10 Nisan 2015 Cuma

NEBİ İLE RESUL ARASINDAKİ FARK NEDİR

Sahih ve ekseri âlimlerin üzerinde durduğu görüş şudur; Resul kendisine müstakil olarak kitap gelen peygambere denir. Kendisine müstakil kitap gelmeyen peygamber ise vahiy yolu ile tebliğe memur edilse bile nebidir, resul değildir. Her resul nebidir, her nebi resul değildir.
Nebî ve resul kelimelerinin aynı anlama mı, yoksa ayrı ayrı anlamlara mı geldikleri konusunda âlimler çeşitli görüşler öne sürerek ihtilaf etmişlerdir. Bazı âlimler ikisinin de aynı anlama geldiğini söylemiştir. Bazıları ikisinin gaybdan haberli olma ve nübüvvet özelliklerini bildirme, derece bakımından yükselme hususunda birleştiklerini fakat nebînin yalnız ibadetle vazifeli olduğunu resulun ise hem ibadet hem de tebliğle vazifeli olduğunu, söylemişlerdir.

Nebi ile Resul'ün Farkı
adlı makalemizden bu konu hakkında daha kapsamlı bilgi edinebilirsiniz

NEBİ NE DEMEKTİR

Nebi: Haber getiren. Peygamber. Yeni bir kitap ve şeraitle gelmeyip kendinden evvelki Resulün getirdiği kitap ve şeraiti devam ettiren peygamber, demektir. (Şifa-i Şerif)
Nebi tebliğe memur olsun olmasın, kendisine vahyedilen kimsedir. O halde her Resul Nebî'dir, fakat her Nebî Resul değildir. (Hak Dini Kuran Dili)

Peygamber Efendimiz’in (asm) Doğumu Esnasındaki Mucizeler
Peygamber Efendimiz’in (asm) doğumu esnasındaki mucizeler nelerdir? Bu hâdiselerin hikmeti nedir?

Kâinatta en büyük hadise hiç şüphe yok ki, kâinatın Efendisi Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (asm) dünyaya teşrifleridir.
Efendimiz’in (asm) dünyaya teşrifleri esnasında bütün kâinat üzerinde bir takım harika hâdiseler meydana gelmiştir. Hepsi birer mucize olan bu hadiseler, Cenab-ı Hakk’ın, bütün alemlere peygamber olarak seçtiği o Zat’ı daha dünyaya gelirken tasdik ettiğinin işaretidir. Çünkü; Efendimiz’in (asm) risaleti diğer peygamberler gibi hususi değil, umumi ve cihanşumüldür.

İşte Nebiyy-i Ekrem Efendimizin dünyaya teşrifleri esnasında meydana gelen hâdiselerden bazıları:


Benzerine rastlanmamış parlaklıkta bir yıldız doğdu


Sema pırıl pırıl yıldız kandilleriyle Resul-i Kibriya Efendimiz'in (asm) gelişini alkışlıyordu.

Medayin’deki Kisra sarayından on dört burç çatırdayarak yıkıldı


Dünyaya o gece şeref veren Zat (asm) beraberinde getirdiği sönmez nur ile Mazdeizmin karanlık inancı içinde kıvranan İran saltanatını, on dört yıl içinde ortadan kaldıracaktı.

Kâbe’nin içini karanlık ve kirlere boğan putların pek çoğu baş aşağı yıkıldı


Dünyaya teşrif eden o Zat (asm); vazifesini yerine getirecek ve Allah’a ortak koşanların batıl inançlarını ortadan kaldıracaktı.

İstiharabat’ta bin seneden beri yanmakta olan Mecusilerin koca ateş yığınları bir anda sönüverdi


O gece dünyayı şereflendiren Zat (asm); putperestlik gibi ateşperestliği de bir çırpıda ortadan kaldıracak ve yeryüzünü Tevhid meşalesiyle aydınlatacaktı.

Takdis edilen meşhur Save (Taberiyye) gölü bir anda kuruyuverdi


Dünyaya gelen Zat (asm), Allah’tan başka hiç bir şeyin kutsanamaya değer olmadığını ispat edecekti.

Şark ve garbı bir anda aydınlatan muazzam bir nur görüldü


Dünyaya gelen Zat’ın (asm) tebliğ edeceği din şark ve garbı bütün ihtişamıyla kucaklayarak, insanlığın beşte birini şefkatli sinesinde terbiye edip okşayacaktı.

Gökyüzünden salkım salkım yıldızlar döküldü


Bu hâdiseyle şeytan ve cinlerin semadan haber almaları son bulmuş oldu. 
 
Allah niçin kadın peygamber göndermedi?
Allah (cc) neden bayan peygamber yaratmamış? Kadın peygamber var da biz mi bilmiyoruz?
“(Ey Resulüm!) senden önce de kendilerine vahyeder olduğumuz erkeklerden başkasını (peygamber) göndermedik. (Ve siz ey müşrikler) eğer bilmiyorsanız o halde ehl-i zikre (iyi bilenlere) sorun!” (Nahl, 43)

Kadının mizacı, peygamberlik vazifesine uygun değildir

Peygamberlik vazifesinin gayet ağır şartları vardır. Kadın ise yaratılış ve huy itibariyle bu ağır görevin sorumluğunu taşımaya elverişli değildir.

Gerçi Allah-u Teâlâ dilerse bir kadına da o gücü ve tahammülü ihsan edip sonra da ona peygamberlik verebilir. Fakat bu, onun yaratılışını ve mizacını bir erkek mizacına dönüştürmek demek olur. Binaenaleyh insanlar içinde peygamberlik göreviyle görevlendirilecek kimselerin de sıradan erkeklerden değil, onlar arasında en seçkin, en iradeli ve en güçlü kimselerden seçilmiş olması da ilâhî hikmet icabıdır.
(Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri)

Kadının biyolojik yapısı, peygamberlik vazifesini kaldıramaz

Kadının biyolojik yapısı da bu ağır vazifeyi yüklenmeye uygun değildir. Kadınların ayın belli günlerinde ibadete mani hallerinin olması ve çocuk sahibi olmaları gibi peygamberlik vazifesini yapmaya mani durumları vardır. Bu sebeple ümmetlerine hem imam, hem önder, hem de yeri geldiğinde kumandanlık vazifesi yapan peygamberlerin kadın olması elbette düşünülemez.

Allah (cc), kadınlardan “Resul” göndermemiş fakat “Nebi” göndermiştir

Resul; yeni bir kitap ve yeni bir şeriat ile bir ümmete veya bütün beşeriyete Allah (cc)tarafından peygamber olarak gönderilmiş olan zattır.
Nebi ise; yeni bir kitap ve şeriatla gelmeyip kendinden evvelki Resulün getirdiği kitap ve şeriatı devam ettiren peygamberdir.
İmam-ı Eşariye göre Allah (cc) kadınlardan resul göndermemiş ama nebi göndermiştir. Çünkü kadın olmak vahye engel bir hal değildir. Nitekim Cenab-ı Hak bazı müstesna hanımlara vahiy göndererek nübüvvet vazifesi vermiştir.
İmam-ı Eşari’ye göre Allah 6 “nebiye” göndermiştir. Bunlar:
Hz. Meryem, Hz. Asiye, Hz. Havva, Hz. Sare, Hz. Musa'nın annesi, Hz. Hâcer’dir. (Zebidi, Tecridi Sarih Tercümesi ve Şerhi)

Kadınların cazibedar güzellikleri, elçilik vazifesinin mahiyet ve neticesine manidir

Cenab-ı Hak erkeği celalî, kadını cemalî sıfatlarıyla donatmıştır. Ve insanda yaratılış icabı güzele perestiş (tapma) derecesinde bir muhabbet bulunuyor. Cemalî sıfatların üzerindeçokçagörünmesiyle cazibedar yaratılmış kadına karşı -oluşabilecek- perestiş derecesindeki muhabbet, Allah (cc)ile kullar arasında elçilik demek olan peygamberliğin mahiyet ve ulviyetine münasip düşmeyecektir. Nitekim tarih boyunca insanların kendilerince birçok kadın tanrıça uydurmalarınınsebebi kadındaki bu fıtri cazibedir.
Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda, Cenab-ı Hakk'ın kadın peygamber göndermemesinde ne kadar büyük hikmetler olduğu anlaşılır. 
 
 
 Peygamberlerin Görevleri
Allah (cc) peygamberlerini hangi vazife için insanlara göndermiştir?

“Biz peygamberleri müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.” (Nisa, 165)
• Peygamberlerin birinci ve en ehemmiyetli vazifesi Allah'ın varlığını ve birliğini bildirmeleri ve ispat etmeleridir.
• Peygamberler Allah’ın emirlerini kullarına bildirdikleri gibi insanların da isteklerini ve sorularını Allah’a bildirirler.
• İnsanın aklını meşgul eden “nereden geliyorum, nereye gidiyorum?” ve “ne için varım?” gibi sorularına Allah (cc) peygamberler vasıtasıyla cevap verir.
• Allah (cc) kâinata (bir bebeğin anne-baba vasıtasıyla dünyaya gelmesi gibi) sebepler kanununu koymuştur. İnsanlar görünüşe takılır ve sebepleri neredeyse yaratan olarak görürler. İşte insanların yüzünü bütün sebepleri yaratan Allah'a çevirmede en büyük vazifeliler peygamberlerdir.
• Peygamberler; Kainat sarayının muhteşem ve mükemmel sanatlarını göstermek ve bu sanatlarla Allah'ı tanıttırmak için çalışırlar.
• Peygamberler insanlara manevi açıdan rehberlik yaptıkları gibi maddi olarak da birer usta ve modeldirler. Allah (cc) onlara verdiği mucizeler ile insanlığa maddi yükseliş kapısını açmıştır.
Mesela Hz. İsa (as) tıpta ileri gitmiş en zor hastaları iyileştirmiş hatta ölüleri diriltmiştir.
Hz. Süleyman (as) iki aylık mesafeyi bir günde uçarak hava taşımacılığındaki en ileri safhayı gösterdiği gibi eşyanın uzak mesafelerden kısa bir zamanda nakledileceğini de göstermiştir.
Hz. Musa (as) bir asa ile topraktan su çıkarmıştır.
Hz. Davut (as) demir ve bakırı eritip yoğurmakla sanayinin pek çoğuna öncülük etmiştir.
Hz. İbrahim (as) ateşte yanmama mucizesiyle dünyadaki ateşin tesirini engelleyecek bir maddenin var olduğunu ilan etmiştir. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder