30 Kasım 2015 Pazartesi

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

HÜD SÜRESİ AYET 16
أُوْلَئِكَ الَّذِينَ لَيْسَ لَهُمْ فِي الآخِرَةِ إِلاَّ النَّارُ وَحَبِطَ مَا صَنَعُواْ فِيهَا وَبَاطِلٌ مَّا كَانُواْ يَعْمَلُونَ
Ulâikellezîne leyse lehum fil âhırati illân nâr(nâru) ve habita mâ sanaû fîhâ ve bâtılun mâ kânû ya'melûn(ya'melûne).
17
أَفَمَن كَانَ عَلَى بَيِّنَةٍ مِّن رَّبِّهِ وَيَتْلُوهُ شَاهِدٌ مِّنْهُ وَمِن قَبْلِهِ كِتَابُ مُوسَى إَمَامًا وَرَحْمَةً أُوْلَئِكَ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَمَن يَكْفُرْ بِهِ مِنَ الأَحْزَابِ فَالنَّارُ مَوْعِدُهُ فَلاَ تَكُ فِي مِرْيَةٍ مِّنْهُ إِنَّهُ الْحَقُّ مِن رَّبِّكَ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يُؤْمِنُونَ
E fe men kâne alâ beyyinetin min rabbihî ve yetlûhu şâhidun minhu ve min kablihî kitâbu mûsâ imâmen ve rahmeh(rahmeten), ulâike yu'minûne bihî, ve men yekfur bihî minel ahzâbi fen nâru mev'ıduhu, fe lâ teku fî miryetin minhu innehul hakku min rabbike ve lâkinne ekseran nâsi lâ yu'minûn(yu'minûne).
18
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَى عَلَى اللّهِ كَذِبًا أُوْلَئِكَ يُعْرَضُونَ عَلَى رَبِّهِمْ وَيَقُولُ الأَشْهَادُ هَؤُلاء الَّذِينَ كَذَبُواْ عَلَى رَبِّهِمْ أَلاَ لَعْنَةُ اللّهِ عَلَى الظَّالِمِينَ
Ve men azlemu mimmenifterâ alâllâhi kezibâ(keziben), ulâike yu'radûne alâ rabbihim ve yekûlul eşhâdu hâulâillezîne kezebû alâ rabbihim, e lâ lâ'netullâhi alâz zâlimîn(zâlimîne).
19
الَّذِينَ يَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللّهِ وَيَبْغُونَهَا عِوَجًا وَهُم بِالآخِرَةِ هُمْ كَافِرُونَ
Ellezîne yasuddûne an sebîlillâhi ve yebgûnehâ ivecâ(ivecen), ve hum bil âhırati hum kâfirûn(kâfirûne).
20
أُولَئِكَ لَمْ يَكُونُواْ مُعْجِزِينَ فِي الأَرْضِ وَمَا كَانَ لَهُم مِّن دُونِ اللّهِ مِنْ أَوْلِيَاء يُضَاعَفُ لَهُمُ الْعَذَابُ مَا كَانُواْ يَسْتَطِيعُونَ السَّمْعَ وَمَا كَانُواْ يُبْصِرُونَ
Ulâike lem yekûnû mu'cizîne fîl ardı ve mâ kâne lehum min dûnillâhi min evliyâe, yudâafu lehumul azâb(azâbu), mâ kânû yestetîûnes sem’a ve mâ kânû yubsirûn(yubsirûne).
HÜD SÜRESİ AYET 16
ANCAK onlar ahirette ateşten başka bir şeyleri olmaz orada işledikleri bütün iylikler yok olup  gitmiştir bütün yaptıkları boştur
 
17
rabbinden bir delil üzere bulunan aynı zamanda onu onun katından bir şahidin cebrayilin izledigi kendisinden önce önder ve rahmet olarak musa nın kitabı olan kimse ( hiç onlara benzer mi) işte bunlar ona inanırlar guruplardan kim onu inkar ederse ateş onun varacagı yerdir sakın bundan şüpheye düşme çünkü bu rabbinden gelen haktır fakat insanlar çogu imana gelmezler
18
ALLAH a yalan isnad edenden daha zalim kim ola bilir bunlar rabblerine arz edilecekler şahitlerde şöyle diyeceklerdir işte bunlar rablerinin adına yalan söyleyenlerdir haberiniz olsun ki ALLAH ın laneti zalimlerin üzerinedir
19
onlar ALLAH ın yolundan alıkoyarlar onu egip bükmek isterler onlar aynı zamanda ahireti inkar edenlerdir
20
bunlar yer yüzünde aciz bırakacak degillerdir kendilerini  ALLAH tan kurtaracak bir koruyucularda yoktur onlara kat kat azap edilecektir onlar ne işitebiliyorlar ne de görebiliyorlar
 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

HÜD SÜRESİ AYET 11
إِلاَّ الَّذِينَ صَبَرُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ أُوْلَئِكَ لَهُم مَّغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ كَبِيرٌ
İllâllezîne saberû ve amilûs sâlihât(sâlihâti), ûlâike lehum magfiratun ve ecrun kebîr(kebîrun).
12
فَلَعَلَّكَ تَارِكٌ بَعْضَ مَا يُوحَى إِلَيْكَ وَضَآئِقٌ بِهِ صَدْرُكَ أَن يَقُولُواْ لَوْلاَ أُنزِلَ عَلَيْهِ كَنزٌ أَوْ جَاء مَعَهُ مَلَكٌ إِنَّمَا أَنتَ نَذِيرٌ وَاللّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ
Fe lealleke târikun ba'da mâ yûhâ ileyke ve dâikun bihî sadruke en yekûlû lev lâ unzile aleyhi kenzun ev câe meahu melek(melekun), innemâ ente nezîr(nezîrun), vallâhu alâ kulli şey'in vekîl(vekîlun).
13
أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَاهُ قُلْ فَأْتُواْ بِعَشْرِ سُوَرٍ مِّثْلِهِ مُفْتَرَيَاتٍ وَادْعُواْ مَنِ اسْتَطَعْتُم مِّن دُونِ اللّهِ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
Em yekûlûnefterâhu, kul fe'tû bi aşri suverin mislihî mufterayâtin ved'û menisteta'tum min dûnillâhi in kuntum sâdikîn(sâdikîne).
14
فَإِن لَّمْ يَسْتَجِيبُواْ لَكُمْ فَاعْلَمُواْ أَنَّمَا أُنزِلِ بِعِلْمِ اللّهِ وَأَن لاَّ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ فَهَلْ أَنتُم مُّسْلِمُونَ
Fe illem yestecîbû lekum fa'lemû ennemâ unzile bi ilmillâhi ve en lâ ilâhe huve, fe hel entum muslimûn(muslimûne).
15
مَن كَانَ يُرِيدُ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا وَزِينَتَهَا نُوَفِّ إِلَيْهِمْ أَعْمَالَهُمْ فِيهَا وَهُمْ فِيهَا لاَ يُبْخَسُونَ
Men kâne yurîdul hayâted dunyâ ve zînetehâ nuveffi ileyhim a'mâlehum fîhâ ve hum fîhâ lâ yubhasûn(yubhasûne).
HÜD SÜRESİ AYET 11
ANCAK her iki halde sabredip salih ameller işleyenler başka onlar böyle degildir işte onlar için bir bagışlanma ve büyük bir ecir vardır
12
şimdi muhtemelen sen ona bir hazine indirilirse veya beraberinde bir melek gelse ya diyorlar diye gögsün daralarak sana vahiy olunanı bu nedenle terk edecek olursun ( şunu bilki ) sen yanlızca bir uyarıcısın ALLAH her şeye vekildir
13
yoksa onu kendi uydurdu mu diyorlar de ki haydi onun gibi uydurma on süre getirin ALLAH tan başka gücünüz yettiginide çagırın eger dogrusöylüyorsanız bunu yaparsınız
14
yok eger size cevap vermedilerse artık onun ancak ALLAH ın ilmiyle indirilmiş oldugunu ondan başka tanrının olmadıgını bilin nasıl artık teslim olup  müslüman oluyorsunuz degil mi
15
kim degersiz dünya hayatını ve onun süsünü isterse biz onlara amellerinin karşlıgını dünyada tamamen öderiz bu konuda kendilerine densizlik yapılmaz
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

hüd süresi ayet 6
وَمَا مِن دَآبَّةٍ فِي الأَرْضِ إِلاَّ عَلَى اللّهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَا كُلٌّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ
Ve mâ min dâbbetin fîl ardı illâ alâllâhi rızkuhâ ve ya'lemu mustekarrahâ ve mustevdeahâ, kullun fî kitâbin mubîn(mubînin).
7
 
وَهُوَ الَّذِي خَلَق السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَى الْمَاء لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلاً وَلَئِن قُلْتَ إِنَّكُم مَّبْعُوثُونَ مِن بَعْدِ الْمَوْتِ لَيَقُولَنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ إِنْ هَذَا إِلاَّ سِحْرٌ مُّبِينٌ
Ve huvellezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin ve kâne arşuhu alâl mâi li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ(amelen), ve le in kulte innekum meb’ûsûne min ba’dil mevti le yekûlennellezîne keferû in hâzâ illâ sihrun mubîn(mubînun).
8
وَلَئِنْ أَخَّرْنَا عَنْهُمُ الْعَذَابَ إِلَى أُمَّةٍ مَّعْدُودَةٍ لَّيَقُولُنَّ مَا يَحْبِسُهُ أَلاَ يَوْمَ يَأْتِيهِمْ لَيْسَ مَصْرُوفًا عَنْهُمْ وَحَاقَ بِهِم مَّا كَانُواْ بِهِ يَسْتَهْزِؤُونَ
Ve le in ahharnâ anhumul azâbe ilâ ummetin ma'dûdetin le yekûlunne mâ yahbisuhu, e lâ yevme ye'tîhim leyse masrûfen anhum ve hâka bi him mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).
9
وَلَئِنْ أَذَقْنَا الإِنْسَانَ مِنَّا رَحْمَةً ثُمَّ نَزَعْنَاهَا مِنْهُ إِنَّهُ لَيَئُوسٌ كَفُورٌ
Ve le in ezaknâl insâne minnâ rahmeten summe neza'nâhâ minhu, innehu le yeûsun kefûr(kefûrun).
10
وَلَئِنْ أَذَقْنَاهُ نَعْمَاء بَعْدَ ضَرَّاء مَسَّتْهُ لَيَقُولَنَّ ذَهَبَ السَّيِّئَاتُ عَنِّي إِنَّهُ لَفَرِحٌ فَخُورٌ
Ve le in ezaknâhu na'mâe ba'de darrâe messethu le yekûlenne zehebes seyyiâtu annî, innehu le ferihun fahûr(fahûrun).
hüd süresi ayet 6
yer yüzünde rızık ALLAH a ait olmayan hiçbir hayvan yok tur o onun yaşadıgı yeride emanet oldugu yeri de bilir her şey apaçık bir kitaptır
7
o gökleri ve yeri altı günde yaratandır onun tahtı suyun üstündedir hanginiz daha güzel amel yapacaksınız diye sizi imtihan etmek için ( yaratmıştır ) böyleyken eger sen siz öldükten sonra diriltileceksiniz dersen inkar edenler mutlaka şöyle derler  bu apaçık bir aldatmacadan başka bir şey degildir
8
eger ilerideki belirli bir süreye kadar kendilerinden azabı geciktirirsek o zaman da onu ( azap etmekten) ne alıkoyuyor derler haberiniz olsun onun onlara gelecegi gün kendilerinden çevrilecek degildir o alaya aldıkları şeyonları sarıverecektir
9
eger insan tarafından bir rahmet tattırır sonra da onu ondan alıverirsek şüphesiz o çok ümitsiz çok nankör olur
10
eger ona başına gelen sıkıntıdan  sonra bir mutluluk tattırırsak elbette benden bütün kötülükler uzaklaşıp gitti der  şüphesiz o sevinir övünür
 

27 Kasım 2015 Cuma

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu
HÜD SÜRESİ AYET 1
الَر كِتَابٌ أُحْكِمَتْ آيَاتُهُ ثُمَّ فُصِّلَتْ مِن لَّدُنْ حَكِيمٍ خَبِيرٍ
Elif lâm râ kitâbun uhkimet âyâtuhu summe fussılet min ledun hakîmin habîr(habîrin).
2
أَلاَّ تَعْبُدُواْ إِلاَّ اللّهَ إِنَّنِي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ وَبَشِيرٌ
Ellâ ta’budû illâllâh(illâllâhe), innenî lekum minhu nezîrun ve beşîr(beşîrun).
3
وَأَنِ اسْتَغْفِرُواْ رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُواْ إِلَيْهِ يُمَتِّعْكُم مَّتَاعًا حَسَنًا إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى وَيُؤْتِ كُلَّ ذِي فَضْلٍ فَضْلَهُ وَإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنِّيَ أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ كَبِيرٍ
Ve enistagfirû rabbekum summe tûbû ileyhi yumetti’kum metâan hasenen ilâ ecelin musemmen ve yu’ti kulle zî fadlin fadlehu, ve in tevellev fe innî ehâfu aleykum azâbe yevmin kebîr(kebîrin).
4
إِلَى اللّهِ مَرْجِعُكُمْ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
İlâllâhi merciukum, ve huve alâ kulli şey'in kadîr(kadîrun).
5
أَلا إِنَّهُمْ يَثْنُونَ صُدُورَهُمْ لِيَسْتَخْفُواْ مِنْهُ أَلا حِينَ يَسْتَغْشُونَ ثِيَابَهُمْ يَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
E lâ innehum yesnûne sudûrahum li yestahfû minhu, e lâ hîne yestagşûne siyâbehum ya'lemu mâ yusirrûne ve mâ yu'linûn(yu'linûne), innehu alîmun bi zâtis sudûr(sudûri).
HÜD SÜRESİ AYET 1
ELİF LAM RA bu işi saglam yapan ve yaptıgında hikmet bulunan her şeyden haberdar olan ALLAH ın katından gelen ayetler saglamlaştırılmış sonra da açıklanmış olan kitaptır
2
ALLAH tan başkasına kulolmayın şüphesiz ben onun tarafından size gönderilen uyarıcı ve müjdeciyim
3
rabbinizden bagışlanma dileyin sonra ona tövbe edinki sizi belirlibirsüreye kadar güzelbir şekilde yaşatsın herihsan ve ikram sahibine ihsan ve ikramını versin eger yüz çevirirseniz haberiniz olsunki ben size büyük günün azabının gelmesinden korkarım
4
hepinizin dönüşü ALLAH adır o her şeye gücü yetendir
5
bak onlar gizlenmek için gögüslerini büküyorlar haberiniz olsun onlar örtülerine bürünürlerken o onların neyi gizlediklerini neyi açıkca yaptıklarını bilir şüphesiz o gögüslerde olanları bilendir
 

26 Kasım 2015 Perşembe

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

yünus süresi ayet101

لِ انظُرُواْ مَاذَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَا تُغْنِي الآيَاتُ وَالنُّذُرُ عَن قَوْمٍ لاَّ يُؤْمِنُونَ
Kulinzurû mâzâ fîs semâvâti vel ard(ardı), ve mâ tugnîl âyâtu ven nuzuru an kavmin lâ yu’minûn(yu’minûne).
102
فَهَلْ يَنتَظِرُونَ إِلاَّ مِثْلَ أَيَّامِ الَّذِينَ خَلَوْاْ مِن قَبْلِهِمْ قُلْ فَانتَظِرُواْ إِنِّي مَعَكُم مِّنَ الْمُنتَظِرِينَ
Fe hel yentezırûne illâ misle eyyâmillezîne halev min kablihim, kul fentezırû innî meakum minel muntezirîn(muntezirîne).
103
ثُمَّ نُنَجِّي رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آمَنُواْ كَذَلِكَ حَقًّا عَلَيْنَا نُنجِ الْمُؤْمِنِينَ
Summe nuneccî rusulenâ vellezîne âmenû kezâlike, hakkan aleynâ nuncil mu’minîn(mu’minîne).
104
قُلْ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِن كُنتُمْ فِي شَكٍّ مِّن دِينِي فَلاَ أَعْبُدُ الَّذِينَ تَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللّهِ وَلَكِنْ أَعْبُدُ اللّهَ الَّذِي يَتَوَفَّاكُمْ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Kul yâ eyyuhân nâsu in kuntum fî şekkin min dînî,fe lâ a’budullezîne ta’budûne min dûnillâhi, ve lâkin a’budullâhellezî yeteveffâkum, ve umirtu en ekûne minel mu’minîn(mu’minîne).
105
وَأَنْ أَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفًا وَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
Ve en ekim vecheke lid dîni hanîfâ, ve lâ tekûnenne minel muşrikîn(muşrikîne).
106
وَلاَ تَدْعُ مِن دُونِ اللّهِ مَا لاَ يَنفَعُكَ وَلاَ يَضُرُّكَ فَإِن فَعَلْتَ فَإِنَّكَ إِذًا مِّنَ الظَّالِمِينَ
Ve lâ ted’u min dûnillâhi mâ lâ yenfeuke ve lâ yadurruke, fe in fealte fe inneke izen minez zâlimîn(zâlimîne).
107
وَإِن يَمْسَسْكَ اللّهُ بِضُرٍّ فَلاَ كَاشِفَ لَهُ إِلاَّ هُوَ وَإِن يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلاَ رَآدَّ لِفَضْلِهِ يُصَيبُ بِهِ مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Ve in yemseskallâhu bidurrin fe lâ kâşife lehu illâ huve, ve in yuridke bi hayrin fe lâ râdde li fadlihi, yusîbu bihî men yeşâu min ibâdihi, ve huvel gafûrur rahîm(rahîmu).
108
قُلْ يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءكُمُ الْحَقُّ مِن رَّبِّكُمْ فَمَنِ اهْتَدَى فَإِنَّمَا يَهْتَدِي لِنَفْسِهِ وَمَن ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا وَمَا أَنَاْ عَلَيْكُم بِوَكِيلٍ
Kul yâ eyyuhân nâsu kad câekumul hakku min rabbikum, fe men ihtedâ fe innemâ yehtedî li nefsihi, ve men dalle fe innemâ yadıllu aleyhâ, ve mâ ene aleykum bi vekîl(vekîlin).
109
وَاتَّبِعْ مَا يُوحَى إِلَيْكَ وَاصْبِرْ حَتَّىَ يَحْكُمَ اللّهُ وَهُوَ خَيْرُ الْحَاكِمِينَ
Vettebi’ mâ yûhâ ileyke vasbir hattâ yahkumallâhu, ve huve hayrul hâkimîn(hâkimîne).
YÜNUS SÜRESİ AYET 101
DE ki göklerde ve yerde ne var bir bakın o deliller o uyarılar iman etmeyecek bir topluluga fayda vermez
102
onlar sadece kendilerinden önce geçenlerin günleri gibi bir günü beklerler de ki bekleyin ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim
103
sonra rasullerimizi ve iman edenleri kurtarırız biz böyle üzerimize düşen hak olarak müminleri kurtarırız
104
de ki ey insanlar eger benim dinimden şüphe ediyorsanız haberiniz olsun ki ben sizin ALLAH ın dışında taptıklarınıza tapmam ancak ben sizin canınızı alacak olan ALLAH a kulluk ederim ben müminlerden olmakla emrolundum
105
sadece hakka yönelen hanif  olarak yüzünü dine çevir asla müşriklerden olma
106
ALLAH ın dışında kendi kendine sana ne yararne de zarar verebilecek şeyler yalvarıp yakarma eger böyle yaparsan sen mutlaka o zaman kendine zulmedenlerden olursun
107
eger ALLAH sana bir keder ve sıkıntı verecek olursa onu ondan başka kaldıracak olan yoktur eger eger o sana bir iyilgin gelmesini istemişseo zaman da onun ihsan ve ikramınıengelleyecek hiç kimse yoktur o onun kullarından diledigine bahşeder o çok bagışlayan çok acıyandır
 
108
de ki ey insanlar işte size rabbinizden gerçek geldi artık hidayeti kabul eden sadece kendi nefsi için kabul etmiş olur dogruyoldan sapan da sadece kendi aleyhine sapmış olur ben size vekil degilim
109
sana ne vahi ediliyorsa ona uy ALLAH hüküm verinceye kadar sabret o hüküm verenlerin en iyisidir
 

23 Kasım 2015 Pazartesi

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

YÜNUS SÜRESİ AYET 96
إِنَّ الَّذِينَ حَقَّتْ عَلَيْهِمْ كَلِمَتُ رَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ
İnnellezîne hakkat aleyhim kelimetu rabbike lâ yu’minûn(yu’minûne).
97
وَلَوْ جَاءتْهُمْ كُلُّ آيَةٍ حَتَّى يَرَوُاْ الْعَذَابَ الأَلِيمَ
Ve lev câethum kullu âyetin hattâ yeravûl azâbel elîm(elîme).
98
فَلَوْلاَ كَانَتْ قَرْيَةٌ آمَنَتْ فَنَفَعَهَا إِيمَانُهَا إِلاَّ قَوْمَ يُونُسَ لَمَّآ آمَنُواْ كَشَفْنَا عَنْهُمْ عَذَابَ الخِزْيِ فِي الْحَيَاةَ الدُّنْيَا وَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَى حِينٍ
Fe lev lâ kânet karyetun âmenet fe nefeahâ îmânuhâ, illâ kavme yûnus(yûnuse), lemmâ âmenû keşefnâ anhum azâbel hızyi fîl hayâtid dunyâ ve metta’nâhum ilâ hîn(hînin).
99
وَلَوْ شَاء رَبُّكَ لآمَنَ مَن فِي الأَرْضِ كُلُّهُمْ جَمِيعًا أَفَأَنتَ تُكْرِهُ النَّاسَ حَتَّى يَكُونُواْ مُؤْمِنِينَ
Ve lev şâe rabbuke le âmene men fîl ardı kulluhum cemîâ(cemîân), e fe ente tukrihun nâse hattâ yekûnu mu’minîn(mu’minîne).
100
وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ أَن تُؤْمِنَ إِلاَّ بِإِذْنِ اللّهِ وَيَجْعَلُ الرِّجْسَ عَلَى الَّذِينَ لاَ يَعْقِلُونَ
Ve mâ kâne li nefsin en tu’mine illâ bi iznillâh(iznillâhi), ve yec’alur ricse alâllezîne lâ ya’kılûn(ya’kılûne).
YÜNUS SÜRESİ AYET 96-97
RABBİNİN hükmü aleyhlerinde kesinleşenler kendilerine bütün mucizelergelmiş olsa bile onlar o acı veren azabı görünceye kadar imana gelmezler
98
ozaman iman edip de imanları kendilerine fayda vermiş bir memleket olsaydı ancak yunus un halkı iman ettigi zaman degersiz dünya hayatında rezillik azabın onlardan kaldırmış olanlar belirli bir zamana kadar faydalandırılmıştır
99
eger rabbin dileseydi yeryüzünde kim varsa hepsi topyekün iman ederdi o halde insanlar mümin olsunlar diye sen mi zorluyacaksın
100
ALLAH ın izni olmadıkca hiç kimse iman edemez o akıllarını güzelce kullanmayanları pislik içinde bırakır
 

22 Kasım 2015 Pazar

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

yünus süresi ayet 91
آلآنَ وَقَدْ عَصَيْتَ قَبْلُ وَكُنتَ مِنَ الْمُفْسِدِينَ
Âl’âne ve kad asayte kablu ve kunte minel mufsidîn(mufsidîne).
92
فَالْيَوْمَ نُنَجِّيكَ بِبَدَنِكَ لِتَكُونَ لِمَنْ خَلْفَكَ آيَةً وَإِنَّ كَثِيرًا مِّنَ النَّاسِ عَنْ آيَاتِنَا لَغَافِلُونَ
Fel yevme nuneccîke bi bedenike li tekûne limen halfeke âyeten, ve inne kesîren minen nâsi an âyâtinâ le gâfilûn(gâfilûne).
93
وَلَقَدْ بَوَّأْنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ مُبَوَّأَ صِدْقٍ وَرَزَقْنَاهُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ فَمَا اخْتَلَفُواْ حَتَّى جَاءهُمُ الْعِلْمُ إِنَّ رَبَّكَ يَقْضِي بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كَانُواْ فِيهِ يَخْتَلِفُونَ
Ve lekad bevve’nâ benî isrâîle mubevvee sıdkın ve razaknâhum minet tayyibât(tayyibâti), fe mâhtelefû hattâ câehumul ilmu, inne rabbeke yakdî beynehum yevmel kıyâmeti fî mâ kânû fîhi yahtelifûn(yahtelifûne).
94
فَإِن كُنتَ فِي شَكٍّ مِّمَّا أَنزَلْنَا إِلَيْكَ فَاسْأَلِ الَّذِينَ يَقْرَؤُونَ الْكِتَابَ مِن قَبْلِكَ لَقَدْ جَاءكَ الْحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الْمُمْتَرِينَ
Fe in kunte fî şekkin mimmâ enzelnâ ileyke fes’elillezîne yakraûnel kitâbe min kablike, lekad câekel hakku min rabbike fe lâ tekûnenne minel mumterîn(mumterîne).
95
وَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الَّذِينَ كَذَّبُواْ بِآيَاتِ اللّهِ فَتَكُونَ مِنَ الْخَاسِرِينَ
Ve lâ tekûnenne minellezîne kezzebû bi âyâtillâhi fe tekûne minel hâsirîn(hâsirîne).
yünus süresi ayet 91
( ona şöyle denir) şimdi öyle mi halbuki daha önce isyan edip karşı çıkmıştın bozgunculardan biriydi
92
bugün biz senin bedenini senden  sonrakilere bir ibret olsun diye kurtaracagız insanların bir çogu ayetlerimizden habersizdirler
93
israil ogullarını gerçekten güzel bir yurda yerleştirdik onları güzelnimetlerle rızıklandırdık görüş ayrılıgına düşmeleri de kendilerine ilim geldikten sonra oldu şüphesiz rabbin kıyamet günügörüş ayrılıgına düştükleri konularda aralarında hükmünü verecektir
94
şimdi sana indirdigimiz şeylerde şüphe edecek olursan senden önce kitap okuyanlara sor yemin olsun ki sana rabbinden gerçek geldi sakın şüpheye düşenlerden olma
95
sakın ALLAH ın ayetlerini yalanlayanlardan olma yoksa hüsrana düşenlerden olursun
 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

yünus süresi ayet 87
وَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى وَأَخِيهِ أَن تَبَوَّءَا لِقَوْمِكُمَا بِمِصْرَ بُيُوتًا وَاجْعَلُواْ بُيُوتَكُمْ قِبْلَةً وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ
Ve evhaynâ ilâ mûsâ ve ahîhi en tebevveâ li kavmikumâ bi mısra buyûten vec’alû buyûtekum kıbleten ve ekîmus sâlate, ve beşşiril mu’minîn(mu’minîne).
88
وَقَالَ مُوسَى رَبَّنَا إِنَّكَ آتَيْتَ فِرْعَوْنَ وَمَلأهُ زِينَةً وَأَمْوَالاً فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا رَبَّنَا لِيُضِلُّواْ عَن سَبِيلِكَ رَبَّنَا اطْمِسْ عَلَى أَمْوَالِهِمْ وَاشْدُدْ عَلَى قُلُوبِهِمْ فَلاَ يُؤْمِنُواْ حَتَّى يَرَوُاْ الْعَذَابَ الأَلِيمَ
Ve kâle mûsâ rabbenâ inneke âteyte fir’avne ve melâhu zîneten ve emvâlen fîl hayâtid dunyâ rabbenâ li yudıllû an sebîlike, rabbenâtmis alâ emvâlihim veşdud alâ kulûbihim fe lâ yu’minû hattâ yeravûl azâbel elîm(elîme).
89
قَالَ قَدْ أُجِيبَت دَّعْوَتُكُمَا فَاسْتَقِيمَا وَلاَ تَتَّبِعَآنِّ سَبِيلَ الَّذِينَ لاَ يَعْلَمُونَ
Kâle kad ucîbet da’vetukumâ festekîmâ ve lâ tettebi ânni sebîlellezîne lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
90
وَجَاوَزْنَا بِبَنِي إِسْرَائِيلَ الْبَحْرَ فَأَتْبَعَهُمْ فِرْعَوْنُ وَجُنُودُهُ بَغْيًا وَعَدْوًا حَتَّى إِذَا أَدْرَكَهُ الْغَرَقُ قَالَ آمَنتُ أَنَّهُ لا إِلِهَ إِلاَّ الَّذِي آمَنَتْ بِهِ بَنُو إِسْرَائِيلَ وَأَنَاْ مِنَ الْمُسْلِمِينَ
Ve câveznâ bi benî isrâîlel bahre fe etbeahum fir’avnu ve cunûduhu bagyen ve advâ(adven), hattâ izâ edrakehul garaku kâle âmentu ennehu lâ ilâhe illâllezî âmenet bihî benû isrâîle ve ene minel muslimîn(muslimîne).
yünus süresi ayet 87
musa ve kardeşine şu vahyi verdik halkınız için mısır da bazı evler hazırlayın evlerinizin kıble tarafına yapın namaz kılın müminleremüjdele
88
musa şöyle dedi ey rabbimiz muhakkak ki sen firavun a ve onun konsey üyelerine şu degersiz hayatta bir ziynet ve mal mülk verdin yolundan saptırsınlar diye mi ya rab onların mallarını silip süpür kalplerini şiddetle sık onlar o acı veren azabı görünceye kadar iman etmeyeceklerdir
89
ALLAH şöyle buyurdu sizin duanız kabul olundu siz dogru yolda durmaya devam edin bilmeyenlerin yoluna uymayın
90
derken israil ogulları denizden geçirdik firavun hemen askerleriyle azgınlıkla ve saldırganlıkla onların arkalarına düştü sonunda bogulma kendini kapladıgında israil ogullularının iman ettiginden başka ilahın olmadıgına iman ettim ben de ona teslim olanlardanım dedi

20 Kasım 2015 Cuma

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

YÜNUS SÜRESİ AYET 81
فَلَمَّا أَلْقَواْ قَالَ مُوسَى مَا جِئْتُم بِهِ السِّحْرُ إِنَّ اللّهَ سَيُبْطِلُهُ إِنَّ اللّهَ لاَ يُصْلِحُ عَمَلَ الْمُفْسِدِينَ
Fe lemmâ elkav kâle mûsâ mâ ci’tum bihis sihr(sihru), innallâhe se yubtiluhu, innallâhe lâ yuslihu amelel mufsidîn(mufsidîne).
82
وَيُحِقُّ اللّهُ الْحَقَّ بِكَلِمَاتِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُجْرِمُونَ
Ve yuhikkullâhul hakka bi kelimâtihî ve lev kerihel mucrimûn(mucrimûne).
83
فَمَا آمَنَ لِمُوسَى إِلاَّ ذُرِّيَّةٌ مِّن قَوْمِهِ عَلَى خَوْفٍ مِّن فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِمْ أَن يَفْتِنَهُمْ وَإِنَّ فِرْعَوْنَ لَعَالٍ فِي الأَرْضِ وَإِنَّهُ لَمِنَ الْمُسْرِفِينَ
Fe mâ âmene li mûsâ illâ zurriyyetun min kavmihî alâ havfin min fir’avne ve melâihim en yeftinehum, ve inne fir’avne le âlin fîl ard(ardı) ve innehu le minel musrifîn(musrifîne).
84
وَقَالَ مُوسَى يَا قَوْمِ إِن كُنتُمْ آمَنتُم بِاللّهِ فَعَلَيْهِ تَوَكَّلُواْ إِن كُنتُم مُّسْلِمِينَ
Ve kâle mûsâ yâ kavmi in kuntum âmentum billâhi fe aleyhi tevekkelû in kuntum muslimîn(muslimîne).
85
فَقَالُواْ عَلَى اللّهِ تَوَكَّلْنَا رَبَّنَا لاَ تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِّلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Fe kâlû alâllâhi tevekkelnâ, rabbenâ lâ tec’alnâ fitneten lil kavmiz zâlimîn(zâlimîne).
86
وَنَجِّنَا بِرَحْمَتِكَ مِنَ الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Ve neccinâ bi rahmetike minel kavmil kâfirîn(kâfirîne).
 
YÜNUS SÜRESİ AYET 81
ATTIKLARI zaman musa sizin bu yaptıgınız sihirdir  muhakkak ALLAH onu yok edecektir şüp hesiz ALLAH bozguncuların amellerini düzeltmez dedi
82
ALLAH günahlarlar istemese de sözleriyle hakkı ortaya çıkaracaktır
83
musa ya firavun ve konseyinin üyelerinin kendilerine eza ve sıkıntı verecegi korkusundan kendi halkından bir gurubun dışında kimse iman etmedi çünkü firavun o yerde çok üstün idi muhakkak o çok aşırı gidenlerden biriydi
84
musa ey halkım eger sizgerçekten ALLAH a iman ettiyseniz onun birligine ihlas ile teslim olun müslümanlarsanız artık ona tevekkül edin dedi
85-86
 
onlarda şöyle dediler biz ALLAH a tevekkül ettik ey rabbimiz bizi o zalim toplulukla sınama rahmetinle bizi o kafir topluluktan kurtar
 

19 Kasım 2015 Perşembe

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

yünus süresi ayet 76
فَلَمَّا جَاءهُمُ الْحَقُّ مِنْ عِندِنَا قَالُواْ إِنَّ هَذَا لَسِحْرٌ مُّبِينٌ
Fe lemmâ câehumul hakku min indinâ kâlû inne hâzâ le sıhrun mubîn(mubînun).
77
قَالَ مُوسَى أَتقُولُونَ لِلْحَقِّ لَمَّا جَاءكُمْ أَسِحْرٌ هَذَا وَلاَ يُفْلِحُ السَّاحِرُونَ
Kâle mûsâ e tekûlûne lil hakkı lemmâ câekum, e sıhrun hâzâ, ve lâ yuflihus sâhırûn(sâhırûne).
78
قَالُواْ أَجِئْتَنَا لِتَلْفِتَنَا عَمَّا وَجَدْنَا عَلَيْهِ آبَاءنَا وَتَكُونَ لَكُمَا الْكِبْرِيَاء فِي الأَرْضِ وَمَا نَحْنُ لَكُمَا بِمُؤْمِنِينَ
Kâlû e ci’tenâ li telfitenâ ammâ vecednâ aleyhi âbâenâ ve tekûne lekumâl kibriyâu fîl ard(ardı), ve mâ nahnu lekumâ bi mu’minîn(mu’minîne).
79
وَقَالَ فِرْعَوْنُ ائْتُونِي بِكُلِّ سَاحِرٍ عَلِيمٍ
Ve kâle fir’avnu’tûnî bi kulli sâhırin alîm(alîmin).
80
فَلَمَّا جَاء السَّحَرَةُ قَالَ لَهُم مُّوسَى أَلْقُواْ مَا أَنتُم مُّلْقُونَ
Fe lemmâ câes seharatu kâle lehum mûsâ elkû mâ entum mulkûn(mulkûne).
yünus süresi ayet 76
tarafımızdan kendilerine hak geldigi zaman şüphesiz bu apaçık bir sihirdir dediler
77
musa size hak gelince böylemi diyorsunuz bu bir sihir mi halbuki sihirbazlar kurtuluşa ermezler dedi
78
sen bizi atalarımızı üzerinde buldumuz yoldan çeviresin de bu yeryüzünde büyüklük ikinizin olsun diye mi bize geldin biz sizin ikinize de inanmayız dediler
79
firavun bana bütün bilgili sihirbazları getirin dedi
80
sihirbazlar geldigi zaman musa onlara ortaya ne atacaksanız atın dedi
 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

YÜNUS SÜRESİ AYET 71
وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ نُوحٍ إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِ يَا قَوْمِ إِن كَانَ كَبُرَ عَلَيْكُم مَّقَامِي وَتَذْكِيرِي بِآيَاتِ اللّهِ فَعَلَى اللّهِ تَوَكَّلْتُ فَأَجْمِعُواْ أَمْرَكُمْ وَشُرَكَاءكُمْ ثُمَّ لاَ يَكُنْ أَمْرُكُمْ عَلَيْكُمْ غُمَّةً ثُمَّ اقْضُواْ إِلَيَّ وَلاَ تُنظِرُونِ
Vetlu aleyhim nebee nûh(nûhın), iz kâle li kavmihî yâ kavmi in kâne kebura aleykum makâmî ve tezkîrî bi âyâtillâhi fe alâllâhi tevekkeltu fe ecmiû emrekum ve şurakâekum summe lâ yekun emrukum aleykum gummeten summakdû ileyye ve lâ tunzirûn(tunzirûne).
72
فَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَمَا سَأَلْتُكُم مِّنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلاَّ عَلَى اللّهِ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْمُسْلِمِينَ
Fe in tevelleytum fe mâ seeltukum min ecrin, in ecriye illâ alâllâhi ve umirtu en ekûne minel muslimîn(muslimîne).
73
فَكَذَّبُوهُ فَنَجَّيْنَاهُ وَمَن مَّعَهُ فِي الْفُلْكِ وَجَعَلْنَاهُمْ خَلاَئِفَ وَأَغْرَقْنَا الَّذِينَ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُنذَرِينَ
Fe kezzebûhu fe necceynâhu ve men meahu fîl fulki ve cealnâhum halâife ve agraknâlezîne kezzebû bi âyâtinâ, fanzur keyfe kâne âkıbetul munzerîn(munzerîne).
74
ثُمَّ بَعَثْنَا مِن بَعْدِهِ رُسُلاً إِلَى قَوْمِهِمْ فَجَآؤُوهُم بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا كَانُواْ لِيُؤْمِنُواْ بِمَا كَذَّبُواْ بِهِ مِن قَبْلُ كَذَلِكَ نَطْبَعُ عَلَى قُلوبِ الْمُعْتَدِينَ
Summe beasnâ min ba’dihî rusulen ilâ kavmihim fe câûhum bil beyyinâti fe mâ kânû li yu’minû bimâ kezzebû bihî min kabl(kablu), kezâlike natbeu alâ kulûbil mugtedîn(mugtedîne).
75
ثُمَّ بَعَثْنَا مِن بَعْدِهِم مُّوسَى وَهَارُونَ إِلَى فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ بِآيَاتِنَا فَاسْتَكْبَرُواْ وَكَانُواْ قَوْمًا مُّجْرِمِينَ
Summe beasnâ min ba’dihim mûsâ ve hârûne ilâ fir’avne ve melâihî bi âyâtinâ festekberû ve kânû kavmen mucrimîn(mucrimîne).
YÜNUS SÜRESİ AYET 71
ONLARA nuh un kıssasını oku o bir zamanlar halkına şöyle demişti ey halkım eger benim duruşum ve ALLAH ın ayetlerini hatırlatışım size agır geliyorsa bilin ki ben ALLAH a dayandım artık siz ve ortak koştuklarınız her ne yapacaksanız toplanıp bütün aziminizle karar verin sonra yapacagınız size hiçbir üzüntüye de yol açmasın sonra aldıgınız kararı bana uygulayın elinizden gelirse bana bir an bile göz açtırmayın
72
eger yüz çevirip uzaklaşırsanız  (sorumluluk  sizindir) ben sizden bir karşılık istemedim bana karşılıgımı vermek sadece  ALLAH a aittir  ben ona boyun egip teslim olanlardan olmakla emrolundum
73
bunun üzerine onu yine yalanladılar biz de onu ve beraberindekileri gemiye kurtardık onları yeryüzünün halifeleri yaptık ayetlerimizi yalanlayanları ise bogdukuyarılanların sonunun nasıl olduguna bir bakın
74
sonra onun arkasından birçok peygamberi halklarına gönderdik onlar mucizeler getirdiler önceden yalan dediklerine bir türlü inanmak istemediler sınırı aşanların kalplerini işte böyle mühürledik
75
sonra bunların arkasından musa ile harun u firavun a ve onun konseyine mucizelerimizle gönderdik iman etmeyi kibirlerine yediremediler onlar günahkar bir topluluktular
 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu
yünu süresi ayet 66
أَلا إِنَّ لِلّهِ مَن فِي السَّمَاوَات وَمَن فِي الأَرْضِ وَمَا يَتَّبِعُ الَّذِينَ يَدْعُونَ مِن دُونِ اللّهِ شُرَكَاء إِن يَتَّبِعُونَ إِلاَّ الظَّنَّ وَإِنْ هُمْ إِلاَّ يَخْرُصُونَ
E lâ inne lillâhi men fîs semâvâti ve men fîl ard(ardı), ve mâ yettebiullezîne yed'ûne min dûnillâhi şûrakâe, in yettebiûne illâz zanne ve in hum illâ yahrusûn(yahrusûne).
67
هُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ لِتَسْكُنُواْ فِيهِ وَالنَّهَارَ مُبْصِرًا إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَسْمَعُونَ
Huvellezî ceale lekumul leyle li teskunû fîhi ven nehâre mubsırâ(mubsıren), inne fî zâlike leâyâtin li kavmin yesmeûn(yesmeûne).
68
قَالُواْ اتَّخَذَ اللّهُ وَلَدًا سُبْحَانَهُ هُوَ الْغَنِيُّ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَات وَمَا فِي الأَرْضِ إِنْ عِندَكُم مِّن سُلْطَانٍ بِهَذَا أَتقُولُونَ عَلَى اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
Kâlûttehazallâhu veleden subhânehu, huvel ganiyyu, lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı), in indekum min sultânin bi hâzâ, e tekûlûne alâllâhi mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
69
قُلْ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ لاَ يُفْلِحُونَ
Kul innellezîne yefterûne alâllâhil kezibe lâ yuflihûn(yuflihûne).
70
مَتَاعٌ فِي الدُّنْيَا ثُمَّ إِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ ثُمَّ نُذِيقُهُمُ الْعَذَابَ الشَّدِيدَ بِمَا كَانُواْ يَكْفُرُونَ
Metâun fîd dunyâ summe ileynâ merciuhum summe nuzîkuhumul azâbeş şedîde bimâ kânû yekfurûn(yekfurûne).
yünus süresi ayet 66
uyan göklerde kim var yerde kim varsa hepsi ALLAH ındır ALLAH tan başkasına tapanlar dahi (gerçekten) ortak koştuklarının tebaası olmazlar onlar sadece zannın ardınca giderler onlar sadece yalan söylerler
67
o sizin için  içinde durup dinlenesiniz diye geceyi gündüzü de ( geçiminizi saglayasınız ) diye aydınlık yaratandır elbette bunda dinleyecek bir topluluk için ibretler vardır
68
ALLAH çocuk edindi dediler o böyle birşeyden uzaktır onun böyle birşeye ihtiyacı yoktur göklerdekilerin ve yerdekilerin hepsi onundur  elinizde bu konuda hiçbir kanıt yoktur ALLAH a karşı bilgiyle kanıtlayamıyacagınız şeyi mi isnad ediyorsunuz
69
de ki ALLAH a yalan isnad edenler kurtuluşa eremezler
70
dünyadan azıcık zevk ve sefa sürün sonra dönüşleri bizedir sonra ettiketleri inkarlardan dolayı onlara şiddetli azap tattırılacagız
 
 

18 Kasım 2015 Çarşamba

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu
yünus süresi ayet61
وَمَا تَكُونُ فِي شَأْنٍ وَمَا تَتْلُو مِنْهُ مِن قُرْآنٍ وَلاَ تَعْمَلُونَ مِنْ عَمَلٍ إِلاَّ كُنَّا عَلَيْكُمْ شُهُودًا إِذْ تُفِيضُونَ فِيهِ وَمَا يَعْزُبُ عَن رَّبِّكَ مِن مِّثْقَالِ ذَرَّةٍ فِي الأَرْضِ وَلاَ فِي السَّمَاء وَلاَ أَصْغَرَ مِن ذَلِكَ وَلا أَكْبَرَ إِلاَّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ
Ve mâ tekûnu fî şe'nin ve mâ tetlû minhu min kur'ânin ve lâ ta'melûne min amelin illâ kunnâ aleykum şuhûden iz tufîdûne fîhi ve mâ ya'zubu an rabbike min miskâli zerretin fîl ardı ve lâ fîs semâi ve lâ asgara min zâlike ve lâ ekbere illâ fî kitâbin mubîn(mubînin).
62
أَلا إِنَّ أَوْلِيَاء اللّهِ لاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
E lâ inne evlîyâallâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
63
الَّذِينَ آمَنُواْ وَكَانُواْ يَتَّقُونَ
Ellezîne âmenû ve kânû yettekûn(yettekûne).
64
لَهُمُ الْبُشْرَى فِي الْحَياةِ الدُّنْيَا وَفِي الآخِرَةِ لاَ تَبْدِيلَ لِكَلِمَاتِ اللّهِ ذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
Lehumul buşrâ fîl hayâtid dunyâ ve fîl âhırati, lâ tebdîle li kelimâtillâh(kelimâtillâhi), zâlike huvel fevzul azîm(azîmu).
65
وَلاَ يَحْزُنكَ قَوْلُهُمْ إِنَّ الْعِزَّةَ لِلّهِ جَمِيعًا هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Ve lâ yahzunke kavluhum, innel izzete lillâhi cemîâ(cemîan), huves semîul alîm(alîmu).
yünus süresi ayet 61
her ne yapsan kur an dan her ne okusan hangi ameli yaparsanız siz ona dalıp coşarken mutlaka biz üzerinizde şahit bulunuruz rabbinizden ne yerde ne de gökte zerre kadar olan şey bile kaçmaz ondan ister küçük istersede büyük olsun her şeyi apaçık bir kitaptandır
62
uyan ALLAH ın koruması altında olanlar var ya işte onlar korku yoktur onlar mahzun da olmayacaklardır
63
onlar ALLAH a iman etmişlerdir hep takva ile korunur dururlar
64
degersiz dünya hayatında da ahiret hayatını da onlara müjdeler olsun  ALLAH ın sözlerinde degişiklik bozukluk yoktur işte bu büyük kazançtır
65
onların lafları seni üzmesin çünkü güç kuvvet bütünüyle  ALLAH a aittir  o hepsini işitir hepsini bilir
 
 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

YÜNUS SÜRESİ AYET 56
هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Huve yuhyî ve yumîtu ve ileyhi turceûn(turceûne).
57
يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءتْكُم مَّوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَشِفَاء لِّمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ
Yâ eyyuhân nâsu kad câetkum mev'ızatun min rabbikum ve şifâun limâ fîs sudûri ve huden ve rahmetun lil mu'minîn(mu'minîne).
58
قُلْ بِفَضْلِ اللّهِ وَبِرَحْمَتِهِ فَبِذَلِكَ فَلْيَفْرَحُواْ هُوَ خَيْرٌ مِّمَّا يَجْمَعُونَ
Kul bi fadlillâhi ve bi rahmetihî fe bi zâlike felyefrehû, huve hayrun mimmâ yecmeûn(yecmeûne).
59
قُلْ أَرَأَيْتُم مَّا أَنزَلَ اللّهُ لَكُم مِّن رِّزْقٍ فَجَعَلْتُم مِّنْهُ حَرَامًا وَحَلاَلاً قُلْ آللّهُ أَذِنَ لَكُمْ أَمْ عَلَى اللّهِ تَفْتَرُونَ
Kul e raeytum mâ enzelallâhu lekum min rızkın fe cealtum minhu harâmen ve halâlen, kul allâhu ezine lekum em alâllâhi tefterûn(tefterûne).
60
وَمَا ظَنُّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ اللّهَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لاَ يَشْكُرُونَ
Ve mâ zannullezîne yefterûne alâllâhil kezibe yevmel kıyâmeti, innallâhe le zû fadlın alân nâsi ve lâkinne ekserehum lâ yeşkurûn(yeşkurûne).
YÜNUS SÜRESİ AYET 56
O hem diriltir hemde öldürür hepiniz döndürülüp ona götürüleceksiniz
57 ey insanlar işte size rabbinizden bir ögüt gönüllerdeki dertlere bir şifa müminler için bir rehber ve rahmet geldi
58
de ki ALLAH ın ihsan ve ikramıyla onun rahmetiyle işte bunlar ferahlayıp sevinin o onların toplayıp durduklarından daha hayırlıdır
59
de ki baksanıza ALLAH ın size rızık olarak indirdiklerinden kimisini haram kimisini helal kıldınız de ki size ALLAH mı izin verdi yoksa ALLAH a iftira mı ediyorsunuz
60
ALLAH a yalan isnad edenler kıyamet gününü ne zanediyorlar şüphesiz  ALLAH insanlara karşı ihsan ve ikram sahibidir ancak onların çogu şükretmezler
 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

YÜNUS SÜRESİ AYET 51
أَثُمَّ إِذَا مَا وَقَعَ آمَنْتُم بِهِ آلآنَ وَقَدْ كُنتُم بِهِ تَسْتَعْجِلُونَ
E summe izâ mâ vakaa âmentum bihi, âl'âne ve kad kuntum bihî testa'cilûn(testa'cilûne).
52
ثُمَّ قِيلَ لِلَّذِينَ ظَلَمُواْ ذُوقُواْ عَذَابَ الْخُلْدِ هَلْ تُجْزَوْنَ إِلاَّ بِمَا كُنتُمْ تَكْسِبُونَ
Summe kîle lillezîne zalemû zûkû azâbel huld(huldi), hel tuczevne illâ bimâ kuntum teksibûn(teksibûne)
53
وَيَسْتَنبِئُونَكَ أَحَقٌّ هُوَ قُلْ إِي وَرَبِّي إِنَّهُ لَحَقٌّ وَمَا أَنتُمْ بِمُعْجِزِينَ
Ve yestenbiûneke e hakkun huve, kul î ve rabbî innehu le hakkun ve mâ entum bi mu’cizîn(mu’cizîne).
54
 
وَلَوْ أَنَّ لِكُلِّ نَفْسٍ ظَلَمَتْ مَا فِي الأَرْضِ لاَفْتَدَتْ بِهِ وَأَسَرُّواْ النَّدَامَةَ لَمَّا رَأَوُاْ الْعَذَابَ وَقُضِيَ بَيْنَهُم بِالْقِسْطِ وَهُمْ لاَ يُظْلَمُونَ
Ve lev enne li kulli nefsin zalemet mâ fîl ardı leftedet bihi, ve eserrûn nedâmete lemmâ raevul azâb(azâbe), ve kudıye beynehum bil kıstı ve hum lâ yuzlemûn(yuzlemûne).
55
أَلا إِنَّ لِلّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ أَلاَ إِنَّ وَعْدَ اللّهِ حَقٌّ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لاَ يَعْلَمُونَ
E lâ inne lillâhi mâ fîs semâvâti vel ard(ardı), e lâ inne va'dallâhi hakkun ve lâkinne ekserehum lâ ya'lemûn(ya'lemûne).
YÜNUS SÜRESİ AYET 51
O azap gerçekleştigi zaman mı ona iman edeceksiniz şimdi mi oysa siz  onun aceleyle gelmesini istiyorsunuz
52
sonra zulmedenlere  şöyle denilecek sonsuzluk azabını  tadın bakalım siz yaptıklarınızın dışında başka bir nedenle cezalandırılacak degilsiniz
53
sahiden dogru mu bu diye sana soruyorlar de ki evet rabbime yemin olsun ki bu dosdogrudur siz bundan yakayı kurtaramazsınız
54
zulmetmiş olan her nefis bütün yeryüzündekilere sahip olsaydı kendini kurtarmak için onu veriverirdi  azabı gördükleri  zaman hepsi içten içe pişmanlık gösterdiler onların arasında adaletle hükmedilmiştir onlara asla zulmedilmez
55
uyan göklerde ve yerde ne varsa hepsi ALLAH ın dır uyan ALLAH ın vaadi kesinlikle haktır ancak onların çogu bunu bilmez
 

17 Kasım 2015 Salı

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

YÜNUS SÜRESİ AYET 46
وَإِمَّا نُرِيَنَّكَ بَعْضَ الَّذِي نَعِدُهُمْ أَوْ نَتَوَفَّيَنَّكَ فَإِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ ثُمَّ اللّهُ شَهِيدٌ عَلَى مَا يَفْعَلُونَ
Ve immâ nurîyenneke ba’dellezî naıduhum ev neteveffeyenneke fe ileynâ merciuhum summallâhu şehîdun alâ mâ yef’alûn(yef’alûne).
47
وَلِكُلِّ أُمَّةٍ رَّسُولٌ فَإِذَا جَاء رَسُولُهُمْ قُضِيَ بَيْنَهُم بِالْقِسْطِ وَهُمْ لاَ يُظْلَمُونَ
Ve li kulli ummetin resûlun, feizâ câe resûluhum kudıye beynehum bil kıstı ve hum lâ yuzlamûn(yuzlamûne).
48
وَيَقُولُونَ مَتَى هَذَا الْوَعْدُ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
Ve yekûlûne metâ hâzâl va'du in kuntum sadıkîn(sadıkîne).
49
قُل لاَّ أَمْلِكُ لِنَفْسِي ضَرًّا وَلاَ نَفْعًا إِلاَّ مَا شَاء اللّهُ لِكُلِّ أُمَّةٍ أَجَلٌ إِذَا جَاء أَجَلُهُمْ فَلاَ يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلاَ يَسْتَقْدِمُونَ
Kul lâ emliku li nefsî darran ve lâ nef'an illâ mâ şâallâh(şâallâhu), li kulli ummetin ecel(ecelun), izâ câe eceluhum fe lâ yeste'hırûne sâaten ve lâ yestakdimûn(yestakdimûne).
50
قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ أَتَاكُمْ عَذَابُهُ بَيَاتًا أَوْ نَهَارًا مَّاذَا يَسْتَعْجِلُ مِنْهُ الْمُجْرِمُونَ
Kul e raeytum in etâkum azâbuhu beyâten ev nehâren mâzâ yesta'cilu minhul mucrimûn(mucrimûne).
YÜNUS SÜRESİ AYET 46
ONLARA vaatettigimizin bazısını sana göstersek veya senin canını alsak her iki durumda da onların dönüşleri bizedir sonra ALLAH onların yapacaklarına şahittir
47
her topluluk için bir rasulleri geldigi zaman aralarında adaletle hüküm verilir onların hiçbirine zulmedilmez
48
bir de sözünüzde dogruysanız bu ( bahsettiginiz ) vaat ne zaman (gerçekleşecek) diyorlar
49
de ki ben ALLAH ın dilediginden başka kendiligimden  ne bir fayda ne de bir  zarara sahibim her topluluk için belirlenmiş  bir süre vardır onların (yok olma) zamanları geldiginde ne bir an geri kala bilirler ne de bir an öne geçe bilirler
50
 de ki söyleyin bakayım eger size onun azabı yatarken veya gündüzün gelecek olursa ne yapacaksınız günahkarlar onun neyini aceleyle istiyorlar
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

yünus süresi ayet 41
وَإِن كَذَّبُوكَ فَقُل لِّي عَمَلِي وَلَكُمْ عَمَلُكُمْ أَنتُمْ بَرِيئُونَ مِمَّا أَعْمَلُ وَأَنَاْ بَرِيءٌ مِّمَّا تَعْمَلُونَ
Ve in kezzebûke fe kul lî amelî ve lekum amelukum, entum berîûne mimmâ a'melu ve ene berîun mimmâ ta'melûn(ta'melûne).
42
وَمِنْهُم مَّن يَسْتَمِعُونَ إِلَيْكَ أَفَأَنتَ تُسْمِعُ الصُّمَّ وَلَوْ كَانُواْ لاَ يَعْقِلُونَ
Ve minhum men yestemiûne ileyke, e fe ente tusmius summe ve lev kânû lâ ya'kilûn(ya'kilûne).
43
وَمِنهُم مَّن يَنظُرُ إِلَيْكَ أَفَأَنتَ تَهْدِي الْعُمْيَ وَلَوْ كَانُواْ لاَ يُبْصِرُونَ
Ve minhum men yanzuru ileyke, e fe ente tehdil umye ve lev kânû lâ yubsırûn(yubsırûne).
44
إِنَّ اللّهَ لاَ يَظْلِمُ النَّاسَ شَيْئًا وَلَكِنَّ النَّاسَ أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
İnnallâhe lâ yazlimun nâse şey'en ve lâkinnen nâse enfusehum yazlimûn(yazlimûne).
45
وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ كَأَن لَّمْ يَلْبَثُواْ إِلاَّ سَاعَةً مِّنَ النَّهَارِ يَتَعَارَفُونَ بَيْنَهُمْ قَدْ خَسِرَ الَّذِينَ كَذَّبُواْ بِلِقَاء اللّهِ وَمَا كَانُواْ مُهْتَدِينَ
Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yeteârafûne beynehum, kad hasirallezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne).
yünus süresi ayet 41
eger seniyalanlarsalar benim amelim bana sizin ameleriniz de size siz benim yapacagımdan uzaksınız ben de sizin yapacagınızdan uzagım de
42
içlerinden seni seni dinlemeye gelenler var akılları yokken sagırlara sen mi işittireceksin
43
içlerinden sana bakanlar da var görmeleri yokken körlere dogru yolu sen mi göstereceksin
44
şüphesiz ALLAH insanlara zerrece zulmetmez ancak insanlar kendilerine zulmederler
45
sanki( onlar dünyada ) sadece gündüzün az bir vaktinde kalmışlar gibi hepsini mahşerde toplayacagı gün onlar aralarında tanışacaklar ALLAH ın karşsına çıkacaklarını yalanlayanlar dogru yolu tutmamış olanlar gerçekten hüsrana ugrayacaklardır
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu



yünus süresi ayet 36
وَمَا يَتَّبِعُ أَكْثَرُهُمْ إِلاَّ ظَنًّا إَنَّ الظَّنَّ لاَ يُغْنِي مِنَ الْحَقِّ شَيْئًا إِنَّ اللّهَ عَلَيمٌ بِمَا يَفْعَلُونَ
Ve mâ yettebiu ekseruhum illâ zannâ(zannen), innez zanne lâ yugnî minel hakkı şey'â(şey'en), innallâhe alîmun bimâ yef'alûn(yef'alûne).
37
وَمَا كَانَ هَذَا الْقُرْآنُ أَن يُفْتَرَى مِن دُونِ اللّهِ وَلَكِن تَصْدِيقَ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ وَتَفْصِيلَ الْكِتَابِ لاَ رَيْبَ فِيهِ مِن رَّبِّ الْعَالَمِينَ
Ve mâ kâne hâzâl kur'ânu en yufterâ min dûnillâhi ve lâkin tasdîkallezî beyne yedeyhi ve tafsîlel kitâbi lâ raybe fîhi min rabbil âlemîn(âlemîne).
38
أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَاهُ قُلْ فَأْتُواْ بِسُورَةٍ مِّثْلِهِ وَادْعُواْ مَنِ اسْتَطَعْتُم مِّن دُونِ اللّهِ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
Em yekûlûnefterâhu, kul fe'tû bi sûretin mislihî ved'û menisteta'tum min dûnillâhi in kuntum sâdikîn(sâdikîne).
39
بَلْ كَذَّبُواْ بِمَا لَمْ يُحِيطُواْ بِعِلْمِهِ وَلَمَّا يَأْتِهِمْ تَأْوِيلُهُ كَذَلِكَ كَذَّبَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الظَّالِمِينَ
Bel kezzebû bimâ lem yuhîtû bi ilmihî ve lemmâ ye'tihim te'vîluhu, kezâlike kezzebellezîne min kablihim fanzur keyfe kâne âkibetuz zâlimîn(zâlimîne).
40
وَمِنهُم مَّن يُؤْمِنُ بِهِ وَمِنْهُم مَّن لاَّ يُؤْمِنُ بِهِ وَرَبُّكَ أَعْلَمُ بِالْمُفْسِدِينَ
Ve minhum men yu'minu bihî ve minhum men lâ yu'minu bihi, ve rabbuke a'lemu bil mufsidîn(mufsidîne).
yünus süresi ayet 36
onların çogu sadece zannın ardından giderler fakat zan ise haktan hiç birşeyi ifade etmez muhakkak  ALLAH onların yaptıklarını bilip durmaktadır
37
bu kur an ALLAH IN dışında başka bir tarafından uydurulmaz ancak o kendinden öncekini destekleyip onaylayarak kitabın açıklaması olarak alemlerin rabbinden indirilmiştir bundan kesinlikle şüphe yoktur
38
yoksa onu kendisi uydurdu mu diyorlar  de ki öyleyse haydi onun benzeri bir süre getirin  ALLAH tan başka kime gücünüz yeterse çagırın  eger sözünde dogruysanız bunu yapın
39
hayır onlar ilmin kavrayamadıkları ve açıklaması kendilerine hiç gelmemiş olan bir şeyi yalanladılar onlardan öncekiler de aynı şekilde yalanlamışlardı zalimlerin sonunun nasıl olduguna bir bak
40
içlerinde buna inanacak da inanmayacak da var rabbin o bozguncuları çok iyi bilmektedir