ankebut süresi ayet 51
أَوَلَمْ يَكْفِهِمْ أَنَّا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ يُتْلَى عَلَيْهِمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَرَحْمَةً وَذِكْرَى لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ ﴿٥١﴾
E ve lem yekfihim ennâ enzelnâ aleykel kitâbe yutlâ aleyhim, inne fî zâlike le rahmeten ve zikrâ li kavmin yu’minûn(yu’minûne).
ankebut süresi ayet 51
bizim kendilerine okunup duran kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmez mi şüphesiz bunda iman edecek bir topluluk için rahmet ve ilahi bir uyarı vardır
ankebut süresi ayet 52
قُلْ كَفَى بِاللَّهِ بَيْنِي وَبَيْنَكُمْ شَهِيدًا يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالَّذِينَ آمَنُوا بِالْبَاطِلِ وَكَفَرُوا بِاللَّهِ أُوْلَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ ﴿٥٢﴾
Kul kefâ billâhi beynî ve beynekum şehîdâ(şehîden), ya’lemu mâ fîs semâvâti vel ard(ardı), vellezîne âmenû bil bâtılı ve keferû billâhi ulâike humul hâsirûn(hâsirûne).
ankebut süresi ayet 52
de ki benimle sizin aranızda şahit olarak ALLAH yeter o göklerde ve yerde ne varsa hepsini bilir batıla iman edip ALLAH ı inkar edenler var ya işte onlar kaybedenlerdir
ankebut süresi ayet 53
وَيَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ وَلَوْلَا أَجَلٌ مُّسَمًّى لَجَاءهُمُ الْعَذَابُ وَلَيَأْتِيَنَّهُم بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ ﴿٥٣﴾
Ve yesta’cilûneke bil azâbi, ve lev lâ ecelun musemmen le câehumul azâbu, ve le ye’tiyennehum bagteten ve hum lâ yeş’urûn(yeş’urûne).
ankebut süresi ayet 53
bir de onlar senden azabı acele getirmeni istiyorlar eger belirlenmiş bir zaman olmasaydı azap onlara hemen geliverirdi elbette o azap onlar farkında olmadan başlarına ansızın gelecektir
ankebut süresi ayet 54
يَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمُحِيطَةٌ بِالْكَافِرِينَ ﴿٥٤﴾
Yesta’cilûneke bil azâbi, ve inne cehenneme le muhîtatun bil kâfirîn(kâfirîne).
ankebut süresi ayet 54
onlar senden azabı acele getirmenin istiyorlar şüphesiz cehennem kafirleri kuşatacaktır
ankebut süresi ayet 55 56
يَوْمَ يَغْشَاهُمُ الْعَذَابُ مِن فَوْقِهِمْ وَمِن تَحْتِ أَرْجُلِهِمْ وَيَقُولُ ذُوقُوا مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٥٥﴾
Yevme yagşâhumul azâbu min fevkıhim ve min tahti erculihim ve yekûlu zûkû mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne)
56
يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ أَرْضِي وَاسِعَةٌ فَإِيَّايَ فَاعْبُدُونِ ﴿٥٦﴾
Yâ ıbâdıyellezîne âmenû inne ardî vâsiatun fe iyyâye fa’budûni.
ankebut süresi ayet 55 56
o gün azabı onları üstlerinden ayaklarının altlarından saracaktır [ALLAH onlara ] yaptıklarınızın karşılıgını tadın ey iman edenler kullarım şüphesiz benim yeryüzüm geniştir bana yalnızca bana ibadet edin buyuracaktır
ankebut süresi ayet 57
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ ﴿٥٧﴾
Kullu nefsin zâikatul mevti summe ileynâ turceûn(turceûne).
ankebut süresi ayet 57
her nefis ölümü tadacaktır sonra döndürülüp bize getirileceksiniz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder