24 Haziran 2015 Çarşamba

 Peygamber Efendimiz’in su içtiği kâse Topkapı Sarayı’nda bulundu ,,,
emanetkase_itii_su_tas.jpgHz. Muhammed (sas)’in su içtiği ve kaynaklarda Kadeh–i Şerif olarak geçen; ancak kaybolduğu sanılan kâsenin günümüze kadar ulaştığı ortaya çıktı. Aksiyon dergisinin son sayısında yer alan haberde, “gümüş kâse” kaydıyla muhafaza edilen kabın Topkapı Sarayı’nda bulunduğu belirtildi.

Hazret–i Peygamber (sas)’e, su ikram edilen bir kap ashaptan Sehl bin Sa’d tarafından saklanarak Halife Ömer bin Abdülaziz’e hediye edilmiş. Efendimiz’in hatırasını taşıyan “Kadeh–i Şerif” kayboldu zannedilmesine rağmen, yıllar süren sessizliğinin ardından Topkapı Sarayı’nda ortaya çıkarıldı. Aksiyon dergisinin son sayısında Hilmi Aydın ve Ahmet Doğru imzasıyla yayınlanan haberde, Kadeh–i Şerifin ilginç serüveni ve ortaya çıkış süreci gözler önüne serildi. Olay, Saadet Asrı’nın mutlu günlerinden birinde Medine’de geçiyor. Hazreti Peygamber (sas)’in , yanında ashabından bazı zâtlar, bir yerden dönmektedir. Benî Sâide Sofası denilen mevkide istirahat etmek için oturulur. Efendimiz, Sehl ibni Sa’d’a dönerek “Ya Sehl, bizleri bir sulasan.” buyurur.

Bu emri canına minnet bilen Sehl de tahtadan bir kap ile Efendimiz ve ashabına su dağıtır. Sekiz yaşında iken Bedir Savaşı’nda babasını şehit veren, Resulullah (sas)’ın vefatında 15 yaşlarında bir delikanlı olan, hicri 91 yılında 96 yaşında vefat ettiğinde “Medine’de en son vefat eden sahabi” unvanını alan Sehl, o gün su ikram ettiği ağaçtan mamul kadehi yıllarca hatıra olarak saklar. Yıllar sonra, bir topluluğun içinde gösterdiğinde kadeh, orada bulunan Halife Ömer bin Abdülaziz tarafından istenir. Sehl de kadehi ona hediye eder. Kaynaklarda, tarihe “İkinci Ömer” ismiyle geçen yedinci Emevi Halifesi Ömer bin Abdülaziz’in, Hazreti Peygamber (sas)’e son derece hürmetkâr bir şahsiyet olduğu belirtiliyor. Öyle ki, Medine’de vali iken Efendimiz’in ayak bastığı yerleri adım adım dolaştığı, namaz kıldığı yerlerde namaz kıldığı, önemli olayların geçtiği her yeri ziyaret ettiği belirtiliyor. Ömer bin Abdülaziz, Efendimiz’in dudaklarının ve ellerinin değdiği kadehle birlikte, yine ona ait hurma yaprakları ile örülmüş bir serir, içi hurma yaprakları ile dolu deriden bir yastık, büyükçe bir çanak, elbise, el değirmeni, sadak ile bir kadife yorganı da hürmeten muhafaza ediyordu. Hastalandığında ise şifa umuduyla üzerinde Efendimiz’in terinin hâlâ misk gibi koktuğu yorganın suyu ile yıkanıyordu. Hırka–i Saadet Dairesi’nde Yaklaşık üç asır boyunca tam bir emanet titizliği ile korunan ve hikayesi kaynaklara geçen bu kadehin daha sonra ne olduğu bugün için bilinmiyor. Ama Sehl bin Sa’d tarafından muhafaza edilen kadeh günümüze kadar gelmiş durumda. Topkapı Sarayı Hırka–i Saadet Dairesi’nde bulunan Kadeh–i Şerif, ağaçtan yapılmış. Çapı dıştan 20, içten 16 cm; yüksekliği dıştan 8, içten 6 cm; kalınlığı ise 2 cm. Zaman içinde yıprandığı, adeta dağılacak gibi bir hal aldığı için dışı gümüşle kaplanmış. Yıpranan kısımları da siyah bir madde ile doldurulmuş. Dış kısmındaki kalem işi desenlerle bezeli gümüş kaplamanın etrafını sülüs hattıyla Ayete’l Kürsi yazılı bordür çeviriyor. Ağız kısmında ince bir yazı ile kadehin hikâyesi kayıtlı. Aynı kitabe sülüs hattıyla bir madalyon şeklinde dip kısmında da yer alıyor.

Kitabeye göre Hazreti Sehl tarafından muhafaza edilen Kadeh–i Şerif, bir müddet Kalkaşendi ismiyle tanınan bir ulema ailesi tarafından korunmuş, hicri 921 yılında da Şam emirlerinden Emir Sibay’ın eline ulaşmış. Üzerindeki gümüş kaplama da muhtemelen bu devirde yaptırılmış. Kadeh–i Şerif’in bu tarihten sonraki hikayesi ise tam bir muamma. Kaplamasında Emir Sibay tarafından teslim alındığı tarih olarak belirtilen hicri 921, miladi takvimle 1515/16’ya denk geliyor. Şam’ın Osmanlılar tarafından alındığı tarih de hicri 922. Şam, Memlük ordusunun Mercidabık’ta imhası sonunda 28 Eylül 1516’da kapılarını Yavuz Sultan Selim’e açmış, Yavuz da bir müddet burada ikamet etmişti. Üzerindeki kitabeyi saymazsak Kadeh–i Şerif’le alâkalı yazılı kaynaklardaki bilgiler en son Ömer bin Abdülaziz devrine kadar ulaşıyor. Kayboldu sanılıyordu Bu tarihten sonra nasıl muhafaza edildiği, Osmanlılara nasıl intikal ettiği konusu bir tarafa, varlığıyla ilgili bilgiye rastlamak dahi mümkün değildi. Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ali Yardım, Peygamberimizin Şemaili isimli eserini yazmadan önce 25 yıl boyunca bu konuları derinlemesine araştırdığını, bütün kaynaklara ulaşmaya çalıştığını; ama böyle bir bilgiye rastlamadığını belirtiyor. Kadeh–i Şerif, Topkapı Sarayı'nda 21/37 no’lu gümüş tas olarak kayıtlarda gözüküyor. Kutsal Emanetler Dairesi'nde, 1400 küsur yıl öncesinin mutlu bir gününden kalan bu hatıranın muhafazasına devam ediliyorE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder