31 Ağustos 2015 Pazartesi

[​IMG]



ENFAL SÜRESİ AYET 36
إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ لِيَصُدُّواْ عَن سَبِيلِ اللّهِ فَسَيُنفِقُونَهَا ثُمَّ تَكُونُ عَلَيْهِمْ حَسْرَةً ثُمَّ يُغْلَبُونَ وَالَّذِينَ كَفَرُواْ إِلَى جَهَنَّمَ يُحْشَرُونَ
İnnellezîne keferû yunfikûne emvâlehum li yesuddû an sebîlillâh(sebîlillâhi), fe se yunfikûnehâ summe tekûnu aleyhim hasraten summe yuglebûn(yuglebûne), vellezîne keferû ilâ cehenneme yuhşerûn(yuhşerûne).
37
لِيَمِيزَ اللّهُ الْخَبِيثَ مِنَ الطَّيِّبِ وَيَجْعَلَ الْخَبِيثَ بَعْضَهُ عَلَىَ بَعْضٍ فَيَرْكُمَهُ جَمِيعاً فَيَجْعَلَهُ فِي جَهَنَّمَ أُوْلَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
Li yemîzallâhul habîse minet tayyibi ve yec'alel habîse ba'dahu alâ ba'dın fe yerkumehu cemîan fe yec'alehu fî cehennem(cehenneme), ulâike humul hâsirûn(hâsirûne).
38
قُل لِلَّذِينَ كَفَرُواْ إِن يَنتَهُواْ يُغَفَرْ لَهُم مَّا قَدْ سَلَفَ وَإِنْ يَعُودُواْ فَقَدْ مَضَتْ سُنَّةُ الأَوَّلِينِ
Kul lillezîne keferû in yentehû yugfer lehum mâ kad selef(selefe), ve in yeûdû fe kad madat sunnetul evvelîn(evvelîne).
39
وَقَاتِلُوهُمْ حَتَّى لاَ تَكُونَ فِتْنَةٌ وَيَكُونَ الدِّينُ كُلُّهُ لِلّه فَإِنِ انتَهَوْاْ فَإِنَّ اللّهَ بِمَا يَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
Ve kâtilûhum hattâ lâ tekûne fitnetun ve yekûned dînu kulluhu lillâhi, fe inintehev fe innallâhe bimâ ya'melûne basîr(basîrun).
40
وَإِن تَوَلَّوْاْ فَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ مَوْلاَكُمْ نِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ
Ve in tevellev fa'lemû ennallâhe mevlâkum, ni'mel mevlâ ve ni'men nasîr(nasîru).
36
ŞÜPE yok ki inkar edenler mallarını insanları ALLAH ın yolunda uzaklaştırmak için harcarlar onlar bunu yine harcayacaklar sonra bu kendilerine yürek acısı olacak sonunda maglup olacaklar inkarcılıklarından ısrar edenler toplanıp cehenneme sevk edilecektir
37
böylece ALLAH murdarı temizden ayıracak murdar olanları üst üste bindirip hepsini yıgacak topunucehenneme koyacaktır işte onlar hüsrana ugrayanlardır
38
inkar edenler şöyle de eger yaptıklarından vaz geçerlerse geçmişteki günahları bagışlanır yok yine isyana dönerlerse önceki topluluklar uygulanan ilahi kanun geçti (onu beklesinler )
39
siz ortalıkta bir fitne kalmayıp din bütünüyle ALLAH ın oluncaya kadar onlarla cihad edin eger yaptıklarından vazgeçerse ALLAH onların yaptıklarını görmektedir
40
yok vazgeçmezlerse bilin ki ALLAH sizin koruyucunuzdur o ne güzel koruyucu ne güzel yardımcıdır
 
[​IMG]

ENFAL SÜRESİ AYET31
وَإِذَا تُتْلَى عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا قَالُواْ قَدْ سَمِعْنَا لَوْ نَشَاء لَقُلْنَا مِثْلَ هَذَا إِنْ هَذَا إِلاَّ أَسَاطِيرُ الأوَّلِينَ
Ve iza tutlâ aleyhim âyâtunâ kâlû kad semi'nâ lev neşâu le kulnâ misle hâzâ in hâzâ illâ esâtîrul evvelîn(evvelîne).
32
وَإِذْ قَالُواْ اللَّهُمَّ إِن كَانَ هَذَا هُوَ الْحَقَّ مِنْ عِندِكَ فَأَمْطِرْ عَلَيْنَا حِجَارَةً مِّنَ السَّمَاء أَوِ ائْتِنَا بِعَذَابٍ أَلِيمٍ
Ve iz kâlûllâhumme in kâne hâzâ huvel hakka min indike fe emtir aleynâ hıcâraten mines semâi evi'tinâ bi azâbin elîm(elîmin).
33
وَمَا كَانَ اللّهُ لِيُعَذِّبَهُمْ وَأَنتَ فِيهِمْ وَمَا كَانَ اللّهُ مُعَذِّبَهُمْ وَهُمْ يَسْتَغْفِرُونَ
Ve mâ kânallâhu li yuazzibehum ve ente fîhim, ve mâ kânallâhu muazzibehum ve hum yestagfirûn(yestagfirûne).
34
وَمَا لَهُمْ أَلاَّ يُعَذِّبَهُمُ اللّهُ وَهُمْ يَصُدُّونَ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَمَا كَانُواْ أَوْلِيَاءهُ إِنْ أَوْلِيَآؤُهُ إِلاَّ الْمُتَّقُونَ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لاَ يَعْلَمُونَ
Ve mâ lehum ellâ yuazzibehumullâhu ve hum yasuddûne anil mescidil harâmi ve mâ kânû evliyâehu, in evliyâuhû illâl muttakûne ve lâkinne ekserehum lâ ya'lemûn(ya'lemûne).
35
وَمَا كَانَ صَلاَتُهُمْ عِندَ الْبَيْتِ إِلاَّ مُكَاء وَتَصْدِيَةً فَذُوقُواْ الْعَذَابَ بِمَا كُنتُمْ تَكْفُرُونَ
Ve mâ kâne salâtuhum indel beyti illâ mukâen ve tasdiyeh(tasdiyeten), fe zûkûl azâbe bimâ kuntum tekfurûn(tekfurûne).
31
ONLARA ayetlerimiz okudugu  zaman biz bunu işittik istesek bunun gibisini biz de söyleriz bu eskilerin efsanelerinden başka birşey degil diyorlar
32
bir keresinde ey ALLAH ım eger bu senin tarafından gelmiş hak bir kitap ise durma üzerimize gökten taşlar yagdır veya bize acı veren bir azap gönder demişlerdi
33
HALBUKİ sen onların arasındayken ALLAH onlara azap edecek deigldir onlar bagışlanma dilerken de ALLAH kendilerine azap edecek degildir
34
ALLAH ın kendilerine azap etmemesi için neler var onlar müminlerin mescid i haram a girmesini engelliyorlar üstelik ona hizmet etmeye ehli de degiller ona hizmet etmeye ehli olanlar sadece muttakilerdir  ancak onların çogu bunu bilmezler
35
onlar kabedeki namazları sadece ıslık çalıp el çırpmaktan ibarettir o halde inkarcılıgınızdan dolayı azabı tadın
 
[​IMG]


ENFAL SÜRESİ AYET26
وَاذْكُرُواْ إِذْ أَنتُمْ قَلِيلٌ مُّسْتَضْعَفُونَ فِي الأَرْضِ تَخَافُونَ أَن يَتَخَطَّفَكُمُ النَّاسُ فَآوَاكُمْ وَأَيَّدَكُم بِنَصْرِهِ وَرَزَقَكُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Vezkurû iz entum kalîlun mustad'afûne fîl ardı tehâfûne en yetehattafekumun nâsu fe âvâkum ve eyyedekum bi nasrihî ve razakakum minet tayyibâtî leallekum teşkurûn(teşkurûne).
27
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَخُونُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُواْ أَمَانَاتِكُمْ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tehûnûllâhe ver resûle ve tehûnû emânâtikum ve entum ta'lemûn(ta'lemûne).
28
وَاعْلَمُواْ أَنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلاَدُكُمْ فِتْنَةٌ وَأَنَّ اللّهَ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ
Va'lemû ennemâ emvâlukum ve evlâdukum fitnetun ve ennallâhe indehû ecrun azîm(azîmun).
29
يِا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إَن تَتَّقُواْ اللّهَ يَجْعَل لَّكُمْ فُرْقَاناً وَيُكَفِّرْ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ
Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
30
وَإِذْ يَمْكُرُ بِكَ الَّذِينَ كَفَرُواْ لِيُثْبِتُوكَ أَوْ يَقْتُلُوكَ أَوْ يُخْرِجُوكَ وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللّهُ وَاللّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ
Ve iz yemkuru bikellezîne keferû li yusbitûke ev yaktulûke ev yuhricûke ve yemkurûne ve yemkurullâh(yemkurullâhu), vallâhu hayrul mâkirîn(mâkirîne).
26
DÜŞÜNÜN ki siz bir zamanlar yer yüzünde hırpalanıp duran azlıktınız insanların sizi yok edi vermesinden korkuyor dunuz öyleyken o sizi barındırdı yardımıyla sizi destekledi şükredesiniz diye temiz olan şeylerden size rızıklar verdi
27
EY iman edenler ALLAH a ve resülüne ihanet etmeyin (eger ihanet ederseniz ) bile bile emanetlerinize ihanet etmiş olursunuz
28
MALLARINIZIN ve çocuklarınızın birer imtihan aracı oldugunu ALLAH ın katında büyük bir ecrinbulundugunu bilin
29
EY iman edenler ALLAH a (karşı gelmekten) korunursanız size furkan hakkı batıldan ayıran bir ölçü verir sizin kabahatlerinizi örter sizi bagışlar ALLAH büyük ve ihsan ve ikram sahibidir
30
HANİ bir zamanlar kafirler seni tutup baglamak veya öldürmek veya sürüp çıkarmak için sana tuzak kuruyorlardı onlar tuzak kurarken ALLAH da onların kurdukları tuzakları bozuyordu ALLAH a tuzakların hayırlısını kurar  
 
 
[​IMG]

ENFAL SÜRESİ AYET21
وَلاَ تَكُونُواْ كَالَّذِينَ قَالُوا سَمِعْنَا وَهُمْ لاَ يَسْمَعُونَ
Ve lâ tekûnû kellezîne kâlû semi’nâ ve hum lâ yesmeûn(yesmeûne).
22
إِنَّ شَرَّ الدَّوَابَّ عِندَ اللّهِ الصُّمُّ الْبُكْمُ الَّذِينَ لاَ يَعْقِلُونَ
İnne şerred devâbbi indallâhis summul bukmullezîne lâ ya’kılûn(ya’kılûne).
23
 
وَلَوْ عَلِمَ اللّهُ فِيهِمْ خَيْرًا لَّأسْمَعَهُمْ وَلَوْ أَسْمَعَهُمْ لَتَوَلَّواْ وَّهُم مُّعْرِضُونَ
Ve lev alimallâhu fî him hayran le esmeahum, ve lev esmeahum le tevellev ve hum mu'ridûn (mu'ridûne).
24
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
Yâ eyyuhâllezîne âmenûstecîbû lillâhi ve lir resûli izâ deâkum limâ yuhyîkûm, va'lemû ennallâhe yehûlu beynel mer'i ve kalbihî ve ennehû ileyhi tuhşerûn (tuhşerûne).
25
وَاتَّقُواْ فِتْنَةً لاَّ تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنكُمْ خَآصَّةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
Vettekû fitneten lâ tusîbennellezîne zalemû minkum hâssah (hâssaten), va'lemû ennallâhe şedîdul ıkâb(ıkâbi).
21
İŞİTMEDİKLERİ HALDE işittik diyenlergibi olmayın
22
ÇÜNKÜ ALLAH katında yeryüzünde yaşayanların en kötüsü hakkı akıllarına koymayan sagır ve dilsizlerdir
23
ALLAH onlarda bir hayır görseydi elbette onlara işittirirdi bu hallerinde (hakkı) kulaklarına soksaydı yine aldırmazlar dönüp giderler
24
EY iman edenler sizi kendinize hayat verecek şeyler çagırdıgı zaman ALLAH a ve rasule olumlu karşılık verin ALLAH ın kişiyle kalbi arasına girdiginiz gerçekten sizin hepinizin ona döndürülecegini bilin
25
içinizden
sadece zulmedenler dokunmayacak olan azaptan sakının ALLAH ın cezalandırmasının şiddetli oldugunu bilin
[​IMG]


ENFAL SÜRESİ AYET 16
وَمَن يُوَلِّهِمْ يَوْمَئِذٍ دُبُرَهُ إِلاَّ مُتَحَرِّفاً لِّقِتَالٍ أَوْ مُتَحَيِّزاً إِلَى فِئَةٍ فَقَدْ بَاء بِغَضَبٍ مِّنَ اللّهِ وَمَأْوَاهُ جَهَنَّمُ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ
Ve men yuvellihim yevme izin duburahû illâ muteharrifen li kıtâlin ev mutehayyizen ilâ fietin fe kad bâe bi gadabin minallâhi ve me’vâhu cehennem(cehennemu), ve bi’sel masîr(masîru).
17
فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَكِنَّ اللّهَ قَتَلَهُمْ وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللّهَ رَمَى وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلاء حَسَناً إِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Fe lem taktulûhum ve lâkinnallâhe katelehum, ve mâ rameyte iz rameyte ve lâkinnallâhe ramâ, ve li yubliyel mu’minîne minhu belâen hasenâ(hasenen), innallâhe semîun alîm(alîmun).
18
ذَلِكُمْ وَأَنَّ اللّهَ مُوهِنُ كَيْدِ الْكَافِرِينَ
Zâlikum ve ennallâhe mûhinu keydil kâfirîn(kâfirîne).
19
إِن تَسْتَفْتِحُواْ فَقَدْ جَاءكُمُ الْفَتْحُ وَإِن تَنتَهُواْ فَهُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ وَإِن تَعُودُواْ نَعُدْ وَلَن تُغْنِيَ عَنكُمْ فِئَتُكُمْ شَيْئًا وَلَوْ كَثُرَتْ وَأَنَّ اللّهَ مَعَ الْمُؤْمِنِينَ
İn testeftihû fe kad câekumul fethu, ve in tentehû fe huve hayrun lekum, ve in teûdû naud, ve len tugniye ankum fietukum şey'en ve lev kesuret ve ennallâhe meal mu'minîn(mu'minîne).
20
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلاَ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَأَنتُمْ تَسْمَعُونَ
Yâ eyyuhâllezîne âmenû etîullâhe ve resûlehu ve lâ tevellev anhu ve entum tesmeûn(tesmeûne).
16
KİM böyle bir günde dönüp çarpışmak için geri çekilme veya diger bir guruplabirlikte yer tutmanın dışında onlara arkasını dönerse muhakkak o ALLAH tan bir gazaba ugramış olur onun varacagı yer cehennemdir o ise ne kötü akıbettir
17
onları siz öldürmediniz ancak onları ALLAH öldürdü attıgınız zaman da sen atmadın ancak ALLAH attı ALLAH bunu müminlerin güzelbir imtahanla denemek için yaptı gerçekten ALLAH çok iyi işiten çok iyi bilen görendir
18
bunu gördügünüz şüphesiz ALLAH kafirlerin tedbirini zayıflatmaktadır
19
( ey kafirler ) zafer istiyorsanız işte zafer sizin aleyhinizde geldi eger savaştan vazgeçerseniz bu sizin için daha hayırlı olur yok ( savaşmak için ) dönerseniz o zaman askerinizi ne kadar çok olursa olsun size zerre kadar fayda vermez şüphesiz ALLAH müminlerle beraberdir
20
EY iman edenler ALLAH a ve resülüne itaat edin işitip durdugunuz halde ondan yüz çevirmeyiniz
 

30 Ağustos 2015 Pazar

[​IMG]


ENFAL SÜRESİ AYET 12
إِذْ يُوحِي رَبُّكَ إِلَى الْمَلآئِكَةِ أَنِّي مَعَكُمْ فَثَبِّتُواْ الَّذِينَ آمَنُواْ سَأُلْقِي فِي قُلُوبِ الَّذِينَ كَفَرُواْ الرَّعْبَ فَاضْرِبُواْ فَوْقَ الأَعْنَاقِ وَاضْرِبُواْ مِنْهُمْ كُلَّ بَنَانٍ
İz yûhî rabbuke ilâl melâiketi ennî meakum fe sebbitûllezîne âmenû, se ulkî fî kulûbillezîne keferûr ru'be fadribû fevkal a'nâkı vadribû minhum kulle benân(benânin).
13
ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ شَآقُّواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَمَن يُشَاقِقِ اللّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
Zâlike bi ennehum şâkkullâhe ve resûlehu, ve men yuşâkıkıllâhe ve resûlehu fe innallâhe şedîdul ıkâb(ıkâbi).
14
ذَلِكُمْ فَذُوقُوهُ وَأَنَّ لِلْكَافِرِينَ عَذَابَ النَّارِ
Zâlikum fe zûkûhu ve enne lil kâfirîne azâben nâr(nâri).
15
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِذَا لَقِيتُمُ الَّذِينَ كَفَرُواْ زَحْفاً فَلاَ تُوَلُّوهُمُ الأَدْبَارَ
Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ lekîtumullezîne keferû zahfen fe lâ tuvellûhumul edbâr(edbâra).
12
O vakit rabbin meleklere şöyle vahiyde bulundu ben sizinle beraberim haydi imanı olanlar destekleyin ben kafirlerin yüreklerine korkusalacagım hemen boyunlarının üzerine vurun onların bütün parmaklarına vurun
13
böyle ( yapın ) çünkü onlar ALLAH ve resülüne karşı geldiler kim ALLAH a ve resülüne karşı gelirse bilsin ki ALLAH ın cezalandırması şidetlidir
14
işte bunu tadın şüphesiz kafirlere cehennem azabı vardır
15
EY iman edenler ordu halinde kafirlerle karşılaştıgınız zaman artık onlara arkanızı dönmeyin
 
[​IMG]


ENFAL SÜRESİ AYET 9

إِذْ تَسْتَغِيثُونَ رَبَّكُمْ فَاسْتَجَابَ لَكُمْ أَنِّي مُمِدُّكُم بِأَلْفٍ مِّنَ الْمَلآئِكَةِ مُرْدِفِينَ
İz testegîsûne rabbekum festecâbe lekum ennî mumiddukum bi elfin minel melâiketi murdifîn(murdifîne).
10
وَمَا جَعَلَهُ اللّهُ إِلاَّ بُشْرَى وَلِتَطْمَئِنَّ بِهِ قُلُوبُكُمْ وَمَا النَّصْرُ إِلاَّ مِنْ عِندِ اللّهِ إِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
Ve mâ cealehullâhu illâ buşrâ ve li tatmainne bihî kulûbukum ve mân nasru illâ min indillâh(indillâhi), innallâhe azîzun hakîm(hakîmun).
11
 
إِذْ يُغَشِّيكُمُ النُّعَاسَ أَمَنَةً مِّنْهُ وَيُنَزِّلُ عَلَيْكُم مِّن السَّمَاء مَاء لِّيُطَهِّرَكُم بِهِ وَيُذْهِبَ عَنكُمْ رِجْزَ الشَّيْطَانِ وَلِيَرْبِطَ عَلَى قُلُوبِكُمْ وَيُثَبِّتَ بِهِ الأَقْدَامَ
İz yugaşşîkumun nuâse emeneten minhu ve yunezzilu aleykum mines semâi mâen li yutahhirakum bihî ve yuzhibe ankum riczeş şeytâni ve li yarbıta alâ kulûbikum ve yusebbite bihil akdâm(akdâme).
9
O vakit siz rabbinizden yardım diliyordunuz o sizin duanıza ben size ardı ardına gelen bin melekle yardım edecekgim şeklinde karşılık vermişti
10
ALLAH bunu sırf size müjde olsun bununla kalpleriniz yatışsın diye yapmıştı yardım ancak ALLAH tandır gerçekten ALLAH çok güçlüdür işi saglam yapan ve yaptıgında bir hikmet bulunandır
11
o vakit sizi kendi katından bir güven işareti olmak üzere uyku haline sokmuştu gökyüzünden size bir su indiriyor bununla sizi temizlemek sizden şeytanın pisligini gidermek kalplerinizi birbirine baglamak bununla ayaklarınızı saglamlaştırmak istiyordu
 
[​IMG]


ENFAL SÜRESİ AYET 6
أَلَمْ يَرَوْاْ كَمْ أَهْلَكْنَا مِن قَبْلِهِم مِّن قَرْنٍ مَّكَّنَّاهُمْ فِي الأَرْضِ مَا لَمْ نُمَكِّن لَّكُمْ وَأَرْسَلْنَا السَّمَاء عَلَيْهِم مِّدْرَارًا وَجَعَلْنَا الأَنْهَارَ تَجْرِي مِن تَحْتِهِمْ فَأَهْلَكْنَاهُم بِذُنُوبِهِمْ وَأَنْشَأْنَا مِن بَعْدِهِمْ قَرْنًا آخَرِينَ
E lem yerev kem ehleknâ min kablihim min karnin mekkennâhum fîl ardı mâ lem numekkin lekum ve erselnâs semâe aleyhim midrâren ve cealnâl enhâra tecrî min tahtihim fe ehleknâhum bi zunûbihim ve enşe’nâ min ba’dihim karnen âharîn(âharîne).
7
وَإِذْ يَعِدُكُمُ اللّهُ إِحْدَى الطَّائِفَتِيْنِ أَنَّهَا لَكُمْ وَتَوَدُّونَ أَنَّ غَيْرَ ذَاتِ الشَّوْكَةِ تَكُونُ لَكُمْ وَيُرِيدُ اللّهُ أَن يُحِقَّ الحَقَّ بِكَلِمَاتِهِ وَيَقْطَعَ دَابِرَ الْكَافِرِينَ
Ve iz yaıdukumullâhu ihdât tâifeteyni ennehâ lekum, ve teveddûne enne gayra zâtiş şevketi tekûnu lekum, ve yurîdullâhu en yuhıkkal hakka bi kelimâtihî ve yaktaa dâbiral kâfirîn(kâfirîne).
8
لِيُحِقَّ الْحَقَّ وَيُبْطِلَ الْبَاطِلَ وَلَوْ كَرِهَ الْمُجْرِمُونَ
Li yuhıkkal hakka ve yubtılel bâtıle ve lev kerihel mucrimûn(mucrimûne).
6
ORTAYA çıkmışken hak konusunda seninle tartışıyorlardı sanki onlar göz göre göreölüme sürükleniyorlardı
7
o zaman ALLAH size iki şeyden birinin sizin olmasını vaat ediyordu siz ise güçsüz olanın sizin olmasınıistiyordunuz oysa ALLAH sözleriyle hakkı ortaya koymak ve kafirlerin de kökünü kazımak istiyordu
8
BÖYLECE günahkarlar istemese de hakkı ortaya çıkarmış batılı da yok etmiş olacaktı
[​IMG]




ENAMSÜRESİ AYET 3
وَهُوَ اللّهُ فِي السَّمَاوَاتِ وَفِي الأَرْضِ يَعْلَمُ سِرَّكُمْ وَجَهرَكُمْ وَيَعْلَمُ مَا تَكْسِبُونَ
Ve huvallâhu fîs semâvâti ve fîl ard(ardı), ya’lemu sırrakum ve cehrekum ve ya’lemu mâ teksibûn(teksibûne).
4
وَمَا تَأْتِيهِم مِّنْ آيَةٍ مِّنْ آيَاتِ رَبِّهِمْ إِلاَّ كَانُواْ عَنْهَا مُعْرِضِينَ
Ve mâ te’tîhim min âyetin min âyâti rabbihim illâ kânû anhâ mu’rıdîn(mu’rıdîne
5
فَقَدْ كَذَّبُواْ بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءهُمْ فَسَوْفَ يَأْتِيهِمْ أَنبَاء مَا كَانُواْ بِهِ يَسْتَهْزِؤُونَ
Fe kad kezzebû bil hakkı lemmâ câehum, fe sevfe ye’tîhim enbâû mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).
3
ONLAR namazı dosdogrukılarlar kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler
4
işte gerçek müminler onlar rableri katında dereceler bagışlanma ve bol rızık vardır
5
nasıl ki rabbin hak ugruna (savaş için ) senin evinden çıkarmıştı müminlerden bir gurup bunu istemiyorlardı
 

29 Ağustos 2015 Cumartesi

[​IMG]



 A RFA SÜRESİ AYET 206
 SONBULMUŞTUR SIRADAKİ AYET
 SÜRE 8
ENFAL SÜRESİ MEDİNEDE İNMİŞTİR 75 AYETTİR

[​IMG]


ENFAL SÜRESİ AYET 1
يَسْأَلُونَكَ عَنِ الأَنفَالِ قُلِ الأَنفَالُ لِلّهِ وَالرَّسُولِ فَاتَّقُواْ اللّهَ وَأَصْلِحُواْ ذَاتَ بِيْنِكُمْ وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
Yes’elûneke anil enfâl(enfâli), kulil enfâlu lillâhi ver resûl(resûli), fettekullâhe ve aslihû zâte beynikum ve etîûllâhe ve resûlehû in kuntum mu’minîn(mu’minîne).
2
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ آيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
İnnemâl mu'minûnellezîne izâ zukirallâhu vecilet kulûbuhum ve izâ tuliyet aleyhim âyâtuhu zâdethum îmânen ve alâ rabbihim yetevekkelûn(yetevekkelûne).
1
SANA ganimetlerin ( nasıl bölüştürülecegini ) soruyorlar de ki ganimetler ALLAH ve resülünündür onun için siz gerçekten müminlerseniz ALLAH tan korkun da birbirinizle aranızı düzeltin ALLAH a ve rasülüne itaat edin
2
MÜMİNLER ancak şu kimselerdir ALLAH anıldıgı zaman yürekleri ürperir kendilerine onun ayetleri okundugu  zaman ( bu okunanlar onların) imanlarını artırıbir de onlar rablerine tevekkül ederler

28 Ağustos 2015 Cuma

[​IMG]
A RAF SÜRESİ AYET 201
إِنَّ الَّذِينَ اتَّقَواْ إِذَا مَسَّهُمْ طَائِفٌ مِّنَ الشَّيْطَانِ تَذَكَّرُواْ فَإِذَا هُم مُّبْصِرُونَ
İnnellezînettekav izâ messehum tâifun mineş şeytâni tezekkerû fe izâhum mubsırûn(mubsırûne).
202
وَإِخْوَانُهُمْ يَمُدُّونَهُمْ فِي الْغَيِّ ثُمَّ لاَ يُقْصِرُونَ
Ve ihvânuhum yemuddûnehum fîl gayyi summe lâ yuksirûn(yuksirûne).
203
وَإِذَا لَمْ تَأْتِهِم بِآيَةٍ قَالُواْ لَوْلاَ اجْتَبَيْتَهَا قُلْ إِنَّمَا أَتَّبِعُ مَا يِوحَى إِلَيَّ مِن رَّبِّي هَذَا بَصَآئِرُ مِن رَّبِّكُمْ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Ve izâ lem te’tihim bi âyetin kâlû lev lâctebeytehâ, kul innemâ ettebiu mâ yûhâ ileyye min rabbî hâzâ besâiru min rabbikum ve huden ve rahmetun li kavmin yu’minûn (yu’minûne).
204
وَإِذَا قُرِئَ الْقُرْآنُ فَاسْتَمِعُواْ لَهُ وَأَنصِتُواْ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
Ve izâ kuriel kur’ânu festemiû lehu ve ensıtû leallekum turhamûn(turhamûne).
205
وَاذْكُر رَّبَّكَ فِي نَفْسِكَ تَضَرُّعاً وَخِيفَةً وَدُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ بِالْغُدُوِّ وَالآصَالِ وَلاَ تَكُن مِّنَ الْغَافِلِينَ
Vezkur rabbeke fî nefsike tedarruan ve hîfeten ve dûnel cehri minel kavli bil guduvvi vel âsâli ve lâ tekun minel gâfilîn(gâfilîne).
206
إِنَّ الَّذِينَ عِندَ رَبِّكَ لاَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِهِ وَيُسَبِّحُونَهُ وَلَهُ يَسْجُدُونَ*
İnnellezîne inde rabbike lâ yestekbirûne an ibadetihî ve yusebbihûnehu ve lehu yescudûn(yescudûne). (SECDE ÂYETİ)
201
MUHAKKAK ALLAH tan korkanlar kendilerine şeytandan bir vesvese geldiginde ALLAH a sıgınmayı hatırlarlar derhalbasiretlerine sahip olurlar
202
şeytanların kardeşleri ise onların sapıklıga sürüklerler sonra bir daha yakalarını bırakmazlar
203
sen onlara bir mucize getirmedigin zaman onu kendin derleyip getirseydin ya derler de ki ben ancak rabbimden bana vahiy edilene uyarım bu kur an rabbimizden gelen delillerdir ayrıca iman edecek bir topluluk için hidayet ve rahmettir
204
kur an okundugu zaman hemen onu dinleyin susun umulur ki merhamet olunursunuz
205
sabahları ve akşamları rabbiniz içinden yalvararak ve korkarak gizlice ve alçakca bir sesle zikret sakın gafilerden olma
206
zira rabbinin yakınında olanlar ona ibadet etmekten çekinmezler her zaman onu tesbih ederler yanlız ona sadece ederler ( secde)
[​IMG]

A RAF SÜRESİ AYET 196
إِنَّ وَلِيِّيَ اللّهُ الَّذِي نَزَّلَ الْكِتَابَ وَهُوَ يَتَوَلَّى الصَّالِحِينَ
İnne veliyyiyallâhullezî nezzelel kitâbe ve huve yetevelles sâlihîn(sâlihîne).
197
وَالَّذِينَ تَدْعُونَ مِن دُونِهِ لاَ يَسْتَطِيعُونَ نَصْرَكُمْ وَلآ أَنفُسَهُمْ يَنْصُرُونَ
Vellezîne ted’ûne min dûnihî lâ yestetîûne nasrakum ve lâ enfusehum yensurûn(yensurûne).
198
وَإِن تَدْعُوهُمْ إِلَى الْهُدَى لاَ يَسْمَعُواْ وَتَرَاهُمْ يَنظُرُونَ إِلَيْكَ وَهُمْ لاَ يُبْصِرُونَ
Ve in ted’ûhum ilel ilâl hudâ lâ yesme’û, ve terâhum yenzurûne ileyke ve hum lâ yubsırûn(yubsırûne).
199
خُذِ الْعَفْوَ وَأْمُرْ بِالْعُرْفِ وَأَعْرِضْ عَنِ الْجَاهِلِينَ
Huzil afve ve’mur bil urfi ve a’rıd anil câhilîn(câhilîne).
200
وَإِمَّا يَنزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللّهِ إِنَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Ve immâ yenzeganneke mineş şeytâni nezgun festeiz billâh(billâhi), innehu semîun alîm(alîmun).
196
ÇÜNKÜ benim koruyucum ve kurtarıcım kitabı indiren ALLAH tır o her zaman iyi ve dogru kullarına koruyuculuk ve kurtarıcılık eder
197
sizin onun dışında taptıklarınız ise ne size yardım edebilirler ne de kendilerine yardımlar dokunur
198
eger onları dogru yola çagıracak olsanız duymazlar onların sana bakıp durduklarınını görürsün ancak onlar görmezler
199
sen affetme yolunu tut iyi ve güzel olanı da emret kendini bilmezlerden uzaklaş
200
şeytandan sana herhangi bir ayartma gelecek olursa hemen ALLAH a sıgın şüphesiz o çok iyi işiten çok iyi bilendir
[​IMG]

A RAF SÜRESİ AYET 191

أَيُشْرِكُونَ مَا لاَ يَخْلُقُ شَيْئاً وَهُمْ يُخْلَقُونَ
E yuşrikûne mâ lâ yahluku şey’en ve hum yuhlekûn(yuhlekûne).
192
وَلاَ يَسْتَطِيعُونَ لَهُمْ نَصْرًا وَلاَ أَنفُسَهُمْ يَنصُرُونَ
Ve lâ yestetîûne lehum nasran ve lâ enfusehum yansurûn(yansurûne).

193
وَإِن تَدْعُوهُمْ إِلَى الْهُدَى لاَ يَتَّبِعُوكُمْ سَوَاء عَلَيْكُمْ أَدَعَوْتُمُوهُمْ أَمْ أَنتُمْ صَامِتُونَ
Ve in ted’ûhum ilâl hudâ lâ yettebiûkum, sevâun aleykum e deavtumûhum em entum sâmitûn(sâmitûne).

194
إِنَّ الَّذِينَ تَدْعُونَ مِن دُونِ اللّهِ عِبَادٌ أَمْثَالُكُمْ فَادْعُوهُمْ فَلْيَسْتَجِيبُواْ لَكُمْ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
İnnellezîne ted’ûne min dûnillâhi ıbâdun emsâlukum fed’ûhum felyestecibû lekum in kuntum sâdıkîn(sâdıkîne).
195
أَلَهُمْ أَرْجُلٌ يَمْشُونَ بِهَا أَمْ لَهُمْ أَيْدٍ يَبْطِشُونَ بِهَا أَمْ لَهُمْ أَعْيُنٌ يُبْصِرُونَ بِهَا أَمْ لَهُمْ آذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَا قُلِ ادْعُواْ شُرَكَاءكُمْ ثُمَّ كِيدُونِ فَلاَ تُنظِرُونِ
E lehum erculun yemşûne bihâ, em lehum eydin yabtışûne bihâ, em lehum a’yunun yubsırûne bihâ, em lehum âzânun yesmeûne bihâ, kulid’û şurekâekum summe kîdûni fe lâ tunzırûn(tunzırûne).
191
ONA hiç birşeyi yaratmayan kendileri yaratılmakta olan varlıkları mı ortaya koşuyorlar
192
oysa onlar onların yardımına erişemezler hatta kendilerini bile kurtaramazlar
193
eger onlarıdogru yola çagıracak olsanız size uymazlar onları ha çagırmışsınız ha susmuşsunuz fark etmez sizin için ikiside aynıdır
194
çünkü ALLAH ın dışında taptıklarınızın hepsi sizin gibi kullardır eger sözünüzde dogruysanız haydi onları çagırın da size karşılık versinler
195
ya onların yürüyecek ayaklarımı var yoksa onların tutacak elleri mi var yoksa onlar görecek gözlerimi var yoksa onlar işitecek kulaklarımı var de ki çagırın ortak koştuklarınızı sonra bana istediginiz tuzagı kurun haydi haydi bana bir an bile göz açtırmayın
 
[​IMG]



A RAF SÜRESİ AYET 186
مَن يُضْلِلِ اللّهُ فَلاَ هَادِيَ لَهُ وَيَذَرُهُمْ فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ
Men yudlilillâhu fe lâ hâdiye lehu, ve yezeruhum fî tugyânihim ya’mehûn(ya’mehûne).
187
يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا قُلْ إِنَّمَا عِلْمُهَا عِندَ رَبِّي لاَ يُجَلِّيهَا لِوَقْتِهَا إِلاَّ هُوَ ثَقُلَتْ فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ لاَ تَأْتِيكُمْ إِلاَّ بَغْتَةً يَسْأَلُونَكَ كَأَنَّكَ حَفِيٌّ عَنْهَا قُلْ إِنَّمَا عِلْمُهَا عِندَ اللّهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ
Yes’elûneke anis sâ’ati eyyâne mursâhâ, kul innemâ ilmuhâ inde rabbî, lâ yucellîhâ li vaktihâ illâ huve, sekulet fîs semâvâti vel ard(ardı), lâ te’tîkum illâ bagtete(bagteten), yes’elûneke keenneke hafiyyun anhâ, kul innemâ ilmuhâ indallâhi ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
188
قُل لاَّ أَمْلِكُ لِنَفْسِي نَفْعًا وَلاَ ضَرًّا إِلاَّ مَا شَاء اللّهُ وَلَوْ كُنتُ أَعْلَمُ الْغَيْبَ لاَسْتَكْثَرْتُ مِنَ الْخَيْرِ وَمَا مَسَّنِيَ السُّوءُ إِنْ أَنَاْ إِلاَّ نَذِيرٌ وَبَشِيرٌ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Kul lâ emliku li nefsî nef’an ve lâ darran illâ mâşaallâh(mâşaallâhu), ve lev kuntu a’lemul gaybe lesteksertu minel hayri ve mâ messeniyes sûu, in ene illâ nezîrun ve beşîrun li kavmin yu’minûn(yu’minûne).
189
هُوَ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا لِيَسْكُنَ إِلَيْهَا فَلَمَّا تَغَشَّاهَا حَمَلَتْ حَمْلاً خَفِيفًا فَمَرَّتْ بِهِ فَلَمَّا أَثْقَلَت دَّعَوَا اللّهَ رَبَّهُمَا لَئِنْ آتَيْتَنَا صَالِحاً لَّنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِرِينَ
Huvellezî halakakum min nefsin vâhıdetin ve ceale minhâ zevcehâ li yeskune ileyhâ, fe lemmâ tegaşşâhâ hamelet hamlen hafîfen fe merret bihî, fe lemmâ eskalet deavâllâhe rabbehumâ le in âteytenâ sâlihan le nekûnenne mineş şâkirîn(şâkirîne).
190
فَلَمَّا آتَاهُمَا صَالِحاً جَعَلاَ لَهُ شُرَكَاء فِيمَا آتَاهُمَا فَتَعَالَى اللّهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ
Fe lemmâ âtâhumâ sâlihan cealâ lehu şurakâe fîmâ âtâhumâ, fe teâlâllâhu ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).
186
ALLAH kimi saptırısa onu hiçkimse dogru yola ulaştıramaz o onları bırakır azgınlıklar içinde körü körüne yuvarlanıp giderler
187
sana kıyameti onun ne zaman kopacagını soruyorlar de ki onun bilgisi sadece RABBİMİN yanındadır onu tam zamanında ortaya çıkaracak olan yanlızca odur onun agırlıgı göklere de yeryüzünede agır gelmiştir o size ansızın gelecektir sana sanki sen ondan haberdarmışsın gibi soruyorlar de ki onun bilgisi yalnızca ALLAH ın yanındadır ancak insanların çogu bunu bilmez
188
DE ki benim kendi kendime ALLAH ın dilediginde başka ne bir yarar saglama ne de bir zarar verme imkanım var eger ben bilinmeyen görünmeyen alemi bilmiş olsaydım daha çok hayır yapardım kötülük denen şey de benim yanıma ugramazdı ben sadece inanacak bir topluluk için uyarıcı ve müjdeleyiciyim
189
O sizi tek bir nefisten yaratan gönlü kendisine ısınsın diye ondan da eşini yapan odur o onunla cinsel ilişkide bulununca eşi hafif bir agırlık yüklendi onu biraz taşıdı agırlaşınca ikisi birden kendilerini yetiştiren  ALLAH a şöyle dua ettiler  bize saglam bir çocuk ihsan edersen yemin olsun sana şükredenlerden olacagız
190
fakat ALLAH kendilerine saglam bir çocuk ihsan edince onlara verdigi şeylerde ona ortaklar koşmaya başladılar ALLAH onların ortak koştuklarından yücedir
[​IMG]

A RAF SÜRESİ  AYET 181
وَمِمَّنْ خَلَقْنَا أُمَّةٌ يَهْدُونَ بِالْحَقِّ وَبِهِ يَعْدِلُونَ
Ve mimmen halâknâ ummetun yehdûne bil hakkı ve bihî ya’dilûn(ya’dilûne).
182
وَالَّذِينَ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا سَنَسْتَدْرِجُهُم مِّنْ حَيْثُ لاَ يَعْلَمُونَ
Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ se nestedricuhum min haysu lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
183
وَأُمْلِي لَهُمْ إِنَّ كَيْدِي مَتِينٌ
Ve umlî lehum, inne keydî metîn(metînun)
184
أَوَلَمْ يَتَفَكَّرُواْ مَا بِصَاحِبِهِم مِّن جِنَّةٍ إِنْ هُوَ إِلاَّ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
E ve lem yetefekkerû mâ bi sâhıbihim min cinneh(cinnetin), in huve illâ nezîrun mubîn(mubînun).
185
أَوَلَمْ يَنظُرُواْ فِي مَلَكُوتِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَا خَلَقَ اللّهُ مِن شَيْءٍ وَأَنْ عَسَى أَن يَكُونَ قَدِ اقْتَرَبَ أَجَلُهُمْ فَبِأَيِّ حَدِيثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ
E ve lem yanzurû fî melekûtis semâvâti vel ardı ve mâ halakallâhu min şey’in ve en asâ en yekûne kadıkterebe eceluhum, fe bi eyyi hadîsin ba’dehu yu’minûn(yu’minûne).
181
BİZİM yarattıklarımız  arasında hakkı gösteren onunla adaleti saglayan bir topluluk vardır
182
AYETLERİMİZİ yalanlayanlara gelince biz onları bilmeyecekleri taraftan azar azar helak edecegiz
183
BEN onlara süre veririm şüphesiz benim planım çok serttir
184
onlar kendilerine söz söyleyen zatta delilikten  bir eser olmadıgını düşünmediler mi o sadece ilerideki tehlikeyi açık bir şekilde haber veren bir uyarıcıdır
185
onlar göklerin ve yerin egemenligini  ALLAH ın yarattıgı herhangi bir şeyi gerçekten ecellerinin yaklaşmış olma ihtimalini düşünmezler mi o halde buna iman etmedikten sonra hangi söze inanırlar

27 Ağustos 2015 Perşembe

[​IMG]

A RAF SÜRESİ AYET 176
وَلَوْ شِئْنَا لَرَفَعْنَاهُ بِهَا وَلَكِنَّهُ أَخْلَدَ إِلَى الأَرْضِ وَاتَّبَعَ هَوَاهُ فَمَثَلُهُ كَمَثَلِ الْكَلْبِ إِن تَحْمِلْ عَلَيْهِ يَلْهَثْ أَوْ تَتْرُكْهُ يَلْهَث ذَّلِكَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا فَاقْصُصِ الْقَصَصَ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
Ve lev şi’nâ le rafa’nâhu bihâ ve lâkinnehû ahlede ilâl ardı vettebea hevâhu, fe meseluhu ke meselil kelb(kelbi), in tahmil aleyhi yelhes ev tetrukhu yelhes, zâlike meselul kavmillezîne kezzebû bi âyâtinâ, faksusil kasasa leallehum yetefekkerûn(yetefekkerûne).
177
سَاء مَثَلاً الْقَوْمُ الَّذِينَ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا وَأَنفُسَهُمْ كَانُواْ يَظْلِمُونَ
Sâe meselenil kavmullezîne kezzebû bi âyatinâ ve enfusehum kânû yazlimûn(yazlimûne).
178
مَن يَهْدِ اللّهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِي وَمَن يُضْلِلْ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
Men yehdillâhu fe huvel muhtedî ve men yudlil fe ulâike humul hâsirûn(hâsirûne).
179
وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَثِيرًا مِّنَ الْجِنِّ وَالإِنسِ لَهُمْ قُلُوبٌ لاَّ يَفْقَهُونَ بِهَا وَلَهُمْ أَعْيُنٌ لاَّ يُبْصِرُونَ بِهَا وَلَهُمْ آذَانٌ لاَّ يَسْمَعُونَ بِهَا أُوْلَئِكَ كَالأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ أُوْلَئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ
Ve lekad zere’nâ li cehenneme kesîran minel cinni vel insi, lehum kulûbun lâ yefkahûne bihâ ve lehum a’yunun lâ yubsırûne bihâ ve lehum âzânun lâ yesmeûne bihâ, ulâike kel en’âmi bel hum edallu, ulâike humul gâfilûn(gâfilûne).
180
وَلِلّهِ الأَسْمَاء الْحُسْنَى فَادْعُوهُ بِهَا وَذَرُواْ الَّذِينَ يُلْحِدُونَ فِي أَسْمَآئِهِ سَيُجْزَوْنَ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ
Ve lillâhil esmâul husnâ fed’uhu bihâ ve zerûllezîne yulhıdûne fî esmâihî, se yuczevne mâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
176
EGER biz dileseydik onu o ayetlerle yükseltirdik ancak o yere alçaklıga saplandı arzu ve isteklerinin peşine düştü onun durumu köpegin durumuna benzer üzerine varsan dilini salar solur bıraksan yine dilini salar solur işte bu ayetlerimizi yalanlayan halkındurumudur bu olayı anlat ki bakarsın belki düşünür ders alırlar
177
AYETLERİMİZİ yalanlayan halkın durumu ne kötüdür onlar kendilerine zulmetmektedirler
178
ALLAH kimi dogru yola ulaştırmışsa işte dogru yolda olan odur kimi de sapıklıkta bırakırsa hüsrana ugrayanlar işte onlardır
179
YEMİN olsun ki cinlerden ve insanlardan birçogunu cehennem için yarattık onların kalpleri vardır onlar duyup anlamazlar onların gözleri vardır onlar görmezler onların kulakları vardır onlar işitmezler onlar hayvanlar gibi hatta daha şaşkındırlar işte bunlar gafillerdir
180
EN güzel isimle ALLAH ındır onun için siz ona onlarla dua edin onun isimlerinde sapıklık egrilik yapanları bırakın onlar yarın yaptıklarının cezasınıçekecekler
[​IMG]

A RAF SÜRESİ AYET 171

وَإِذ نَتَقْنَا الْجَبَلَ فَوْقَهُمْ كَأَنَّهُ ظُلَّةٌ وَظَنُّواْ أَنَّهُ وَاقِعٌ بِهِمْ خُذُواْ مَا آتَيْنَاكُم بِقُوَّةٍ وَاذْكُرُواْ مَا فِيهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Ve iz netaknâl cebele fevkahum keennehu zulletun ve zannû ennehu vâkıun bihim, huzû mâ âteynâkum bi kuvvetin vezkurû mâ fîhi leallekum tettekûn(tettekûne).
172
وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne).
173
أَوْ تَقُولُواْ إِنَّمَا أَشْرَكَ آبَاؤُنَا مِن قَبْلُ وَكُنَّا ذُرِّيَّةً مِّن بَعْدِهِمْ أَفَتُهْلِكُنَا بِمَا فَعَلَ الْمُبْطِلُونَ
Ev tekûlû innemâ eşreke âbâunâ min kablu ve kunnâ zurriyyeten min ba’dihim, e fe tuhlikunâ bimâ fealel mubtilûn(mubtilûne).
174
وَكَذَلِكَ نُفَصِّلُ الآيَاتِ وَلَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
Ve kezâlike nufassılul âyâti ve leallehum yerci’ûn(yerci’ûne).
175
وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ الَّذِيَ آتَيْنَاهُ آيَاتِنَا فَانسَلَخَ مِنْهَا فَأَتْبَعَهُ الشَّيْطَانُ فَكَانَ مِنَ الْغَاوِينَ
Vetlu aleyhim nebeellezî âteynâhu âyâtinâ fenseleha minhâ fe etbeahuş şeytânu fe kâne minel gâvîn(gâvîne).
A RAF SÜRESİ AYET 171
BİZ bir zamanlar o dagı bir gölgelik gibi tepelerine çekmiştik üzerlerine düştügünü zannettiklerinde ( şöyle demiştik ) size verdigimiz sıkıca tutun içindekileri aklınızdan çıkarmayın böylelikle korunanlardan olursunuz
172
RABBİN adem ogullarının bellerinden zürriyetlerini alıp onları kendilerine şahit tutarak ben sizin bundan haberimiz yoktu dememeniz için yaptık
173
VEYA ancak önceden atalarımız ortak koştuklar biz onlardan sonra gelen bir zürriyet oldugumuz için (onların yolunuizledik ) yanlış yapanların yaptıklarından dolayı bizi helak mi edeceksin dememeniz için yaptık
174
BİZ ayetleri yaptıklarından dönerler diye işte böyle açıklıyoruz
175
ONLAR kendisine ayetlerimizi verdigimiz adamın haberini de anlat o onlardan sıyrılıp çıktı derken şeytan onu arkasına taktı sonunda sapanlardan oldu
[​IMG]



A RAF SÜRESİ AYET 166
فَلَمَّا عَتَوْاْ عَن مَّا نُهُواْ عَنْهُ قُلْنَا لَهُمْ كُونُواْ قِرَدَةً خَاسِئِينَ
Fe lemmâ atev an mâ nuhû anhu kulnâ lehum kûnû kıradeten hâsiîn(hâsiîne).
167
وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكَ لَيَبْعَثَنَّ عَلَيْهِمْ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ مَن يَسُومُهُمْ سُوءَ الْعَذَابِ إِنَّ رَبَّكَ لَسَرِيعُ الْعِقَابِ وَإِنَّهُ لَغَفُورٌ رَّحِيمٌ
Ve iz teezzene rabbuke le yeb’asenne aleyhim ilâ yevmil kıyâmeti men yesûmuhum sûel azâb(azâbi), inne rabbeke le serîul ıkâbi ve innehu le gafûrun rahîm(rahîmun).
168
وَقَطَّعْنَاهُمْ فِي الأَرْضِ أُمَمًا مِّنْهُمُ الصَّالِحُونَ وَمِنْهُمْ دُونَ ذَلِكَ وَبَلَوْنَاهُمْ بِالْحَسَنَاتِ وَالسَّيِّئَاتِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
Ve katta’nâhum fîl ardı umemâ(umemen), minhumus sâlihûne ve minhum dûne zâlike ve belevnâhum bil hasenâti ves seyyiâti leallehum yerciûn(yerciûne).
169
فَخَلَفَ مِن بَعْدِهِمْ خَلْفٌ وَرِثُواْ الْكِتَابَ يَأْخُذُونَ عَرَضَ هَذَا الأدْنَى وَيَقُولُونَ سَيُغْفَرُ لَنَا وَإِن يَأْتِهِمْ عَرَضٌ مُّثْلُهُ يَأْخُذُوهُ أَلَمْ يُؤْخَذْ عَلَيْهِم مِّيثَاقُ الْكِتَابِ أَن لاَّ يِقُولُواْ عَلَى اللّهِ إِلاَّ الْحَقَّ وَدَرَسُواْ مَا فِيهِ وَالدَّارُ الآخِرَةُ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يَتَّقُونَ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ
Fe halefe min ba’dihim halfun verisûl kitâbe ye’huzûne arada hâzel ednâ ve yekûlûne se yugferu lenâ ve in ye’tihim aradun misluhu ye’huzûhu, e lem yu’haz aleyhim mîsâkul kitâbi en lâ yekûlû alâllâhi illâl hakka ve deresû mâ fîhî, ved dârul âhıratu hayrun lillezîne yettekûn(yettekûne), e fe lâ ta’kılûn(ta’kılûne).
170
وَالَّذِينَ يُمَسَّكُونَ بِالْكِتَابِ وَأَقَامُواْ الصَّلاَةَ إِنَّا لاَ نُضِيعُ أَجْرَ الْمُصْلِحِينَ
Vellezîne yumessikûne bil kitâbi ve ekâmûs salâte innâ lâ nudîu ecrel muslihîn(muslihîne).
166
O yasakladıkları şeyleri çignemeye başladıklarında biz de onlara aşagılık maymunlar olun dedik
167
RABBİN o zaman kıyamete kadar onlara daima en kötü azabı yapacak kimseleri üzerlerine gönderecekgim diye bildirmişti şüphesiz rabbin cezalandırması şiddetli olandır şüphesiz o çok bagışlayan çok acıyandır
168
BİZ onları yeryüzünde birçok topluluga ayırdık içlerinden iyi güzel olanlar vardır yine içlerinde iyi güzel olanlar vardır yine içlerinde bunun dışında olanlar vardır ( yaptıklarından pişman olup ) dönenler diye onları bazen nimetler bazende musibetler imtihan ettik
169
ARKALARINDAN kendilerine kötü bir grup halef oldu kitaba tevrat a varis oldular şu degersiz dünya hayatının gelip geçici olan şeylerini tercih ettiler biz bagışlanacagız dediler bununla birlikte kendilerine ona benzer bir menfaat gelse onun da alırlar ALLAH hakında dogrudan başka bir şey söylemeyceklerine dair kendilerinden  kitabın sözü alınmadı mı onun içindekiler okuyup anlamadılar mı oysa ahiret evi ALLAH tan korkanlar için daha hayırlıdır hala akıllanmayacakmısınız
170
KİTABA sarılanlar namazı kılanlar var ya (işte onlar ecir vardır ) biz iyi ve güzel davrananların ecirlerini boşa çıkarmayız
[​IMG]

A RAF SÜRESİ AYET 163
واَسْأَلْهُمْ عَنِ الْقَرْيَةِ الَّتِي كَانَتْ حَاضِرَةَ الْبَحْرِ إِذْ يَعْدُونَ فِي السَّبْتِ إِذْ تَأْتِيهِمْ حِيتَانُهُمْ يَوْمَ سَبْتِهِمْ شُرَّعاً وَيَوْمَ لاَ يَسْبِتُونَ لاَ تَأْتِيهِمْ كَذَلِكَ نَبْلُوهُم بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ
Ves’elhum anil karyetilletî kânet hâdıratel bahri iz ya’dûne fîs sebti iz te’tîhim hîtânuhum yevme sebtihim şurraan ve yevme lâ yesbitune lâ te’tîhim, kezâlike neblûhum bi mâ kânû yefsukûn(yefsukûne).
164
وَإِذَ قَالَتْ أُمَّةٌ مِّنْهُمْ لِمَ تَعِظُونَ قَوْمًا اللّهُ مُهْلِكُهُمْ أَوْ مُعَذِّبُهُمْ عَذَابًا شَدِيدًا قَالُواْ مَعْذِرَةً إِلَى رَبِّكُمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
Ve iz kâlet ummetun minhum lime teizûne kavmenillâhu muhlikuhum ev muazzibuhum azâben şedîdâ(şedîden), kâlû ma’ziraten ilâ rabbikum ve leallehum yettekûn(yettekûne).
165
فَلَمَّا نَسُواْ مَا ذُكِّرُواْ بِهِ أَنجَيْنَا الَّذِينَ يَنْهَوْنَ عَنِ السُّوءِ وَأَخَذْنَا الَّذِينَ ظَلَمُواْ بِعَذَابٍ بَئِيسٍ بِمَا كَانُواْ يَفْسُقُونَ
Fe lemmâ nesû mâ zukkirû bihî enceynâllezîne yenhevne anis sûi ve ahaznâllezîne zalemû bi azâbin beîsin bi mâ kânû yefsukûn(yefsukûne).
ARAF SÜRESİ AYET 163
ONLAR deniz kenarında olan memleketin başına gelenleri sor o zaman onlar cumartesi yasagını çigniyorlardı o zaman onlar (ibadet etmek için cumatresi günüçalışmıyorlardı) o ibadet günlerinde balıklar yanlarına kendilerini göstere göstere akın akın geliyorlar çalıştıkları diger günlerde ise gelmiyorlardı biz onları yoldan çıkmalraında dolayı böyle imtihan etik
164
onlar içinde bir topluluk niçin ALLAH ın kendilerini helak edecegi veya şiddetli bir azap ile cezalandıracagı bir topluluga ögütte bulunuyorsunuz dediklerinde o
ögütverenler rabbinize sunabilecegimiz bir mazretimiz olsun belki ALLAH tan korkar sakınırlar diye dediler
165
kendileri verilen ögütleri unuttuklarında kötülügü yasaklayanları kurtardık yoldan çıkmalarından dolayı o zalimleri de şiddetli bir azaba ugrattık
 
[​IMG]
A RAF SÜRESİ AYET 161
وَإِذْ قِيلَ لَهُمُ اسْكُنُواْ هَذِهِ الْقَرْيَةَ وَكُلُواْ مِنْهَا حَيْثُ شِئْتُمْ وَقُولُواْ حِطَّةٌ وَادْخُلُواْ الْبَابَ سُجَّدًا نَّغْفِرْ لَكُمْ خَطِيئَاتِكُمْ سَنَزِيدُ الْمُحْسِنِينَ
Ve iz kîle lehumuskunû hâzihil karyete ve kulû minhâ haysu şi’tum ve kûlû hıttatun vedhulûl bâbe succeden nagfir lekum hatîâtikum se nezîdul muhsinîn(muhsinîne).
A RAF SÜRESİ AYET 162
فَبَدَّلَ الَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنْهُمْ قَوْلاً غَيْرَ الَّذِي قِيلَ لَهُمْ فَأَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِجْزًا مِّنَ السَّمَاء بِمَا كَانُواْ يَظْلِمُونَ
Fe beddelellezîne zalemû minhum kavlen gayrallezî kîle lehum fe erselnâ aleyhim riczen mines semâi bi mâ kânû yazlimûn(yazlimûne).
A RAF SÜRESİ 161VE 161
BİR zamanlar onlara şöyle denilmişti şu şehre yerleşin onun (nimetlerinden ) dilediginiz yerde yiyin hıtta (bizi bagışla ) deyin secdeler ederek kapıdan girin size günahlarınız bagışlayı verelim biz iyilik edenlere  daha fazlasını veririz
162
der ken içlerinden o zulmedenler sözü degiştirdiler kendilerine söyleyenlerden başka bir şekle soktular zulüm adet edinmeleri sebebiyle biz de üzerlerine gökyüzünden bir azap indirdik
[​IMG]

A RAF SÜRESİ AYERT 160
وَقَطَّعْنَاهُمُ اثْنَتَيْ عَشْرَةَ أَسْبَاطًا أُمَمًا وَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى إِذِ اسْتَسْقَاهُ قَوْمُهُ أَنِ اضْرِب بِّعَصَاكَ الْحَجَرَ فَانبَجَسَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْنًا قَدْ عَلِمَ كُلُّ أُنَاسٍ مَّشْرَبَهُمْ وَظَلَّلْنَا عَلَيْهِمُ الْغَمَامَ وَأَنزَلْنَا عَلَيْهِمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَى كُلُواْ مِن طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَمَا ظَلَمُونَا وَلَكِن كَانُواْ أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
Ve katta’nâhumusnetey aşrate esbâtan umemâ(umemen), ve evhaynâ ilâ mûsâ izisteskâhu kavmuhu enıdrıb bi asâkel hacer(hacere), fenbeceset minhusnetâ aşrate aynâ(aynen), kad alime kullu unâsin meşrabehum, ve zallelnâ aleyhimul gamame ve enzelnâ aleyhimul menne ves selvâ, kulû min tayyibâti mâ razaknâkum, ve mâ zâlemûnâ ve lâkin kânû enfusehum yazlimûn(yazlimûne).
A RAF SÜRESİ AYET 160
BİZ on ları on iki kabileye topluluga ayırdık musaya halkı kendisinden su istediginde şöyle vahiyde bulunduk asanla taşa vur hemen ondan on iki pınar fışkırdı herkes kendisinin su alacagı yeri bildi bulutu da üzerine gölgelik yaptı kendilerine kudret helvasıyla bıldırcın indirdik size rızık olarak verdigimiz nimetlerin temiz olanlarından yiyin onlar bize zulmetmediler ancak kendilerine zulmediyorlar

13 Ağustos 2015 Perşembe

[​IMG]


A RAF SÜRESİ AYET 158
قُلْ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنِّي رَسُولُ اللّهِ إِلَيْكُمْ جَمِيعًا الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ فَآمِنُواْ بِاللّهِ وَرَسُولِهِ النَّبِيِّ الأُمِّيِّ الَّذِي يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَكَلِمَاتِهِ وَاتَّبِعُوهُ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
Kul yâ eyyuhân nâsu innî resûlullâhi ileykum cemîanillezî lehu mulkus semâvâti vel ard(ardı), lâ ilâhe illâ huve yuhyî ve yumît(yumîtu), fe âminû billâhi ve resûlihin nebiyyil ummiyyillezî yu’minu billâhi ve kelimâtihî vettebiûhu leallekum tehtedûn(tehtedûne).
A RAF SÜRESİ AYET 158
DE Kİ ey insanlar haberiniz olsun ben sizin hepinize gelen ALLAH ın rasülüyüm göklerin ve yerin egemenligi onundur ondan başka tanrı yoktur o diriltir ve öldürür onun için gelin ALLAH ve resulüne ALLAH ve onun bütün sözlerine iman eden o ümmi peygambere iman edin onun ardından gidin ki dogru yola ulaşabilesiniz
A RAF SÜRESİ AYET 159
وَمِن قَوْمِ مُوسَى أُمَّةٌ يَهْدُونَ بِالْحَقِّ وَبِهِ يَعْدِلُونَ
Ve min kavmi mûsâ ummetun yehdûne bil hakkı ve bihî ya’dilûn(ya’dilûne).
A RAF SÜRESİ AYET159
MUSA ın halkından hakka davet eden ve onunla adaletli saglayan bir topluluk vardı
[​IMG]


A RAF SÜRESİ AYET 157
الَّذِينَ يَتَّبِعُونَ الرَّسُولَ النَّبِيَّ الأُمِّيَّ الَّذِي يَجِدُونَهُ مَكْتُوبًا عِندَهُمْ فِي التَّوْرَاةِ وَالإِنْجِيلِ يَأْمُرُهُم بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَاهُمْ عَنِ الْمُنكَرِ وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَآئِثَ وَيَضَعُ عَنْهُمْ إِصْرَهُمْ وَالأَغْلاَلَ الَّتِي كَانَتْ عَلَيْهِمْ فَالَّذِينَ آمَنُواْ بِهِ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُواْ النُّورَ الَّذِيَ أُنزِلَ مَعَهُ أُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Ellezîne yettebiûner resûlen nebiyyel ummiyyellezî yecidûnehu mektûben indehum fît tevrâti vel incîli ye’muruhum bil ma’rûfi ve yenhâhum anil munkeri ve yuhıllu lehumut tayyibâti ve yuharrimu aleyhimul habâise ve yedau anhum ısrahum vel aglâlelletî kânet aleyhim, fellezîne âmenû bihî ve azzerûhu ve nasarûhu vettebeûn nûrellezî unzile meahu, ulâike humul muflihûn(muflihûne).
A RAF SÜRESİ AYET 157
ONLAR yanlarındaki tevrat ve incil de (adı ve özellikleri ) yazılı bulacakları o rasul ümmi peygambere uyarlar o kendilerine iyi ve güzel olanı emreder onlar kötüve çirkin olanı yasaklar onlar temiz hoş  şeyleri helal kılar murdar olanları da onlara haram kılar sırtlarından agır yüklerini üzerlerindeki bagları zincirleri kaldırır atar ona iman eden onu destekleyip güçlendiren ve ona yardım eden onun peygamberligile birlikte indirilen nurun ardından giden kimseler var ya işte onlar kurtuluşa erenlerdir

12 Ağustos 2015 Çarşamba

[​IMG]


A RAF SÜRESİ AYET 156
وَاكْتُبْ لَنَا فِي هَذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ إِنَّا هُدْنَا إِلَيْكَ قَالَ عَذَابِي أُصِيبُ بِهِ مَنْ أَشَاء وَرَحْمَتِي وَسِعَتْ كُلَّ شَيْءٍ فَسَأَكْتُبُهَا لِلَّذِينَ يَتَّقُونَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَالَّذِينَ هُم بِآيَاتِنَا يُؤْمِنُونَ
Vektub lenâ fî hâzihid dunyâ haseneten ve fîl âhırati innâ hudnâ ileyke, kâle azâbî usîbu bihî men eşâu ve rahmetî vesiat kulle şey’in, fe se ektubuhâ lillezîne yettekûne ve yu’tûnez zekâte vellezîne hum bi âyâtinâ yu’minûn(yu’minûne).
A RAF SÜRESİ AYET 156
BİZE hem budünyada hemde ahirette bir iyilik ver biz sana tövbe ederek dönüp geldik ALLAH şöyle buyurudu diledigimi azabıma ugratırım rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır  onu ilerideözelikle korunan zekatı veren ve ayetlerimize iman eden kimselere verecegim

11 Ağustos 2015 Salı

[​IMG]


A RAF SÜRESİ AYET 155

وَاخْتَارَ مُوسَى قَوْمَهُ سَبْعِينَ رَجُلاً لِّمِيقَاتِنَا فَلَمَّا أَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ قَالَ رَبِّ لَوْ شِئْتَ أَهْلَكْتَهُم مِّن قَبْلُ وَإِيَّايَ أَتُهْلِكُنَا بِمَا فَعَلَ السُّفَهَاء مِنَّا إِنْ هِيَ إِلاَّ فِتْنَتُكَ تُضِلُّ بِهَا مَن تَشَاء وَتَهْدِي مَن تَشَاء أَنتَ وَلِيُّنَا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنتَ خَيْرُ الْغَافِرِينَ
Vahtâra mûsâ kavmehu seb’îne raculen li mîkâtinâ, fe lemmâ ehazet humur recfetu kâle rabbi lev şi’te ehlektehum min kablu ve iyyâye, e tuhlikunâ bi mâ feales sufehâu minnâ, in hiye illâ fitnetuke, tudıllu bihâ men teşâu ve tehdî men teşâu ente veliyyunâ fagfir lenâ verhamnâ ve ente hayrul gâfirîn(gâfirîne).
A RAF SÜRESİ AYET 155
MUSA bizimle buluşmak için halkından yetmiş kişi seçmişti onların sarsıntı tutup yakaladıgında şöyle dedi RABBİM eger dileseydin onları ve beni daha önce helak ederdin şimdi içimizden beyinsizlerin ettikleri yüzünden bizi helak mi edeceksin bu senin sınamandan başka birşey degildir sen bununla dilediginisapıklıkta bırakır diledigini de dogru yola ulaştırırsın sen bizim koruyucumuzsun bizi bagışla bize acı sen bagışlayanların en iyisisin

10 Ağustos 2015 Pazartesi

[​IMG]


A RAF SÜRESİ AYET 151
قَالَ رَبِّ اغْفِرْ لِي وَلأَخِي وَأَدْخِلْنَا فِي رَحْمَتِكَ وَأَنتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
Kâle rabbıgfirlî ve li ahî ve edhilnâ fî rahmetike ve ente erhamur râhımîn(râhımîne).
A RAF SÜRESİ AYET 151
EY RABBİM beni ve kardeşimi bagışla bizi rahmetinin içine koy sen merhametlilerin en merhametlisisin dedi
A RAF SÜRESİ AYET 152
إِنَّ الَّذِينَ اتَّخَذُواْ الْعِجْلَ سَيَنَالُهُمْ غَضَبٌ مِّن رَّبِّهِمْ وَذِلَّةٌ فِي الْحَياةِ الدُّنْيَا وَكَذَلِكَ نَجْزِي الْمُفْتَرِينَ
İnnellezînettehazûl ıcle se yenâluhum gadabun min rabbihim ve zilletun fîl hayâtid dunyâ, ve kezâlike neczîl mufterîn(mufterîne).
A RAF SÜRESİ AYET 152
DANAYI tanrı edinenler  rablerinden bir gazap ve dünya hayatından bir aşagılama gelecektir işte biz iftira edenleri böyle cezalandırırız
A RAF SÜRESİ AYET 153
وَالَّذِينَ عَمِلُواْ السَّيِّئَاتِ ثُمَّ تَابُواْ مِن بَعْدِهَا وَآمَنُواْ إِنَّ رَبَّكَ مِن بَعْدِهَا لَغَفُورٌ رَّحِيمٌ
Vellezîne amilûs seyyiâti summe tâbû min ba’dihâ ve âmenû, inne rabbeke min ba’dihâ le gafûrun rahîm(rahîmun).
A RAF SÜRESİ AYET 153
O kötü ameleri işleyip sonra arkasından tövbe edip iman edenler var ya işte rabbin  tövbe ve imanlarının ardından onlara karşı çok magfiretli çok merhametlidir
 A RAF SÜRESİ AYET 154
وَلَمَّا سَكَتَ عَن مُّوسَى الْغَضَبُ أَخَذَ الأَلْوَاحَ وَفِي نُسْخَتِهَا هُدًى وَرَحْمَةٌ لِّلَّذِينَ هُمْ لِرَبِّهِمْ يَرْهَبُونَ
Ve lemmâ sekete an mûsâl gadabu ehazel elvâh(elvâha), ve fî nushatihâ huden ve rahmetun lillezîne hum li rabbihim yerhebûn(yerhebûne).
A RAF SÜRESİ AYET 154
MUSA öfkesi dinince levhaları  aldı onlardaki yazıda  rablerinden korkanlar için bir hidayet ve rahmet vardır