rum süresi ayet 34
لِيَكْفُرُوا بِمَا آتَيْنَاهُمْ فَتَمَتَّعُوا فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ ﴿٣٤﴾
Li yekfurû bimâ âteynâhum, fe temetteû fe sevfe ta’lemûn(ta’lemûne).
rum süresi ayet 34
kendilerine verdigimiz nimetler nankörlük etsinler [ az bir süre] zevk sürün bakalım yarın bileceksiniz
rum süresi ayet 35
أَمْ أَنزَلْنَا عَلَيْهِمْ سُلْطَانًا فَهُوَ يَتَكَلَّمُ بِمَا كَانُوا بِهِ يُشْرِكُونَ ﴿٣٥﴾
Em enzelnâ aleyhim sultânen fe huve yetekellemu bimâ kânû bihî yuşrikûn(yuşrikûne).
rum süresi ayet 35
yoksa biz onlara ona ortak koşmalarını söyleyen bir belge mi indirmişiz
rum süresi ayet 36
وَإِذَا أَذَقْنَا النَّاسَ رَحْمَةً فَرِحُوا بِهَا وَإِن تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ إِذَا هُمْ يَقْنَطُونَ ﴿٣٦﴾
Ve izâ ezaknân nâse rahmeten ferihû bihâ, ve in tusıbhum seyyietun bimâ kaddemet eydîhim izâ hum yaknetûn(yaknetûne).
rum süresi ayet 36
biz insanlara bir rahmet tattırdıgımız zaman onunla sevinip mutlu oluyorlar ellerinin sunduklarından dolayı başlarına bir kötülük geldigi zaman hemen ümitlerini kaybediyorlar
rum süresi ayet 37
أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّ اللَّهَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَن يَشَاء وَيَقْدِرُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ ﴿٣٧﴾
E ve lem yerav ennellâhe yebsutur rızka li men yeşâu ve yakdiru, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yu’minûn(yu’minûne).
rum süresi ayet 37
ALLAH ın rızkı diledigine bolca verdigini diledigine de kıstıgını görmediler mi şüphesiz buna iman edecek bir topluluk için deliller vardır
rum süresi ayet 38
فَآتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ ذَلِكَ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يُرِيدُونَ وَجْهَ اللَّهِ وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ ﴿٣٨﴾
Fe âti zel kurbâ hakkahu vel miskîne vebnes sebîl(sebîli), zâlike hayrun lillezîne yurîdûne vechallâhi ve ulâike humul muflihûn(muflihûne).
rum süresi ayet 38
o halde akrabaya yoksula yolcuya hakkını ver bu ALLAH ın rızasını elde etmek isteyenler için daha hayırlıdır işte bunlar kurtuluşa erenlerdir