20 Haziran 2017 Salı

             بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ
مَلِكِ يَوْمِ الدِّينِ
إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ
اهدِنَا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ 
صِرَاطَ الَّذِينَ أَنعَمتَ عَلَيهِمْ غَيرِ المَغضُوبِ عَلَيهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ
                                  بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
  اللّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ ﴿٢٥٥
                              بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ ﴿١﴾
اللَّهُ الصَّمَدُ ﴿٢﴾
لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ ﴿٣﴾
وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ ﴿٤﴾

 بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ ﴿١﴾
مِن شَرِّ مَا خَلَقَ ﴿٢﴾
وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ ﴿٣﴾
وَمِن شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ ﴿٤﴾
 وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ ﴿٥﴾

      بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ 

 

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ ﴿١﴾

مَلِكِ النَّاسِ ﴿٢﴾

إِلَهِ النَّاسِ ﴿٣﴾
مِن شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ ﴿٤]   
الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ ﴿٥﴾
مِنَ الْجِنَّةِ وَ النَّاسِ ﴿٦﴾
                          بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
              وَإِن يَكَادُ الَّذِينَ كَفَرُوا لَيُزْلِقُونَكَ بِأَبْصَارِهِمْ لَمَّا سَمِعُوا الذِّكْرَ وَيَقُولُونَ إِنَّهُ لَمَجْنُونٌ ﴿٥١﴾
وَمَا هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِّلْعَالَمِينَ ﴿٥٢﴾

اَعُوذُ بِكَلِماَتِ اللهِ التَّآمّةُ مِنْ كُلِّ شَيْطَاَنِ وَ هآمَّةِ
وَمِنْ كُلِّ عَيْنٍ لاَمَّ














                                           


8 Haziran 2017 Perşembe

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu
rum süresi ayet 59
كَذَلِكَ يَطْبَعُ اللَّهُ عَلَى قُلُوبِ الَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ ﴿٥٩﴾
Kezâlike yatbaullâhu alâ kulûbillezîne lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
rum süresi ayet 59
ALLAH ilmin degerini bilmeyenlerin kalplerini işte böyle mühürler 
rum süresi ayet 60
فَاصْبِرْ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَلَا يَسْتَخِفَّنَّكَ الَّذِينَ لَا يُوقِنُونَ ﴿٦٠﴾
Fâsbir inne va’dallâhi hakkun ve lâ yestahıffennekellezîne lâ yûkınûn(yûkınûne).
rum süresi ayet 60
şimdi sen sabret çünkü ALLAH ın sözü muhakkak haktır kesin ve şüphesiz olarak inanmayanlar seni gevşekligide düşürmesin 

besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

rum süresi ayet 56
وَقَالَ الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ وَالْإِيمَانَ لَقَدْ لَبِثْتُمْ فِي كِتَابِ اللَّهِ إِلَى يَوْمِ الْبَعْثِ فَهَذَا يَوْمُ الْبَعْثِ وَلَكِنَّكُمْ كُنتُمْ لَا تَعْلَمُونَ ﴿٥٦﴾
Ve kâlellezîne ûtûl ilme vel îmâne lekad lebistum fî kitâbillâhi ilâ yevmil ba’si fe hâzâ yevmul ba’si ve lâkinnekum kuntum lâ ta’lemûn(ta’lemûne)
rum süresi ayet 56


kendilerine ilim ve iman verilenler ALLAH ın kitabında [ belirtildigi üzere] diriltilme gününe kadar kaldınız işte bu diriltilme günüdür  derler ancak sizler bilmezdiniz
rum süresi ayet 57
فَيَوْمَئِذٍ لَّا يَنفَعُ الَّذِينَ ظَلَمُوا مَعْذِرَتُهُمْ وَلَا هُمْ يُسْتَعْتَبُونَ ﴿٥٧﴾
Fe yevme izin lâ yenfeullezîne zalemû ma’ziratuhum ve lâ hum yusta’tebûn(yusta’tebûne).
rum süresi ayet 57
o gün zalimlere mazeretleri fayda vermez  dertlerinin çaresine bakılmaz 
rum süresi ayet 58
وَلَقَدْ ضَرَبْنَا لِلنَّاسِ فِي هَذَا الْقُرْآنِ مِن كُلِّ مَثَلٍ وَلَئِن جِئْتَهُم بِآيَةٍ لَيَقُولَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ أَنتُمْ إِلَّا مُبْطِلُونَ ﴿٥٨﴾
Ve lekad darabnâ lin nâsi fî hâzâl kur’âni min kulli meselin, ve le in ci’tehum bi âyetin le yekûlennellezîne keferû in entum illâ mubtılûn(mubtılûne).
rum süresi ayet 58
yemin olsun ki biz bu kur an da insanlara her türlü örnegi anlattık yemin olsun ki sen onlara başka bir mucize getirsen inkar edenler siz sadece yanlış şeyler peşinde koşanlarsınız diyeceklerdir 



besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

rum süresi ayet 51
وَلَئِنْ أَرْسَلْنَا رِيحًا فَرَأَوْهُ مُصْفَرًّا لَّظَلُّوا مِن بَعْدِهِ يَكْفُرُونَ ﴿٥١﴾
Ve le in erselnâ rîhan fe raevhu musfarran le zallû min ba’dihî yekfurûn(yekfurûne)
rum süresi ayet 51
eger bir rüzgar göndersek onu o eseri sararmış görseler mutlaka onun ardından hemen inkara başlarlar 
rum süresi ayet 52
فَإِنَّكَ لَا تُسْمِعُ الْمَوْتَى وَلَا تُسْمِعُ الصُّمَّ الدُّعَاء إِذَا وَلَّوْا مُدْبِرِينَ ﴿٥٢﴾
Fe inneke lâ tusmiul mevtâ ve lâ tusmius summed duâe izâ vellev mudbirîn(mudbirîne).
rum süresi ayet 52
çünkü sen onlara arkalarını dönmüş giderken o daveti ölülere işittiremezsin sagırlara da işittiremezsin 
rum süresi ayet 53
وَمَا أَنتَ بِهَادِي الْعُمْيِ عَن ضَلَالَتِهِمْ إِن تُسْمِعُ إِلَّا مَن يُؤْمِنُ بِآيَاتِنَا فَهُم مُّسْلِمُونَ ﴿٥٣﴾
Ve mâ ente bi hâdil umyi an dalâletihim, in tusmiu illâ men yu’minu bi âyâtinâ fe hum muslimûn(muslimûne).
rum süresi ayet 53
sen körleri  de sapıklıklarından kurtarıp dogru yola çıkaracak degilsin sen ancak ayetlerimize iman edenlere işittirebillirsin onlar [ALLAH a ] boyun egip teslim olanlardır 
rum süresi ayet 54
اللَّهُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن ضَعْفٍ ثُمَّ جَعَلَ مِن بَعْدِ ضَعْفٍ قُوَّةً ثُمَّ جَعَلَ مِن بَعْدِ قُوَّةٍ ضَعْفًا وَشَيْبَةً يَخْلُقُ مَا يَشَاء وَهُوَ الْعَلِيمُ الْقَدِيرُ ﴿٥٤﴾
Allâhullezî halakakum min da’fin summe ceale min ba’di da’fin kuvveten summe ceale min ba’di kuvvetin da’fen ve şeybeten, yahluku mâ yeşâu, ve huvel alîmul kadîr(kadîru).
rum süresi ayet 54
ALLAH sizi zayıf olarak yaratan sonra zayıflıgın ardından size güç kuvvet veren sonra güç kuvvetin  ardından bu kez zayıflık ve ihtiyarlık verendir o diledigini yaratandır o çok iyi bilen çok güçlü olandır 
rum süresi ayet 55
وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يُقْسِمُ الْمُجْرِمُونَ مَا لَبِثُوا غَيْرَ سَاعَةٍ كَذَلِكَ كَانُوا يُؤْفَكُونَ ﴿٥٥﴾
Ve yevme tekûmus sâatu yuksimul mucrimûne mâ lebisû gayra sâatin, kezâlike kânû yu’fekûn(yu’fekûne).
rum süresi ayet 55
kıyamet koptugu gün günahkarlar [ dünyada] bir saaten fazla kalmadıklarına yemin ederler önceden  de  böyle döndürülüyorlardı 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu
rum süresi ayet 42
قُلْ سِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَانظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذِينَ مِن قَبْلُ كَانَ أَكْثَرُهُم مُّشْرِكِينَ ﴿٤٢﴾
Kul sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetullezîne min kablu, kâne ekseruhum muşrikîn(muşrikîne).
rum süresi ayet 42
de ki yeryüzünde gezin de bundan öncekilerin akıbetinin nasıl olduguna bakın onların çogu müşriktir 
rum süresi ayet 43
فَأَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ الْقَيِّمِ مِن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ يَوْمٌ لَّا مَرَدَّ لَهُ مِنَ اللَّهِ يَوْمَئِذٍ يَصَّدَّعُونَ ﴿٤٣﴾
Fe ekim vecheke lid dînil kayyimi min kabli en ye’tiye yevmun lâ meradde lehu minallâhi yevme izin yassaddeûn(yassaddeûne).
rum süresi ayet 43
yüzünü ALLAH tan geri döndürülmesine imkan bulunmayan o gün gelmeden önce dosdogru sapasaglam  din [olan islam a ] çevir o gün [bütün insanlar bir birlerinden ] ayrılırlar 
rum süresi ayet 44
مَن كَفَرَ فَعَلَيْهِ كُفْرُهُ وَمَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِأَنفُسِهِمْ يَمْهَدُونَ ﴿٤٤﴾
Men kefere fe aleyhi kufruhu, ve men amile sâlihan fe li enfusihim yemhedûn(yemhedûne).
rum süresi ayet 44
kim inkar ederse onun inkarı kendi aleyhinedir kim de salih bir amel işlerse kendileri için hazırlık yapmış olurlar 
rum süresi ayet 45
لِيَجْزِيَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِن فَضْلِهِ إِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْكَافِرِينَ ﴿٤٥﴾
Li yecziyellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti min fadlihî, innehu lâ yuhıbbul kâfirîn(kâfirîne).
rum süresi ayet 45
çünkü o iman edip salih ameller işleyenler ihsan ve ikramından ödül verecektir şüphesiz o kafirleri sevmez 
rum süresi ayet 46
وَمِنْ آيَاتِهِ أَن يُرْسِلَ الرِّيَاحَ مُبَشِّرَاتٍ وَلِيُذِيقَكُم مِّن رَّحْمَتِهِ وَلِتَجْرِيَ الْفُلْكُ بِأَمْرِهِ وَلِتَبْتَغُوا مِن فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ﴿٤٦﴾
Ve min âyâtihî en yursiler riyâha mubeşşirâtin ve li yuzîkakum min rahmetihî ve li tecriyel fulku bi emrihî ve li tebtegû min fadlihî ve leallekum teşkurûn(teşkurûne).
rum süresi ayet 46
onun[ varlıgının ] delilerinden biri müjdeciler olarak rüzgarları göndermesidir [bunu] size rahmetini tattırmak emriyle gemilerin akıp gitmesi ve hazinesinden [geçiminizi saglayacak şeyleri ] aramanız için yapar belki şükredesiniz 
rum süresi ayet 47
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ رُسُلًا إِلَى قَوْمِهِمْ فَجَاؤُوهُم بِالْبَيِّنَاتِ فَانتَقَمْنَا مِنَ الَّذِينَ أَجْرَمُوا وَكَانَ حَقًّا عَلَيْنَا نَصْرُ الْمُؤْمِنِينَ ﴿٤٧﴾
Ve lekad erselnâ min kablike rusulen ilâ kavmihim fe câûhum bil beyyinâti fentekamnâ minellezîne ecramû, ve kâne hakkan aleynâ nasrul mu’minîn(mu’minîne).
rum süresi ayet 47
yemin olsun ki senden önce de kendi halklarına peygamberler gönderdik onlara mucizeler getirdiler günah işleyenlerden intikam aldık müminlere yardım etmek bize düşen bir haktır 
rum süresi ayet 48
اللَّهُ الَّذِي يُرْسِلُ الرِّيَاحَ فَتُثِيرُ سَحَابًا فَيَبْسُطُهُ فِي السَّمَاء كَيْفَ يَشَاء وَيَجْعَلُهُ كِسَفًا فَتَرَى الْوَدْقَ يَخْرُجُ مِنْ خِلَالِهِ فَإِذَا أَصَابَ بِهِ مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ إِذَا هُمْ يَسْتَبْشِرُونَ ﴿٤٨﴾
Allâhullezî yursilur riyâha fe tusîru sehâben fe yebsutuhu fîs semâi keyfe yeşâu ve yec’aluhu kisefen fe terâl vedka yahrucu min hılâlihî, fe izâ esâbe bihî men yeşâu min ibâdihî izâ hum yestebşirûn(yestebşirûne).
rum süresi ayet 48
ALLAH rüzgarları gönderendir onlar da bulutu harekete geçirir ALLAH onu gökyüzünde diledigi gibi yayar onu parça parça yapar birden onun arasında yagmurun çıktıgını görürsün kullarından diledigine onu döküverdi mi onların yüzleri hemen gülüverir 
rum süresi ayet 49
وَإِن كَانُوا مِن قَبْلِ أَن يُنَزَّلَ عَلَيْهِم مِّن قَبْلِهِ لَمُبْلِسِينَ ﴿٤٩﴾
Ve in kânû min kabli en yunezzele aleyhim min kablihî le mublisîn(mublisîne).
rum süresi ayet 49
onlar onun kendilerine indirilmesinden önce ondan önce ümitlerini kesmişlerdi 
rum süresi ayet 50
فَانظُرْ إِلَى آثَارِ رَحْمَتِ اللَّهِ كَيْفَ يُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا إِنَّ ذَلِكَ لَمُحْيِي الْمَوْتَى وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ﴿٥٠﴾
Fanzur ilâ âsâri rahmetillâhi keyfe yuhyil arda ba’de mevtihâ, inne zâlike le muhyîl mevtâ, ve huve alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
rum süresi ayet 50
ALLAH ın rahmetinin eserlerine bak o yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltmektedir şüphesiz o ölüleri diriltendir o her şeye gücü yetendir 
besmele görselleri ile ilgili görsel sonucu

rum süresi ayet 39
وَمَا آتَيْتُم مِّن رِّبًا لِّيَرْبُوَ فِي أَمْوَالِ النَّاسِ فَلَا يَرْبُو عِندَ اللَّهِ وَمَا آتَيْتُم مِّن زَكَاةٍ تُرِيدُونَ وَجْهَ اللَّهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُضْعِفُونَ ﴿٣٩﴾
Ve mâ âteytum min riben li yerbuve fî emvâlin nâsi fe lâ yerbû indallâhi, ve mâ âteytum min zekâtin turîdûne vechallâhi fe ulâike humul mud’ıfûn(mud’ıfûne).
rum süresi ayet 39
insanların malarında artsın diye verdiginiz faiz ALLAH katında artmaz ALLAH ın  rızasını elde etmek için  verdiginiz zekatlar gelince işte onlar [bunları verenler sevaplarını ] katlayarak artırandır 
rum süresi ayet 40
 اللَّهُ الَّذِي خَلَقَكُمْ ثُمَّ رَزَقَكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ هَلْ مِن شُرَكَائِكُم مَّن يَفْعَلُ مِن ذَلِكُم مِّن شَيْءٍ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ ﴿٤٠﴾
Allâhullezî halakakum summe razakakum summe yumîtukum summe yuhyîkum, hel min şurakâikum men yef’alu min zâlikum min şey’in, subhânehu ve teâlâ ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).
rum süresi ayet 40
ALLAH sizi yaratan sonra size rızık veren sonra sizi öldürecek olan daha sonra da sizi diriltecek olandır sizin ortak koştuklarınızdan böyle bir şey yapacak olan var mı o onların ortak koştuklarından uzaktır yücedir 
rum süresi ayet 41
ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ أَيْدِي النَّاسِ لِيُذِيقَهُم بَعْضَ الَّذِي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ ﴿٤١﴾
Zaheral fesâdu fîl berri vel bahri bimâ kesebet eydin nâsi, li yuzîkahum ba’dallezî amilû leallehum yerciûn(yerciûne).
rum süresi ayet 41
insanların kendi ellerinin yaptıklarından dolayı karada ve denizde bozgunculuk bozulma baş gösterdi ALLAH onlara yaptıklarının bir kısmını tattıracaktır belki onlar yaptıklarından dönerler [pişman olurlar ]