6 Mayıs 2015 Çarşamba

[​IMG]

Recep ayının 27. gecesini bütün müslümanlar Miraç Kandili olarak kutlarlar...
Müslümanlar; Hz. Muhammed'in Mekke'deki Mescid-i Haram'dan, Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya götürüldüğüne, oradan da gökleri asarak, Cebrail'in bile giremediği Sidretül Münteha'yı geçerek Allah'ın katına ulaştığına inanırlar.
Işte bu olaya; ''MIRAÇ'' ya da ''GÖĞE YÜKSELİŞ'' denir.
Bütün kandil gecelerinde olduğu gibi, bu mübarek gecede de; namaz kılmalı, Kur'an-i Kerim okumalı, bolca dua edip, çokça tövbe ederek bizleri yaratandan af dilemeliyiz..
Böyle kutlu gecelerin yüzüsuyu hürmetine aile büyüklerimizin ve akrabalarımızın hatırı sorulup, gönülleri alınmalı ve çevremizdeki ihtiyacı olanların yardımına koşmalı... Bunlardan gelecek sevap da gelmiş geçmiş bütün rahmetlilerimizin ruhlarına armağan edilmeli... En önemlisi de sadece böyle günlerde değil, ömrümüzün sonuna kadar doğru ve iyi İnsan olmaya özen göstermemiz gerektiğini aklımızdan hiç çıkarmamalıyız...
Bu geceye özel ibadetler şöyle;
Mirac gecesinde 12 rekat nafile ''hacet namazı'' kılmalı, (Mirac gecesinin sabahı) oruçlu olmalı, çekebildiğimiz kadar da seyyüdül istigfar çekmeli ve yine Miraç gecesinin sabahında öğle ile ikindi namazı arasinda 4 rekat ''nafile namazı'' kılmalı ve ayrıca yatsı namazından sonra 12 rekatlık ''hacet namazı'' kılmak çok sevapmış...
Bu namazın kılınışı:
Önce namaza niyet etmeliyiz.
''Ya Rabbi, senin rızan için niyet ettim bu namazı kılmaya. Bu mübarek gecenin yüzüsuyu hürmetine yaptığım bütün hayır ve duaları kabul eyle.. Bilerek veya bilmeyerek, şimdiye kadar, yapmiş olduğum bütün hata ve günahlari da bağışla yarabbim.''
Iki rekatta bir selam verip, her rekatta Fatihadan sonra 10 kere ihlas suresi okumalıyız...
Namazdan sonra: 4 Fatiha, 100 defa ”SubhanAllahi ve’l-hamdü lillahi vela ilahe illahlahü vAllahü ekber. Vela havle vela guvvete illa billahi’l-aliyyil-aziym” deyip, 100 defa istigfar, 100 defa da salevat-ı şerife okuduktan sonra dua edip yaşadığımız hergün için Allah'a şükür etmeliyiz...

Üç Aylar¸ Kamerî Takvime göre¸ Recep¸ Şaban ve Ramazan aylarıdır. Bu aylar¸ rahmet dalgalarının başladığı¸ mânevî huzur ve sükunun kalplere doğduğu¸ ilahi rahmetin coştuğu aylardır. Bu aylar girince¸ mü’minlerin ruhlarını mânevî bir hava kaplar. Bu mübârek aylar içerisinde öyle feyizli ve bereketli geceler vardır ki¸ Yüce Allah’ın rahmeti¸ bu gecelerde mü’minler üzerine yağmur gibi yağar.
Üç aylardan ilki olan Recep ayının mânevî değerine Kur’an-ı Kerim’de ve Hz. Peygamber’in hadis-i şeriflerinde işaret buyurulmuştur. Tevbe Sûresi’nin 36. âyetinde şöyle buyurulmaktadır:
“Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında¸ Allah katında ayların sayısı onikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu¸ Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin...”
Âyette ifâde edilen “haram ayları”nın¸ “Zilkâde¸ Zilhicce¸ Muharrem ve Recep” ayları olduğunu Sevgili Peygamberimiz¸ şu hadisleriyle açıklamışlardır:
“Muhakkak zaman Allah’ın yarattığı günkü şekliyle akıp gitmektedir. Sene oniki aydır. Onlardan dördü haram aylarıdır. Bunlardan üçü peşpeşedir: Zilkade¸ Zilhicce¸ Muharrem¸ bir de Cemâziyel-âhir ile Şaban ayları arasında olan ve Mudar Kabilesi’nin ayı Recep’tir.”(1)
Recep Ayı¸ gerek İslam’dan önce¸ gerekse İslam’dan sonra mukaddes bilinen bir aydır. İslam dînî gelmeden önce¸ bu ay girer girmez¸ Arap kabileleri arasında harp etmek¸ baskın ve çapulculuk yapmak yasaklanır¸ herkes kendisini bu ayda güven içinde hissederdi. İslam geldikten sonra da¸ bu aya olan hürmet devam ettirildi. Bu ay¸ Regâib ve Mirac gibi mübârek geceler ve ilahî tecellilerle şereflendirildi.
PEYGAMBERİMİZİN (S.A.V) ÜÇ AYLAR İÇİN YAPTIĞI ÖZEL DUA

Recep ayının başlangıcında Peygamberimizin şöyle duâ ettiği rivayetler arasında yer almaktadır:
“Ey Allah’ım! Recep ve Şabanı bize mübârek kıl¸ bizi Ramazana kavuştur.”(2)
Ülkemizde¸ yukarıdaki beyanlar ışığında¸ asırlardır bir “üç aylar” geleneği oluşmuş; Ramazana hazırlık¸ Recep ayının girmesiyle başlar hale gelmiştir.
Bu aylar mübârek gecelerle doludur. Recep ayının ilk Cuma gecesi¸ Regâib gecesi¸ 27. gecesi¸ Mirac gecesidir. Şaban ayının 15. gecesi Berat gecesi¸ ramazan ayının 27.gecesi de Kadir gecesidir.

ÜÇ AYLAR NASIL DEĞERLENDİRİLMELİ? 

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bu aylarda daha çok ibadet etmiş ve bizlere, bu aylarda ibadetlerimizi artırmamızı ve günahlardan kaçınmamızı tavsiye etmiştir. Müslümanların tutmakla yükümlü oldukları farz olan orucun Ramazan ayının tamamı oluşu, Recep ve Şaban aylarında, Peygamberimizin zaman zaman oruç tutması bu aylarda yapılması gereken ibadetlerin başında oruç tutulması gerektiğini ifade etmektedir. Üç aylar içinde alışkanlık kazanılması gereken ibadetlerden biri de nafile namazlardır. Farz namazlarla beraber kıldığımız sünnetlere ilaveten, teheccüd, kuşluk, evvabin gibi nafile namazları da kılmaya alışkanlık kazanmaya çalışılmalıdır. Nafile ibadetlerinde Allah (c.c.) katında büyük ecri vardır. Konuyla ilgili bir hadiste "Allahü Teala buyuruyor ki, hiçbir kulum kendisine farz ettiğim şeylerden bence daha sevimli bir şeyle bana yakınlık kazanmamıştır. Nafile ibadetlerle durmadan bana yaklaşır. Nihayet onu severim" buyrulmaktadır. 

Bu hadis-i şerif farz ibadetlerin dışında nafile olarak tutulan orucun, verilen sadakanın, nafile kılınan namazların ve nafile olarak yapılan tüm ibadetlerin Allah katında ne kadar çok değer verilen ve kıymete haiz ameller olduğunu göstermektedir. Bu bereketli aylar içinde ibadetlerde yoğunlaştığımız gibi ibadet içinde değerlendirilen dua etmeye de önem vermeliyiz. İbadetlerle ve dualarla ihya edilmeye kalbimizin ihtiyacı vardır, insanın dua etmesi yaratılışının gayesi, kulluğunun da en güzel ifade şeklidir. Bu gerçek "Ey Muhammed! De ki duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin" ayetinde ifadesini bulmaktadır. Manevi bir ticaret mevsimi olan bu aylarda farz ve nafile ibadetlere önem verdiğimiz kadar nefis muhasebesi yapmak suretiyle kötü sayılabilecek alışkanlıklarımız varsa onları da terk etmeye çalışılmalıyız. Üç aylar içinde idrak ettiğimiz bereketli gün ve geceler, hoş olmayan davranışlarımızın giderilmesine vesile olmalıdır. Üç ayları bir fırsat bilerek Rabbimizin bize sunduğu affımıza vesile olacak rahmet ve mağfiret lütufları olarak değerlendirilmeye çalışmalıyız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder