hac süresi ayet 46
أَفَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَا أَوْ آذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَا فَإِنَّهَا لَا تَعْمَى الْأَبْصَارُ وَلَكِن تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّتِي فِي الصُّدُورِ﴿٤٦﴾
E fe lem yesîrû fîl ardı fe tekûne lehum kulûbun ya’kılûne bihâ ev âzânun yesmeûne bihâ, fe innehâ lâ ta’mâl ebsâru ve lâkin ta’mâl kulûbulletî fîs sudûr(sudûri).
hac süresi ayet 47
وَيَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ وَلَن يُخْلِفَ اللَّهُ وَعْدَهُ وَإِنَّ يَوْمًا عِندَ رَبِّكَ كَأَلْفِ سَنَةٍ مِّمَّا تَعُدُّونَ ﴿٤٧﴾
Ve yesta’cilûneke bil azâbi ve len yuhlifallâhu va’dehu, ve inne yevmen inde rabbike ke elfi senetin mimmâ teuddûn(teuddûne).
hac süresi ayet 48
وَكَأَيِّن مِّن قَرْيَةٍ أَمْلَيْتُ لَهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ ثُمَّ أَخَذْتُهَا وَإِلَيَّ الْمَصِيرُ ﴿٤٨﴾
Ve ke eyyin min karyetin emleytu lehâ ve hiye zâlimetun summe ehaztuhâ, ve ileyyel masîr(masîru).
hac süresi ayet 49
قُلْ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّمَا أَنَا لَكُمْ نَذِيرٌ مُّبِينٌ ﴿٤٩﴾
Kul yâ eyyuhân nâsu innemâ ene lekum nezîrun mubîn(mubînun).
hac süresi ayet 50
فَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُم مَّغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ ﴿٥٠﴾
Fellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti lehum magfiratun ve rızkun kerîm(kerîmun).
hac süresi ayet 46onlar yeryüzünde dolaşıp gezmiyorlar mı ki kendileri için akıllanmalarına sebep olacak kalpleri ve işitmelerine sebep olacak kulakları olsun şüphesiz gözler körelmez ancak gögüslerindeki kalpler körelir
hacsüresi ayet 47
bir de onlar senden acele azap istiyorlar elbette ALLAH sözünden caymaz bununla beraber rabbinin katındaki bir gün sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir
hac süresi ayet 48
zulmederlerken kendilerine süre verdigim sonra da tutup (helak ettigim)= nice memleket vardır dönüş banadır
hac süresi ayet 49
de ki ey insanlar ben sadece size apaçık anlatan bir uyarıcıyım
hac süresi ayet 50
iman edip salih ameller işleyenler var ya işte onlar için hem bir bagışlanma hem de degerli bir ecir vardı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder