23 Mayıs 2016 Pazartesi

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

enbiya süresi ayet 36
وَإِذَا رَآكَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِن يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَذَا الَّذِي يَذْكُرُ آلِهَتَكُمْ وَهُم بِذِكْرِ الرَّحْمَنِ هُمْ كَافِرُونَ ﴿٣٦﴾
Ve izâ raâkellezîne keferû in yettehızûneke illâ huzuvâ(huzuven), e hâzâllezî yezkuru âlihetekum, ve hum bi zikrir rahmâni hum kâfirûn(kâfirûne).

enbiya süresi ayet 37
خُلِقَ الْإِنسَانُ مِنْ عَجَلٍ سَأُرِيكُمْ آيَاتِي فَلَا تَسْتَعْجِلُونِ ﴿٣٧﴾
Hulikal insânu min acelin, se urîkum âyâtî fe lâ testa’cilûni.
enbiya süresi ayet 38
وَيَقُولُونَ مَتَى هَذَا الْوَعْدُ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ ﴿٣٨﴾
Ve yekûlûne metâ hâzâl va’du in kuntum sâdıkîn(sâdıkîne).
enbiya süresi ayet 39
لَوْ يَعْلَمُ الَّذِينَ كَفَرُوا حِينَ لَا يَكُفُّونَ عَن وُجُوهِهِمُ النَّارَ وَلَا عَن ظُهُورِهِمْ وَلَا هُمْ يُنصَرُونَ ﴿٣٩﴾
Lev ya’lemullezîne keferû hîne lâ yekuffûne an vucûhihimun nâra ve lâ an zuhûrihim ve lâ hum yunsarûn(yunsarûne).
enbiya süresi ayet 40
بَلْ تَأْتِيهِم بَغْتَةً فَتَبْهَتُهُمْ فَلَا يَسْتَطِيعُونَ رَدَّهَا وَلَا هُمْ يُنظَرُونَ ﴿٤٠﴾
Bel te’tîhim bagteten fe tebhetuhum fe lâ yestetî’ûne reddehâ ve lâ hum yunzarûn(yunzarûne).
enbiya süresi ayet 36
inkar edenler seni gördükleri zaman seninle 
alay ederler ve ilahlarınızı diline dolayan bu mu derler onlar rahman ı hatırlamayı inkar edenlerdir  
enbiya süresi ayet 37
insan aceleci (bir varlık olarak ) yaratıldı ben size ayetlerimi gösterecegim  siz acele etmeyin 
enbiya süresi ayet38
bir de sözünüzde dogruysanız  bu (bahsetiginiz ) vaat ne zaman (gerçekleşecek)  diyorlar 
enbiya süresi ayet 39
inkar edenler ne yüzlerinden ne de arkalarından o ateşin (gelmesini) engeleye bilecekler onlar kesinlikle yardım edilmeyecegi zamanı bir bilseler 
enbiya süresi ayet 40
dogrusu o onlara ansızın gelecek kendilerini şaşırtacak ona karşı koymaya güç ve imkan bula mayacaklar onlara süre de verilmeyecektir  




22 Mayıs 2016 Pazar

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

enbiya süresi ayet 31
وَجَعَلْنَا فِي الْأَرْضِ رَوَاسِيَ أَن تَمِيدَ بِهِمْ وَجَعَلْنَا فِيهَا فِجَاجًا سُبُلًا لَعَلَّهُمْ يَهْتَدُونَ﴿٣١﴾
Ve cealnâ fîl ardı ravâsiye en temîde bi him ve cealnâ fîhâ ficâcen subulen leallehum yehtedûn(yehtedûne).
enbiya süresi ayet 32
وَجَعَلْنَا السَّمَاء سَقْفًا مَّحْفُوظًا وَهُمْ عَنْ آيَاتِهَا مُعْرِضُونَ ﴿٣٢﴾
Ve cealnâs semâe sakfen mahfûzâ(mahfûzen), ve hum an âyâtihâ mu’ridûn(mu’ridûne).
enbiya süresi ayet 33
وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ كُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ ﴿٣٣﴾
Ve huvellezî halakal leyle ven nehâra veş şemse vel kamer(kamere), kullun fî felekin yesbehûn(yesbehûne).
enbiya süresi ayet 34
وَمَا جَعَلْنَا لِبَشَرٍ مِّن قَبْلِكَ الْخُلْدَ أَفَإِن مِّتَّ فَهُمُ الْخَالِدُونَ ﴿٣٤﴾
Ve mâ cealnâ li beşerin min kablikel huld(hulde), e fe in mitte fe humul hâlidûn(hâlidûne).
enbiya süresi ayet 35
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُم بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَإِلَيْنَا تُرْجَعُونَ ﴿٣٥﴾
Kullu nefsin zâikatul mevt(mevti), ve neblûkum biş şerri vel hayri fitneten, ve ileynâ turceûn(turceûne).
enbiya süresi ayet 31
yeryüzünde onları çalkalayıp sarsar diye daglar oturttuk ayrıca ondan (istedikleri yerlere rahatca ) gidebilsinler diye geniş yollar yaptı
enbiya süresi ayet 32
gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık onlar onun ayetlerinden yüz çeviriyorlar 
enbiya süresi ayet 33

o geceyi gündüzü güneşi ve ayı yaratandır hepsi bire yörüngede yüzerler 
enbiya süresi ayet 34
biz senden önce hiçbir insanı ebedi kılmadık şimdi sen ölürsen onlar ebedi mi kalacaklar 
enbiya süresi ayet 35
hercanlı ölümü tadacaktır 
sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle sınıyacagız sonunda bize döndürüleceksiniz 

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu


enbiya süresi ayet 26
وَقَالُوا اتَّخَذَ الرَّحْمَنُ وَلَدًا سُبْحَانَهُ بَلْ عِبَادٌ مُّكْرَمُونَ ﴿٢٦﴾
Ve kâlûttehazer rahmânu veleden subhânehu, bel ıbâdun mukramûn(mukramûne).
enbiya süresi ayet 27
لَا يَسْبِقُونَهُ بِالْقَوْلِ وَهُم بِأَمْرِهِ يَعْمَلُونَ ﴿٢٧﴾
Lâ yesbikûnehu bil kavli ve hum bi emrihî ya’melûn(ya’melûne).
enbiya süresi ayet 28
يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلَا يَشْفَعُونَ إِلَّا لِمَنِ ارْتَضَى وَهُم مِّنْ خَشْيَتِهِ مُشْفِقُونَ ﴿٢٨﴾
Ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum ve lâ yeşfeûne illâ li menirtedâ ve hum min haşyetihî muşfikûn(muşfikûne).
enbiya süresi ayet 29
وَمَن يَقُلْ مِنْهُمْ إِنِّي إِلَهٌ مِّن دُونِهِ فَذَلِكَ نَجْزِيهِ جَهَنَّمَ كَذَلِكَ نَجْزِي الظَّالِمِينَ ﴿٢٩﴾
Ve men yekul minhum innî ilâhun min dûnihî fe zâlike neczîhi cehennem(cehenneme), kezâlike neczîz zâlimîn(zâlimîne).
enbiya süresi ayet 30
أَوَلَمْ يَرَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَنَّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ كَانَتَا رَتْقًا فَفَتَقْنَاهُمَا وَجَعَلْنَا مِنَ الْمَاء كُلَّ شَيْءٍ حَيٍّ أَفَلَا يُؤْمِنُونَ ﴿٣٠﴾
E ve lem yerallezîne keferû ennes semâvâti vel arda kânetâ ratkan fe fetaknâhuma, ve cealnâ minel mâi kulle şey’in hayy(hayyin), e fe lâ yu’minûn(yu’minûne).
enbiya süresi ayet 26
böyleyken rahman (meleklerden kendine ) bir çocuk edindi dediler o bundan uzaktır dogrusu onlar saygın kullardır 
enbiya süresi ayet 27
onlar onun sözünün önüne geçmezler onlar daima onun emriyle hareket ederler 
enbiya süresi ayet 28
ALLAH onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir onlar onun rıza gösterdiklerinini dışında hiç kimseye şefaat etmezler onlar ona olan saygılarından dolayı titirerler 
enbiya süresi ayet 29
içlerinden kim ben onun dışında (başka ) bir ilahım derse biz onu cehennemle cezalandırırız işte biz zalimleri böyle cezalandırırız 
enbiya süresi ayet 30
inkar edenler göklerin ve yerin bitişik oldugunu sonra bizim onları ayırdıgımız görmediler mi biz hayatı olan herşeyi sudan yarattık hala inanmıyorlar mı 

18 Mayıs 2016 Çarşamba




İŞTE BUDA BENİM BABAM VE SALİHA BABA ANEMİN KABİR EVİ HEP DERDİKİ DUVASINDA YARARBBİM BENİN KABİR EVİMDE KÖTÜ KABİR KOMŞULARIYLA YAN YANA GETİRME DERDİ VE DUVASI KABUL OLDU Kİ ÇÜNKÜ ANNESİ SALİHA BİR ANNE İDİ DEDİ KODU YOK KULAKLARI DUYMAZ İDİ ONU İŞİ GÜCÜ DAİMA ZİKİR ŞÜKÜR VE NAMAZ İDİ HATA KENDİSİ ANLATIRDI NAMAZ KILARKEN ÖNÜNE NUR İNİ YOR VE KORKUYORDU BUNU ANLATMAMASI LAZIM KEN ANLATIYOR VE NUR KAYBOLUYORDU  GÜNLERDEN KANDİL GÜNÜYDÜ MEVLİT KANDİLİ PEYGAMBER EFENDİMİZİN DOGUM GÜNÜ NE RASGELMİŞTİ MEFATİ MEFAT EDİGİNDE İKİ ELERİ SEMAYA AÇIK BİR ŞEKİLDE DUVA EDEREK MEFAT ETMİŞTİ KENDİ OGLUDA YANİ BABAMDA BENİN YANINDA AYIRMAZDI 9 AY GECELERİM GÜNDÜZ GİBİ OLDU GECELERİ YANINDA GÜNDÜZLERİ İŞTE UYKUSUZ DEVAM EDİYORDU HEPTE SOHBETLERİNDE SAHABEDEN PEYGAMBER EFENDİMİZDEN ANLATIR VE AGLARDI BAZENDE ÖLÜMÜ ANLATIRDI SON GÜNÜ GELDİGİNDE ANI ÇOCUKLARINI BAŞINA TOPLAYIP BANA MELEKLER PİS KOKUYA GELMEZLER DEDİ VE BANNA KURAN OKUTU VE KENDİ KOKUSUYLA EVİ ÜSTÜNÜ YATIGI YERİ KOKUYA BEZETİ KENDİ DUVASINA AMİN DEDİ VE MELEKLERİN GELECEGİNİ HABER VERDİ BİZ  KONDURMUYORDUK ÜSTÜNE OYSA O KENDİ SATEN ÖLÜME HAZIR OLDUGUNU ANLATIYORDU BİZLERE VE SONRA İHTİYACINI GİDERDİ VE UZANDI HEPİMİZLE HELALEŞTİ MİSAFİRLERİN YİYECEGİNE VARANA KADAR HERŞEYİ SÖYLEDİ VE HERKES EVİNE ÇEKİLİRKEN YİNE BEN BAŞINDA KALDIM BİRDEN KENDİNDEN GEÇTİ VE BABA BENİM DEDİKLERİMİ TEKİRAR ED DEDİM VE ESMA ZİKRİNE BAŞLADIK YENGEM AYAK UCUNDA KURAN OKURKEN BEN BİYRANDA SESLİ ESMA ZİKİRİ BİRYANDAN KURAN OKUYORDUM DİL DAMAK ARASIDA ALLAH ALLAH DİYEREK  HİÇBİR ACI ÇEKMEDEN HUZUR İÇİNDE GÖÇTÜ GİTİ EBEDİ ALEME MEKANIN CENNET OLSUN CENNETE PEYGAMBERİME KOMŞU OLASIN BİRGÜN RÜNYAMDA GELDİ KABİRİNİ YAPARKEN DEDİKİ ÖMER ÖMER BABA YOK BURDA ÖMER İSMİ ÖMER BAK ŞU KABİRDE ONU DEDİ BEN SONRA ANLADIM Kİ SAHABEYİ ÇOK SEVERDİ ANLATIRDI AGLARDI HAZRETİ ÖMERE RAN HA KOMŞU OLMUŞTUR ORADA İNŞALLAH
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

enbiya süresi ayet 21
أَمِ اتَّخَذُوا آلِهَةً مِّنَ الْأَرْضِ هُمْ يُنشِرُونَ ﴿٢١﴾
Emittehazû âliheten minel ardı hum yunşirûn(yunşirûne).
enbiya süresi ayet 22
لَوْ كَانَ فِيهِمَا آلِهَةٌ إِلَّا اللَّهُ لَفَسَدَتَا فَسُبْحَانَ اللَّهِ رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ ﴿٢٢﴾
Lev kâne fîhimâ âlihetun illâllâhu le fesedetâ, fe subhânallâhi rabbil arşi ammâ yasıfûn(yasıfûne).
enbiya süresi ayet 23
لَا يُسْأَلُ عَمَّا يَفْعَلُ وَهُمْ يُسْأَلُونَ ﴿٢٣﴾
Lâ yus’elu ammâ yef’alu ve hum yus’elûn(yus’elûne).
enbiya süresi ayet 24
أَمِ اتَّخَذُوا مِن دُونِهِ آلِهَةً قُلْ هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ هَذَا ذِكْرُ مَن مَّعِيَ وَذِكْرُ مَن قَبْلِي بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ الْحَقَّ فَهُم مُّعْرِضُونَ ﴿٢٤﴾
Emittehazû min dûnihî âliheten, kul hâtû burhânekum, hâzâ zikru men maiye ve zikru men kablî, bel ekseruhum lâ ya’lemûnel hakka fe hum mu’ridûn(mu’ridûne).
enbiya süresi ayet 25
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ مِن رَّسُولٍ إِلَّا نُوحِي إِلَيْهِ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدُونِ ﴿٢٥﴾
Ve mâ erselnâ min kablike min resûlin illâ nûhî ileyhi ennehu lâ ilâhe illâ ene fa’budûni.
enbiya süresi ayet 21
yoksa onlar yer yüzünde tanrılar edindiler de diriltmeyionlar mı gerçekleştirecek 
enbiya süresi ayet 22
gökte ve yerde ALLAH tan başka ilahlar olsaydı onların ikiside bozulup giderdi arşın sahibi olan ALLAH onların isnad ettikleri sıfatlardan uzaktır 
enbiya süresi ayet 23
o yaptıgından sorgulanamaz onlar sorgulanırlar 
enbiya süresi ayet24
yoksa onlar ondan başka ilahlar mı edindiler de ki haydi getirin delilinizi işte bu benimle beraber olanların ve benden öncekilerin kitabı hayır onların çogu hakkı bilmezler bundan dolayı da yüz çevirirler 
enbiya süresi ayet 25
senden önce hiçbir rasul göndermedik ki ona şöyle vahiy etmiş olmayalım benden başka ilah yoktur yalnızca bana ibadet edin 

17 Mayıs 2016 Salı

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

enbiya süresi ayet 16
وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاء وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَاعِبِينَ ﴿١٦﴾
Ve mâ halaknâs semâe vel arda ve mâ beynehumâ lâıbîn(lâıbîne)
enbiya süresi ayet 17
لَوْ أَرَدْنَا أَن نَّتَّخِذَ لَهْوًا لَّاتَّخَذْنَاهُ مِن لَّدُنَّا إِن كُنَّا فَاعِلِينَ ﴿١٧﴾
Lev eradnâ en nettehıze lehven lettehaznâhu min ledunnâ in kunnâ fâılîn(fâılîne)
enbiya süresi ayet 18
بَلْ نَقْذِفُ بِالْحَقِّ عَلَى الْبَاطِلِ فَيَدْمَغُهُ فَإِذَا هُوَ زَاهِقٌ وَلَكُمُ الْوَيْلُ مِمَّا تَصِفُونَ ﴿١٨﴾
Bel nakzifu bil hakkı alâl bâtıli fe yedmeguhu fe izâ huve zâhikun, ve lekumul veylu mimmâ tasıfûn(tasıfûne).
enbiya süresi ayet 19
وَلَهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَنْ عِندَهُ لَا يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِهِ وَلَا يَسْتَحْسِرُونَ﴿١٩﴾
Ve lehu men fîs semâvâti vel ard(ardı), ve men indehu lâ yestekbirûne an ıbâdetihî ve lâ yestahsirûn(yestahsirûne).
enbiya süresi ayet 20
يُسَبِّحُونَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ لَا يَفْتُرُونَ ﴿٢٠﴾
Yusebbihûnel leyle ven nehâre lâ yefturûn(yefturûne).
enbiya süresi ayet 16
biz gögü yeri ve arasındakileri oyun sonunda onları biçilmiş yaratmadık 
enbiya süresi ayet 17
eger biz bir eglence edinecek olsaydık onu kendi katımızdan edinirdik yapacak olsaydık böyle yapardık 
enbiya süresi ayet 18
hayır biz hakkı batılın tepesine indiririz de onun beynini parçalar bir de bakarsın o o anda yok olmuştur o nitelendirdiklerinizden dolayı size yazıklar olsun 
enbiya süresi ayet 19
göklerde ve yerde ne varsa hepsi onundur onun huzurunda bulunanlar ne ona ibadet etmekten çekinirler ne de bundan yorgunluk duyarlar 
enbiya süresi ayet 20
gece gündüz onu tesbih ederler bıkıp usanmazlar 

16 Mayıs 2016 Pazartesi

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

enbiya süresi ayet 11

وَكَمْ قَصَمْنَا مِن قَرْيَةٍ كَانَتْ ظَالِمَةً وَأَنشَأْنَا بَعْدَهَا قَوْمًا آخَرِينَ ﴿١١﴾
Ve kem kasamnâ min karyetin kânet zâlimeten ve enşe’nâ ba’dehâ kavmen âharîn(âharîne).
enbiya süresi ayet 12
فَلَمَّا أَحَسُّوا بَأْسَنَا إِذَا هُم مِّنْهَا يَرْكُضُونَ ﴿١٢﴾
Fe lemmâ ehassû be’senâ izâ hum minhâ yerkudûn(yerkudûne).
enbiya süresi ayet 13
لَا تَرْكُضُوا وَارْجِعُوا إِلَى مَا أُتْرِفْتُمْ فِيهِ وَمَسَاكِنِكُمْ لَعَلَّكُمْ تُسْأَلُونَ ﴿١٣﴾
Lâ terkudû verciû ilâ mâ utriftum fîhi ve mesâkinikum leallekum tus’elûn(tus’elûne).
enbiya süresi ayet 14
قَالُوا يَا وَيْلَنَا إِنَّا كُنَّا ظَالِمِينَ ﴿١٤﴾
Kâlû yâ veylenâ innâ kunnâ zâlimîn(zâlimîne).
enbiya süresi ayet 15
فَمَا زَالَت تِّلْكَ دَعْوَاهُمْ حَتَّى جَعَلْنَاهُمْ حَصِيدًا خَامِدِينَ ﴿١٥﴾
Fe mâ zâlet tilke da’vâhum hattâ cealnâhum hasîden hâmidîn(hâmidîne).
enbiya süresi ayet 11
biz zulmetmekte olan nice memleketi kırdık geçirdik onlardan sonra başka topluluklar yarattık
enbiya süresi ayet 12
azabımız hissettiklerinde hemen oradan kaçıp gidiyorlardı
enbiya süresi ayet 13
kaçıp gitmeyin içinde şımartıldıgınız şeylere ve evlerinize dönün sorguya çekileceksiniz ( dedik )
enbiya süresi ayet 14
yazıklar olsun bize gerçekten zalimdik dediler
enbiya süresi ayet 15
artık bütün duaları bu oldu sonunda onları biçilmiş sönmüş kimseler yaptık
 

14 Mayıs 2016 Cumartesi

KİŞİNİN BABASINDAN BAŞKASINA BABA DİYE HİTAP ETMESİ CAİZ Mİ?
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem)’in “İslamda bir kimse asıl babası varken bir başkasının babası olduğunu söylerse (onun sülbünden geldiğini iddia ederse) ve bu iddiasını da o kimsenin babası olmadığını bilerek yaparsa cennet ona haramdır.”[1] Hadîs-i Şerifi delil göstererek baba denmez, diyorlar. Kendi babasından başkasının öz babası olduğunu iddia etmeye çalışan kimseye halk arasında piç derler. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) evladlığı Zeyd'i evlendirdi. Zeyd, geçinemeyerek karısından ayrıldı. Peygamberimize Cebrail (as) bu Zeyd'in karısını almasını söyledi. O zaman müşriklerde bir adet var idi, birisi baba derse o da oğlum, kızım derse o onun öz oğlu, ve öz kızı sayılırdı. Bu görüşü silmek için Allah'u Teâlâ: “Sen Zeyd'in karısını al, dedi.”[2] Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) onunla evlendi. Müşrikler Peygamberimiz için onun yanında durdu, baba dedi, kendinin oğlu oldu.  Oğlunun da karısını aldı dediler.  Onun üzerine şu ayet geldi.
مَا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِنْ رِجَالِكُمْ وَلَكِنْ رَسُولَ اللّٰهِ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ وَكَانَ اللّٰهُ بِكُلِّ 
شَيْءٍ عَلِيمًا.
“Muhammed (Sallallahu aleyhi vesellem) sizden rical mertebesine yetişen hiç bir oğlan çocuğunun babası değildir. Velakin o Allah'ın Hakk Resulüdür.  Bütün peygamberlerinde baş tacıdır.”[3]  
O zaman anladılar ki, baba demek ile babası olmaz, oğlum deme ile de oğlu olmazmış. Yukarıdaki hadîs-i şerifte'de babasından başkasının sülbünden geldiğini iddia ederse cennet ona haramdır, buyuruluyor.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) “Ebû Cehil'in ismini Ebû Cehil yani cahillerin babası koydu.” (Asıl adı; Amr ibn-i Hişam; künyesi; Ebü'l-Hakemdir.)[4]
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) “Ebû Hüreyre'nin ismini Ebû Hüreyre yani kedilerin babası koymuştur.”[5]  Asıl adı Abdurrahman ibn'u Sahr'dır. Rivayete göre 5375 hadis rivayet etmiştir.[6]
Yine Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) “Hazreti Ali'nin ismini Ebû Turab; Yani toprağın babası ismini koymuştur.”[7]
Eba Müslim'in ismini bütün müslümanlar, Eba Müslim yani Müslümanların babası ismini koymuştur.
 عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُ قَالَ كَانَ جَعْفَرُ بْنُ أَبِي طَالِبٍ يُحِبُّ الْمَسَاكِينَ  
وَيَجْلِسُ إِلَيْهِمْ وَيُحَدِّثُهُمْ وَيُحَدِّثُونَهُ وَكَانَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَكْنِيهِ 
أَبَا الْمَسَاكِينِ.
Ebu Hüreyre (Radiyallahu anhu)’dan: “Cafer ibn-i Ebû Talib fakirleri çok sever, onların yanında oturur, onlarla konuşur, sohbet ederdi. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem)'de ona Ebü'l-Mesâkin yani fakirlerin babası ismini verdi.”[8]
قَالَ يَا نُوحُ اِنَّهُ لَيْسَ مِنْ أَهْلِكَ إِنَّهُ عَمَلٌ غَيْرُ صَالِحٍ فَلَا تَسْأَلْنِ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ
عِلْمٌ اِنِّى أَعِظُكَ أَنْ تَكُونَ مِنَ الْجَاهِلِينَ.
Nuh  (Aleyhis-selâm)'a oğlu Kenan iman etmedi. Suda boğulurken Kenan babasına çağırdı: “Baba beni kurtar, dedi. Nuh(Aleyhis-selâm) Oğlundan tarafa gemiyi çevirirken Cenab-ı Hakk  Teâlâ  Hazretleri: Kim senin gemine bindi ise o senin ehlindir yani çocukların odur dedi.”[9]
Âyet-i Kerime’de geçen “kim senin gemine bindiyse ehlin odur” sözü, iman etmedikten sonra öz evladı bile olsa Allah’u Teala yanında hiçbir öneminin olmadığını gösterir. Nuh (Aleyhis-selam)’a kim hakkıyla iman etmişse manevi olarak gerçek ehlinin onlar olduğu belirtilmektedir. Nitekim Nuh (Aleyhis-selam), iman etmediği için kendi öz oğlunu imkanı varken Allah’u Teala’nın emriyle kurtarmayıp iman edip gemiye binenleri kurtarıyor. İşte bu olay, manevi olarak baba ile evlat ilişkisine en güzel örneklerden biri olup bir şeyhe, evliyaya, Mürşid-i Kamil’lere müridlerinin baba demesi de böyle bir manevi bağlantıdan dolayıdır. Yoksa başka bir amaçtan ötürü değildir. Aşağıdaki Hadis-i Şerifte bunu açıklamaktadır.
عَنْ اَنَسِ ابْنِ مَالِكٍ رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُ اَنَّهُ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
: اَلُ مُحَمَّدٍ كُلِّ تَقِىٍّ  (طس عق ك فى تاريخه)
Enes İbn-i Mâlik (Radiyallahu anhu)’dan rivayetle Resûl-i Ekrem (Sallallahu aleyhi vesellem) Efendimiz buyurdu ki: “Takva olanın hepsi evladımdır.”[10]
Yine bu husuta Hadis-i şerif:
عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُ اَنَّهُ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: كُلُّ
سَبَبٍ وَ نَسَبٍ يَنْقَطِعُ اِلَّا سَبَبِى وَ نَسَبِى يَوْمَ الْقِيَامَةِ (حل قط ك ق ض طب)
İbn-i Abbas (Radiyallahu anhu)’dan  Resûlullah (Sallallahu aleyhi vesellem) buyurdu ki: “ Her sebeb ve neseb yok olabilir yalnız benim sebebim ve nesebim kıyamete kadar kaybolmaz.[11]
Bu Hadis-i Şerif’te Rasulullah (Sallallahu aleyhi vesellm) efendimizin nesebim dediği, kan bağı ile olan ehl-i beyti; sebebim dediği de, yaşantısında Rasulullah (Sallallahu aleyhi vesellem)’i örnek alıp sünneti seniyesi ile takva üzere yaşan kimselerdir.
Sure-i Ahzab, Ayet 6:
اَلنَّبِيُّ اَوْلٰى بِالْمُؤْمِنِينَ مِنْ اَنْفُسِهِمْ وَاَزْوَاجُهُ اُمَّهَاتُهُمْ.
“Nebi (Sallallahu aleyhi vesellem) mü’minlere kendi nefislerinden daha evladır. Zevceleri de mü’minlerin anneleridir.”
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنَّمَا أَنَا 
لَكُمْ بِمَنْزِلَةِ الْوَالِدِ أُعَلِّمُكُمْ اِلٰى اٰخِرِ
Ebû  Hüreyre  (Radiyallahu  anhu)'den: Peygamberimiz (Sallallahu  aleyhi vesellem) buyurdu ki: “Ben sizin babanız yerindeyim. Sizlere gereken her şeyi öğretiyorum.” ilâ Ahir.[12]
Bu Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şeriften açıkça anlaşılmaktadır ki: Peygamberimiz (Sallallahu  aleyhi  vesellem) müminlerin babası, zevceleri de anneleridir.
 Hadis-i Şerif:
عَنِ الْحَسَنِ رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُ اَنَّهُ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : رَحْمَةُ 
اللّٰهِ عَلٰى خُلَفَائِى قِيلَ وَمَا خُلَفَائِكَ يَا رَسُولَ اللّٰهِ تَعَالٰى قَالَ: الَّذِينَ يُحْيُونَ سُنَّتِى
وَيُعَلِّمُونَهَا النَّاسَ (ابى نصر و ابن عساكر)
Hasan (Radiyallahu anhu) rivayetiyle Resûl-i Ekrem (Sallallahu aleyhi vesellem) buyuruyor ki: “Allah'u Teâlâ'nın rahmeti benim halifelerime olsun. Ya Resûlullah  Senin halifelerin kimlerdir dediler? buyurdu ki:  Sünnetimi ihya eder ve nâsa da öğretirler.”[13]
Bu Hadis-i Şerif’e göre de peygamberimizin halifelerinin olduğu anlaşılmaktadır. Bu zatlar ise mü’minlere ilim öğretip önderlik yapmaktadırlar. Dolayısıyla, o zatın ilmine inanan kişilerin, onlara baba diye hitap etmeleri bu sebeptendir.
“UMDETÜL-İSLAM” (Şir'a) dan alarak diyor ki: “Üstad (alim) bir şey emretse, ana-baba da emretseler, evvela üstadın emri yapılır. Hadîs-i Şerif de buyruldu ki:
Üç  türlü baba vardır:
a-  Dünyaya  getiren  baba.
b- Kızını veren (evlendiren) baba.
c- İlim  öğreten  baba.  Bunların hayırlısı üstadıdır.”[14]
Eğer insanın sadece fizyolojik babasına baba denilip başka kimseye baba denilmeyecekse bir kimse neden kayınbabasına baba diyor? Baba demek caiz değilse, kendisinin çocuğu olmayan çocuğa kızım, evladım, çocuğum, yavrum, kardeşim demekte caiz değildir. Çünkü böyle derse onların babası kendinin babası veya kendinin babası onların babası olmuş oluyor. Demek ki, yaşça büyük bir adam, kendisinden küçük olana, sadece evladım, kızım oğlum demekle evladı olunmuyor. Kardeşim demekle de aynı fizyolojik  anneden gelindiği iddia edilmiyor. Müslüman toplumunda 1400 yıldan beri hiç kimse bunu yanlış anlamamış.
Hadis-i Şerif:
“Mümi’nin niyeti amelinden hayırlıdır.’’[15]
Müslüman bir toplumunun yaşantısındaki bu örnekler ve yazmış olduğumuz Âyet-i Kerime ve Hadis-i Şeriflerde bu konuyla ilgili bir çok örnek varken birilerinin bilerek halkı hakka irşad eden bir mürşidi kamiline baba denilmesini eleştirmeleri sizce de çok manidar değilmidir?
Şeyhleri ve tarikatları inkar etmek için bunun gibi kasıtlı olarak sözler söylerler. Baba denmeyeceğini söyleyen bu Vahhabi zihniyetli kişiler, “Biz Ebu Hureyre’den gelen Hadis rivayetlerini daha sahih görürüz, derler.” Ebu Hüreyre ise kedilerin babası demektir. Buna itiraz etmezler. Bunların bu hareketi deve kuşu misaline benzer: Deve kuşuna:
-Şu yükü götür dersen, ben kuşum yük götüremem, der. Uç dersen de ben deveyim der, uçamaz.
Deve kuşunun misalinde olduğu gibi bu bozuk zihniyetteki insanlar, işlerine gelen Hadis-i Şerifleri kabul edip işlerine uygun gelmezse sahih değildir diyerek karşı çıkarlar.
Allah’u Teala’nın, Nuh (Aleyhis-selam)’a gemiye binenler senin ehlindir” demesiyle Nuh (Aleyhis-selam), gemiye binen  bütün insanların ve hayvanların manevi babası hükmünde oluyor. Yine Allah’u Teala, Kur’an-ı Kerim’de Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem)’in hanımlarına bütün mü’minlerin anneleri diye hitap ediyor. Bunları söyleyen bizzat Allah’u Teala’dır. Eğer burada zerre kadar bir sakınca olsa Allah’u Teala hazretleri böyle sakıncalı olan bir şeyi söyler mi? Hadis-i Şeriflerde de Rasulullah (Sallallahu aleyhi vesellem) efendimiz, Ebu Hureyre hazretlerine, Ebu Hureyre (kedilerin babası), Hz. Ali efendimize Ebu Turab (Toprağın babası), Cafer-i Tayyar hazretlerine, Eb’u-Mesakin (fakirlerin babası) vs. bunun gibi yukarıda saymış olduğumuz bir çok delil mevcuttur. Burada en ufak bir sakıncası olsa Rasulullah (Sallallahu aleyhi vesellem) efendimiz bu şekilde hitap eder miydi?
Kişinin kendi babasından başkasına baba denilmez diyen kimseler, Haşa! Allah’u Teala’nın ve Rasulullah (Sallallahu aleyhi vesellem) efendimizin sakıncasını göremediği bu hususu, kendileri mi fark etmiş oluyor. Bu durum Allah’u Teala’ya ve Resulullah (Sallalahu aleyhi vesellem)’e karşı çok büyük bir saygısızlıktır. Resulullah (Sallalahu aleyhi vesellem)’den bu zamanımıza kadar binlerce alime “baba” diye hitap edilmiş. Bu hitap mahsurlu olsaydı bu alimler kendisine bu şekilde hitap ettirir miydi? Bu hitabı gören diğer alimler mahsurlu olsaydı buna müsaade eder miydi? Bin dört yüz yıldan beri bu kadar alimler, müslümanlar hep hata mı ettiler? Hayır!  Hata etmediler ve  zaten bu şekilde baba denilmesinde hiçbir mahsur olmadığı için mani olmadılar. Ancak şimdi bazı kendini bilmez bir takım Vahhabi zihniyetindeki insanlar, bu gibi soruları sorarak müslümanların zihnini karıştırıp itikatlarını bozmaya çalışıyorlar.
Allah’u Teala bunların şerrinden yeryüzündeki bütün müslümanları korusun! Âmin.
 
[1] Kütüb-i Sitte, Cild 15, Hadîs No: 5323; Buhâri, Müslim, Ebû Davud'da rivayet etmişlerdir.
[2] Sure-i Ahzab, Ayet 37
[3] Sure-i  Ahzab, Ayet 40
[4] Sahih-i Buhâri Tecrîd-i Sarih, Cild 4, Sayfa: 551
[5] Sünen-i Tirmizî, Cild 6, Hadîs No: 4091
[6] Kütüb-i Sitte, Cild  1, Sayfa: 63
[7] Sahih-i Müslim, Cild 7, Hadîs No: 38 (2409), Sayfa: 314
[8] Sünen-i ibn-i Mâce, Cild 10, Hadîs No: 4125
[9] Sure-i Hud, Ayet 46.
[10] (Râmûzu'l-Ehâdîs, Hadîs No: 17)
[11] Taberani Mu’cem’ul Kebir, Hadis No: 2567, 2568, 2569; Râmûzu'l-Ehâdîs, Hadîs No: 4221
[12] Sünen-i Ebû Dâvûd, Cild 1, Hadîs No: 8; İbn-i Mâce ve Neseî'de   de   rivayet   edilmiştir.
[13] Muhtarü'l-Ehâdîsîn Nebeviyye, Hadîs No: 250, s. 186. Râmûzu'l-Ehâdis, Hadîs No: 3633.
[14] Saadeti  Ebediyye,   Sayfa:   401
[15] Buhârî, Bedü’l-Vahy, 1; Müslim, İmare, 155; Ebu Davud, Talak, 11.

12 Mayıs 2016 Perşembe

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu



enbiya süresi ayet 6
مَا آمَنَتْ قَبْلَهُم مِّن قَرْيَةٍ أَهْلَكْنَاهَا أَفَهُمْ يُؤْمِنُونَ ﴿٦﴾
Mâ âmenet kablehum min karyetin ehleknâhâ, e fe hum yu’minûn(yu’minûne).
enbiya süresi ayet 7
وَمَا أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ إِلاَّ رِجَالاً نُّوحِي إِلَيْهِمْ فَاسْأَلُواْ أَهْلَ الذِّكْرِ إِن كُنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ ﴿٧﴾
Ve mâ erselnâ kableke illâ ricâlen nûhî ileyhim fes’elû ehlez zikri in kuntum lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
enbiya süresi ayet 8
وَمَا جَعَلْنَاهُمْ جَسَدًا لَّا يَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَمَا كَانُوا خَالِدِينَ ﴿٨﴾
Ve mâ cealnâhum ceseden lâ ye’kulûnet taâme ve mâ kânû hâlidîn(hâlidîne).
enbiya süresi ayet 9
ثُمَّ صَدَقْنَاهُمُ الْوَعْدَ فَأَنجَيْنَاهُمْ وَمَن نَّشَاء وَأَهْلَكْنَا الْمُسْرِفِينَ ﴿٩﴾
Summe sadaknâhumul va’de fe enceynâhum ve men neşâu ve ehleknâl musrifîn(musrifîne).
enbiya süresi ayet 10
لَقَدْ أَنزَلْنَا إِلَيْكُمْ كِتَابًا فِيهِ ذِكْرُكُمْ أَفَلَا تَعْقِلُونَ ﴿١٠﴾
Lekad enzelnâ ileykum kitâben fîhi zikrukum, e fe lâ ta’kılûn(ta’kılûne).
enbiya süresi ayet 6
onlardan önce helak ettigimiz hiçbir memleket iman etmedi şimdi bunlar mı iman edecekler
enbiya süresi ayet 7
biz senden önce de ancak kendilerine vahiy ettigimiz bazı adamlar gönderdik eger bilmiyorsanız bilenlere sorun
enbiya süresi ayet 8
biz onlara yemek yemeyen ceset yapmadık onlar sonsuz da degillerdir
enbiya süresi ayet 9
sonra onlara verdigimiz sözü gerçekleştirdik kendilerini ve dilediklerimizi kurtarıp aşırı gidenleri yok ettik
enbiya süresi ayet 10
and olsun ki size içinden şan şerefiniz bulunan bir kitap indirdik hala akıllanmayacakmısınız
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

enbiya suresi ayet 1
اقْتَرَبَ لِلنَّاسِ حِسَابُهُمْ وَهُمْ فِي غَفْلَةٍ مَّعْرِضُونَ ﴿١﴾
Ikterabe lin nâsi hisâbuhum ve hum fî gafletin mu’ridûn(mu’ridûne).
enbiya süresi ayet 2
مَا يَأْتِيهِم مِّن ذِكْرٍ مَّن رَّبِّهِم مُّحْدَثٍ إِلَّا اسْتَمَعُوهُ وَهُمْ يَلْعَبُونَ ﴿٢﴾
Mâ ye’tîhim min zikrin min rabbihim muhdesin illâstemeûhu ve hum yel’abûn(yel’abûne).
enbiya süresi ayet 3
لَاهِيَةً قُلُوبُهُمْ وَأَسَرُّواْ النَّجْوَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ هَلْ هَذَا إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ أَفَتَأْتُونَ السِّحْرَ وَأَنتُمْ تُبْصِرُونَ ﴿٣﴾
Lâhiyeten kulûbuhum ve eserrûn necvellezîne zalemû hel hâzâ illâ beşerun mislukum, e fe te’tûnes sihre ve entum tubsırûn(tubsırûne).
enbiya süresi ayet 4
قَالَ رَبِّي يَعْلَمُ الْقَوْلَ فِي السَّمَاء وَالأَرْضِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ ﴿٤﴾
Kâle rabbî ya’lemul kavle fîs semâi vel ardı ve huves semîul alîm(alîmu).
enbiya süresi ayet 5
بَلْ قَالُواْ أَضْغَاثُ أَحْلاَمٍ بَلِ افْتَرَاهُ بَلْ هُوَ شَاعِرٌ فَلْيَأْتِنَا بِآيَةٍ كَمَا أُرْسِلَ الأَوَّلُونَ ﴿٥﴾
Bel kâlû adgâsu ahlâmin belifterâhu bel huve şâır(şâırun), felye’tinâ bi âyetin kemâ ursilel evvelûn(evvelûne).
enbiya süresi ayet 1
insanlara hesap verecekleri gün yaklaştı onlar ise hala gaflet içinde aldırmıyorlardı
enbiya süresi ayet 2
rablerinden kendilerine gelen her yeni uyarıyı mutlakaeglenerek dinliyorlardı
enbiya süresi ayet 3
kalpleri hep oyundadır hem o zalimler kendi aralarında gizlice şöyle fısıldaştılar bu sizin gibi insanda başka bir şey degil artık göz göre sihre mi gidip uyarsınız
enbiya süresi ayet 4
(buna karşın peygamber şöyle ) dedi rabbim gökyüzünde konuşulan sözü bilir o çok iyi işiten çok iyi bilendir
enbiya süresi ayet 5
hayır ( onun söyledikleri ) karmaşık rünyalardır hayır onu kendisi uydurmaktadır hayır o bir şairdir o bize öncekilere gönderilenler gibi bir mucize getirsin dediler
 

11 Mayıs 2016 Çarşamba

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu


taha süresi ayet 131
وَلَا تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ إِلَى مَا مَتَّعْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِّنْهُمْ زَهْرَةَ الْحَيَاةِ الدُّنيَا لِنَفْتِنَهُمْ فِيهِ وَرِزْقُ رَبِّكَ خَيْرٌ وَأَبْقَى ﴿١٣١﴾
Ve lâ temuddenne ayneyke ilâ mâ mettâ’nâ bihî ezvâcen minhum zehratel hayâtid dunyâ li neftinehum fîhi, ve rızku rabbike hayrun ve ebkâ.
taha süresi ayet 132
وَأْمُرْ أَهْلَكَ بِالصَّلَاةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَا لَا نَسْأَلُكَ رِزْقًا نَّحْنُ نَرْزُقُكَ وَالْعَاقِبَةُ لِلتَّقْوَى﴿١٣٢﴾
Ve’mur ehleke bis salâti vastabir aleyhâ, lâ nes’eluke rızkâ(rızkan), nahnu nerzukuke, vel âkıbetu lit takvâ
taha süresi ayet 133
وَقَالُوا لَوْلَا يَأْتِينَا بِآيَةٍ مِّن رَّبِّهِ أَوَلَمْ تَأْتِهِم بَيِّنَةُ مَا فِي الصُّحُفِ الْأُولَى ﴿١٣٣﴾
Ve kâlû lev lâ ye’tînâ bi âyetin min rabbihî, e ve lem te’tihim beyyinetu mâ fîs suhufil ûlâ.
taha süresi ayet 134
وَلَوْ أَنَّا أَهْلَكْنَاهُم بِعَذَابٍ مِّن قَبْلِهِ لَقَالُوا رَبَّنَا لَوْلَا أَرْسَلْتَ إِلَيْنَا رَسُولًا فَنَتَّبِعَ آيَاتِكَ مِن قَبْلِ أَن نَّذِلَّ وَنَخْزَى ﴿١٣٤﴾
Ve lev ennâ ehleknâhum bi azâbin min kablihî le kâlû rabbenâ lev lâ erselte ileynâ resûlen fe nettebia âyâtike min kabli en nezille ve nahzâ.
taha süresi ayet 135
قُلْ كُلٌّ مُّتَرَبِّصٌ فَتَرَبَّصُوا فَسَتَعْلَمُونَ مَنْ أَصْحَابُ الصِّرَاطِ السَّوِيِّ وَمَنِ اهْتَدَى﴿١٣٥﴾
Kul kullun muterabbisun fe terabbesû, fe se ta’lemûne men ashâbus sırâtıs seviyyi ve menihtedâ.
taha süresi ayet 131
kendilerini imtihan etmek için onlardan bir kısmını şu degersiz dünya hayatının cici bicisinden yararlandıklarımıza  gözlerini dikmek rabbinin rızık daha kalıcıdır 
taha süresi ayet 132
ailene de namazı emret ona sabrederek devam et biz senden bir rızık istemiyoruz biz sana rızık veririz sonuç takvanındır 
taha süresi ayet 133
bir de rabbinden bize bir mucize getirsen ya dediler kendilerine önceki kitaplardakilerin açık mucizesiolan (kur an ) gelmedi mi 
taha süresi ayet 134
eger biz onları ondan önce (gelecek olan ) bir azap ile helak etmiş  olsaydı ey rabbimiz bize bir rasul gönderseydin de zelil ve rüsva olmadan önce senin ayetlerine uysaydık derlerdi 
taha süresi ayet 135
 de ki herkes beklemekte bekleyin bakalım dogru yolun sahiplerinin kimler oldugunu dogru yolda kimin gittigini yakında bileceksiniz 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu


taha süresi ayet 126
قَالَ كَذَلِكَ أَتَتْكَ آيَاتُنَا فَنَسِيتَهَا وَكَذَلِكَ الْيَوْمَ تُنسَى ﴿١٢٦﴾
Kâle kezâlike etetke âyâtunâ fe nesîtehâ, ve kezâlikel yevme tunsâ.
taha süresi ayet 127
وَكَذَلِكَ نَجْزِي مَنْ أَسْرَفَ وَلَمْ يُؤْمِن بِآيَاتِ رَبِّهِ وَلَعَذَابُ الْآخِرَةِ أَشَدُّ وَأَبْقَى ﴿١٢٧﴾
Ve kezâlike neczî men esrafe ve lem yu’min bi âyâti rabbihî, ve le azâbul âhırati eşeddu ve ebkâ.
taha süresi ayet 128
أَفَلَمْ يَهْدِ لَهُمْ كَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُم مِّنَ الْقُرُونِ يَمْشُونَ فِي مَسَاكِنِهِمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّأُوْلِي النُّهَى ﴿١٢٨﴾
E fe lem yehdi lehum kem ehleknâ kablehum minel kurûni yemşûne fî mesâkinihim, inne fî zâlike le âyâtin li ulîn nuhâ.
taha süresi ayet 129
وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِن رَّبِّكَ لَكَانَ لِزَامًا وَأَجَلٌ مُسَمًّى ﴿١٢٩﴾
Ve lev lâ kelimetun sebekat min rabbike le kâne lizâmen ve ecelun musemmâ(musemmen).
taha süresi ayet 130
فَاصْبِرْ عَلَى مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ غُرُوبِهَا وَمِنْ آنَاء اللَّيْلِ فَسَبِّحْ وَأَطْرَافَ النَّهَارِ لَعَلَّكَ تَرْضَى ﴿١٣٠﴾
Fasbir alâ mâ yekûlûne ve sebbih bi hamdi rabbike kable tulûış şemsi ve kable gurûbihâ, ve min ânâil leyli fe sebbih ve etrâfen nehâri lealleke terdâ.
taha süresi ayet 126
işte böyle sana ayetlerimizi gelmiş sen de onları unutmuştun bugün işte böyle sen de unutulacaksın buyuracaktır 
taha süresi ayet 127
rabbinin ayetlerine iman etmeyip aşırı gideni biz böyle cezalandırırız ahiret azabı daha şiddetli ve daha kalıcıdır 
taha süresi ayet 128
kendilerinden önceki nice memleketi helak etmemiz onları dogru yola ulaştırmadı mı oysa onların yaşadıkları yerlerde yürüyüp duruyorlar şüphesiz bunda ibret alacak aklı olanlar için deliller vardır 
taha süresi ayet 129
rabbin tarafından önceden bir hüküm verilmemiş olsaydı azap hemen gerçekleşmiş olurdu fakat  belirlenmiş bir süre var 
taha süresi ayet 130
o halde onların dediklerine sabret güneş dogmadan önce onun batmasından önce rabbini övgüyle anarak tesbih et gece saatlerinde gündüzün iki  tarafından  ( iki ucunda ) da tesbih et ki (onun) rızasına ere bilesin 

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu


taha süresi ayet 121
فَأَكَلَا مِنْهَا فَبَدَتْ لَهُمَا سَوْآتُهُمَا وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِن وَرَقِ الْجَنَّةِ وَعَصَى آدَمُ رَبَّهُ فَغَوَى ﴿١٢١﴾
Fe ekelâ minhâ fe bedet lehumâ sev’âtuhumâ ve tafıkâ yahsıfâni aleyhimâ min varakıl cenneti ve asâ âdemu rabbehu fe gavâ.
taha süresi ayet 122
ثُمَّ اجْتَبَاهُ رَبُّهُ فَتَابَ عَلَيْهِ وَهَدَى ﴿١٢٢﴾
Summectebâhu rabbuhu fe tâbe aleyhi ve hedâ.
taha süresi ayet 123
قَالَ اهْبِطَا مِنْهَا جَمِيعًا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ فَإِمَّا يَأْتِيَنَّكُم مِّنِّي هُدًى فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشْقَى ﴿١٢٣﴾
Kâlehbitâ minhâ cemîan ba’dukum li ba’dın aduvvun, fe immâ ye’tiyennekum minnî huden fe menittebea hudâye fe lâ yadıllu ve lâ yeşkâ
taha süresi ayet 124
وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى ﴿١٢٤﴾
Ve men a’rada an zikrî fe inne lehu maîşeten danken ve nahşuruhu yevmel kıyâmeti a’mâ.
taha süresi ayet 125
قَالَ رَبِّ لِمَ حَشَرْتَنِي أَعْمَى وَقَدْ كُنتُ بَصِيرًا ﴿١٢٥﴾
Kâle rabbi lime haşertenî a’mâ ve kad kuntu basîrâ(basîran).
taha süresi ayet 121
bunun üzerine her ikisi de ondan yediler derhal ayıp yerleri  kendilerine açılı verdi üzerlerini cennet yapragıyla yamamaya çalıştılar adem rabbine asi oldu şaşırıp kaldı 
taha süresi ayet 122
sonra rabbi onu seçti de tövbesini kabul buyurdu dogru yolu gösterdi
taha süresi ayet 123
şöyle buyurdu  ikiniz hep birlikte birbirinize düşman olarak oradan inin eger benden size bir rehber  gelir de kim benim (gönderdigim ) rehber uyarsa işte o sapıklıga düşmez hüsrana ugramaz 
taha süresi ayet 124
kim benim ögüt (olan kur an ımdan ) yüz çevirip uzaklaşırsa ona dar sıkıntılı bir geçimlik vardır kıyamet günü onu kör olarak diriltiriz
taha süresi ayet 125
o(ahirette) ey rabbim beni niçin kör olarak dirilttin oysa ben gören biriydim diyecektir