Aziz ve muhterem kardeşlerim,[1]
Bu gece hadîs-i şeriflerde çok mühim bir gece olarak beyan edilmiştir. Bu gecenin dört adı vardır diyor alimler. Birisi,
leyle-i Berâe yani Berat Gecesi, birisi
leyle-i Sâk, birisi
leyle-i rahmet, birisi
leyle-i mübareke. Peygamber (sas.) hazretleri bu geceyi anlatırken, Şaban ayının yarısı olan gece manasına
“leyletü’n-nısfi min şa’bân” diye buyurmuş. Ve bu gecenin nasıl önemli bir gece olduğunu anlamanız için Peygamber efendimizin hadis-i şeriflerinden bu hususta size üç tane hadis-i şerif okumak istiyorum; Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz Abdullah ibn Mes’ud’dan Deylemi’nin rivayet ettiğine göre:
لا يحجب قول لا إله إلا الله عن الله إلا ما خرج من فم صاحب الشاربين ليلة النصف من شعبان (الديلمى عن ابن مسعود) أخرجه الديلمى (5/166 ، رقم 7837) .
“
Lâ yuhcebu kavlü lâ ilâhe illallah anillah illa mâ harece min femi sahibi şâribîn leylete’n-nısfi min şa’ban.” Sadaka Resûlullah fî mâ kâle ev kemâ kâle.
Bu gecenin özelliklerinden, güzelliklerinden, mükemmelliklerinden, değerinden, sevabından birisi de şudur ki, “
Lâ yuhcebu kavlü lâ ilâhe illallah anillah” bu gecede söylenmiş olan
lâ ilâhe illallah sözü ki çok önemli bir sözdür. Allah’ın çok sevdiği bir zikiridir.
Lâ ilâhe illallah sözü Allah’ın huzuruna varmaktan engellenmez.
“İlla mâ harece min femi sahibi şâribîn.” “Ancak bazı günahları işlemiş olan insanların, –şâhîn diye de rivayet var- bazı lekeli, kusurlu insanların ağzından çıkan söz hariç” diye buyurulmuş.
Yani biraz açıklayarak söylemem gerekirse, insanların ibadetleri eğer güzel değilse melekler onu Allah u Teâlâ Hazretleri’nin huzuruna sunmazlar, götürmezler, çıkartmazlar. Ve gökteki melekler o ibadetlerin yolunu keser, bu kusurlu ibadettir, bunun sahibi günahkardır, bunun sahibi riyakardır, bunun sahibi içkicidir, bunun sahibi kötü huyludur filan diye neyse sebebi, o sebepten dolayı ibadetini geçirmezler. Yani makbul olmaz, dergâh-ı izzete vasıl olmaz.
Bu gecede
Lâ ilâhe illallah sözü için bir engel olmadığını bildiriyor, müjdeliyor Peygamber Efendimiz. Yani demek ki çok çok
Lâ ilâhe illallah diyelim ki Cenâb-ı Mevlamızın huzuruna o güzel söz ulaşsın. Rabbimiz bize rahm eylesin, lütfeylesin.
“İlla mâ harece min femi sahibi şâribîn.”veya şâmeyn rivayeti ve başka rivayetler de var. Yani bazı kusurları olan insanlar müstesna deniliyor..
Bu kusurların neler olduğunu, yani bu gecede affı mağfiret olunmayacak, ibadeti kabul olunmayacak kimselerin hangi bedbaht, hangi bahtsız, hangi yüzü kara, hangi kötü kullar olduğunu bir başka hadis-i şeriften okuyacağız. Bakalım kimlerin ibadetleri makbul değilmiş. Bir kere şunu anlıyoruz; bu gece ibadetlerin çok makbul olduğu bir gündür, gecedir. Tamam ama, bazılarının kabul olmazmış. Allah bizi duası, ibadeti kabul olmayanlardan etmesin.
Kimler olduğunu Ebû Musa el Eş’ari (ra.)’ın rivayet ettiği, İbn-i Mace’nin naklettiği bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (sas.) şöyle bildiriyor:
ان الله ليطلع في ليلة النصف من شعبان ، فيغفر لجميع خلقه إلا لمشرك أو مشاحن
“
İnnellahe le yettaliu fî leyleti’n-nısfi min şa’bân fe yağfiru li cemî’i halkihî illâ li müşrikin ev müşâhin” Allah u Teâlâ Hazretleri Şaban’ın yarısı gecesinde, yani Berat gecesi dediğimiz gecede tecelli eyler.
“Fe yağfiru li cemî’i halkihî” Müslüman kullarının hepsini mağfiret eder. Mahlukatından müslüman olanların hepsini mağfiret eder.
“
İllâ li müşrikin” Müşrikleri mağfiret etmez. Kafirleri müşrikleri mağfiret etmez.
“Ev müşâhin” Yahut da kindar, kardeşine kinli düşmanlık yapan müslümanı affetmez.
Buradan anlıyoruz ki, bir kere müşrik olanlar, Allah’ın bu gece tecelli edecek lütfuna, rahmetine erişemiyecekler. Çünkü Allah u Teâlâ Hazretleri müşrik kullarını zaten sevmediğini ve cennetine sokmayacağını bildiriyor.
Tabi burada şu manaya olabilir. Kendisini mümin sandığı halde; yani müslüman anne babadan doğmuş veya lâ ilâhe illallah demiş İslam dinine girmiş olduğu halde, bazı insanlar sözleri ve davranışları ve düşünceleriyle şirke düşerler. Esas itibariyle kendisini müslüman sanır ama, yaptığı iş ve günah ve söylediği söz ile müşrik durumuna düşerler. Öyle o durumda olanları affetmez. Yoksa affedecekti ama, öyle bir duruma düştü diye affetmez manasına da düşünülebilir bu hadis-i şerifteki bu müşrik sözünün manası.
Mesela, kadere inanmayıp da, gelen şeyin Allah’tan geldiğini düşünmeyip de abuk-sabuk laf söyleyen o zaman müşrik olmuş oluyor. Yaptığı bir ibadeti Allah rızası için yapmayıp da riya için, halk görsün, falanca adam görsün de ondan ben bir menfaat sağlayayım diye riyakarane yaptı mı, o zaman şirk-i hafi oluyor, gizli şirk oluyor. Bundan dolayı affedilmemiş olabilir.
Daha başka affedilmeyen insanlar da zikredilmiştir başka hadis-i şeriflerde. O hadis-i şeriflerden faydalanarak bu geceden istifade edemiyecek o kötü insanları sıralayalım.
1. Kahinler veya sihirbazlar: Maalesef müslümanların içinde de yıldız falına, gazetelerdeki abuk-sabuk laflara, sihire, büyüye, kahine inananlar çıkıyor veya bu işi yapanlar çıkıyor. Onlar da mağfiret olmayacak.
2. İçkiye düşkün olanlar, yani ayyaşlar: Ayyaşlarda affolmayacak.
3. Ebeveynine, anne-babasına asi olanlar: Onları incitmiş, kendisine küstürmüş olan, ana babasına iyi evlatlık yapmamış olanlar affolunmayacak.
4. Zinada israr eden, zinada devam eden affolunmayacak diye bildiriliyor.
Demek ki çok güzel bir gecedeyiz. Bu gecede Allah ibadetleri kabul eder, lâ ilâhe illallah sözünün önüne bir engel çıkmaz, ibadetlerin önüne bir engel çıkmaz. Yalnız şu saydığım insanlar müstesna.
Tabi elhamdülillah müşrik değiliz, elhamdülillah sihirle kehanetle ilişkimiz yok, elhamdülillah içki ile ilişkimiz yok, elhamdülillah anne babamıza karşı küs, onların bizi sevmemesine sebeb olacak, küstürecek bir şeyler yapmış değiliz. Sevinebilir böyle yapmayan insanlar. Zina etmemiş olanlar bu geceden istifade edecek insanlar arasına girmiş oluyor.
Diğer bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz bu gecede neler yapmak gerektiğini de tavsiye ederek buyuruyor ki:
إذا كان ليلةُ النصفِ من شعبانَ فقومُوا ليلتَها وصومُوا يومَها فإنَّ اللهَ ينزلُ فيها لغروبِ الشمسِ إلى سماءِ الدنيا فيقولُ ألا مستغفرٌ فأغفرَ له ألا مسترزقٌ فأرزقَه ألا مُبْتلًى فأعافيَه ألا سائلٌ فأعطيَه ألا كذا ألا كذا حتى يطلعَ الفجرُ (ابن ماجه ، والبيهقى فى شعب الإيمان عن على)
“
İzâ kâne leylete’n-nısfi min şa’bân” Şabanın yarı gecesi, yani berat gecesi, işte şu gece olunca;
“
Fe kûmû leyletehâ” Bu gece kalkın. Yani namaza gayretli olun, namaz için kalkın, namaza durun.
Tabi bu namaz sevap kazanmak için gece kalkılıp kılınan namazlar, yani teheccüd namazı cinsinden namazlardır.
“
Kûmû leyletehâ”Geceleyin kalkıp namaz kılarak ihya edin.
Demek ki bu gece az uyuyacağız, bu gece çok namaz kılacağız; Peygamber Efendimiz öyle tavsiye ediyor.
“
Ve sûmû yeymehâ” Gününü de oruçlu geçirin.
Şimdi bu gecenin gündüzü hangisidir? Bu gecenin gündüzü yarın sabah başlar. Demek ki yarına da, Peygamber Efendimizin tavsiyesini tutabilecek durumdaysak yarına da oruç tutacağız. Hem bu gece, gece namazına kalkacağız, geceyi ihya etmeye çalışacağız, namaz kılmaya çalışacağız; hem de gündüzü oruç tutacağız. Demek ki sahura kalkıp yarına oruca niyetleneceğiz.
“
Fe innellâhe” Çünkü Allah u Teâlâ Hazretleri
“Yenzilü fîhâ li ğurûbi’i-şemsi ile’s-semâi’d-dünyâ” Güneşin batması ile beraber bu akşam Allah u Teâlâ Hazretleri en yakın semaya tecelli eyler.
“es-semâü’d-dünyâ” demek en yakın sema demek. Yedi kat semavattan dünyaya en yakın olan semaya “
es-semâü’d-dünyâ” derler. Dünya burada en yakın demek. bizim dünya dediğimiz kelimeyi Araplar o manaya kullanmazlar. Bizim dünya dediğimiz zaman anladığımız şeyi ifade etmek için
Arz kelimesini kullanıllar. Dikkat edilirse burada arz denmiyor.
Onun için “
es-semâe’d-dünyâ” derken, bunu terceme ederken nasıl düşüneceğiz, terceme edeceğiz? En yakın semaya nüzul eder, tecelli eder Cenâb-ı mevla. Yani kullarına yakınlaşır.
Tabi Allah u Teâlâ Hazretleri her yerde hâzır ve nâzırdır. “
Ve hüve ma’aküm eyne mâ küntüm” ayeti bunu kesin gösteriyor. Her yerde hâzır ve nâzırdır. Ama bu Şaban ayının yarı gecesi olunca, güneş batar batmaz semâ-i dünyaya nüzul eder ne demek? Cenâb-ı Mevlâ’nın rahmeti en yakın semaya iner. Allah u Teâlâ Hazretleri’nin ikramları geliyor demektir. Bu gece Allah’ın ikramları olacak demek.
“
Fe yekûlü elâ müsteğfirun fe eğfira lehû” Buyurur ki Allah u Teâlâ Hazretleri: Yok mu bir günahına istiğfar edecek, mağifret isteyecek olan ki, etsin de onu affedeyim. Yok mu? Yani bu bir teşviktir.
Demek ki bu gece: Ya Rabb! Bütün günahlarımı affı mağfiret et. Ya Rabbi beni bağışla. Ya Rabbi beni affına mazhar eyle diye dua etmesi lazım müslümanların.
“
Elâ müsterzigun fe erzugahû” Yok mu benden kazancının, rızkının artmasını, bol olmasını isteyen, onu rızıklandırayım. Yok mu benden rızık isteyen rızkını vereyim der. Demek ki ya Rabbi bize rızkımızı tertemiz, bol ver. Kıtlığa uğratma. Açlığa, sefalete, fakirliğe düçar etme diye dua edeceğiz.
“
Elâ mübtelen fe ü’âfiyehû” Yok mu bir hasta olmuş olan, dertli olan bir kul, derdinin, hastalığının geçmesini istesin de ben onu şifayâb edeyim. Ben onu afiyete kavuşturayım der. Demek ki Ya rabbi benim maddî, manevî, aklî, kalbî, ahlakî hastalıklarıma, şu şu kusurlarıma şifa ver ya Rabbi diye dua etmemiz lazım. Allah hastalara da şifa verecek, rızık isteyene de rızık verecek, günahkarın da günahını mağfiret edecek.
“
Elâ sâilün fe u’tiyehû” Yok mu bir şey isyteyen benden, istesinde istediğini vereyim. Demek ki isteyeceğiz, isteyince de Allah u Teâlâ Hazretleri vereceğini bildiriyor.
“
Elâ kezâ, elâ kezâ”daha böyle sıralar. Sadece bunlar değil, daha başka duaları olan, daha başka istekleri, talepleri olanlara da yok mu bunu isteyen, yok mu şunu isteyen; ne ihtiyacı olan varsa, o ihtiyaç sahiplerinin istediklerini de Allah u Teâlâ Hazretleri ihsan edecek.
Ve o sesleniyor kullarına. Yani Allah u Teâlâ Hazretleri kullarına: Ey kullar! Yok mu içinizde şunu isteyen bunu isteyen diyor. Yani ben istiyorum deyip te kalkıp da insan isterse verecek demek ki.
“
Hattâ yatlu’a’l-fecr” İmsak kesilip tan yeri atıncaya kadar. Yani doğu tarafı aydınlanmaya başlayınca oruca başlıyoruz ya. Sabahın vakti giriyor ya. O zamana kadar. Hazreti Ali Efendimiz’den rivayet edilmiş bu hadis-i şerif.
Demek ki, Şaban-i şerifin yarısı gecesinin mübarek bir gece olduğu, kesin olarak bu okumuş olduğum üç hadis-i şerifden anlaşılıyor.
Sonra bir başka hadis-i şerif daha söyleyeceğim. Kaynaklar Osman b. Muğire’den rivayet etmiş. İbn kesir tefsirinde geçiyor.
تقطع الآجال من شعبان إلى شعبان حتى إن الرجل لينكح ويولد له وقد خرج اسمه فى الموتى (ابن زنجويه عن سعيد بن المسيب عن أبى هريرة . الديلمى عن عثمان بن الأخنس)
“
İnne Rasûlallah sallallahu aleyhi ve sellem kâle” Peygamber (sas.) Efendimiz buyurmuş ki:
“
Tukta’u’l-a’câlu min şa’bani ilâ şa’ban” Eceller Şaban’dan Şaban’a tespit olunur, kesinleşir.
“Hatta inne’r-racüle le yenkihu ve yûledü lehû fe kad uhrice’s-mühû fi’l-mevtâ” Hatta öyle olur ki, adam kalkar evlenir, adamın çocuğu olur, ama onun ismi o sene öleceklerin listesine geçmiştir bile. Bilmiyor. Şaban’dan Şaban’a bu tespitler yapılır diyor.
Şimdi Şaban ayı ve şabanın ortası ile ilgili bu hadis-i şerifleri okuduk. Bunları okuyarak önce başlamamın sebebi var.
Duhan suresinde Allah u Teâlâ Hazretleri buyuruyor ki:
Bismillahirrahmanirrahim
سُورَةُ الدُّخَانِ
حٰمٓۜ ﴿1﴾ وَالْكِتَابِ الْمُب۪ينِۙ ﴿2﴾ اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ ف۪ي لَيْلَةٍ مُبَارَكَةٍ اِنَّا كُنَّا مُنْذِر۪ينَ ﴿3﴾ ف۪يهَا يُفْرَقُ كُلُّ اَمْرٍ حَك۪يمٍۜ ﴿4﴾ اَمْرًا مِنْ عِنْدِنَاۜ اِنَّا كُنَّا مُرْسِل۪ينَۚ ﴿5﴾ رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَۜ اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُۙ ﴿6﴾ رَبِّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَاۢ اِنْ كُنْتُمْ مُوقِن۪ينَ ﴿7﴾لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ يُحْي۪ وَيُم۪يتُۜ رَبُّكُمْ وَرَبُّ اٰبَٓائِكُمُ الْاَوَّل۪ينَ ﴿8
1. Hâ Mîm.
2. Vel kitâbil mübin.
3. İnnâ enzelnâhu fî leyletin mübâreketin innâ künnâ münzirîn.
4. Fîhâ yüfraku küllü emrin hakîm.
5. Emran min ‘ındinâ innâ künnâ mürsilîn.
6. Rahmeten min rabbik. İnnehû hüve’s-semî’ul alîm.
7. Rabbi’s-semâvâti vel ardı vemâ beynehüma in küntüm mükınîn.
8. Lâ ilâhe illâ hüve yuhyî ve yümît. Rabbüküm ve rabbü âbâikümül evvelîn.
1. Duhan suresinin 8 ayet-i kerimesi. Bu sekiz ayet-i kerimede
Hâ Mîm diye başlıyor sure. Yedi tane
Hâ Mîm ile başlayan sure vardır. Allah u Teâlâ Hazretleri bu
Hâ Mîm’lerin manasını sırf Peygamber (sas.)’e, ihsan eylemiş. Daha önceki kendisine Tevrat’ı, İncil’i, Zebur’u indirdiği peygamberlerine vermediği özel ikrâmâtından bu yedi
Hâ Mîm’ler.
Duhan suresi de
Hâ Mîm diye başlıyor.
Hâ ve
Mîm,
H harfi ve
M harfi demek. Yani iki tane harf ile başlıyor. Bu harflerin ne anlama geldiği üzerinde alimlerden çeşitli rivayetler var; çeşitli kanaatlere varmışlar. Bazıları diyorlar ki, bu Allah u Teâlâ Hazretleri’nin isimlerinden bir kelimedir. Bazıları diyorlar ki, daha önceki, daha sonraki surelerin başındaki tek tek harflerle birleştiği zaman bir mana ifade eder. Böyle bir remizdir. Bazıları diyorlar ki,
Hâ’sı Rahman’dan,
Mîm’i Rahim’den işarettir. Yani Rahman ve Rahim demektir. Bazıları daha başka fikirler söylüyorlar. Ama kesin olarak bunların ne manaya geldiği peygamber efendimize malum. Kur’an’ın esrarından sırlar. Böyle başlıyor.
2. “Vel kitâbil mübîn.” Beyanı çok güzel, ifadesi apaçık, pırıl pırıl olan kitaba yemin olsun ki diye ikinci ayeti kerime böyle bir yemin veriyor.
Allah u Teâlâ Hazretleri Kur’ân-ı Kerîm’in bir yerinde böyle bir yemin verdiği zaman, ondan sonra gelecek işin çok mühim olduğunu gösterir. Biz de mühim bir şeyi anlatmak için yemin ediyoruz ya. Allah u Teâlâ Hazretleri de böyle bir ayeti kerimede yemin ile başlamışsa söze, ondan sonra gelecek şey mühim demektir.
Burada neye yemin ediyor? Mühim şeye yemin eder. Biz mesela, vallahi deriz, yemini Allah’a yaparız. Veyahut yeminin bir başka çeşidi, ananın babanın başı için denir mesela. Bu da bir çeşid yemin sayılıyor.
Allah u Teâlâ Hazretleri; “ifadesi güzel, pırıl pırıl, mübin olan o kitaba yemin olsun ki” diye başlıyor. Bu ‘O kitab’ dediği, ya
Levh-i Mahfuz’dur demiş alimler, ya da
Kur’ân-ı Kerîm’dir. Yani Levh-i Mahfuz çok önemli. Kur’ân-ı Kerîm de Allah’ın hidayet kaynağı, sırat-ı müstakimi, hablullahi’l-Metin’i. Bu ikisi de mübin.
3. “İnnâ enzelnâhu fî leyletin mübâreketin” ‘Biz onu (
Hû, O demek) mübarek bir gecede indirdik, inzal eyledik’ buyuruluyor. Buradaki
O dediği, bu
‘el kitâbü’l-mübîn’ dir. Yani o pırıl pırıl, beyanı güzel, ifadesi parlak, her şeyi açıklayan kitap. O’nu biz bu mübarek gecede indirdik.
Şimdi, ‘Kur’ân-ı Kerîm’i indirdik’ demek olur bu manasıyla.
Leyle-i mübâreke o zaman hangisidir? ‘Mübarek bir gecede indirdik.’ Bazı alimler demişler ki, bu işte mübarek gece, Şaban’ın yarsısı gecesidir. İkrime ve bazı diğer alimler böyle demişler. Bu gece Şaban’ın yarısı gecesi. Neden? Çünkü devamında,
İnnâ künnâ münzirîn. deniliyor.
4. "Fîhâ yüfraku küllü emrin hakîm" O gecenin içinde hikmetli, sağlam, değişmez, hükümler o gece ayrılır. Demek ki, “Allah’ın ahkamının ayrıldığı gecedir.” denildiğine göre, hemen burada yukarıda okuduğumuz hadis-i şerifleri hatırlayacağız. Ne buyuruyor Peygamber Efendimiz:
“Eceller Şaban’dan Şaban’a tespit olunur, kesinleşir. Hatta öyle olur ki, adam kalkar evlenir, adamın çocuğu olur, ama onun ismi o sene öleceklerin listesine geçmiştir bile. Bilmiyor. Şaban’dan Şaban’a bu tespitler yapılır diyor. Yani muhkem emirler, Allah’ın değişmez hükümleri. Tabi,
“İza câe ecelühüm felâ yeste’hirûne sa’aten ve lâ yestekdimûn.” İnsanların ecelleri değişmiyor.
O zaman bu mübarek gece Şaban’ın yarısı gecesi olabilir diye, buradan bir ihtimal olarak şey yapılıyor.
Bazı kimseler bu gecenin, Kadir Gecesi olduğunu söylemişler. Fakat, Kadir Gecesi diyenlerin sözleri, diyorlar ki, Sure-i Kadir de “
Tenezzelü’l-melâiketü ve’r-ruhu fîhâ bi izni rabbihim min külli emr.” deniliyor. Her emr için iner. Sonra “
İnnâ enzelnâhu fî leyleti’l-kadri” deniliyor. Buralardan madem Kadir Gecesi’nde indirilmiş, bu gecede de bir şeyin indirilmesinden bahsediliyor. Madem emirler geliyormuş, işte orda da emirler geliyor. Binaenaleyh bu gece Kadir Gecesi’dir demişler ama, emirler sadece bir zamanda gelmiş olmayabilir. Muhtelif zamanlarda gelmiş olabilir. Nitekim de Kur’ân-ı Kerîm’in ayetleri muhtelif zamanlarda inmiştir. Binaenaleyh, o gece denilen şeyin iki ayrı gece olması mümkündür. Ve Şaban’ın yarısı gecesinin de çok mübarek bir gece olduğu muhakkaktır.
Bu geceye leyle-i mübareke deniliyor.
İnnâ enzelnâhu fî leyletin mübâreketin innâ künnâ münzirîn. Mübarek gecede indirdik.
Bu gecenin bir adı mübarek gecedir. Mübarek ne demek? hayrı ve bereketi çok fazla demek. Hayırlı gece.
Bir adı leyle-i berâe. Yani berâet etme gecesi. Suçlu mahkemede muhakeme olur, sonunda sen suçsuzmuşsun, seni salıveriyoruz, azad ediyoruz. İşte böylece berât etmiş olur. Bu geceye berâe gecesi deniliyor. Çünkü Allah u Teâlâ Hazretleri; yok mu benden affını isteyen, haydi affını dilesin affedeceğim dediği gece. Affolacak.
Leyle-i Sakk (iki kef ile) da denmiş. O da senet demek. Eski devirde vergiler alındığı zaman, senin vergin tamamen alınmıştır diye imzalarmış vergi memuru, verirmiş eline. Yani makbuz gibi, senin işin halloldu manasına. Leyle-i Sakk demek yine Leyle-i berâe demek, yani berat gecesi demek. Beratı verilmiş oluyor; tamam sen affoldun, al kağıdını, senin için tamam manasına.
Bir de Leyle-i Rahmet deniliyor. Çünkü bu gecede Allah u Teâlâ Hazretleri rahmetinin cûşa geldiği ve çok kullarını affettiği hadis-i şeriflerde bildirilmiş. Hatta Peygamber Efendimiz buyurmuş ki, Allah u Teâlâ Hazretleri bu gece ümmetimi öyle öyle affı mağfiret eder ki,
Benî Kelb Kabilesinin koyunlarının kılları kadar insanı affeder. O çok koyunu olan bir kabile imiş. O kabilenin koyunlarının kendileri sayısınca değil de, kıllarının sayısınca kulu affettiği gece olmuş oluyor.
Demek ki Allah u Teâlâ Hazretleri bu gecede, yani Şaban’ın bu gecesinde kullarını affı mağfiret edeceğini Peygamber Efendimiz hadis-i şerifte bildiriyor. Burada da bildiriliyor. Demek ki Duhan suresindeki bu mübarek geceden maksat, Şaban’ın yarısı gecesi olabilir diye buradan da biraz ihtimal kuvvetleniyor.
Bu gecede beş tane mühim özellik, iş bulunmuş oluyor:
1. Mühim işler fark edilip, ayrılıp veriliyor. Bu farkedilip ayrılma şöyle: Allah u Teâlâ Hazretleri olacakları icraat meleklerine dağıtır verirmiş. Yani, bunları alın, şu işleri yapın diye vazifeli meleklere tevdi ediliyor evrak. Alın bunları, bunları icra edin diye. Onun için bu gece önümüzdeki Şaban’ın yarısına kadar başımıza gelecek, insanların başına gelecek mühim işlerin tespit edilip, ayrılıp, icra edecek melekler verildiği gece. Tabii böyle bir gecede kul rabbine yalvarırsa, affını mağfiretini dilerse, dualar müstecap olduğundan, Allah dua edenin duasını reddetmediğinden, özellikle bu gecede sabaha kadar: yok mu dua eden duasına icabet edeyim diye söylediğinden demek ki bu gece de biz: “
Ya Rabbi, şu önümüzdeki Şaban ayına kadar yapılacak mühim işleri ve bizim mukadderatımızdaki başımıza gelecek işleri sen bu gecede meleklere tevdi ediyormuşsun. Ya Rabbi bizim için hayırla takdir buyur. Ya Rabbi eğer başımıza şerli şeyler gelecekse biz af istiyoruz, mağfiret istiyoruz. Duamızı kabul eyle, bizim bu kara yazımız değiştir, bizim bahtımız güzel eyle. Bizim adımız kötüler divanına yazdırmışsan oradan sil, saidler, iyiler defterine yazdır. Başımıza felaketler yağacaksa felaketleri geri döndür. Sıkıntılı üzüntülü durumlar olacaksa, sıkıntımız, üzüntümüzü feraha çevir. Rızkımız kıtlık darlık olmasın, bolluk ver” diye, her ihtimali düşünerek önümüzdeki bu Şaban’ın yarısı gecesine kadar olacak işler hakkında Cenâb-ı Allah’tan hakkımızda hayırlı şeyler emir buyurmasını, takdir buyurmasını isteyeceğiz. Bu gece önemli oluyor. Her mühim iş bu gece icraa meleklerine veriliyormuş.
2. Bu gece ile ilgili, Peygamber (sas.) buyurmuş ki, -Elmalılı tefsiri alıyor bunu- kim bu gece 100 rek’at namaz kılarsa, Allah u Teâlâ ona 100 melek gönderir. 30’u ona cenneti müjdeler, sen cennetlik olacaksın, haydi müjde olsun der. 30’u ona cehennem azabında kurtulacağına dair teminat verir. Seni Cenâb-ı Hakk cehennemine atmıyacak, azabından kurtaracak, doğrudan doğruya cennetine sokacak diye teminat verir. 30’u da ondan dünya afetlerini defeder. Yani başına gelecek olan felaketleri, musibetleri, sıkıntıları defeder. 10’u da ondan şeytanın hilelerini defeder. Şeytan buna ne oyun oynayacaksa, ne hileler yapacaksa onların yapılmasını engelletir o melekler diye böyle bir 100 rekatlı namaz kılma da hadis-i şeriflerde işaret buyurulmuş. Bunu da yapabilen yaparsa bu sevapları kazanır.
3. Bu gecede çok kullar Allah’ın rahmetine erecek. Sonra günahları affolacak ama müstesnaları var. İşte o duruma düşmüş olmamak lazım. O müstesnaları hatırlayalım. 1. Müşrik, 2. Kahin, 3. Sihirbaz, 4. Çok kindar. Müslüman kardeşine kin besliyor. 5. Ana babasına asi. 6. İçkiye mübtela, ayyaş, 7. Zinada ısrarlı olan insanlar. Bu durumlarda olmamaya, bu durumda olan bir kimse varsa bu konuşmayı dinleyen, dinleyecekler arasında, bundan hemen vazgeçmeye çalışmalı.
4. Bu gece için bir başka rivayette müjde de, Resûlullah (sas.) Efendimiz, Şaban ayının 13. Gecesinde Cenâb-ı Mevlâ’ya: Ya rabbi ümmetimi affı mağfiret eyle diye niyaz etmiş. Allah u Teâlâ Hazretleri üçte birini affetmiş. Üçte birini affettim. Herhalde iyi olanları, en yüksek olanları, şu şu güzel sıfatlara sahip olanları affettim. 14’ünde Ya Rabbi ümmetimi affı mağfiret eyle diye ısrar etmiş, dua etmiş, o zaman üçte birini daha affı mağfiret eylemiş Allah u Teâlâ Hazretleri. Haydi şöyle şöyle olanları da affettim gibi, demek ki biraz daha ikinci, orta tabakadan olanları affetmiş. Onbeşinci gecesi de yani, bu ondördünü onbeşine bağlayan berat gecesine rastlayan zamanda Peygamber Efendimiz’in hayatında, yine ümmetimi affet ya rabbi, mağfiret eyle ya Rabbi diye dua edince, ümmetinin hepsini affı mağfiret edeceğini Allah u Teâlâ Hazretleri müjdelemiş. Ama, bir cümle var; “Allah’tan deve kaçar gibi kaçan müstesna” buyurmuş. Şimdi azgın deve ipi, yuları boş buldu mu sahibinden fırrrr… kaçıp gidiyor; üstüme yük yüklemesin, dövmesin filan diye. Yakalayabilirsen yakala. Kaçak hayvan. ‘Allah’tan böyle bir devenin kaçışı gibi kaçan müstesna’ buyuruyor Peygamber Efendimiz. Allah’tan kaçkın devenin kaçtığı gibi kaçanlardan başka herkersin bağışlanacağını bildiriyor.
Demek ki bu gece böyle müteaddit rivayetlerle, çeşitli hadis-i şeriflerle önemli bir gece olarak bizim riayet etmemiz, ibadet etmemiz, ihya etmemiz gereken gecelerden bir gece olarak kesinlikle ortaya çıkıyor.
Bu gece neler yapmamız gerektiği de bu hadis-i şeriflerin cümleleri içinden ayan beyan ortaya çıkıyor.
Demek ki
Lâ ilâhe illallah’ı çok söyleceğiz ki, önünde perde engel yok. Cenâb-ı Mevlâ’nın huzuru izzetine varsın. Demek ki
affı mağfiret dileyeceğiz. Demek ki Allah’tan taleplerimiz, muratlarımız varsa isteyeceğiz. Demek ki kötü alışkanlığı olan insanlar varsa –kardeşlerimin içinde öyle olduğunu tahmin etmiyorum ben ama- onlar da o kötü huylarına son vercekler, tevbe edecekler bu gece. Sıdk ile, aşk ile, candan, hakiki tevbe-i nasuh ile tevbe edecekler; artık bundan sonra iyi bir kul olacağım diye.
Mümkünse, Allah u Teâlâ Hazretleri tan yeri ağarıncaya kadar: yok mu bir şey isteyen istediğini vereceğim buyurduğuna göre, mümkün oldukça çok ibadet edeceğiz. Eh güç yetirebilen, sıhhati müsait olan, bu rakama ulaşabilen babayiğit varsa, evinde 100 rekat namaz kılarsa, o zaman da çok büyük müjdeler olacak demek oluyor.
Allah u Teâlâ Hazretleri bu gecede affı mağfiret olanlardan eylesin cümlemizi. Ve bu gecede rızıklar tespit ediliyormuş, eceller tespit ediliyormuş, sahir mühim olaylar tespit ediliyormuş, meleklere veriliyormuş icra edilsin diye. Allah u teala hazretleri bizi bol rızıklara, temiz kazançlara mazhar eylesin. Harbten, zelzeleden, felaketten, kadrden, zulümden, mekirden, hileden, zarardan, hasardan korusun. Lütfu ile, keremi ile güzel ameller işlemeğe muvaffak eylesin. Ömrümüzü rızasına uygun, muti kullar, sevdiği kullar olarak geçirmemizi nasip eylesin. Nice nice böyle kandil gecelerine, özellikle böyle mühim işlerin takdir edildiği bir gece olarak beyan edilen berat gecesine ve bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesine erişmeyi nasip etsin.
Tabi, burada bir noktayı da kardeşlerime hatırlatmak istiyorum. Kadir gecesi bin aydan daha hayırlı. “
Leyletü’l-kadri hayrun min elfi şehrin.” Kesin. Ne mutlu kadir gecesine rastlayıp da kadir gecesini ihya edip de, böyle bin ay ibadet etmiş gibi sevap alanlara ama, kadir gecesi ne zaman? O saklı. Çeşitli görüşler, rivayetler var. Hatta Peygamber Efendimiz’in çeşitli tavsiyeleri var. Gizli olduğunu Peygamber Efendimiz de bildiriyor. İşte şu gecelerde ararsanız, daha kesin isabet etme ihtimaliniz vardır diye bildiriyor. Tek gecelerde ararsanız, yirmisinden sonra ararsanız diyor, vs. vs.. Yani
kadir gecesi saklı. Ama, şabanın 15’si gecesi gayet güzel gözlemlerle tespit edilebilen kesin bir gece. Onun için bu gece mühim bir gecedir. Allah u Teâlâ Hazretleri bu geceyi ihya etmeyi, güzel dualar edip, önümüzdeki hayatımızın bahtlı, tatlı, hoş, güzel olmasını nasip eylesin Allah.
Tabi bu geceden de insan dua ederse, ya Rabbi bana kadir gecesine rastlamayı ve onu da ihya etmeyi de nasip et derse- madem dualar kabul oluyormuş- o da ayrı bir kazanç olur. Allah inşaallah lütlu ile, keremi ile kadir gecesine de erdirir. O bin aydan daha hayırlı geceyi de ihya etmeyi nasip eder.
Cenâb-ı Rabbi’l-alemin cümlemizi sevdiği kullar zümresine dahil eylesin. Sevdiği amelleri işlemeğe muvaffak eylesin. Şaban’ın yarısı gecesini ihya ettiğimiz gibi, Ramazan’a da sıhhat afiyetle ulaşıp, Ramazan’ı da ihya etmeyi ve Ramazan’ın içinde kadir gecesine de isabet eyleyip, onu da elde edip, onu da ihya etmeye muvaffak olmayı nasip eylesin.
Hasılı bütün bunlardan muradımız, Cenâb-ı Hakk’ın lütfuna ermektir. Cenâb-ı Hakk bizi lütfuna erdirdiği kullarından eylesin. Kızıp, gazap edip de kahrettiği kullarında eylemesin. Sevmediği kul durumuna düşürmesin. Kendisine âsi etmesin, haramlara, günahlara bulaştırmasın. Hayırlı ömür sürmeyi nasip eylesin. Uzun ömürle yaşatsın, evlatlarımız hayırlı evlatlar eylesin. Huzuruna, mümini kamil kullar olarak ruh teslim edip, sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmayı nasip eylesin. Mahşer yerine dolunay gibi, yüzü ayın ondördü gibi parlayarak giden kullarından eylesin. Sıratı yıldırım gibi geçen kullarından eylesin. Habîb-i Edibine Firdevs-i Âlâ’da komşu eylesin. Cemalini ayın ondördünü görür gibi görmeyi nasip eylesin. Rıdvan-ı ekberine vasıl eylesin. Selamına mahzar eylesin. Dualarımızı lütfu ile, keremi ile, ism-i azamı hürmetine, esmâ-i hüsnası hürmetine, habib-i edibi Muhammed-i Mustafa’sı hürmetine, leyle-i berât hürmetine kabul eylesin. Ve bir hürmeti esrarı suretil fatihati ma’ahes selavâti’s şerife…[2]