30 Mayıs 2017 Salı

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

rum süresi ayet 34
لِيَكْفُرُوا بِمَا آتَيْنَاهُمْ فَتَمَتَّعُوا فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ ﴿٣٤﴾
Li yekfurû bimâ âteynâhum, fe temetteû fe sevfe ta’lemûn(ta’lemûne).
rum süresi ayet 34
kendilerine verdigimiz nimetler nankörlük etsinler [ az bir süre] zevk sürün bakalım yarın bileceksiniz 
rum süresi ayet 35
أَمْ أَنزَلْنَا عَلَيْهِمْ سُلْطَانًا فَهُوَ يَتَكَلَّمُ بِمَا كَانُوا بِهِ يُشْرِكُونَ ﴿٣٥﴾
Em enzelnâ aleyhim sultânen fe huve yetekellemu bimâ kânû bihî yuşrikûn(yuşrikûne).
rum süresi ayet 35
yoksa biz onlara ona ortak koşmalarını söyleyen bir belge mi indirmişiz 
rum süresi ayet 36
وَإِذَا أَذَقْنَا النَّاسَ رَحْمَةً فَرِحُوا بِهَا وَإِن تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ إِذَا هُمْ يَقْنَطُونَ ﴿٣٦﴾
Ve izâ ezaknân nâse rahmeten ferihû bihâ, ve in tusıbhum seyyietun bimâ kaddemet eydîhim izâ hum yaknetûn(yaknetûne).
rum süresi ayet 36
biz insanlara bir rahmet tattırdıgımız zaman onunla  sevinip mutlu oluyorlar ellerinin sunduklarından dolayı başlarına bir kötülük geldigi zaman hemen  ümitlerini kaybediyorlar 
rum süresi ayet 37
أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّ اللَّهَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَن يَشَاء وَيَقْدِرُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ ﴿٣٧﴾
E ve lem yerav ennellâhe yebsutur rızka li men yeşâu ve yakdiru, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yu’minûn(yu’minûne).
rum süresi ayet 37
ALLAH ın rızkı diledigine bolca verdigini  diledigine  de kıstıgını görmediler mi şüphesiz buna iman edecek bir topluluk için deliller vardır 
rum süresi ayet 38
فَآتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ ذَلِكَ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يُرِيدُونَ وَجْهَ اللَّهِ وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ ﴿٣٨﴾
Fe âti zel kurbâ hakkahu vel miskîne vebnes sebîl(sebîli), zâlike hayrun lillezîne yurîdûne vechallâhi ve ulâike humul muflihûn(muflihûne).
rum süresi ayet 38
o halde akrabaya yoksula yolcuya hakkını ver bu ALLAH ın rızasını elde etmek isteyenler için daha hayırlıdır işte bunlar kurtuluşa erenlerdir 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu
rum süresi ayet 30
فَأَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفًا فِطْرَةَ اللَّهِ الَّتِي فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَا لَا تَبْدِيلَ لِخَلْقِ اللَّهِ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ ﴿٣٠﴾
Fe ekim vecheke lid dîni hanîfen, fıtratallâhilletî fataran nâse aleyhâ, lâ tebdîle li halkıllâhi, zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseran nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
rum süresi ayet 30
o halde yüzünü hanif olarak ona yönelerek dine çevir [bu ] ALLAH ın insanları onun üzerine yarattıgı fıtırattır ALLAH ın yaratmasında bir degişiklik yoktur bu dosdogru sapasaglam dindir ancak insanların çogu[bunu] bilmezler 
rum süresi ayet 31
مُنِيبِينَ إِلَيْهِ وَاتَّقُوهُ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَلَا تَكُونُوا مِنَ الْمُشْرِكِينَ ﴿٣١﴾
Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
rum süresi ayet 31
ona gönülden yönelerek ona [karşı gelmekten ] korunun namaz kılmaya devam edin müşriklerden olmayın 
rum süresi ayet 32
مِنَ الَّذِينَ فَرَّقُوا دِينَهُمْ وَكَانُوا شِيَعًا كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ ﴿٣٢﴾
Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyean, kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
rum süresi ayet 32
dinlerini bölüp parçalayanlardan gurup gurup olanlardan [da olmayın ] her gurup elindekiyle mutlu olmaktadır 
rum süresi ayet 33
وَإِذَا مَسَّ النَّاسَ ضُرٌّ دَعَوْا رَبَّهُم مُّنِيبِينَ إِلَيْهِ ثُمَّ إِذَا أَذَاقَهُم مِّنْهُ رَحْمَةً إِذَا فَرِيقٌ مِّنْهُم بِرَبِّهِمْ يُشْرِكُونَ ﴿٣٣﴾
Ve izâ messen nâse durrun deav rabbehum munîbîne ileyhi summe izâ ezâkahum minhu rahmeten izâ ferîkun minhum bi rabbihim yuşrikûn(yuşrikûne).
rum süresi ayet 33
bununla birlikte insanların başlarına bir sıkıntı geldiginde rablerine ona yönelerek yalvarırlar dua ederler sonra onlara [rableri kendi] tarafından bir rahmet tattırıverdiginde bakarsın onlardan bir kısmı tutar rablerine şirk koşarlar 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu


rum süresi ayet 29

بَلِ اتَّبَعَ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَهْوَاءهُم بِغَيْرِ عِلْمٍ فَمَن يَهْدِي مَنْ أَضَلَّ اللَّهُ وَمَا لَهُم مِّن نَّاصِرِينَ ﴿٢٩﴾
Belittebeallezîne zalemû ehvâehum bi gayri ilmin, fe men yehdî men edallallâhu, ve mâ lehum min nâsırîn(nâsırîne).
rum süresi ayet 29
fakat zulmedenler hiçbir bilgiye dayanmaksızın arzularına uydular artık ALLAH ın şaşırttıgını kim dogru yola getire bilir onlara hiçbir yardımcı da yoktur

26 Mayıs 2017 Cuma

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

rum süresi ayet 25
وَمِنْ آيَاتِهِ أَن تَقُومَ السَّمَاء وَالْأَرْضُ بِأَمْرِهِ ثُمَّ إِذَا دَعَاكُمْ دَعْوَةً مِّنَ الْأَرْضِ إِذَا أَنتُمْ تَخْرُجُونَ ﴿٢٥﴾
Ve min âyâtihî en tekûmes semâu vel ardu bi emrihî, summe izâ deâkum da’veten minel ardı izâ entum tahrucûn(tahrucûne).
rum süresi ayet 25
onun [varlıgının ] delillerinden bir digeri de gögün ve yerin onun emri ve iradesiyle [yerlerinde] durmalarıdır sonra sizi bulundugunuz yerden bir çagrışla çagırdıgında siz hemen çıkarsınız 
rum süresi ayet 26
وَلَهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلٌّ لَّهُ قَانِتُونَ ﴿٢٦﴾
Ve lehu men fîs semâvâti vel ard(ardı), kullun lehu kânitûn(kânitûne).
rum süresi ayet 26
göklerde ve yerde ne varsa hepsi onundur her şey ona boyun egmiştir 
rum süresi ayet 27
وَهُوَ الَّذِي يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ وَهُوَ أَهْوَنُ عَلَيْهِ وَلَهُ الْمَثَلُ الْأَعْلَى فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ ﴿٢٧﴾
Ve huvellezî yebdeul halka summe yuîduhu, ve huve ehvenu aleyhi, ve lehul meselul a’lâ fîs semâvâti vel ard(ardı), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
rum süresi ayet 27
o yaratmayı ilk önce yapan sonra onu tekirar edecek olandır o [bu ikinci kez yaratma ] ona daha kolaydır göklerde ve yerde en yüce sıfat onundur o çok güçlüdür işi saglam yapan ve yaptıgında hikmet bulunandır 
rum süresi ayet 28
ضَرَبَ لَكُم مَّثَلًا مِنْ أَنفُسِكُمْ هَل لَّكُم مِّن مَّا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُم مِّن شُرَكَاء فِي مَا رَزَقْنَاكُمْ فَأَنتُمْ فِيهِ سَوَاء تَخَافُونَهُمْ كَخِيفَتِكُمْ أَنفُسَكُمْ كَذَلِكَ نُفَصِّلُ الْآيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ ﴿٢٨﴾
Darabe lekum meselen min enfusikum, hel lekum min mâ meleket eymânukum min şurakâe fî mâ razaknâkum fe entum fîhi sevâun tehâfûnehum ke hîfetikum enfusekum, kezâlike nufassılul âyâti li kavmin ya’kılûn(ya’kılûne).
rum süresi ayet 28
size kendinizden bir misal  getirdik sizin size rızık olarak verdigimiz şeylerde ellerinizin altındaki [köle ve cariyelerle] bu konuda ortaklıklarınız bulunur  siz o paylaşım konusunda onlarla eşit olur sizin kendinizi saydıgınız gibi onları da [aynıstatüde ] sayar mısınız ayetleri aklını kullanan bir topluluk için böyle açıklıyoruz 

25 Mayıs 2017 Perşembe

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

rum süresi ayet 21


وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ ﴿٢١﴾
Ve min âyâtihî en halaka lekum min enfusikum ezvâcen li teskunû ileyhâ ve ceale beynekum meveddeten ve rahmeten, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn(yetefekkerûne).
rum süresi ayet 21
onun [varlıgının ] delillerinden bir digeri de kendilerine  ısınırsınız diye kendinizden size eşler yaratmış olmasıdır aranıza sevgi ve acıma duygusu yerleştirmiştir şüphesiz bunda düşünen bir topluluk için deliller vardır 
rum süresi ayet 22
وَمِنْ آيَاتِهِ خَلْقُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاخْتِلَافُ أَلْسِنَتِكُمْ وَأَلْوَانِكُمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّلْعَالِمِينَ ﴿٢٢﴾
Ve min âyâtihî halkus semâvâti vel ardı vahtilâfu elsinetikum ve elvânikum, inne fî zâlike le âyâtin lil âlimîn(âlimîne).
rum süresi ayet 22
onun [ varlıgının ] delillerinden bir başkası da göklerin ve yerin yaratılması dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşurdur şüphesiz bunda bilginler için deliller vardır 
rum süresi ayet 23
وَمِنْ آيَاتِهِ مَنَامُكُم بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَابْتِغَاؤُكُم مِّن فَضْلِهِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَسْمَعُونَ ﴿٢٣﴾
Ve min âyâtihî menâmukum bil leyli ven nehâri vebtigâukum min fadlihi, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yesmeûn(yesmeûne).
rum süresi ayet 23
onun [ varlıgının] delillerinden biri daha geceleyin gündüzleyin uyumanız çalışıp onun ihsan ve ikramından nasip aramanızdır şüphesiz bunda dinleyen bir topluluk için deliller vardır 
rum süresi ayet 24
وَمِنْ آيَاتِهِ يُرِيكُمُ الْبَرْقَ خَوْفًا وَطَمَعًا وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَاء مَاء فَيُحْيِي بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ ﴿٢٤﴾
Ve min âyâtihî yurîkumul berka havfen ve tamaan, ve yunezzilu mines semâi mâen fe yuhyî bihil arda ba’de mevtihâ, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin ya’kılûn(ya’kılûne).
rum süresi ayet 24
onun [varlıgının] delillerinden biri size hem korku hem de ümit veren şimşegi göstermesi gökten bir su indirmesi bununla ölümünden sonra  topragı diriltmesidir şüphesiz bunda aklını kullanacak bir topluluk içindeliller vardır 

16 Mayıs 2017 Salı

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

rum süresi ayet 19
يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَيُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَكَذَلِكَ تُخْرَجُونَ ﴿١٩﴾
Yuhricul hayye minel meyyiti ve yuhricul meyyite minel hayyi ve yuhyil arda ba’de mevtihâ, ve kezâlike tuhracûn( tuhracûne).
rum süresi ayet 19
o ölüden diriyi çıkarır diriden  de ölüyü çıkarır topraga ölümden sonra hayat verir işte size [yeryüzünde gezip dolaşan birer beşer oldunuz 
rum süresi ayet 20
وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ إِذَا أَنتُم بَشَرٌ تَنتَشِرُونَ ﴿٢٠﴾
Ve min âyâtihî en halakakum min turâbin summe izâ entum beşerun tenteşirûn(tenteşirûne).
rum süresi ayet 20
onun [varlıgının ] dellilerinden  biri de sizi topraktan yaratmasıdır  sonra siz [yeryüzünde ] gezip dolaşan birer beşer oldunuz 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

rum süresi ayet 17
فَسُبْحَانَ اللَّهِ حِينَ تُمْسُونَ وَحِينَ تُصْبِحُونَ ﴿١٧﴾
Fe subhânallâhi hîne tumsûne ve hîne tusbıhûn(tusbıhûne).
rum süresi ayet 17
akşama erdiginizde ve sabaha erdiginizde ALLAH ı tesbih edin 
rum süresi ayet 18
وَلَهُ الْحَمْدُ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَعَشِيًّا وَحِينَ تُظْهِرُونَ ﴿١٨﴾
Ve lehul hamdu fîs semâvâti vel ardı ve aşiyyen ve hîne tuzhırûn(tuzhırûne).
rum süresi ayet 18
her türlü övgü göklerde ve yerde ikindileyin ve ögleye ulaştıgınızda hep onundur [bunun için bu zamanlarda namaz kılın ]


besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu


rum süresi ayet 16
وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا وَلِقَاء الْآخِرَةِ فَأُوْلَئِكَ فِي الْعَذَابِ مُحْضَرُونَ ﴿١٦﴾
Ve emmâllezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ve likâil âhırati fe ulâike fîl azâbi muhdarûn(muhdarûne).
rum süresi ayet 16
ayetlerimizi ve ahiret gününe kavuşmayı yalanlayıp inkar edenler gelince onlar getirilip bir azabın içinde konulacaklardır

15 Mayıs 2017 Pazartesi

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

rum süresi ayet 11
اللَّهُ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿١١﴾
Allâhu yebdeul halka summe yuîduhu summe ileyhi turceûn(turceûne).
ALLAH yaratmayı  ilk önce yapar sonra onu tekrar eder sonra onu tekrar eder sonra da ona döndürüleceksiniz 
rum süresi ayet 12
وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يُبْلِسُ الْمُجْرِمُونَ ﴿١٢﴾
Ve yevme tekûmus sâatu yublisul mucrimûn(mucrimûne).

rum süresi ayet 12
kıyamet koptugu zaman  günahkarlar ümitlerini bütüniyle yitirirler 
rum süresi ayet 13
وَلَمْ يَكُن لَّهُم مِّن شُرَكَائِهِمْ شُفَعَاء وَكَانُوا بِشُرَكَائِهِمْ كَافِرِينَ ﴿١٣﴾
Ve lem yekun lehum min şurakâihim şufeâu ve kânû bi şurakâihim kâfirîn(kâfirîne).
rum süresi ayet 13
ortak koştukları arasında kendilerine şefaat edecek kimse de  çıkmaz [o zaman ] ortak koştuklarını inkar ederler 
rum süresi ayet 14
وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يَوْمَئِذٍ يَتَفَرَّقُونَ ﴿١٤﴾
Ve yevme tekûmus sâatu yevmeizin yeteferrakûn(yeteferrakûne).
rum süresi ayet 14
o kıyamet saatinin gelip çattıgı gün işte o gün [insanlar birbirlerinden ayrılırlar 
rum süresi ayet 15
فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَهُمْ فِي رَوْضَةٍ يُحْبَرُونَ ﴿١٥﴾
Fe emmâllezîne âmenû ve amilûs sâlihâti fe hum fî ravdatin yuhberun(yuhberune).
rum süresi ayet 15
iman edip salih ameller yapmış olanlara gelince onlar bir [cennet] bahçesinde neşeleniler
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

rum süresi ayet 6

وَعْدَ اللَّهِ لَا يُخْلِفُ اللَّهُ وَعْدَهُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ ﴿٦﴾
Va’dallâhi, lâ yuhlifullâhu va’dehu ve lâkinne ekseran nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).

rum süresi ayet 6
[bu] ALLAH ın sözüdür ALLAH vaadinden caymaz ancak insanların çogu bunu bilmezler 

rum süresi ayet 7
يَعْلَمُونَ ظَاهِرًا مِّنَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَهُمْ عَنِ الْآخِرَةِ هُمْ غَافِلُونَ ﴿٧﴾
Ya’lemûne zâhiran minel hayâtid dunyâ, ve hum anil âhırati hum gâfilûn(gâfilûne).
rum süresi ayet 7
onlar dünya hayatının görünen tarafını bilirler onlar ahiret tarafı hakkında hepten habersizdirler 
rum süresi ayet 8
أَوَلَمْ يَتَفَكَّرُوا فِي أَنفُسِهِمْ مَا خَلَقَ اللَّهُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا إِلَّا بِالْحَقِّ وَأَجَلٍ مُّسَمًّى وَإِنَّ كَثِيرًا مِّنَ النَّاسِ بِلِقَاء رَبِّهِمْ لَكَافِرُونَ ﴿٨﴾
E ve lem yetefekkerû fî enfusihim, mâ halakallâhus semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ illâ bil hakkı ve ecelin musemmâ(musemmen) ve inne kesîran minen nâsi bi likâi rabbihim le kâfirûn(kâfirûne).
rum süresi ayet 8 
kendilerine bakıp ALLAH ın gökleri yeri ve ikisinin arasındakileri gerçek bir nedenle ve belirli bir süreye kadar yarattıgını  düşünmezler mi şüphesiz insanların çogu rablerine kavuşmayı inkar etmektedir 

rum süresi ayet 9

أَوَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَيَنظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ كَانُوا أَشَدَّ مِنْهُمْ قُوَّةً وَأَثَارُوا الْأَرْضَ وَعَمَرُوهَا أَكْثَرَ مِمَّا عَمَرُوهَا وَجَاءتْهُمْ رُسُلُهُم بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا كَانَ اللَّهُ لِيَظْلِمَهُمْ وَلَكِن كَانُوا أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ ﴿٩﴾
E ve lem yesîrû fîl ardı fe yanzurû keyfe kâne âkıbetullezîne min kablihim, kânû eşedde minhum kuvveten, ve esârûl arda ve amarûhâ eksera mimmâ amarûhâ ve câethum rusuluhum bil beyyinâti, fe mâ kânallâhu li yazlimehum ve lâkin kânû enfusehum yazlimûn(yazlimûne).
rum süresi ayet 9
yeryüzünde gezip kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduguna  bakmadılar mı onlar kuvvetçe onlardan daha güçlüydüler [ekin ekmek maden çıkarmak gibi amaçlarla] yeri topragı kazmışlar orayı onların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdir peygamberleri  de onlara mucizelerle gelmişlerdir ALLAH onlara zulmetmiyordu ancak insanların kendileri kendilerine zulmediyorlardı 

rum süresi ayet 10
ثُمَّ كَانَ عَاقِبَةَ الَّذِينَ أَسَاؤُوا السُّوأَى أَن كَذَّبُوا بِآيَاتِ اللَّهِ وَكَانُوا بِهَا يَسْتَهْزِؤُون ﴿١٠﴾
Summe kâne âkıbetellezîne esâus sûâ en kezzebû bi âyâtillâhi ve kânû bihâ yestehziûn(yestehziûne).
rum süresi ayet 10
sonra  o kötülük yapanların sonu ALLAH ın ayetlerini yalanlamalarından ve onların alaya almalarından dolayı çok kötü oldu 

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

rum süresi ayet 1

الم ﴿١﴾
Elif lâm mîm.

rum süresi ayet 1
elif lam mim 
rum süresi ayet 2
غُلِبَتِ الرُّومُ ﴿٢﴾
Gulibetir rûm(rûmu).
rum süresi ayet 3
فِي أَدْنَى الْأَرْضِ وَهُم مِّن بَعْدِ غَلَبِهِمْ سَيَغْلِبُونَ ﴿٣﴾
Fî ednâl ardı ve hum min ba’di galebihim se yaglibûn(yaglibûne).
rum süresi ayet 4
فِي بِضْعِ سِنِينَ لِلَّهِ الْأَمْرُ مِن قَبْلُ وَمِن بَعْدُ وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ ﴿٤﴾
Fî bıd’ı sinîn(sinîne), lillâhil emru min kablu ve min ba’du, ve yevme izin yefrahul mu’minûn(mu’minûne).
rum süresi ayet 5
بِنَصْرِ اللَّهِ يَنصُرُ مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ ﴿٥﴾
Bi nasrillâhi, yansuru men yeşâu, ve huvel azîzur rahîm(rahîmu).
rum süresi ayet 2-3-4-5
rumlar [size] yakın olan bir yerde yenildiler onlar bu yenilgilerinin ardından bir kaç yıl içinde muhakkak galip gelecekler başta da sonda da söz ve yetki ALLAH ındır o gün müminler ALLAH ın yardımıyla ferahlayacaklar o diledigine yardım eder o çok güçlüdür çok merhametlidir 

11 Mayıs 2017 Perşembe

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

ankebut süresi ayet 65
فَإِذَا رَكِبُوا فِي الْفُلْكِ دَعَوُا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ فَلَمَّا نَجَّاهُمْ إِلَى الْبَرِّ إِذَا هُمْ يُشْرِكُونَ ﴿٦٥﴾
Fe izâ rakibû fîl fulki deavûllâhe muhlisîne lehud dîn(dîne), fe lemmâ neccâhum ilâl berri izâ hum yuşrikûn(yuşrikûne).
ankebut süresi ayet 66
لِيَكْفُرُوا بِمَا آتَيْنَاهُمْ وَلِيَتَمَتَّعُوا فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ ﴿٦٦﴾
Li yekfurû bimâ âteynâhum ve li yetemettaû, fe sevfe ya’lemûn(ya’lemûne).
ankebut süresi ayet 65 66
 gemiye bindiklerinde dini ALLAH a özgü kılarak ona dua ederler onları karaya çıkardıgında ise onlara verdigi nimetlere nankörlük ederek hemen ona ortak koşanlar hadi hayattan biraz zevk alsınlar [başlarına gelecekleri] ileride bilecekler 
ankebut süresi ayet 67
أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّا جَعَلْنَا حَرَمًا آمِنًا وَيُتَخَطَّفُ النَّاسُ مِنْ حَوْلِهِمْ أَفَبِالْبَاطِلِ يُؤْمِنُونَ وَبِنِعْمَةِ اللَّهِ يَكْفُرُونَ ﴿٦٧﴾
E ve lem yerav ennâ cealnâ haramen âminen ve yutehattafun nâsu min havlihim, e fe bil bâtılı yu’minûne ve bi ni’metillâhi yekfurûn(yekfurûne).
ankebut süresi ayet 67
çevrelerinde [güvensizlikten dolayı] insanlar alınıp götürülürken bizim [yaşadıkları şehir mekke yi ] güvenlikli dokunulmaz bir yer yaptıgımızı görmediler mi batıla inanıp ALLAH ın [kendilerine verdigi] nimetleri inkar mı ediyorlar 
ankebut süresi ayet 68
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَى عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءهُ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِّلْكَافِرِينَ ﴿٦٨﴾
Ve men azlemu mimmenifterâ alâllâhi keziben ev kezzebe bil hakkı lemmâ câehu, e leyse fî cehenneme mesven lil kâfirîn(kâfirîne).
ankebut süresi ayet 68
ALLAH a karşı yalan uyduran veya kendisine hak geldiginde onu yalanlayandan daha zalim kim vardır kafirlerin yeri cehennemde degil midir 
ankebut süresi ayet 69 burda son buldu 
وَالَّذِينَ جَاهَدُوا فِينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَا وَإِنَّ اللَّهَ لَمَعَ الْمُحْسِنِينَ ﴿٦٩﴾
Vellezîne câhedû fînâ le nehdiyennehum subulenâ ve innallâhe le meal muhsinîn(muhsinîne).
ankebut süresi ayet 69
bizim ugrumuzda cihad edenlere gelince biz elbette onları [cennete giden yollarımıza ulaştıracagız şüphesiz ALLAH iyi ve güzel davrananlarla beraberdir 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu
ankebut süresi ayet 63
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّن نَّزَّلَ مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَحْيَا بِهِ الْأَرْضَ مِن بَعْدِ مَوْتِهَا لَيَقُولُنَّ اللَّهُ قُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ ﴿٦٣﴾
Ve le in seeltehum men nezzele mines semâi mâen fe ahyâ bihil arda min ba’di mevtihâ le yekûlunnallâhu, kulil hamdu lillâhi, bel ekseruhum lâ ya’kılûn(ya’kılûne).
ankebut süresi ayet 63
yine sen onlara gökyüzünden suyu indiren sonra onunla ölümünden sonra yeryüzünü dirilten kimdir diye sorsan elbette ALLAH diyeceklerdir  de ki her türlü övgü ALLAH ın hakkıdır fakat onların çogu akıllarını kullanıp düşünmezler 
ankebut süresi ayet 64
وَمَا هَذِهِ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ وَإِنَّ الدَّارَ الْآخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ ﴿٦٤﴾
Ve mâ hâzihil hayâtud dunyâ illâ lehvun ve laibun, ve inned dârel âhırate le hiyel hayevân(hayevânu), lev kânû ya’lemûn(ya’lemûne).
ankebut süresi ayet 64
bu dünya hayatı ancak bir eglence ve oyundan ibarettir şüphesiz ahiret hayatı işte o gerçek hayattır keşke bunu bilselerdi 

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu
ankebut süresi  ayet 58
وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُبَوِّئَنَّهُم مِّنَ الْجَنَّةِ غُرَفًا تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا نِعْمَ أَجْرُ الْعَامِلِينَ ﴿٥٨﴾
Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti le nubevviennehum minel cenneti gurafan tecrîmin tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ, ni’me ecrul âmilîn(âmilîne).
ankebut süresi ayet 59
الَّذِينَ صَبَرُوا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ ﴿٥٩﴾
Ellezîne saberû ve alâ rabbihim yetevekkelûn(yetevekkelûne).
ankebut süresi ayet 58 -59
iman edipsalih amel işleyenler var ya elbette onları içinden sonsuza dek kalacakları altlarından nehirlerin aktıgı cennet köşklerine yerleştirecegiz sabredip rablerine tevekkül ederek iş yapınların ecirleri ne kadar güzeldir 
ankebut süresi ayet 60
وَكَأَيِّن مِن دَابَّةٍ لَا تَحْمِلُ رِزْقَهَا اللَّهُ يَرْزُقُهَا وَإِيَّاكُمْ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ ﴿٦٠﴾
Ve keeyyin min dâbbetin lâ tahmilu rızkahâ allâhu yerzukuhâ ve iyyâkum ve huves semîul alîm(alîmu).
ankebut süresi ayet 60
kendi rızıkını taşıyamıyan nice hayvan vardır onlara ve size rızıkı ALLAH verir o işitendir bilendir 
ankebut süresi ayet 61
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ فَأَنَّى يُؤْفَكُونَ ﴿٦١﴾
Ve le in seeltehum men halakas semâvâti vel arda ve sehharaş şemse vel kamere le yekûlunnallâhu, fe ennâ yu’fekûn(yu’fekûne).
ankebut süresi ayet 61
yemin olsun ki sen onlara gökleri ve yeri yaratan güneşi ve ayı sizin istifadenize sunan  kimdir diye sorsan elbette ALLAH derler o halde nasıl çevriliyorlar 
ankebut süresi ayet 62
اللَّهُ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ وَيَقْدِرُ لَهُ إِنَّ اللَّهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ ﴿٦٢﴾
Allâhu yebsutur rızka li men yeşâu min ibâdihî ve yakdiru lehu, innallâhe bi kulli şey’in alîm(alîmun).
ankebut süresi ayet 62
ALLAH kullarından diledigine rızıkı bolca verir ona diledigine de kısar şüphesiz ALLAH her şeyi çok iyi bilendir 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

ankebut süresi ayet 51
أَوَلَمْ يَكْفِهِمْ أَنَّا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ يُتْلَى عَلَيْهِمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَرَحْمَةً وَذِكْرَى لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ ﴿٥١﴾
E ve lem yekfihim ennâ enzelnâ aleykel kitâbe yutlâ aleyhim, inne fî zâlike le rahmeten ve zikrâ li kavmin yu’minûn(yu’minûne).
ankebut süresi ayet 51
bizim kendilerine okunup duran kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmez mi şüphesiz bunda iman edecek bir topluluk için rahmet ve ilahi bir uyarı vardır 
ankebut süresi ayet 52

قُلْ كَفَى بِاللَّهِ بَيْنِي وَبَيْنَكُمْ شَهِيدًا يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالَّذِينَ آمَنُوا بِالْبَاطِلِ وَكَفَرُوا بِاللَّهِ أُوْلَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ ﴿٥٢﴾
Kul kefâ billâhi beynî ve beynekum şehîdâ(şehîden), ya’lemu mâ fîs semâvâti vel ard(ardı), vellezîne âmenû bil bâtılı ve keferû billâhi ulâike humul hâsirûn(hâsirûne).
ankebut süresi ayet 52
de ki benimle sizin aranızda şahit olarak ALLAH yeter o göklerde ve yerde ne varsa hepsini bilir batıla iman edip ALLAH ı inkar edenler var ya işte onlar kaybedenlerdir 
ankebut süresi ayet 53
وَيَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ وَلَوْلَا أَجَلٌ مُّسَمًّى لَجَاءهُمُ الْعَذَابُ وَلَيَأْتِيَنَّهُم بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ ﴿٥٣﴾
Ve yesta’cilûneke bil azâbi, ve lev lâ ecelun musemmen le câehumul azâbu, ve le ye’tiyennehum bagteten ve hum lâ yeş’urûn(yeş’urûne).
ankebut süresi ayet 53
bir de onlar senden  azabı acele getirmeni istiyorlar eger belirlenmiş bir zaman olmasaydı azap onlara hemen geliverirdi elbette o azap onlar farkında olmadan başlarına ansızın gelecektir 
ankebut süresi ayet 54
يَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمُحِيطَةٌ بِالْكَافِرِينَ ﴿٥٤﴾
Yesta’cilûneke bil azâbi, ve inne cehenneme le muhîtatun bil kâfirîn(kâfirîne).
ankebut süresi ayet 54
onlar senden azabı acele getirmenin istiyorlar şüphesiz cehennem kafirleri kuşatacaktır 
ankebut süresi ayet 55 56 
يَوْمَ يَغْشَاهُمُ الْعَذَابُ مِن فَوْقِهِمْ وَمِن تَحْتِ أَرْجُلِهِمْ وَيَقُولُ ذُوقُوا مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٥٥﴾
Yevme yagşâhumul azâbu min fevkıhim ve min tahti erculihim ve yekûlu zûkû mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne)
56
يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ أَرْضِي وَاسِعَةٌ فَإِيَّايَ فَاعْبُدُونِ ﴿٥٦﴾
Yâ ıbâdıyellezîne âmenû inne ardî vâsiatun fe iyyâye fa’budûni.
ankebut süresi ayet 55 56 
o gün azabı onları üstlerinden  ayaklarının altlarından saracaktır [ALLAH onlara ] yaptıklarınızın karşılıgını tadın ey iman edenler kullarım şüphesiz benim yeryüzüm geniştir bana yalnızca bana ibadet edin buyuracaktır 
ankebut süresi ayet 57
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ ﴿٥٧﴾
Kullu nefsin zâikatul mevti summe ileynâ turceûn(turceûne).
ankebut süresi ayet 57
her nefis ölümü tadacaktır sonra döndürülüp bize getirileceksiniz 

10 Mayıs 2017 Çarşamba

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

ankebut süresi ayet 48
وَمَا كُنتَ تَتْلُو مِن قَبْلِهِ مِن كِتَابٍ وَلَا تَخُطُّهُ بِيَمِينِكَ إِذًا لَّارْتَابَ الْمُبْطِلُونَ ﴿٤٨﴾
Ve mâ kunte tetlû min kablihî min kitâbin ve lâ tehuttuhu bi yemînike izen lertâbel mubtılûn(mubtılûne).
ankebut süresi ayet 48
sen bunlardan önce kitap okur degildin onu elinle  de yazar degildin eger böyle olsaydı batıla uyanlar buna şüpheye düşebilirlerdi 
ankebut süresi ayet 49
بَلْ هُوَ آيَاتٌ بَيِّنَاتٌ فِي صُدُورِ الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ وَمَا يَجْحَدُ بِآيَاتِنَا إِلَّا الظَّالِمُونَ ﴿٤٩﴾
Bel huve âyâtun beyyinâtun fî sudûrillezîne ûtûl ilm(ilme), ve mâ yechadu bi âyâtinâ illâz zâlimûn(zâlimûne).
ankebut süresi ayet 49
hayır o[kur an ] kendilerine ilim verilmiş kimselerin kalplerinde apaçık ayetlerdir bizim ayetlerimizi ancakzalimler inkar ederler 
ankebut süresi ayet 5o
وَقَالُوا لَوْلَا أُنزِلَ عَلَيْهِ آيَاتٌ مِّن رَّبِّهِ قُلْ إِنَّمَا الْآيَاتُ عِندَ اللَّهِ وَإِنَّمَا أَنَا نَذِيرٌ مُّبِينٌ ﴿٥٠﴾
Ve kâlû lev lâ unzile aleyhi âyâtun min rabbihî, kul innemâl âyâtu indallâh(indallâhi), ve innemâ ene nezîrun mubîn(mubînun).
ankebut süresi ayet 50
nitekim ona rabbinden ayetler [mucizeler]indirilseydi ya dediler de ki ayetler [mucizeler ]yalnızca ALLAH ın katındadır ben sadece açık bir uyarıcıyım 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

ankebut süresi ayet 46
وَلَا تُجَادِلُوا أَهْلَ الْكِتَابِ إِلَّا بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ إِلَّا الَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْهُمْ وَقُولُوا آمَنَّا بِالَّذِي أُنزِلَ إِلَيْنَا وَأُنزِلَ إِلَيْكُمْ وَإِلَهُنَا وَإِلَهُكُمْ وَاحِدٌ وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ ﴿٤٦﴾
Ve lâ tucâdilû ehlel kitâbi illâ billetî hiye ahsenu illâllezîne zalemû minhum ve kûlû âmennâ billezî unzile ileynâ ve unzile ileykum ve ilâhunâ ve ilâhukum vâhıdun ve nahnu lehu muslimûn(muslimûne).
ankebut süresi ayet 46
onlardan zulmedenler hariç ehl i kitapla en güzel şekilde mücadele edin biz hem bize indirilene hem de size indirilene iman ettik bizim ilahımızla sizin ilahınız tektir [bir farkla ki] biz yalnız ona boyun egip teslim olmuşuzdur deyin 
ankebut süresi ayet 47
وَكَذَلِكَ أَنزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ فَالَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَمِنْ هَؤُلَاء مَن يُؤْمِنُ بِهِ وَمَا يَجْحَدُ بِآيَاتِنَا إِلَّا الْكَافِرُونَ ﴿٤٧﴾
Ve kezâlike enzelnâ ileykel kitâbe, fellezîne âteynâ humul kitâbe yu’minûne bihî, ve min hâulâi men yu’minu bihî, ve mâ yechadu bi âyâtinâ illâl kâfirûn(kâfirûne).
ankebut süresi ayet 47
işte sana kitabı böyle indirdik kendilerine verdiklerimiz ona iman ederler onlardan da ona iman edenler vardır bizim ayetlerimizi ancak kafirler inkar ederler 

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

ankebut süresi ayet 41
مَثَلُ الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِن دُونِ اللَّهِ أَوْلِيَاء كَمَثَلِ الْعَنكَبُوتِ اتَّخَذَتْ بَيْتًا وَإِنَّ أَوْهَنَ الْبُيُوتِ لَبَيْتُ الْعَنكَبُوتِ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ ﴿٤١﴾
Meselullezînettehazû min dûnillâhi evliyâe ke meselil ankebût(ankebûti), ittehazet beyten ve inne evhenel buyûti le beytul ankebût(ankebûti), lev kânû ya’lemûn(ya’lemûne).
ankebut süresi ayet 41
ALLAH tan başkasını koruyucu edinenlerin hali örümcegin haline benzer örümcek bir ev edinmiştir fakat evlerin en çürügü örümcegin evidir keşke bunu bilselerdi
ankebut süresi ayet 42
إِنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ مَا يَدْعُونَ مِن دُونِهِ مِن شَيْءٍ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ ﴿٤٢﴾
İnnallâhe ya’lemu mâ yed’ûne min dûnihî min şey’in, ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
ankebut süresi ayet 42
muhakkak ALLAH onların kendisini bırakıp yalvardıkları şeyleri bilmektedir o çok güçlüdür işisaglam yapan ve yaptıgında hikmet bulunandır 
ankebut süresi ayet 43
وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ وَمَا يَعْقِلُهَا إِلَّا الْعَالِمُونَ ﴿٤٣﴾
Ve tilkel emsâlu nadribuhâ lin nâs(nâsi) ve mâ ya’kıluhâ illel âlimûn(âlimûne).
ankebut süresi ayet 43
bu örnek olaylar yok mu biz bunları  insanlar için anlatmaktayız  bunları ancak bilginler anlaya bilir 
ankebut süresi ayet 44
خَلَقَ اللَّهُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِالْحَقِّ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً لِّلْمُؤْمِنِينَ ﴿٤٤﴾
Halakallâhus semâvâti vel arda bil hakkı, inne fî zâlike le âyeten lil mu’minîn(mu’minîne).
ankebut süresi ayet 44
ALLAH gökleri ve yeri bir gerçege göre yaratmıştır şüphesiz bunda müminler için bir ibret vardır 
ankebut süresi ayet 45
اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ ﴿٤٥﴾
Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salâte, innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne).
ankebut süresi ayet 45
sana vahiy olunan kitabı güzel güzel oku namazı kıl muhakkak ki[ şartlarına uygun olarak kılınan] namaz edepsizlikten ve kötülükten alıkoyar muhakkak ki ALLAH ın zikri en büyük iştir ALLAH her ne yaparsanız bilir 

9 Mayıs 2017 Salı

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu


ankebut süresi ayet 36
وَإِلَى مَدْيَنَ أَخَاهُمْ شُعَيْبًا فَقَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ وَارْجُوا الْيَوْمَ الْآخِرَ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْأَرْضِ مُفْسِدِينَ ﴿٣٦﴾
Ve ilâ medyene ehâhum şuayben fe kâle yâ kavmi’budûllâhe vercûl yevmel âhıra ve lâ ta’sev fîl ardı mufsidîn(mufsidîne).
ankebut süresi ayet 36
medyenden e de kardeşleri şuayb ı gönderdik [şuayb] onlara şöyle dedi  ey halkım ALLAH  a ibadet edin ahiret gününe ümit besleyin bozgunculuk çıkararak yeryüzünü berbat etmeyin 
ankebut süresi ayet 37
فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَأَصْبَحُوا فِي دَارِهِمْ جَاثِمِينَ ﴿٣٧﴾
Fe kezzebûhu fe ehazethumur recfetu fe asbehû fî dârihim câsimîn(câsimîne).
ankebut süresi ayet 37
onu yalanladılar birden onları titreme aldı yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar
ankebut süresi ayet 38
وَعَادًا وَثَمُودَ وَقَد تَّبَيَّنَ لَكُم مِّن مَّسَاكِنِهِمْ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ وَكَانُوا مُسْتَبْصِرِينَ ﴿٣٨﴾
Ve âden ve semûde ve kad tebeyyene lekum min mesâkinihim, ve zeyyene lehumuş şeytânu a’mâlehum fe saddehum anis sebîli ve kânû mustebsırîn(mustebsırîne).
ankebut süresi ayet 38
ad ve semüd a da [peygamberler gönderdik] [bunların hali ] yaşadıkları yerlerden size belli olmaktadır şeytan onlara amellerini süslemiş kendilerini yoldan çevirmişti oysa bunlar gözleri açık adamlardı 
ankebut süresi ayet 39
وَقَارُونَ وَفِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَلَقَدْ جَاءهُم مُّوسَى بِالْبَيِّنَاتِ فَاسْتَكْبَرُوا فِي الْأَرْضِ وَمَا كَانُوا سَابِقِينَ ﴿٣٩﴾
Ve kârûne ve fir’avne ve hâmâne ve lekad câehum mûsâ bil beyyinâti festekberû fîl ardı ve mâ kânû sâbikîn(sâbikîne).
ankebut süresi ayet 39
karun firavun ve haman a yemin olsun ki onlar musa mucizelerle gelmişti onlar yeryüzünde  büyüklenip kafa tuttular halbuki [başlarına gelecek olan azabın ] önüne geçecek degillerdi 
ankebut süresi ayet 40
فَكُلًّا أَخَذْنَا بِذَنبِهِ فَمِنْهُم مَّنْ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِ حَاصِبًا وَمِنْهُم مَّنْ أَخَذَتْهُ الصَّيْحَةُ وَمِنْهُم مَّنْ خَسَفْنَا بِهِ الْأَرْضَ وَمِنْهُم مَّنْ أَغْرَقْنَا وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيَظْلِمَهُمْ وَلَكِن كَانُوا أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ ﴿٤٠﴾
Fe kullen ehaznâ bi zenbihi, fe minhum men erselnâ aleyhi hâsıbâ(hâsıben), ve minhum men ehazethus sayhatu, ve minhum men hasefnâ bihil arda, ve minhum men agraknâ, ve mâ kânallâhu li yazlimehum ve lâkin kânû enfusehum yazlimûn(yazlimûne).
ankebut süresi ayet 40
biz onlardan her birini günahıyla yakalayıp yok ettik onlardan kimisinin başına taş yagdırdık onlardan kimisini çıglık alıp yok ediverdi onlardan kimisini yerin dibine geçirdik onlardan kimisini de [denizde] bogduk ALLAH onlara zulmetmiyordu ancak [insanlar] kendi kendilerine zulmediyorlardı 

4 Mayıs 2017 Perşembe

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

ankebut süresi ayet 31
وَلَمَّا جَاءتْ رُسُلُنَا إِبْرَاهِيمَ بِالْبُشْرَى قَالُوا إِنَّا مُهْلِكُو أَهْلِ هَذِهِ الْقَرْيَةِ إِنَّ أَهْلَهَا كَانُوا ظَالِمِينَ ﴿٣١﴾
Ve lemmâ câet rusulunâ ibrâhîme bil buşrâ, kâlû innâ muhlikû ehli hâzihil karyeti, inne ehlehâ kânû zâlimîn(zâlimîne).
ankebut süresi ayet 31
elçilerimiz ibrahim e müjdeyle  geldiklerinde şüphesiz biz bu memleketin  ahalisini helak ediciyiz şüphesiz onun ahalisi zalimdir dediler 
ankebut süresi ayet 32
قَالَ إِنَّ فِيهَا لُوطًا قَالُوا نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَن فِيهَا لَنُنَجِّيَنَّهُ وَأَهْلَهُ إِلَّا امْرَأَتَهُ كَانَتْ مِنَ الْغَابِرِينَ ﴿٣٢﴾
Kâle inne fîhâ lûtâ(lûten), kâlû nahnu a’lemu bi men fîhâ le nunecciyennehu ve ehlehû illâmraetehu kânet minel gâbirîn(gâbirîne).
ankebut süresi ayet 32 
[ibrahim ] orada lüt var dedi [elçiler] biz orada kimin oldugunu  daha iyi biliriz onu ve karısı dışında ailesini kurtaracagız o [ karısı azabın içinde ] kalanlardan olacak dediler 
ankebut süresi ayet 33
وَلَمَّا أَن جَاءتْ رُسُلُنَا لُوطًا سِيءَ بِهِمْ وَضَاقَ بِهِمْ ذَرْعًا وَقَالُوا لَا تَخَفْ وَلَا تَحْزَنْ إِنَّا مُنَجُّوكَ وَأَهْلَكَ إِلَّا امْرَأَتَكَ كَانَتْ مِنَ الْغَابِرِينَ ﴿٣٣﴾
Ve lemmâ en câet rusulunâ lûtan sîe bihim ve dâka bihim zer’ân, ve kâlû lâ tehaf ve lâ tahzen, innâ muneccûke ve ehleke illâmraeteke kânet minel gâbirîn(gâbirîne).
ankebut süresi ayet 33
elçilerimiz  lüt a geldiklerinde onlar yüzünden fenalaştı haklarında eli kolu daraldı onakorkma üzülme biz seni ve karın dışında aileni kurtaracagız o [ karısı azabın içinde ] kalaanlardan olacak  dediler 
ankebut süresi ayet 34
إِنَّا مُنزِلُونَ عَلَى أَهْلِ هَذِهِ الْقَرْيَةِ رِجْزًا مِّنَ السَّمَاء بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ ﴿٣٤﴾
İnnâ munzilûne alâ ehli hâzihil karyeti riczen mines semâi bimâ kânû yefsukûn(yefsukûne).
ankebut süresi ayet 34
haberiniz olsun biz yapa geldikleri bozgunculuk yüzünden bu memleket ahalisinin üzerine gökyüzünden kötü bir azap indirecegiz 
ankebut süresi ayet 35
وَلَقَد تَّرَكْنَا مِنْهَا آيَةً بَيِّنَةً لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ ﴿٣٥﴾
Ve lekad teraknâ minhâ âyeten beyyineten li kavmin ya’kılûn(ya’kılûne).
ankebut süresi ayet 35
yemin olsun ki onlardan geriye  akıl edip düşünecek bir toplum için apaçık bir işaret bıraktık 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

ankebut süresi ayet 27
وَوَهَبْنَا لَهُ إِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ وَجَعَلْنَا فِي ذُرِّيَّتِهِ النُّبُوَّةَ وَالْكِتَابَ وَآتَيْنَاهُ أَجْرَهُ فِي الدُّنْيَا وَإِنَّهُ فِي الْآخِرَةِ لَمِنَ الصَّالِحِينَ ﴿٢٧﴾
Ve vehebnâ lehû ishâka ve ya’kûbe ve cealnâ fî zurriyyetihin nubuvvete vel kitâbe, ve âteynâhu ecrehu fîd dunyâ, ve innehu fîl âhırati le mines sâlihîn(sâlihîne).
ankebut süresi ayet 27
biz ona ishak ile yaküb u bahşettik soyundan gelenlere peygamberlik ve kitap verdik kendisine dünyada ecirini verdik şüphesiz o ahirette iyi ve güzel insanlardan biri olacaktır 
ankebut süresi ayet 28
وَلُوطًا إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِ إِنَّكُمْ لَتَأْتُونَ الْفَاحِشَةَ مَا سَبَقَكُم بِهَا مِنْ أَحَدٍ مِّنَ الْعَالَمِينَ ﴿٢٨﴾
Ve lûtan iz kâle li kavmihî innekum le te’tûnel fâhışete mâ sebekakum bihâ min ehadin minel âlemîn(âlemîne).
ankebut süresi ayet 28
bir zamanlar lüt halkına şöyle demişti muhakkak siz o kötüişi yapıyorsunuz sizden önce hiçbir millet bu haltı etmedi 
ankebut süresi ayet 29
أَئِنَّكُمْ لَتَأْتُونَ الرِّجَالَ وَتَقْطَعُونَ السَّبِيلَ وَتَأْتُونَ فِي نَادِيكُمُ الْمُنكَرَ فَمَا كَانَ جَوَابَ قَوْمِهِ إِلَّا أَن قَالُوا ائْتِنَا بِعَذَابِ اللَّهِ إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ ﴿٢٩﴾
E innekum le te’tûner ricâle ve taktaûnes sebîle ve te’tûne fî nâdîkumul munker(munkere), fe mâ kâne cevâbe kavmihî illâ en kâlû’tinâ bi azâbillâhi in kunte mines sâdikîn(sâdikîne).
siz hala[cinsel ilişki için kadınları bırakıp ] erkeklere gidecek yol kesecek meclisinizde edepsizlik ahlaksızlıkyapıp duracak  mısınız [yaptıgı bu uyarıya karşı ] halkının verdigi cevap sadece eger sözünden dogru olanlardansan haydi bize  ALLAH ın azabını getir demeleri oldu 
ankebut süresi ayet 30
قَالَ رَبِّ انصُرْنِي عَلَى الْقَوْمِ الْمُفْسِدِينَ ﴿٣٠﴾
Kâle rabbinsurnî alâl kavmil mufsidîn(mufsidîne).
ankebut süresi ayet 30
[lüt] ey rabbim ortalıgı bozguna ugratan bu topluluga karşı bana yardım et dedi 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

ankebut süresi ayet 26
فَآمَنَ لَهُ لُوطٌ وَقَالَ إِنِّي مُهَاجِرٌ إِلَى رَبِّي إِنَّهُ هُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ ﴿٢٦﴾
Fe âmene lehu lût (lûtun) ve kâle innî muhâcirun ilâ rabbî, innehu huvel azîzul hakîm(hakîmu)
ankebut süresi ayet 26
bunun üzerine lüt ona iman etti ve ben rabbime hiciret ediyorum şüphesiz o gerçekten o çok güçlü işi saglam yapan ve yaptıgında hikmet bulunandır dedi



3 Mayıs 2017 Çarşamba

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

ankebut süresi ayet 21
يُعَذِّبُُ مَن يَشَاء وَيَرْحَمُ مَن يَشَاء وَإِلَيْهِ تُقْلَبُونَ ﴿٢١﴾
Yuazzibu men yeşâu ve yerhamu men yeşâu, ve ileyhi tuklebûn(tuklebûne).
ankebut süresi ayet 21
o diledigine azap eder diledigine  de acır hepiniz ona çevrileceksiniz 
ankebut süresi ayet 22
وَمَا أَنتُم بِمُعْجِزِينَ فِي الْأَرْضِ وَلَا فِي السَّمَاء وَمَا لَكُم مِّن دُونِ اللَّهِ مِن وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ ﴿٢٢﴾
Ve mâ entum bi mu’cizîne fîl ardı ve lâ fîs semâi ve mâ lekum min dûnillâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).
ankebut süresi ayte 22
siz onu yerde de gökte de aciz bırakamazsınız sizin ALLAH tan başka hiçbir koruyucu ve yardımcınız yoktur 
ankebut süresi ayet 23
وَالَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِ اللَّهِ وَلِقَائِهِ أُوْلَئِكَ يَئِسُوا مِن رَّحْمَتِي وَأُوْلَئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ ﴿٢٣﴾
Vellezîne keferû bi âyâtillâhi ve likâihî ulâike yeisû min rahmetî ve ulâike lehum azâbun elîm(elîmun).
ankebut süresi ayet 23
ALLAH ın ayetlerine ve ona kavuşmaya inanmayanlar işte onlar benim rahmetimden ümidini kesmiş olanlardır onlar için acı veren bir azap vardır 
ankebut süresi ayet 24
فَمَا كَانَ جَوَابَ قَوْمِهِ إِلَّا أَن قَالُوا اقْتُلُوهُ أَوْ حَرِّقُوهُ فَأَنجَاهُ اللَّهُ مِنَ النَّارِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ ﴿٢٤﴾
Fe mâ kâne cevâbe kavmihî illâ en kâlûktulûhu ev harrıkûhu fe encâhullâhu minen nâr(nâri), inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yu’minûn(yu’minûne).
ankebut süresi ayet 24
[ yaptıgı teblige karşı]  halkının verdigi cevap sadece onu öldürün veya onu yakın demeleri oldu ALLAH onu ateşten kurtardı elbette bunda iman edecek bir topluluk için dersler vardır
ankebut süresi ayet 25

وَقَالَ إِنَّمَا اتَّخَذْتُم مِّن دُونِ اللَّهِ أَوْثَانًا مَّوَدَّةَ بَيْنِكُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ثُمَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَكْفُرُ بَعْضُكُم بِبَعْضٍ وَيَلْعَنُ بَعْضُكُم بَعْضًا وَمَأْوَاكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُم مِّن نَّاصِرِينَ ﴿٢٥﴾
Ve kâle innemâttehaztum min dûnillâhi evsânen meveddete beynikum fîl hayâtid dunyâ, summe yevmel kıyâmeti yekfuru ba’dukum bi ba’dın ve yel’anu ba’dukum ba’dan ve me’vâkumun nâru ve mâ lekum min nâsırîn(nâsırîne).
[ ibrahim  şöyle ] dedi siz yanlızca degersiz dünya hayatında aranızda sevişmek için ALLAH ı bırakıp bazı putları [tanrılar] edindiniz sonra kıyamet gününde bazınız bazınızı inkar edecek yine bazınız bazınızı lanetliyecek varacagınız yer cehennem ateşidir size yardım edecek hiç kimse yoktur