meryem süresi ayet 31
وَجَعَلَنِي مُبَارَكًا أَيْنَ مَا كُنتُ وَأَوْصَانِي بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ مَا دُمْتُ حَيًّا ﴿٣١﴾
Ve cealenî mubâraken eyne mâ kuntu ve evsânî bis salâti vez zekâti mâ dumtu hayyâ(hayyen).
meryem süresi ayet 32
وَبَرًّا بِوَالِدَتِي وَلَمْ يَجْعَلْنِي جَبَّارًا شَقِيًّا ﴿٣٢﴾
Ve berren bi vâlidetî ve lem yec’alnî cebbâren şakıyyâ(şakıyyen)
meryem süresi ayet 33
وَالسَّلَامُ عَلَيَّ يَوْمَ وُلِدتُّ وَيَوْمَ أَمُوتُ وَيَوْمَ أُبْعَثُ حَيًّا ﴿٣٣﴾
Ves selâmu aleyye yevme vulidtu ve yevme emûtu ve yevme ub’asu hayyâ(hayyen).
meryem süresi ayet 34
ذَلِكَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ قَوْلَ الْحَقِّ الَّذِي فِيهِ يَمْتَرُونَ ﴿٣٤﴾
Zâlike îsâbnu meryem(meryeme), kavlel hakkıllezî fîhi yemterûn(yemterûne).
meryem süresi ayet35
مَا كَانَ لِلَّهِ أَن يَتَّخِذَ مِن وَلَدٍ سُبْحَانَهُ إِذَا قَضَى أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُن فَيَكُونُ ﴿٣٥﴾
Mâ kâne lillâhi en yettehıze min veledin subhânehu, izâ kadâ emren fe innemâ yekûlu lehu kun fe yekûn(yekûnu).
meryem süresi ayet 31
nerede olursam olayım beni mübarek kıldı hayatta kaldıgım sürece bana namazı ve zekatı emretti
meryem süresi ayet 32
ayrıca beni annem saygılı kıldı beni zorba ve asi kılmadı
meryem süresi ayet 33
hem dogdugum gün hem öldügüm gün hem de canlı olarak diriltilecegim gün bana selam olsun
meryem süresi ayet 34
işte bu hakkında şüphe edip durdukları meryem oglu isa hakkındaki dogru sözdür
meryem süresi ayet 35
ALLAH ın çocuk edinmesi hiç olur şey degildir o bundan uzaktır o bir şeyin olmasını isteyince sadece ona ol der o da oluverir
meryem süresi ayet 36
وَإِنَّ اللَّهَ رَبِّي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ هَذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ ﴿٣٦﴾
Ve innallâhe rabbî ve rabbukum fa’budûhu, hâzâ sırâtun mustekîm(mustekîmun).
meryem süresi ayet 37
فَاخْتَلَفَ الْأَحْزَابُ مِن بَيْنِهِمْ فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ كَفَرُوا مِن مَّشْهَدِ يَوْمٍ عَظِيمٍ ﴿٣٧﴾
Fahtelefel ahzâbu min beynihim, fe veylun lillezîne keferû min meşhedi yevmin azîm(azîmin).
meryem süresi ayet 38
أَسْمِعْ بِهِمْ وَأَبْصِرْ يَوْمَ يَأْتُونَنَا لَكِنِ الظَّالِمُونَ الْيَوْمَ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ ﴿٣٨﴾
Esmi’ bihim ve ebsır yevme ye’tûnenâ lâkiniz zâlimûnel yevme fî dalâlin mubîn(mubînin).
meryem süresi ayet 39
وَأَنذِرْهُمْ يَوْمَ الْحَسْرَةِ إِذْ قُضِيَ الْأَمْرُ وَهُمْ فِي غَفْلَةٍ وَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ ﴿٣٩﴾
Ve enzirhum yevmel hasreti iz kudıyel emru, ve hum fî gafletin ve hum lâ yu’minûn(yu’minûne).
meryem süresi ayet 40
إِنَّا نَحْنُ نَرِثُ الْأَرْضَ وَمَنْ عَلَيْهَا وَإِلَيْنَا يُرْجَعُونَ ﴿٤٠﴾
İnnâ nahnu nerisul arda ve men aleyhâ ve ileynâ yurceûn(yurceûne).
meryem süresi ayet 36
(isa şöyle dedi) haberiniz olsun ALLAH hem benim rabbim hem de sizin rabbinizdir onun için hepiniz ona ol der o da oluverir
meryem süresi ayet 37
(hiristiyan )guruplar kendi aralarında görüş ayrılıgına düştüler o büyük tanıklık günü ortaya çıktıgında vay o inkar edenlerin haline
meryem süresi ayet 38
onlar bize gelecekleri gün neler işitecek neler göreceklerdir ancak zalimler bugün açık bir sapıklık içindediler
meryem süresi ayet 39
onlar gaflet içindeyken onlar iman etmezlerken o hasret gününün o işin bitirildigi saatin dehşetini kendilerine haber ver
meryem süresi ayet 40
şüphesiz biz yeryüzüne ve onun üzerindekilere evet biz varis olacagız onlar sonunda bize döndürüleceklerdir