26 Ocak 2015 Pazartesi

Hatif Denilen ve Gayıbdan Haber Veren Bazı Cinlerin, Sanemlerin ve Bazı Mezar Taşlarındaki Yazıların, O’nu (asm) Müjdelemeleri O’nun (asm) Nübüvvetine Delildir.

Peygamberimizin (asm) doğumundan veya kendisine peygamberlik verilmeden evvel cin taifesinden, şahsı görülmeyen, sadece sesi işitilen hatif denilen cinlerden Peygamberimizin (asm) gelişini müjdeleyenler olmuştur. Bu konuda pek çok sahih rivayet, siyer ve hadis kitaplarında yer almaktadır. Mesela Zeyyab ibn-ül Harise, bir hatif şöyle seslenmiştir:
“Ey Zeyâb, ey Zeyâb! Acaibin en acibine kulak ver: Muhammed kitapla gönderildi; Mekke ahalisini çağırıyor, ama onu dinlemiyorlar.”[1]
Yine aynı şekilde bir başka hatif de, Samia İbn-i Karret-il-Gatafaniye şöyle seslenmiş ve duyanların imana gelmelerine vesile olmuştur:
“Hak geldi, nur saçtı. Bâtıl ise, mahvoldu, kökü kazındı.”[2]
Nasıl ki cinlerden Hatif’ler Peygamberimizin (asm) geleceğinden haber vermişler, aynı şekilde bazı sanemlerden ve hatta sanemlere kesilen kurbanlardan da aynı şekilde haberler verildiği tarih ve siyer kitaplarında yazılıdır. Örneğin Mazen Kabilesi’nin sanemi şöyle bağırıp, Peygamberimizi (asm) müjdelemiştir:
“Şu gönderilen Peygamber, indirilmiş hak bir kitap getirdi.”[3]
Yine Peygamberimizden (asm) evvel yazılmış bazı taşlarda ve mezar taşlarında Peygamberimizin (asm) adı ve ıslah edici olarak sıfatı yazılıdır.[4] Bu isme ve bu sıfata o dönemde orada yaşayıp ölenler içerisinde Peygamberimiz’den (asm) başka layık bulunamaması[5] ispat eder ki bu yazılanlar Peygamberimiz’den (asm) haber vermektedir.

__________________________________________
[1]Halebî, es-Sîretü’l-Halebiye, 1:335-337; Süyûtî, el-Hasâisü’l-Kübrâ, 1:358; Nebhânî, Hüccetüllah ale’l-Âlemîn, 181.
[2]Ali el-Kari, Şerhu’ş-Şifâ, 1:748; Süyûtî, el-Hasâisü’l-Kübrâ, 1:252.
[3]Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve: 2:255; Halebî, es-Sîretü’l-Halebiye, 1:325; İbni Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 2:337; el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, 8:242; Ali el-Kari, Şerhu’ş-Şifâ, 1:747; Süyûtî, el-Hasâisü’l-Kübrâ, 1:252-271.
[4]Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:467; Ali el-Kari, Şerhu’ş-Şifâ, 1:749; Halebî, es-Sîretü’l-Halebiye, 1:354.
[5]Halebî, es-Sîretü’l-Halebiye, 1:131-134.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder