17 Haziran 2015 Çarşamba

egitim
Kur’an’ın indiği, şeytanların sindiği, günahların daha kolay silindiği ay! Ay’la başlayıp Ay’la biten sultan ay! İçinde iman pırıltısı olan herkesin kendi içine biraz daha fazla döndüğü, kendisini daha çok çekip-çevirmek ihtiyacını hissettiği, manevî atmosferini âdeta massettiği veya massetmek istediği ay. Her insanın kendi içindeki gaflet ve günahlar hedefine gerilmiş bir yay: Mübarek Ramazan ayı.
Kötülüklerin cazip gösterildiği çağımızda, iyiliklerin hak ettikleri cazibe içinde sunulmasına, özellikle çocuklarımız açısından büyük ihtiyaç olduğu idraki içinde; gelin bu sene ailece öyle bir Ramazan düşünelim ve yaşayalım ki, şimdiye kadar yaşadığımız Ramazan’ların güzelliklerini taşımakla birlikte, çeşitli yenilikleriyle bizi ve çocuklarımızı daha çok sarsın, etkilesin, alsın ve götürsün.
Biz düşündük, sizlerden de bekliyoruz:
1. Uygun herhangi bir gün veya gecede, aile meclisini toplayarak “Bu Ramazan’da, şimdiye kadar yaptıklarımızdan farklı veya onları geliştirerek, Rabb’imizin daha çok hoşuna gidecek neler yapabiliriz?” sorusu üzerine konuşulması.
Herkes elinde bir defter veya kâğıt, düşünür, tekliflerini yazar, söyler.
2. Büyük zatların özellikle çocukluklarında, Ramazan’da neler yaptıklarının araştırılması ve kendi hayatımıza taşıyabileceklerimizin tespiti, sonra da büyük zevkle kendi hayatımıza uygulanması.
3.Siz olsaydınız ne yapardınız?” oyunu: Çocuklara Ramazan ve oruçla ilgili bir hikâye anlatarak kendilerinin hikâyenin kahramanı olmaları durumunda ne yapacaklarının sorulması.
İşte bir örnek: Osmanlı İmparatorluğu zamanında, bir müdürün memurları, bir Ramazan gününde ona küçük bir sürpriz yapmaya karar verirler. İftara birkaç dakika kala altı yedi kişi birlikte evinin kapısına dayanırlar. Kapıyı açan adamcağız kalabalığı görünce şaşırır. O dar vakitte o kadar insana nasıl yemek çıkaracaklarının sıkıntısı basar ama bir şey de diyemez. Mahcup ve çaresiz, davetsiz misafirleri içeri buyur eder. Sonra alelacele mutfağa koşar ve hanımına içine düştükleri durumu anlatır. Ne yapacaklarını sorar. Zeki hanım şöyle bir düşünür ve gülümseyerek çözümü sunar:
– Efendi, sen hiç üzülme. Ezan okununca önce iftariyeliklerle orucunuzu açın. Sonra akşam namazını kılın. İmam sen ol. İlk rekâtta Yâsin Suresi’ni oku, ikinci rekâtta da Fetih Suresi’ni. O sırada ben çorbayı ve pilavı pişirmiş, salatayı hazırlamış olurum. Namazdan sonra afiyetle yersiniz.
Bu fıkra ve benzerleri, “Bu durumda neler yapılabilir?” gibi sorularla eğlenceli bir şekilde düşündürerek ailece oyun gibi işlenebilir.*
4. İftar sofrasında veya sonrasında bir Ramazan fıkrası, hatırası anlatılabilir. Ailenin, çocuklar da dâhil her gün bir ferdi, seçtiği bir âyet veya hadîsi okur ve üzerinde konuşulur. Veya Ramazan’la ilgili olarak seçilen bir yazı okunur, herkes konu hakkında görüş bildirir.
5. Çok fakir bir aile, büyük saygı gösterilerek iftara davet edilir. Çocuklar arkadaşlarını, evlerine iftara davet eder. Ramazan’la ilgili olup hoşlarına gidecek her türlü uygulama o misafirlerle birlikte yapılır. Çocuklara bu davetlerle ilgili, hoşlarına gidecek aktif görevler verilir.
6. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) sofrasını hatırlamak, dünyanın her tarafındaki muhtaçların hallerini anlamak ve İkram Sahibi Rabb’imizin lütfettiği nimetlerin kıymetlerini daha iyi tefekkür ve O’na teşekkür için, evimizde en az bir iftar akşamında tek çeşit yemeğin veya çok az yiyeceğin olduğu bir sofra kurmak.
O akşam, iftar sofrası için her zaman ne kadar para harcanıyorsa hesap ederek, geri kalacak parayı, çocuklarımızla birlikte ailece kararlaştıracağımız muhtaçlara vermek… Onu da ya çocuklarla birlikte vereceğiz veya sadece çocuklar verecek.
7. Miniklerin yarım gün oruçlara teşvik edilmesi ve ödüllendirilmesi. Onlardan oruç satın almak. Fakat orucun sadece Allah rızası için tutulduğunu ve asıl ödülün Allah tarafından ahirette verileceğini de onların anlayacağı bir dille anlatmak.
Çocuk, sabahtan öğle ezanına kadar orucunu tutup, öğle ezanı okununca iftarını önüne koyup, duasını yapıp yemeğini yiyebilir. Sonra sizin de yardımınızla abdest alıp namazını kılabilir.
8. Birbirine bağlanan yarım oruçlar ve ortaya çıkan düğüm düğüm ip: Bizim komşu Rahime Teyze, çocuklarının tuttuğu her yarım oruç için bir ip kesiyor, sonra tutulan her yarım oruçta o ipleri birbirine düğümle bağlıyormuş. Böylece Ramazan sonunda ortaya yarım oruçları temsil eden düğüm düğüm bir ip çıkıyormuş. O çocukların o iplere nasıl bakacağını bir düşünün! Yıllar içinde asla unutulmayacak, insanın içini kıpırdatacak, ömür boyu saklanacak, torunlara kalacak kadar kıymetli mi kıymetli bir Ramazan hatırası…
9. Hayırda yarış oyunu: Herkes kendi dünyasında, ne yapsa Allah’ın daha çok hoşuna gideceğini düşünerek, her gün, küçük veya büyük, az veya çok (çünkü asıl mesele, büyük veya küçük görünmesi değil, Allah’ın hoşuna gitmesidir) hayır yapar. Her Cuma gecesi, ailede herkes yaptıklarını anlatır. Anlatılanlar özenle hazırlayacağımız “aile hatıra dosyası”na yazılır. “Hayırda yarış için nasıl bir oyun üretebiliriz?” sorusuna cevap aranır ve ailece Ramazan’da, hatta başka zamanlarda da uygulayabileceğimiz oyunlar üretilir ve büyük bir şevkle uygulanır.
10. Ramazan Sandığı: Ramazan için bir “Ramazan Sandığı” hazırlanır. Her gün, herkes o sandığa, kimseye göstermeden ve söylemeden, Ramazan’ın ruhuna uygun olduğunu düşündüğü bir şey atar. Hayır için para (az veya çok), bir ayet, bir hadis, bir güzel söz yazılı kâğıt; bir tefekkür, bir hatıra, bir fıkra, bir şiir, bir mısra, bir bilmece, düşündüğü ve ürettiği uygun herhangi bir şey, bir duygu ifadesi yazılı kâğıt; bayramda gelecek çocuklara verilmek üzere para dâhil güzel bir şeyler, bir teklif, bir dilek… Meselâ, kâğıda bir “Allah” yazar, koyar. Seçtiği bir başka kelime yazar, koyar. “Allah’ım, seni çok seviyorum!” yazar, koyar. Bir dua yazar, Besmele’yle koyar…
Kadir Gecesi’nden sonraki gece, iftardan veya teravihten sonra sandık açılır, hazineler saçılır. Tek tek bakılır, üzerlerinde konuşulur, yapılması gereken ne varsa yapılır. Allah’a şükredip dua edilir. Bundan sonra neler yapılabileceği hakkında konuşulur. Eğer bütün bunlar iftardan ve teravihten sonra bitirilemezse, sahurda da devam edilir. Çocuklar için de büyük bir sevinç ve heyecan vesilesi olur. Gerekirse, ertesi gün veya akşam da devam edilir. Ve o sandık, “Ramazan Sandığı” gelecek sene kullanmak üzere saklanır.
Sandık kilitli olmalı ve içine atılacaklar, sandık açılmadan atılabilmelidir.
11. Gittiğimiz veya duyduğumuz Ramazan etkinlikleri içinde Ramazan’ın ruhuna en uygun ve güzel olanları seçmek. Ailece, 1., 2., 3. diye sıralamak ve organize edenleri, uygulayanları, katkıda bulunanları telefonla arayarak ya da e-posta göndererek tebrik ve teşvik etmek… Keza, o ruha uygun TV ve radyo programları, gazete ve dergilerdeki Ramazan sayfa ve yazıları içinde en güzellerini seçmek ve ilgilileri takdir ve teşvik etmek. Bu takdir, tebrik ve teşviklerde mutlaka çocuklar da bulunmalı, yerine göre onlar da konuşmalıdır.
12. Aile içinde herkesin seçtiklerinin, yazdıklarının, çizdiklerinin veya yaptıklarının sergileneceği, âdeta her gün zenginleşen, ailece süsleyeceğimiz bir “Ramazan Panosu” hazırlamak.
13. Çok değerli bir insanı ziyaret etmek. Ona sorular sorup dinlemek ve eğer mümkünse evimize iftara davet etmek. Giderken elimizde küçük de olsa bir hediye olursa, daha güzel olur. Topluma faydalı bir kurumu –mümkünse ailece– ziyaret etmek… Sorular sormak, yaptıkları ve yapmayı düşündükleriyle ilgili bilgiler almak.
14. Ramazan umresi hakkında sohbet etmek, yaşayanları dinlemek ve ilgili uygun yazıları çocuklara okutup dinlemek. Gidebilecekler için, o heyecanı oluşturduktan sonra, Ramazan umresi niyetiyle herkesin para biriktirmeye başlaması. İsterseniz bunun için de bir “Ramazan Umre Sandığı” veya “Umre Sandığı” uygulaması başlatabilirsiniz.
15. Ecdâdın “Sadaka Taşları”ndan yola çıkarak, evinizde küçük bir “İyilik Kutusu” uygulaması başlatabilirsiniz. Sonra da, çocuklarla birlikte, yardımı kimlere yapalım görüşmesi yapabilirsiniz.
16. Bir Ramazan hediyesi: Sevdiklerinize, tertemiz bir kalp ve gülen gözlerle, “Bu bir ‘Ramazan Hediyesi’dir!” diyerek, Ramazan’ın atmosferini hatırlatacak ve Allah için sevgiyi artıracak küçücük de olsa bir hediye sunabilirsiniz.
17. Bu Ramazan’da en az bir sure, bir hadis ezberleyip, manası üzerinde durabilir ve o Ramazan’ın bir hatırası olarak saklayabilirsiniz. Dostum Fahri Sevimli, “Tebâreke Suresi, geçen Ramazan’ın bana hediyesidir.” demişti. Sizin için ise kısa bir sure olabilir. Bakalım bu Ramazan’ın hediyesi kime, ne olacak?
18. Ramazan alışverişlerini mümkün olduğu kadar çocuklarla birlikte ve onların görüş ve düşüncelerini de alarak yapmak. Özellikle çocukların oruçlu olduğu günlerde iftar yemekleri onların görüşleri alınarak hazırlanabilir.
19. Orucu ve Ramazan’ı anlatmak: Aile içinde en büyükten en küçüğe herkesin kendi kendine şu soruyu sorması: “Bugün kaç kişiye, bir cümleyle bile olsa, orucun ve Ramazan’ın güzelliğinden bahsettim?” İşte bir cümle: Oruç tutmak ne güzel!
20. Evdeki mahya: Aile, Ramazan’dan önce camiler için mahya sözleri düşünebilir ve telefonla veya bizzat görüşerek yetkililere teklif edebilir. İsterse, evlerindeki Ramazan Panosu’na da süslü bir şekilde yazıp asabilir.
21. En az bir veya birkaç defa ailece hep birlikte evden çıkarak terâvih için camiye gitmek.
22. Her iftar sofrasında ailenin bir başka ferdinin dua etmesi.
23. En az bir veya birkaç akşam namazını bütün ailenin cemaatle kılması ve namazdan sonra imamın yüksek sesle dua etmesi.
24. Bazı dostların uyguladığı gibi, sahur davetleri, sohbet ve eğlenceleri. Bu, çocuklara da, büyüklere de çok değişik bir Ramazan atmosferi yaşatır.
25. Bir iftarı, bulunduğunuz yere göre, bir gemide, bir sahilde, bir caminin yanında, avlusunda veya başka hoş ve değişik bir atmosferde yaşayabilirsiniz.
26. Herkes bir cümleyle de olsa günlük tutar ve Cuma geceleri aile meclisinde, okuyabileceklerini okur. Hatta okuma yazma bilmeyen küçüklere annesi, babası veya bir başka büyüğü, “Okuma-yazmayı bilseydin, bugün günlüğüne ne yazardın? İstersen sen söyle, ben yazayım.” der ve kâtipliğini, rehberliğini yaparak onun günlüğünü tutar.
27. Aile içinde, Kadir Gecesi’nden önce, “O gecede ne yapsak Allah’ın daha çok hoşuna gider?” sorusu sorulur; gelecek cevaplar üzerinde düşünülür ve neler yapılacağı kararlaştırılır.
28.Bugün kaç kişiyle bayramlaşıp, ‘Bayramınız mübarek olsun!’ deyip tebrikte bulundun, memnun ettin, gönlünü aldın?” şeklinde bir yarışma yapılır.
29.Bu uygulamalardan hangilerini Ramazan’dan sonra da devam ettirelim?” sorusuna cevap aranır. Sonra da, “Hangilerini gelecek Ramazan’a taşıyalım?” diyerek gelecek Ramazan için görüş alışverişi yapılır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder