبِعْنِي أَهْدِكَ صِرَاطًا سَوِيًّا ﴿٤٣﴾
Yâ ebeti innî kad câenî minel ilmi mâ lem ye’tike fettebi’nî ehdike sırâtan seviyyâ(seviyyen).
meryem süresi ayet 44
يَا أَبَتِ لَا تَعْبُدِ الشَّيْطَانَ إِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلرَّحْمَنِ عَصِيًّا ﴿٤٤﴾
Yâ ebeti lâ ta’budiş şeytân(şeytâne), inneş şeytâne kâne lir rahmâni asıyyâ(asıyyen).
meryem süresi ayet 45
يَا أَبَتِ إِنِّي أَخَافُ أَن يَمَسَّكَ عَذَابٌ مِّنَ الرَّحْمَن فَتَكُونَ لِلشَّيْطَانِ وَلِيًّا ﴿٤٥﴾
Yâ ebeti innî ehâfu en yemesseke azâbun miner rahmâni fe tekûne liş şeytâni veliyyâ(veliyyen).
meryem süresi ayet 41
kitapta ibrahim i de an çünkü o özü sözü dogru olan bir peygamberdi
meryem süresi ayet 42
bir zamanlar babasına şöyle demişti  ey babacıgım işitmeyen duymayan sana hiç faydası olmayan şeylere niçin taparsın 
meryem süresi ayet 43
ey babacıgım emin ol bana ilimden sana gelmeyen hakikat geldi gel bana uy da seni düz bir yola çıkarayım 
meryem süresi ayet44
ey babacıgım şeytana tapma çünkü şeytan rahman a asi oldu 
meryem süresi ayet 45
ey babacıgım ben sana rahman ın bir azabının dokunmasından korkarım sonra şeytana yar olursun 


27 Nisan 2016 Çarşamba

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

meryem süresi ayet 31
وَجَعَلَنِي مُبَارَكًا أَيْنَ مَا كُنتُ وَأَوْصَانِي بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ مَا دُمْتُ حَيًّا ﴿٣١﴾
Ve cealenî mubâraken eyne mâ kuntu ve evsânî bis salâti vez zekâti mâ dumtu hayyâ(hayyen).
meryem süresi ayet 32
وَبَرًّا بِوَالِدَتِي وَلَمْ يَجْعَلْنِي جَبَّارًا شَقِيًّا ﴿٣٢﴾
Ve berren bi vâlidetî ve lem yec’alnî cebbâren şakıyyâ(şakıyyen)
meryem süresi ayet 33
وَالسَّلَامُ عَلَيَّ يَوْمَ وُلِدتُّ وَيَوْمَ أَمُوتُ وَيَوْمَ أُبْعَثُ حَيًّا ﴿٣٣﴾
Ves selâmu aleyye yevme vulidtu ve yevme emûtu ve yevme ub’asu hayyâ(hayyen).
meryem süresi ayet 34
ذَلِكَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ قَوْلَ الْحَقِّ الَّذِي فِيهِ يَمْتَرُونَ ﴿٣٤﴾
Zâlike îsâbnu meryem(meryeme), kavlel hakkıllezî fîhi yemterûn(yemterûne).
meryem süresi ayet35
مَا كَانَ لِلَّهِ أَن يَتَّخِذَ مِن وَلَدٍ سُبْحَانَهُ إِذَا قَضَى أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُن فَيَكُونُ ﴿٣٥﴾
Mâ kâne lillâhi en yettehıze min veledin subhânehu, izâ kadâ emren fe innemâ yekûlu lehu kun fe yekûn(yekûnu).

meryem süresi ayet 31
nerede olursam olayım beni mübarek kıldı hayatta kaldıgım sürece bana namazı ve zekatı emretti 
meryem süresi ayet 32
ayrıca beni annem saygılı kıldı beni zorba ve asi kılmadı
meryem süresi ayet 33
hem dogdugum gün hem öldügüm gün hem de canlı olarak diriltilecegim gün bana selam olsun 
meryem süresi ayet 34
işte bu hakkında şüphe edip durdukları meryem oglu isa hakkındaki dogru sözdür 
meryem süresi ayet 35
ALLAH ın çocuk edinmesi hiç olur şey degildir o bundan uzaktır o bir şeyin olmasını isteyince sadece ona ol der o da oluverir
meryem süresi ayet 36
وَإِنَّ اللَّهَ رَبِّي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ هَذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ ﴿٣٦﴾
Ve innallâhe rabbî ve rabbukum fa’budûhu, hâzâ sırâtun mustekîm(mustekîmun).
meryem süresi ayet 37
فَاخْتَلَفَ الْأَحْزَابُ مِن بَيْنِهِمْ فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ كَفَرُوا مِن مَّشْهَدِ يَوْمٍ عَظِيمٍ ﴿٣٧﴾
Fahtelefel ahzâbu min beynihim, fe veylun lillezîne keferû min meşhedi yevmin azîm(azîmin).
meryem süresi ayet 38
أَسْمِعْ بِهِمْ وَأَبْصِرْ يَوْمَ يَأْتُونَنَا لَكِنِ الظَّالِمُونَ الْيَوْمَ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ ﴿٣٨﴾
Esmi’ bihim ve ebsır yevme ye’tûnenâ lâkiniz zâlimûnel yevme fî dalâlin mubîn(mubînin).
meryem süresi ayet 39
وَأَنذِرْهُمْ يَوْمَ الْحَسْرَةِ إِذْ قُضِيَ الْأَمْرُ وَهُمْ فِي غَفْلَةٍ وَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ ﴿٣٩﴾
Ve enzirhum yevmel hasreti iz kudıyel emru, ve hum fî gafletin ve hum lâ yu’minûn(yu’minûne).
meryem süresi ayet 40

إِنَّا نَحْنُ نَرِثُ الْأَرْضَ وَمَنْ عَلَيْهَا وَإِلَيْنَا يُرْجَعُونَ ﴿٤٠﴾
İnnâ nahnu nerisul arda ve men aleyhâ ve ileynâ yurceûn(yurceûne).
meryem süresi ayet 36
(isa şöyle dedi) haberiniz olsun ALLAH  hem benim rabbim hem de sizin rabbinizdir onun için hepiniz ona ol der o da oluverir 
meryem süresi ayet 37
(hiristiyan )guruplar kendi aralarında görüş ayrılıgına düştüler o büyük tanıklık günü ortaya çıktıgında vay o inkar edenlerin haline 
meryem süresi ayet 38
onlar bize gelecekleri gün neler işitecek neler göreceklerdir ancak zalimler bugün açık bir sapıklık içindediler 
meryem süresi ayet 39
onlar gaflet içindeyken onlar iman etmezlerken o hasret gününün o işin bitirildigi saatin dehşetini kendilerine haber ver 
meryem süresi ayet 40
şüphesiz biz yeryüzüne ve onun üzerindekilere evet biz varis olacagız onlar sonunda bize döndürüleceklerdir 

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

meryem süresi ayet 26
فَكُلِي وَاشْرَبِي وَقَرِّي عَيْنًا فَإِمَّا تَرَيِنَّ مِنَ الْبَشَرِ أَحَدًا فَقُولِي إِنِّي نَذَرْتُ لِلرَّحْمَنِ صَوْمًا فَلَنْ أُكَلِّمَ الْيَوْمَ إِنسِيًّا ﴿٢٦﴾
Fe kulî veşrabî ve karrî aynâ(aynen), fe immâ terayinne minel beşeri ehaden fe kûlî innî nezertu lir rahmâni savmen fe len ukellimel yevme insiyyâ(insiyyen).
meryem süresi ayet 27
فَأَتَتْ بِهِ قَوْمَهَا تَحْمِلُهُ قَالُوا يَا مَرْيَمُ لَقَدْ جِئْتِ شَيْئًا فَرِيًّا ﴿٢٧﴾
Fe etet bihî kavmehâ tahmiluhu, kâlû yâ meryemu lekad ci’ti şey’en feriyyâ(feriyyen).
meryem süresi ayet 28
يَا أُخْتَ هَارُونَ مَا كَانَ أَبُوكِ امْرَأَ سَوْءٍ وَمَا كَانَتْ أُمُّكِ بَغِيًّا ﴿٢٨﴾
Yâ uhte hârûne mâ kâne ebûkimrae sev’in ve mâ kânet ummuki bagıyyâ(begıyyan).
meryem süresi ayet 29
فَأَشَارَتْ إِلَيْهِ قَالُوا كَيْفَ نُكَلِّمُ مَن كَانَ فِي الْمَهْدِ صَبِيًّا ﴿٢٩﴾
Fe eşârat ileyhi, kâlû keyfe nukellimu men kâne fîl mehdi sabiyyâ(sabiyyen).
meryem süresi ayet 30
قَالَ إِنِّي عَبْدُ اللَّهِ آتَانِيَ الْكِتَابَ وَجَعَلَنِي نَبِيًّا ﴿٣٠﴾
Kâle innî abdullâhi, âtâniyel kitâbe ve cealenî nebiyyâ(nebiyyen).
meryem süresi ayet 26
artık ye iç gözün aydın olsun eger insanlardan birini görürsen ben rahman a oruç adadım onun için bugün hiçbir insanla konuşmayacagım de 
meryem süresi ayet 27
hamile oldugun halde halkının yanına geldi ey meryem alışılmadık bir şey getirdin dediler 
meryem süresi ayet 28
ey harun un kız kardeşi baban kötü bir adam degildi anan da bir kahpe degildi 
meryem süresi ayet 29
bunun üzerine ona işaret etti beşikteki bir bebek ile nasıl konuşursun dediler 
meryem süresi ayet 30
haberiniz olsun ben ALLAH ın kuluyum o bana kitap verdi beni bir peygamber yaptı dedi 

26 Nisan 2016 Salı

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

meryem süresi ayet 21
قَالَ كَذَلِكِ قَالَ رَبُّكِ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَلِنَجْعَلَهُ آيَةً لِلنَّاسِ وَرَحْمَةً مِّنَّا وَكَانَ أَمْرًا مَّقْضِيًّا﴿٢١﴾
Kâle kezâlik(kezâliki), kâle rabbuki huve aleyye heyyin(heyyinun), ve li nec’alehû âyeten lin nâsi ve rahmeten minnâ, ve kâne emren makdıyyâ(makdıyyen).

meryem sürersi ayet 22
فَحَمَلَتْهُ فَانتَبَذَتْ بِهِ مَكَانًا قَصِيًّا ﴿٢٢﴾
Fe hamelethu fentebezet bihî mekânen kasıyyâ(kasıyyen).
meryem süresi ayet 23
فَأَجَاءهَا الْمَخَاضُ إِلَى جِذْعِ النَّخْلَةِ قَالَتْ يَا لَيْتَنِي مِتُّ قَبْلَ هَذَا وَكُنتُ نَسْيًا مَّنسِيًّا ﴿٢٣﴾
Fe ecâehâl mehâdû ilâ ciz’ın nahleti, kâlet yâ leytenî mittu kable hâzâ ve kuntu nesyen mensiyyâ(mensiyyen)
meryem süresi ayet 24
فَنَادَاهَا مِن تَحْتِهَا أَلَّا تَحْزَنِي قَدْ جَعَلَ رَبُّكِ تَحْتَكِ سَرِيًّا ﴿٢٤﴾
Fe nâdâhâ min tahtihâ ellâ tahzenî kad ceale rabbuki tahteki seriyyâ(seriyyen).
meryem süresi ayet 25
وَهُزِّي إِلَيْكِ بِجِذْعِ النَّخْلَةِ تُسَاقِطْ عَلَيْكِ رُطَبًا جَنِيًّا ﴿٢٥﴾
Ve huzzî ileyki bi ciz’ın nahleti tusâkıt aleyki rutaben ceniyyâ(ceniyyen).
meryem süresi ayet 21
böyle olacak dedi senin rabbin bu benim için kolaydır onu insanlar için bir mucize ve katımızdan bir rahmet  kılacagız bu yapılmasına karar verilmiş bir iştir buyurdu 
meryem süresi ayet 22
 bu şekilde ona hamile kaldı onunla karnındakiyle birlikte uzak bir yere çekildi 
meryem süresi ayet 23
derken agrı onu hurma dalının yanına götürdü  ay nolaydım bundan önce öleydim unutulup gitmiş olaydım  dedi 
meryem süresi ayet 24
derken ona altından seslendi sakın mahzun olma rabbin senin altında  bir su arkı yarattı 
meryem süresi ayet 25
hurmanın dalını kendine dogru silkele de üzerine taze hurmalar dökülsün 

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

meryem süresi ayet 16
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مَرْيَمَ إِذِ انتَبَذَتْ مِنْ أَهْلِهَا مَكَانًا شَرْقِيًّا ﴿١٦﴾
Vezkur fil kitâbı meryem(meryeme), izintebezet min ehlihâ mekânen şarkıyyâ(şarkıyyen).
meryem süresi ayet 17
فَاتَّخَذَتْ مِن دُونِهِمْ حِجَابًا فَأَرْسَلْنَا إِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَرًا سَوِيًّا ﴿١٧﴾
Fettehazet min dûnihim hicâben fe erselnâ ileyhâ rûhanâ fe temessele lehâ beşeren seviyyâ(seviyyen).
meryem süresi ayet 18
قَالَتْ إِنِّي أَعُوذُ بِالرَّحْمَن مِنكَ إِن كُنتَ تَقِيًّا ﴿١٨﴾
Kâlet innî eûzu bir rahmâni minke in kunte takıyyâ(takıyyen).
meryem süresi ayet 19
قَالَ إِنَّمَا أَنَا رَسُولُ رَبِّكِ لِأَهَبَ لَكِ غُلَامًا زَكِيًّا ﴿١٩﴾
Kâle innemâ ene resûlu rabbiki li ehebe leki gulâmen zekiyyâ(zekiyyen).
meryem süresi ayet 20
قَالَتْ أَنَّى يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِي بَشَرٌ وَلَمْ أَكُ بَغِيًّا ﴿٢٠﴾
Kâlet ennâ yekûnu lî gulâmun ve lem yemsesnî beşerun ve lem eku bagıyyâ(bagıyyen).
MERYEM SÜRESİ AYET 16
kitapta  meryem i de an bir zamanlar ailesinden  ayrılıp doguda bir yere gitmişti 
meryem süresi ayet 17
onlarla arasına bir perde çekti ona rühumuz (cebrail i) gönder dik  ona düzgün normal bir insan olarak göründü 
meryem süresi ayet 18
eger sen (günah işlemekten ) sakınan biriysen ben senden rahman a sıgınırım dedi 
meryem süresi ayet 19
ben yanlızca rabbinin elçisiyim sana gayet temiz bir çocuk bagışlamak için (geldim) dedi 
meryem süresi ayet 20
bana hiçbir insan dokunmamışken ben bir kahpe de degilken benim nasıl bir çocugum olur dedi 

25 Nisan 2016 Pazartesi

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu
meryem süresi ayet 11
فَخَرَجَ عَلَى قَوْمِهِ مِنَ الْمِحْرَابِ فَأَوْحَى إِلَيْهِمْ أَن سَبِّحُوا بُكْرَةً وَعَشِيًّا ﴿١١﴾
Fe harace alâ kavmihî minel mihrâbi fe evhâ ileyhim en sebbihû bukraten ve aşiyyâ(aşiyyen)
meryem süresi ayet 12
يَا يَحْيَى خُذِ الْكِتَابَ بِقُوَّةٍ وَآتَيْنَاهُ الْحُكْمَ صَبِيًّا ﴿١٢﴾
Yâ yahyâ huzil kitâbe bi kuvvetin, ve âteynâhul hukme sabiyyâ(sabiyyen).
meryem süresi ayet 13
وَحَنَانًا مِّن لَّدُنَّا وَزَكَاةً وَكَانَ تَقِيًّا ﴿١٣﴾
Ve hanânen min ledunnâ ve zekâten, ve kâne takıyyâ(takıyyen).
meryem süresi ayet 14
وَبَرًّا بِوَالِدَيْهِ وَلَمْ يَكُن جَبَّارًا عَصِيًّا ﴿١٤﴾
Ve berren bi vâlideyhi ve lem yekun cebbâren asıyyâ(asıyyen).
meryem süresi ayet 15
وَسَلَامٌ عَلَيْهِ يَوْمَ وُلِدَ وَيَوْمَ يَمُوتُ وَيَوْمَ يُبْعَثُ حَيًّا ﴿١٥﴾
Ve selâmun aleyhi yevme vulide ve yevme yemûtu ve yevme yub’asu hayyâ(hayyen).
meryem 11
derken mihraptan halkına dogru yürüyüp çıktı onlara sabah akşam tesbih edin diye onlara işaret verdi
meryem süresi ayet 12
ey yahya kitabı sıkıca tut (dedik) daha çocukken ona hikmet verdik 
meryem süresi ayet 13
hemkatımızdan bir yumuşaklık ve temizlik (de verdik) o çok muttaki idi 
meryem süresi ayet 14
anne babasına karşı çok iyilik severdi kesinlikle zorba ve isyankar degildir 
meryem süresi ayet 15
hem dogdugu gün hem öldügü gün hem de canlı olarak diriltilecegi gün ona selam olsun 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu
meryem süresi ayet 6
يَرِثُنِي وَيَرِثُ مِنْ آلِ يَعْقُوبَ وَاجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيًّا ﴿٦﴾
Yerisunî ve yerisu min âli ya’kûbe vec’alhu rabbî radıyyâ(radıyyen).
meryem süresi ayet 7
يَا زَكَرِيَّا إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَامٍ اسْمُهُ يَحْيَى لَمْ نَجْعَل لَّهُ مِن قَبْلُ سَمِيًّا ﴿٧﴾
Yâ zekeriyyâ innâ nubeşşiruke bi gulâminismuhu yahyâ lem nec’al lehu min kablu semiyyâ(semiyyen).
meryem süresi ayet 8
قَالَ رَبِّ أَنَّى يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا وَقَدْ بَلَغْتُ مِنَ الْكِبَرِ عِتِيًّا ﴿٨﴾
Kâle rabbî ennâ yekûnu lî gulâmun ve kânetimraetî âkıran ve kad belagtu minel kiberi ıtiyyâ(ıtiyyen).
meryem süresi ayet 9

قَالَ كَذَلِكَ قَالَ رَبُّكَ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَقَدْ خَلَقْتُكَ مِن قَبْلُ وَلَمْ تَكُ شَيْئًا ﴿٩﴾
Kâle kezâlike, kâle rabbuke huve aleyye heyyinun ve kad halaktuke min kablu ve lem teku şey’â(şey’en).
meryem süresi ayet 10
قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّي آيَةً قَالَ آيَتُكَ أَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلَاثَ لَيَالٍ سَوِيًّا ﴿١٠﴾
Kâle rabbic’al lî âyeh(âyeten), kâle âyetuke ellâ tukellimen nâse selâse leyâlin seviyyâ(seviyyen).
meryem süresi ayet 6
bana varis olsun yaküb un ailesine de varis olsun ey rabbim onu razı olduklarından kıl 
meryem süresi ayet 7
(ALLAH şöyle buyurdu ) ey zekeriya haberin olsun biz sana adı yahya olan bir  ogul müjdeliyoruz bunudaha önce hiç kimseye isim olarak vermemiştik 
meryem süresi ayet 8
ey rabbim hanımım kısır ben de yaşlılıgın son hadine ulaşmışken benim nasıl oglum olacak dedi
meryem süresi ayet 9
böyle olacak dedi senin rabbin bu benim için kolaydır daha önce seni sen hiçbir şey degilken yarattım dedi 
meryem süresi ayet 10
ey rabbim bana ( çocugumun olacagına dair ) bir işaret ver dedi senin işaretin sapasaglam oldugun halde üçgün insanlara söz söylememendir dedi 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

meryem  süresi ayet 1
كهيعص ﴿١﴾
Kâf, hâ, yâ, ayn, sâd.
meryem süresi ayet 2
ذِكْرُ رَحْمَةِ رَبِّكَ عَبْدَهُ زَكَرِيَّا ﴿٢﴾
Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyyâ.
meryem süresi ayet 3

إِذْ نَادَى رَبَّهُ نِدَاء خَفِيًّا ﴿٣﴾
İz nâdâ rabbehu nidâen hafiyyâ(hafiyyen).
meryem süresi ayet 4
قَالَ رَبِّ إِنِّي وَهَنَ الْعَظْمُ مِنِّي وَاشْتَعَلَ الرَّأْسُ شَيْبًا وَلَمْ أَكُن بِدُعَائِكَ رَبِّ شَقِيًّا ﴿٤﴾
Kâle rabbî innî ve henel azmu minnî veştealer re’su şeyben ve lem ekun bi duâike rabbî şakıyyâ(şakıyyen)
meryem süresi ayet 5
وَإِنِّي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِن وَرَائِي وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا فَهَبْ لِي مِن لَّدُنكَ وَلِيًّا ﴿٥﴾
Ve innî hıftul mevâliye min verâî ve kânetimraetî âkıran fe heb lî min ledunke veliyyâ(veliyyen)
meryem süresi ayet 1
kaf he ya ayn sad 

meryem süresi ayet 2
bu rabbinin kulu zekeriya yı rahmetle anmasıdır 
meryem süresi ayet 3
bir zamanlar o rabbine gizli bir şekilde duga etmişti 
meryem süresi ayet 4
o şöyle demişti ey rabbim işte ben  artık benim kemiklerim zayıfladı saçlarım agardı rabbim sana ettigim dugalarla hiçbir zaman bedbaht olmadım 
meryem süresi ayet 5
bu halimde ben arkamdan gelecek akrabalarım hakkında endişeliyim hanımım da kısır bulunuyor bunun için bana katından ( senin dinini teblig edecek) bir çocuk bahşet dedi

21 Nisan 2016 Perşembe

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu


kehf süresi ayet 106
ذَلِكَ جَزَاؤُهُمْ جَهَنَّمُ بِمَا كَفَرُوا وَاتَّخَذُوا آيَاتِي وَرُسُلِي هُزُوًا ﴿١٠٦﴾
Zâlike cezâuhum cehennemu bimâ keferû vettehazû âyâtî ve rusulî huzuvâ(huzuven).
kehf süresi ayet 107
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَانَتْ لَهُمْ جَنَّاتُ الْفِرْدَوْسِ نُزُلًا ﴿١٠٧﴾
İnnellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti kânet lehum cennâtul firdevsi nuzulâ(nuzulen).
kehf süresi ayet 108
خَالِدِينَ فِيهَا لَا يَبْغُونَ عَنْهَا حِوَلًا ﴿١٠٨﴾
Hâlidîne fîhâ lâ yebgûne anhâ hıvelâ(hıvelen).
kehf süresi ayet 109
قُل لَّوْ كَانَ الْبَحْرُ مِدَادًا لِّكَلِمَاتِ رَبِّي لَنَفِدَ الْبَحْرُ قَبْلَ أَن تَنفَدَ كَلِمَاتُ رَبِّي وَلَوْ جِئْنَا بِمِثْلِهِ مَدَدًا ﴿١٠٩﴾
Kul lev kânel bahru midâden li kelimâti rabbî le nefidel bahru kable en tenfede kelimâtu rabbî ve lev ci’nâ bi mislihî mededâ(mededen).
kehf süresi ayet 110
قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَن كَانَ يَرْجُو لِقَاء رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَدًا ﴿١١٠﴾
Kul innemâ ene beşerun mislukum yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhidun, fe men kâne yercû likâe rabbihî felya’mel amelen sâlihan ve lâ yuşrik bi ıbâdeti rabbihî ehadâ(ehaden).
kehf süresi ayet 106
işte böylelerinin cezası cehennemdir çünkü inkar etmişler ve ayetlerimi ve peygamberlerimi alaya almışlardır 
kehf süresi ayet 107
iman edip salih ameller işleyenlere gelince onlara firdevs cennetleri konukluk olmuştur 
kehf süresi ayet 108
orada ebedi olarak kalacaklar onlardan çıkmak istemeyeceklerdir 
kehf süresi ayet 109
de ki eger rabbimin sözlerini (yazmak için deniz mürekkep olsa onun bir benzerini de destek için getirmiş olsak rabbimin sözleri tükenmeden deniz tükenirdi
kehf süresi ayet 110
de ki ben yanlızca sizin gibi bir beşerim ancak bana sizin ilahınızın tek bir ilah oldugu vahiy ediliyor onun için kim rabbine kavuşmayı arzu ederse salih bir amel işlesin rabbine ( yaptıgı) ibadetde hiçbir şirk karıştırmasın 


besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu









kehf süresi ayet 101


الَّذِينَ كَانَتْ أَعْيُنُهُمْ فِي غِطَاء عَن ذِكْرِي وَكَانُوا لَا يَسْتَطِيعُونَ سَمْعًا ﴿١٠١﴾
Ellezîne kânet a’yunuhum fî gıtâin an zikrî ve kânû lâ yestetîûne sem’â(sem’an).

kehf süresi ayet 102
أَفَحَسِبَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَن يَتَّخِذُوا عِبَادِي مِن دُونِي أَوْلِيَاء إِنَّا أَعْتَدْنَا جَهَنَّمَ لِلْكَافِرِينَ نُزُلًا ﴿١٠٢﴾
E fe hasibellezîne keferû en yettehızû ibâdî min dûnî evliyâe, innâ a’tednâ cehenneme lil kâfirîne nuzulâ(nuzulen).
kehf süresi ayet 103
قُلْ هَلْ نُنَبِّئُكُمْ بِالْأَخْسَرِينَ أَعْمَالًا ﴿١٠٣﴾
Kul hel nunebbiukum bil ahserîne a’mâlâ(a’mâlen).
kehf süresi ayet 104
الَّذِينَ ضَلَّ سَعْيُهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَهُمْ يَحْسَبُونَ أَنَّهُمْ يُحْسِنُونَ صُنْعًا ﴿١٠٤﴾
Ellezîne dalle sa’yuhum fîl hayâtid dunyâ ve hum yahsebûne ennehum yuhsinûne sun’â(sun’an).
kehf süresi ayet 105
أُولَئِكَ الَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ وَلِقَائِهِ فَحَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فَلَا نُقِيمُ لَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَزْنًا ﴿١٠٥﴾
Ulâikellezîne keferû bi âyâti rabbihim ve likâihî fe habitat a’mâluhum fe lâ nukîmu lehum yevmel kıyameti veznâ(veznen).
kehf süresi ayet 101
onların gözleri beni hatırlatan (kur an ı ) görmüyordu onu dinlemeyen de dayanamıyorlardı
kehf süresi ayet 102
kafirler kullarımın beni bırakıp onları koruyucu edineceklerini mi sandılar biz cehennemi kafirlere bir imkan olarak hazırladık 
kehf süresi ayet 103
de ki size amelce en çok hüsrana ugrayanları haber vereyim mi
kehf süresi ayet 104
bunlar kendilerinin çok güzel şeyler yaptıklarını  sanırlarken dünya hayatında yaptıkları  boşa gidenlerdir 
KEHF SÜRESİ AYET 105
bunlar rablerini ve ona kavuşmayı inkar edenlerdir  hayır adına yaptıkları her şey boşa gitmiştir artık kıyamet günü biz onlara bir deger vermeyiz 

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

kehf süresi ayet 96
آتُونِي زُبَرَ الْحَدِيدِ حَتَّى إِذَا سَاوَى بَيْنَ الصَّدَفَيْنِ قَالَ انفُخُوا حَتَّى إِذَا جَعَلَهُ نَارًا قَالَ آتُونِي أُفْرِغْ عَلَيْهِ قِطْرًا ﴿٩٦﴾
Atûnî zuberal hadîdi, hattâ izâ sâvâ beynes sadafeyni kâlenfuhû, hattâ izâ cealehu nâran kâle âtûnî ufrig aleyhi kıtrâ(kıtran).
kehf süresi ayet 97

فَمَا اسْطَاعُوا أَن يَظْهَرُوهُ وَمَا اسْتَطَاعُوا لَهُ نَقْبًا ﴿٩٧﴾
Femâstâû en yazherûhu ve mâstetâû lehu nakbâ(nakben).
kehf süresi ayet 98
قَالَ هَذَا رَحْمَةٌ مِّن رَّبِّي فَإِذَا جَاء وَعْدُ رَبِّي جَعَلَهُ دَكَّاء وَكَانَ وَعْدُ رَبِّي حَقًّا ﴿٩٨﴾
Kâle hâzâ rahmetun min rabbî, fe izâ câe va’du rabbî cealehu dekkâe, ve kâne va’du rabbî hakkâ(hakkan).
kehf süresi ayet 99
وَتَرَكْنَا بَعْضَهُمْ يَوْمَئِذٍ يَمُوجُ فِي بَعْضٍ وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَجَمَعْنَاهُمْ جَمْعًا ﴿٩٩﴾
Ve teraknâ ba’dahum yevme izin yemûcu fî ba’dın ve nufiha fîs sûri fe cema’nâhum cem’â(cem’an).
kehf süresi ayet 100
وَعَرَضْنَا جَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ لِّلْكَافِرِينَ عَرْضًا ﴿١٠٠﴾
Ve aradnâ cehenneme yevme izin lil kâfirîne ardâ(ardan).
kehf süresi ayet 96
bana demir kütleleri getirin tam iki dagın arası bir seviyeye gelince körükleyin dedi o tam onu ateş haline koyduguvakit onu bana getirin de üzerine erimiş bakır dökeyim dedi 
kehf süresi ayet 97
ondan sonra onu ne aşabildiler ne de delip geçebildiler 
kehf süresi ayet 98
(zülkarneyn şöyle ) dedi bu rabbimden bir rahmettir rabbimin ( yok etme ) sözü geldiginde onu dümdüz edecektir rabbimin sözü elbette gerçekleşecektir 
kehf süresi ayet 99
o gün onları bırakıveririz birbirlerine karşılar sura üflenir artık hepsini toplarız da toplarız 
kehf süresi ayet 100
o gün kafirlere cehennemi öyle bir şekilde gösteririz ki (donup kalırlar 

20 Nisan 2016 Çarşamba

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

kehf süresi ayet 91

كَذَلِكَ وَقَدْ أَحَطْنَا بِمَا لَدَيْهِ خُبْرًا ﴿٩١﴾
Kezâlike, ve kad ehatnâ bimâ ledeyhi hubrâ(hubran)
kehf süresi ayet 92
ثُمَّ أَتْبَعَ سَبَبًا ﴿٩٢﴾
Summe etbea sebebâ(sebeben)
kehf süresi ayet 93
حَتَّى إِذَا بَلَغَ بَيْنَ السَّدَّيْنِ وَجَدَ مِن دُونِهِمَا قَوْمًا لَّا يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ قَوْلًا ﴿٩٣﴾
Hattâ izâ belega beynes seddeyni vecede min dûnihimâ kavmen lâ yekâdûne yefkahûne kavlâ(kavlen)
kehf süresi ayet 94
قَالُوا يَا ذَا الْقَرْنَيْنِ إِنَّ يَأْجُوجَ وَمَأْجُوجَ مُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ فَهَلْ نَجْعَلُ لَكَ خَرْجًا عَلَى أَن تَجْعَلَ بَيْنَنَا وَبَيْنَهُمْ سَدًّا ﴿٩٤﴾
Kâlû yâ zel karneyni inne ye’cûce ve me’cûce mufsidûne fîl ardı fe hel nec’alu leke harcen alâ en tec’ale beynenâ ve beynehum seddâ(sedden).
kehf süresi ayet 95
قَالَ مَا مَكَّنِّي فِيهِ رَبِّي خَيْرٌ فَأَعِينُونِي بِقُوَّةٍ أَجْعَلْ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ رَدْمًا ﴿٩٥﴾
Kâle mâ mekkennî fîhi rabbî hayrun fe eînûnî bi kuvvetin ec’al beynekum ve beynehum radmâ(radmen).
kehf süresi ayet 91
durum böyleydi oysa biz onun yanında neler oldugugunu tamamen biliyorduk 
kehf süresi ayet 92
sonra da başka bir nedenle (kuzeye dogru) yürüdü gitti
kehf süresi ayet 93
sonunda iki set arasına vardıgı zaman onların önünde hiç söz anlamayan bir topluluk buldu 
kehf süresi ayet 94
ey zülkarneyn haberin olsun yecüc ve mecüc yeryüzünde bozgunculuk yapıp duruyorlar bizimle onlar arasında saglam bir set yapayım dedi 
kehf süresi ayet 95
rabbimin beni içinde bulundurdugu iktidar (sizin teklifinizden ) çok daha hayırlıdır siz bana güç kuvvetle yardım edin ben desizinle onlar arasında saglam bir set yapayım dedi 


19 Nisan 2016 Salı

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

kehf süresi ayet 86
حَتَّى إِذَا بَلَغَ مَغْرِبَ الشَّمْسِ وَجَدَهَا تَغْرُبُ فِي عَيْنٍ حَمِئَةٍ وَوَجَدَ عِندَهَا قَوْمًا قُلْنَا يَا ذَا الْقَرْنَيْنِ إِمَّا أَن تُعَذِّبَ وَإِمَّا أَن تَتَّخِذَ فِيهِمْ حُسْنًا ﴿٨٦﴾
Hattâ izâ belega magribeş şemsi vecedehâ tagrubu fî aynin hamietin ve vecede indehâ kavmen, kulnâ yâ zel karneyni immâ en tuazzibe ve immâ en tettehıze fîhim husnâ(husnen).
kehf süresi ayet 87
قَالَ أَمَّا مَن ظَلَمَ فَسَوْفَ نُعَذِّبُهُ ثُمَّ يُرَدُّ إِلَى رَبِّهِ فَيُعَذِّبُهُ عَذَابًا نُّكْرًا ﴿٨٧﴾
Kâle emmâ men zaleme fe sevfe nuazzibuhu summe yuraddu ilâ rabbihî fe yuazzibuhu azâben nukrâ(nukren).
kehf süresi ayet 88
وَأَمَّا مَنْ آمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَلَهُ جَزَاء الْحُسْنَى وَسَنَقُولُ لَهُ مِنْ أَمْرِنَا يُسْرًا ﴿٨٨﴾
Ve emmâ men âmene ve amile sâlihan fe lehu cezâenil husnâ ve se nekûlu lehu min emrinâ yusrâ(yusren)
kehf süresi ayet 89
ثُمَّ أَتْبَعَ سَبَبًا ﴿٨٩﴾
Summe etbea sebebâ(sebeben).
kehf süresi ayet 90
حَتَّى إِذَا بَلَغَ مَطْلِعَ الشَّمْسِ وَجَدَهَا تَطْلُعُ عَلَى قَوْمٍ لَّمْ نَجْعَل لَّهُم مِّن دُونِهَا سِتْرًا﴿٩٠﴾
Hattâ izâ belega matlıaş şemsi vecedehâ tatluu alâ kavmin lem nec’al lehum min dûnihâ sitrâ(sitren).
kehf süresi ayet 86
sonunda güneşin battıgı yere vardıgı zaman onu balçıklı bir suda batıyor buldu bir de onun yanında (inkarcı ) bir topluluk buldu biz (ona şöyle ) dedik ey zülkarneyn ya onları cezalandırırsın veya onlara güzelce davranırsın veya onlara güzelce davranırsın 
kehf süresi ayet 87
o şöyle dedi kim zulmedip haksızlık etmişse onu muhakkak cezalandırırız sonra o rabbine döndürülür  sonra o da onu görülmedik bir şekilde cezalandırır 
kehf süresi ayet 88
kim de iman edip salih amel işlerse ona güzel bir karşılık vardır ona emrimizden kolay şeyler söyleriz 
kehf süresi ayet 89
sonra bir nedenle (dogruya dogru) yürüdü gitti 
kehf süresi ayet 90
sonunda güneşin dogdugu yere vardıgı zaman onu bir topluluk üzerine dogar buldu onlara kendilerini güneşten koruyacak bir siperyapmamıştık