22 Ocak 2015 Perşembe

EŞİ
Hz. Peygamber (asm), tavır ve davranışlarıyla hanımlarına örnek olmuştur. Bundan ötürü aile reisi, eşinden hangi tutumu sergilemesini bekliyorsa kendisi de o tutum içinde olmalıdır. Kişi nasıl muamele ederse, aynıyla mukabele görür.

Hz. Peygamber (asm)'in hanımlarıyla sohbetinde, basit denilebilecek problemleriyle bile ilgilendiğini görüyoruz. Aile fertlerine ilgi gösterdiğini, kıymet verdiğini ifade eden çeşitli söz ve davranışlarıyla, onları memnun etmiş ve ruhen tatmin etmeye de ehemmiyet vermiştir. Hanımlarına faziletlerini söylemesi, sevdiğini ifade etmesi, bineğine alması, aynı kabın suyu ile müştereken yıkanılması, hanımının hayvana binmesinde yardımcı olması ve dizine bastırarak bindirmesi, kendisine yapılan yemek davetine"Hanım da gelirse" kaydıyla icabet etmesi, bir sıkıntıyla kederlenip ağlayanın göz yaşlarını elleriyle silerek teselli etmesi gibi Resulullah (asm.)'ın pek çok davranışı hanımlarını memnun etmeye yöneliktir.
Netice olarak, inananlar aile yaşayışında da Hz.Peygamber'i (asm) örnek alıp, önder edinerek saadete ulaşırlar. Çünkü Allah, Kur'an'ı Kerim'de şöyle buyurur:
 "Gerçek şu ki, Allah'ı ve âhiret gününü (korku ve umutla bekleyen) ve O'nu her daim zikreden kimseler için Allah'ın elçisi güzel bir örnek teşkil eder." (Ahzâb, 33/21)
 

MAKSADIMIZ BU DEĞİLDİ

Hz. Ayşe (r.anha) ile aralarında küçük bir tartışma yaşanır. Sonunda konuyu bir hakeme götürmeyi kararlaştırırlar. Hz Muhammed (asv) hakem olarak Hz. Ayşe (r.anha)'nin babası Hz. Ebubekir (ra)'i önerir. Hz. Ayşe (r.anha) de kabul eder. Hz. Muhammed (asv) konuyu Hz Ebubekir (ra)'e anlatmaya başlarken eşi Hz. Ayşe (r.anha) sözünü keser ve,
"Anlatımında adaletli ol." diyerek uyarır.
Bu uyarıyı peygambere karşı önemli bir saygısızlık olarak kabul eden Hz. Ebubekir (ra), kendine hâkim olamaz ve kızının yüzüne bir tokat atar. Hz. Muhammed (asv)'in kaşları çatılır. Bir yandan Hz. Ayşe (r.anha)'nin burnundan akan kanları silerken, diğer yandan da sert bir tonla Hz. Ebubekir (ra)'e seslenir:
"Ey Ebubekir! Seni hakem kılmaktan maksadımız bu değildi."[1]
 

EYVAH EŞİM

Bir yolculuk sırasında Hz. Ayşe (r.anha)'yi taşımakta olan deve aniden parlayıp hızlı koşmaya başlar. Durumu gören Hz. Muhammed (asv)
"Eyvah, eşim!.." diye bağırır.
Ve deve, arkadaşları tarafından yakalanıp da tehlike atlatılıncaya kadar sakinleşmez, endişesi yatışmaz.[2]

KIZINI ZORLA EVLENDİREMEZSİN

Arkadaşlarından biri, kızını istemediği biriyle zorla evlendirmek üzeredir. Gönülsüz gelin, çareyi Hz. Muhammed (asv)'e sığınmakta bulur:
"Ey Allah'ın Elçisi! Babam beni istemediğim halde zorla amca oğlumla evlendiriyor."
Hz. Muhammed (asv) babayı çağırır:
"Kızını, istemediği halde bir başkasıyla evlendirme hakkına sahip değilsin."[3]
 

BABAM HZ. HARUN (AS)

Eşi Hz. Safiyye (r.anha)'yi bazı insanlar "Yahudi kızı" diyerek küçük görmek ister, kızdırırlar. O da gidip üzüntüsünü Hz. Muhammed (asv)'e açar. Allah'ın Elçisi, Hz. Safiyye (r.anha)'ye,
"Bak", der "Bir daha aynı şeyleri söyleyecek olurlarsa, sen de şu cevabı ver:‘Benim kocam Hz. Muhammed (asv), babam Hz. Harun (as) amcam da Hz. Musa (as)'dır. Bu durumda ben hepinizden daha üstünüm!’”[4]
 

ŞİMDİ ÖDEŞTİK

Hz. Ayşe (r.anha) ile yeni evlidirler. Beraber koşu yarışı yaparlar. Hz. Ayşe (r.anha) kazanır. Aradan bir kaç yıl geçer. Hz. Ayşe (r.anha) kilo almış ve biraz şişmanlamıştır. Tekrar yarışırlar. Bu kez Hz. Muhammed (asv) kazanır. Gülümseyerek,
"Şimdi ödeştik." der.[5]
 

HANIM DA GELEBİLİR Mİ?

Medine'deki komşularından bir İranlı, akşam yemeği olarak hazırladığı özel bir çorbayı kendisiyle paylaşması için Hz. Muhammed (asv)'i davet eder. O, Hz. Ayşe (r.anha)'yi kastederek
"Hanım da gelebilir mi?" diye sorar. İranlı istemez. Hz. Muhammed (asv) de davete katılmaz. İranlı kısa bir süre sonra gelerek davetini tekrarlar. Hz. Muhammed (asv) yine sorar:
"Hanım da beraber mi?" İranlı yine kaşlarını kaldırır. Bir daha geçer. İranlı üçüncü kez davetini tekrarlar. Hz. Muhammed (asv) ise hala aynı noktadadır. "Hanım da..." der. İranlı bu kez kabul etmek zorunda kalır. Çorbayı Hz. Ayşe (r.anha) ile birlikte içerler.[6]

SAFİYYE'Yİ TESELLİ

Hayber'de ele geçirilen Yahudi esirlerden Safiyye, Hz. Muhammed (asv) ile evlenir. Babası ve önceki kocası yapılan savaşta Müslümanlar tarafından öldürülmüşlerdir. İlk gecelerini anlatırken Hz. Safiyye (r.anha) şöyle demektedir:
"Allah'ın Elçisi sabaha kadar benim gönlümü almaya çalışmakla vakit geçirdi: “Ne yapayım, senin baban bir türlü beni rahat bırakmadı. Bütün Arapları bizim aleyhimize biraraya getirmeye çalışıyordu.” dedi ve haklı olduğu halde yine de benden defalarca özür diledi." [7]

KÖLE VE CARİYE

Hz. Ali (ra) ile Hz. Fatma (r.anha) evlenmek üzeredir. İkisini birden karşısına alarak öğüt verir.
"Ey Ali, kızımı sana cariye olarak veriyorum, ama unutma sen de onun kölesisin."[8]
 

DOYMADIN MI?

Mescid'e yakın bir yerde Habeşistanlı zenci Müslümanlar yerel bir oyun oynamaktadırlar. Hz. Muhammed (asv)'in aklına eşi Ayşe (r.anha) gelir. Eve gider ve
“Ayşe, gel sen de seyret." der.
Hz. Ayşe (r.anha), olayı,
"Ben de yanağımı Allah'ın Elçisinin omuzu üzerine koyarak seyretmeye başladım." diye anlatır.
Oyun uzun sürer, Hz. Muhammed (asv) arada bir:
"Doymadın mı?" diye sorar.
Hz. Ayşe (r.anha) kendi deyimiyle "Bana olan sevgisini denemek için"
"Hayır!" diye cevap verir.
Hz. Muhammed (asv) yorulmasına rağmen sesini çıkarmaz. Ayak değiştirerek dikilmeye devam eder...[9]

AĞZININ DEĞDİĞİ YERDEN

Hz. Ayşe (r.anha) ile beraber yemek yerken özellikle dikkat eder. Bardağın Ayşe (r.anha)'nin içtiği yerinden su içer... Et yiyorlarsa Ayşe (r.anha)'nin ısırdığı eti elinden alır, onun ağzının değdiği yerden ısırır. Kendi elleriyle Ayşe (r.anha)'yi yedirir. [10]

EN ÇOK AYŞE'Yİ (r.anha)

Kalabalık bir grup içindedirler. Bir arkadaşı uzun bir zamandır merak ettiği bir soru sorar.
"Ey Allah’ın Elçisi! En çok kimi seviyorsunuz?"
Cevapta hiçbir çekingenlik ve kompleks yoktur.
"Ayşe (r.anha)'yi."
Aynı soru evliliklerinin başında Hz. Ayşe (r.anha) tarafından da sorulur.
"Beni nasıl seviyorsun."
"Kördüğüm gibi."
Hz. Ayşe (r.anha) aldığı cevaptan o kadar hoşnut olur ki, ilerleyen yıllarda sık sık sorusunu yineler.
"Ey Allah’ın Elçisi! Kördüğüm ne alemde?"
"İlk günkü gibi!"[11]

________________________________________________
[1]Ataullah b.Fazlullah, Ravzat’ül-Ahbab, s.360.
[2]Afzalur Rahman, Siret Ansiklopedisi, II/l26.
[3]M.Fethullah Gülen, Sonsuz Nur, I/392.
[4]Ed: Prof. Dr. İ. Lütfi Çakan, Hz. Peygamber ve Aile Hayatı, s.210.
[5]Prof. Dr. Hüseyin Algül, Alemlere Rahmet Hazreti Muhammed, s.89.
[6]Ed: Prof. Dr. İ. Lütfi Çakan, a.g.e., s.259.
[7]M. Yusuf Kandehlevi,Hayat’üs-Sahabe, III/123,302.
[8]Onk. Dr. Haluk Nurbaki. Fahr-i Kainat Efendimiz, s.l02.
[9]M. Yusuf Kandehlevi, a.g.e., III/325.
[10]Ed: Prof. Dr. İ. Lütfi Çakan, a.g.e., s.74; Bekir Sağlam, a.g.e., s.84.
[11]M. Yusuf Kandehlevi, a.g.e., III/l00; Ataullah b.Fazlullah. a.g.e.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder