muminun süresi ayet 41
فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ بِالْحَقِّ فَجَعَلْنَاهُمْ غُثَاء فَبُعْدًا لِّلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ ﴿٤١﴾
Fe ehazethumus sayhatu bil hakkı fe cealnâhum gusâen, fe bu’den lil kavmiz zâlimîn(zâlimîne).
muminun süresi ayet 42
ثُمَّ أَنشَأْنَا مِن بَعْدِهِمْ قُرُونًا آخَرِينَ ﴿٤٢﴾
Summe enşe’nâ min ba’dihim kurûnen âharîn(âharîne).
muminun süresi ayet 43
مَا تَسْبِقُ مِنْ أُمَّةٍ أَجَلَهَا وَمَا يَسْتَأْخِرُونَ ﴿٤٣﴾
Mâ tesbiku min ummetin ecelehâ ve mâ yeste’hırûn(yeste’hırûne)
muminun süresi ayet 44
ثُمَّ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا تَتْرَا كُلَّ مَا جَاء أُمَّةً رَّسُولُهَا كَذَّبُوهُ فَأَتْبَعْنَا بَعْضَهُم بَعْضًا وَجَعَلْنَاهُمْ أَحَادِيثَ فَبُعْدًا لِّقَوْمٍ لَّا يُؤْمِنُونَ ﴿٤٤﴾
Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), fe bu’den li kavmin lâ yu’minûn(yu’minûne).
muminun süresi ayeti45
ثُمَّ أَرْسَلْنَا مُوسَى وَأَخَاهُ هَارُونَ بِآيَاتِنَا وَسُلْطَانٍ مُّبِينٍ ﴿٤٥﴾
Summe erselnâ mûsâ ve ehâhu hârûne bi âyâtinâ ve sultânin mubîn(mubînin).
muminun süresi ayet 46
إِلَى فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ فَاسْتَكْبَرُوا وَكَانُوا قَوْمًا عَالِينَ ﴿٤٦﴾
İlâ fir’avne ve meleihî festekberû ve kânû kavmen âlîn(âlîne).
muminun sürsi ayet 41
derken çıglık onları gerçekten yakaladı biz onları sel süprüntüsü yapıverdik def olup gitti o zalim topluluk
muminun süresi ayet42
sonra arkalarından başka topluluklar yarattık
muminun süresi ayet 43
hiçbir topluluk ecelini öne alamaz ve erteleyemez
muminun süresi ayet 44
sonra rasullerimizi ardı ardına gönderdik her ümmete rasulü geldiginde onu yalanladılar biz de onları birbiri ardınca yuvarladık yok ettik hepsini birer efsane yaptık imana gelmeyen topluluk yok olsun
muminun süresi ayet 45-46
sonra musa ve kardeşi harun u mucizelerimizle ve apaçık bir fermanla firavun a ve onun konseyine gönderdik bunlar kibirlerine yediremediler onlar dik başlı bir topluluktur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder