enbiya süresi ayet 46
وَلَئِن مَّسَّتْهُمْ نَفْحَةٌ مِّنْ عَذَابِ رَبِّكَ لَيَقُولُنَّ يَا وَيْلَنَا إِنَّا كُنَّا ظَالِمِينَ ﴿٤٦﴾
Ve le in messethum nefhatun min azâbi rabbike le yekûlunne yâ veylenâ innâ kunnâ zâlimîn(zâlimîne).
enbiya sürersi ayet 47
وَنَضَعُ الْمَوَازِينَ الْقِسْطَ لِيَوْمِ الْقِيَامَةِ فَلَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْئًا وَإِن كَانَ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِّنْ خَرْدَلٍ أَتَيْنَا بِهَا وَكَفَى بِنَا حَاسِبِينَ ﴿٤٧﴾
Ve nedaul mevâzînel kısta li yevmil kıyâmeti fe lâ tuzlemu nefsun şey’â(şey’en) ve in kâne miskâle habbetin min hardalin eteynâ bihâ, ve kefâ binâ hâsibîn(hâsibîne).
enbiya süresi ayet 48
وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى وَهَارُونَ الْفُرْقَانَ وَضِيَاء وَذِكْرًا لِّلْمُتَّقِينَ ﴿٤٨﴾
Ve lekad âteynâ mûsâ ve hârûnel furkâne ve dıyâen ve zikren lil muttakîn(muttakîne).
enbiya süresi ayet 49
الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُم بِالْغَيْبِ وَهُم مِّنَ السَّاعَةِ مُشْفِقُونَ ﴿٤٩﴾
Ellezîne yahşevne rabbehum bil gaybi ve hum mines sâati muşfikûn(muşfikûne).
enbiya süresi ayet 50
وَهَذَا ذِكْرٌ مُّبَارَكٌ أَنزَلْنَاهُ أَفَأَنتُمْ لَهُ مُنكِرُونَ ﴿٥٠﴾
Ve hâzâ zikrun mubârakun enzelnâhu, e fe entum lehu munkirûn(munkirûne).
enbiya süresi ayet 46
yemin olsun ki rabbinin azabından onlara az birşey dokunsa kesinlikle yazıklar olsun bize biz gerçekten zalimlerdik diyeceklerdir
enbiya süresi ayet 47
biz kıyamet günü dogruve saglam tartılar koruz da hiç bir kimseye zerre kadar zulmedilmez hardal tanesi agırlıgın ca bile olsa onu getirir koruz hesap gören olarak biz yeteriz
enbiya süresi ayet 48
yemin olsun ki biz musa ile harun a muttakiler için dogruya yanlıştan ayıran bir ışık ve ögüt olan ( tevrat ı) vermiştik
enbiya süresi ayet 49
o muttakiler görüp bilmedikleri halde rablerine saygı duyarlar onlar kıyametin kopacagı zamandan titireyip dururlar
enbiya süresi ayet 50
işte bu (kur an ) indirdigimiz mübarek bir ögüt (kitabıdır ) şimdi siz mi bunu inkar ediyorsunuz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder