18 Aralık 2016 Pazar
YARABBİM TÜRKİYEYE YARDIM ET BİRLİK VER BERABERLİK VER DİRLİK VER HUZUR VER ASKERİNİ POLİSİNİ GÜVENLİK GÜÇLERİNİ GÜÇLÜ KIL HEDEFLERİNİ BİRLEŞTİR KELİMELERİNİ BİRLEŞTİR İSLAM CORAFYASINI TÜRKİYENİN ÇATISI ALTINDA BİRLEŞTİR GÜÇLÜKIL DÜŞMANLARINI HEDEFLERİN BOŞA ÇIKAR GÖRÜŞLERİN KÖR EYLE DÜŞMANLARINI BEYİNLERİN PARÇALA DÜŞMANLARINI CİYERLERİN PARÇALA DÜŞMANLARINI YURTLARINI EVLERİNİ HELAK EYLE PERİŞAN EYLE İSLAMA VE MÜSLÜMANLARA YARDIM EYLE ALLAH HIM NE OLUR PEYGAMBERİMİN HATIRINA SANA ŞİKAYETE GELEN GÜNAHSIZ ÇOCUKLAR HATIRINA AMERİKAYI İSRAYİLİ RUSYAYI İRANIN VE ALMANYAYI VE DÜNYANIN NERESİNDE OLURSA OLSUN ALLAH VE PEYGAMBERE DÜŞMAN OLANLARI HELAK EYLE ALLAH HIM AMİN
27 Ekim 2016 Perşembe
müminün süresi ayet 16
ثُمَّ إِنَّكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ تُبْعَثُونَ ﴿١٦﴾
Summe innekum yevmel kıyâmeti tub’asûn(tub’asûne).
müminün süresi ayet 17
وَلَقَدْ خَلَقْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعَ طَرَائِقَ وَمَا كُنَّا عَنِ الْخَلْقِ غَافِلِينَ ﴿١٧﴾
Ve lekad halaknâ fevkakum seb'a tarâika ve mâ kunnâ anil halkı gâfilîn(gâfilîne).
müminün süresi ayet 18
وَأَنزَلْنَا مِنَ السَّمَاء مَاء بِقَدَرٍ فَأَسْكَنَّاهُ فِي الْأَرْضِ وَإِنَّا عَلَى ذَهَابٍ بِهِ لَقَادِرُونَ ﴿١٨﴾
Ve enzelnâ mines semâi mâen bi kaderin fe eskennâhu fîl ardı ve innâ alâ zehâbin bihî le kâdirûn(kâdirûne).
müminün süresi ayet 19
فَأَنشَأْنَا لَكُم بِهِ جَنَّاتٍ مِّن نَّخِيلٍ وَأَعْنَابٍ لَّكُمْ فِيهَا فَوَاكِهُ كَثِيرَةٌ وَمِنْهَا تَأْكُلُونَ ﴿١٩﴾
Fe enşe’nâ lekum bihî cennâtin min nahîlin ve a’nâbin, lekum fîhâ fevâkihu kesîratun ve minhâ te’kulûn(te’kulûne).
müminün süresi ayet 20
وَشَجَرَةً تَخْرُجُ مِن طُورِ سَيْنَاء تَنبُتُ بِالدُّهْنِ وَصِبْغٍ لِّلْآكِلِينَ ﴿٢٠﴾
Ve şeceraten tahrucu min tûri seynâe tenbutu bid duhni ve sıbgın lil âkilîn(âkilîne).
müminün süresi ayet 16
sonra siz kıyamet gününde elbette dirilteceksiniz
müminün süresi ayet 17
gerçekten biz sizin üzerinizde yedi gök yarattık biz yaratmaktan habersiz degiliz
müminün süresi ayet 18
gökyüzünden bir ölçek ile su indirdik onu yer yüzüne yerleştirdik şüphesiz biz onu giderivermeye de gücü yeteriz
müminün süresi ayet 19
onunla sizin için hurma ve üzüm bagları meydana getirdik içlerinde sizin için birçok yemiş var onlardan yer ve geçinirsiniz
müminün süresi ayet 20
tür i sina da çıkan yetişen bir agaç (yarattık o ) yag ve yiyenler için bir katıkla biter
21 Ekim 2016 Cuma
yarabbim nerde mazluma müslümanlara düşmanlık yapanların üzerlerine bombalar yagdıranların ve mazlumların kanın canın kat ledenlerin sen üzerlerine ahatın tufanın yangının zerzeleni fırtınanı kasırganın gönder bu devletlerinterörüse destek veren ve mazlumlara mesep çatışmasına sürükliyen ülkerelin tuzakların başlarıaa geçir onların güçünü kır onların çepanelerin darma duman eyle onların askeri görüşlerin boşa çıkar hedeflerin boşa çıkar terör naletini kahar isminle kahru perişan eyle okuna sela hörmetine türkiyeye yardım et türkiyeyi yöneten lerin güçlerine güç kat askerine polisine güç ver kuvey ver hedeflerin birleştir görüşlerini birleştir atıkları mermileri hedefe tam isabet vurdur ALLAH hım amin
Kul nâfilelerle bana durmadan yaklaşır, nihayet onu severim Bir kere de onu sevdim mi, artık o kulumun işiteceği kulağı olurum, göreceği gözü olurum (Kudsi Hadis) cumanız mübarek olsun
Huzur ve güven içinde yenen kuru bir ekmek,endişe içinde yenen baldan daha tatldırNamus içinde yaşanan bir çadır,ahlaksızlığın hüküm sürdüğü bir köşkte yaşamktan daha sevimlidirCumanız Mübarek Olsun
İki dua vardır ki, reddedilmez; o dua edenlerle Allah arasında bir perde yoktur; Biri, zulüm gören kişinin duası öbürü de müminin kardeşine gıyabında ettiği dua
Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayınAllah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz(CUMA SURESİ 9-10)
müminün süresi ayet 12
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ مِن سُلَالَةٍ مِّن طِينٍ ﴿١٢﴾
Ve lekad halaknâl insâne min sulâletin min tîn(tînin).
müminün süresi ayet 13
ثُمَّ جَعَلْنَاهُ نُطْفَةً فِي قَرَارٍ مَّكِينٍ ﴿١٣﴾
Summe cealnâhu nutfeten fî karârin mekîn(mekînin).
müminün süresi ayet 14
ثُمَّ خَلَقْنَا النُّطْفَةَ عَلَقَةً فَخَلَقْنَا الْعَلَقَةَ مُضْغَةً فَخَلَقْنَا الْمُضْغَةَ عِظَامًا فَكَسَوْنَا الْعِظَامَ لَحْمًا ثُمَّ أَنشَأْنَاهُ خَلْقًا آخَرَ فَتَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ ﴿١٤﴾
Summe halaknân nutfete alakaten fe halaknâl alakate mudgaten fe halaknâl mudgate ızâmen fe kesevnâl izâme lahmen summe enşe'nâhu halkan âhar(âhara), fe tebârakallâhu ahsenul hâlikîn(hâlikîne).
müminün süresi ayet 15
ثُمَّ إِنَّكُمْ بَعْدَ ذَلِكَ لَمَيِّتُونَ ﴿١٥﴾
Summe innekum ba'de zâlike le meyyitûn(meyyitûne).
müminün süresi ayert 12
yemin olsunki biz insaanları süzülmüş çamurdan yarattık
müminün süresi ayet 13
sonra onu saglam bir yerde nutfe yaptık
müminün süresi ayet 14
sonra o nutfeyi kan pıhtısı olarak yarattık kan pıhtısını da bir et olarak yarattık ardından etikemik olarak yarattık kemige de et giydirdik sonra onu başka bir türlü bir yaratılışla yarattık yaratıcıların en güzeli olan ALLAH ne yücedir
müminün süresi ayet 15
sonra siz bunun ardından kesinlikle ölceksiniz
müminün süresi ayet 14
sonra o nutfeyi kan pıhtısı olarak yarattık kan pıhtısını da bir et olarak yarattık ardından etikemik olarak yarattık kemige de et giydirdik sonra onu başka bir türlü bir yaratılışla yarattık yaratıcıların en güzeli olan ALLAH ne yücedir
müminün süresi ayet 15
sonra siz bunun ardından kesinlikle ölceksiniz
6 Ekim 2016 Perşembe
MUHARREM AYININ BİLİNMEYEN ÜÇ ÖZELİGİ
BİR tesbit açısından belirtmek gerekirse Muharrem ayının İslam tarihinde belli başlı üç önemli özelliği vardır. Birincisi oruç, ikincisi Hicrî takvimin başlangıcı olması, diğeri de Hz. Hüseyin ve evlatlarının Kerbela'da şehit edilmesidir.Muharrem ayında tutulan oruç tarihi seyri yönüyle de bir özellik taşıyor. Peygamberimiz Medine'ye hicret ettikten sonra Medine'de yaşayan Yahudilerin oruçlu olduğunu öğrendi.
O gün Muharrem ayının 10. günü Aşura günüydü. "Bu ne orucudur?" diye sordu. Yahudiler, "Bugün, Allah'ın Musa'yı düşmanlarından kurtardığı, Firavun'u boğdurduğu gündür. Hz. Musa (a.s.), bir şükür olarak bugün oruç tutmuştur" dediler.
Peygamberimiz onlara, "Biz, Musa'nın sünnetini yaşatmaya sizden daha çok yakınız ve hak sahibiyiz" diyerek kendisi ve Müslümanlar o gün oruç tuttular.
BİR tesbit açısından belirtmek gerekirse Muharrem ayının İslam tarihinde belli başlı üç önemli özelliği vardır. Birincisi oruç, ikincisi Hicrî takvimin başlangıcı olması, diğeri de Hz. Hüseyin ve evlatlarının Kerbela'da şehit edilmesidir.Muharrem ayında tutulan oruç tarihi seyri yönüyle de bir özellik taşıyor. Peygamberimiz Medine'ye hicret ettikten sonra Medine'de yaşayan Yahudilerin oruçlu olduğunu öğrendi.
O gün Muharrem ayının 10. günü Aşura günüydü. "Bu ne orucudur?" diye sordu. Yahudiler, "Bugün, Allah'ın Musa'yı düşmanlarından kurtardığı, Firavun'u boğdurduğu gündür. Hz. Musa (a.s.), bir şükür olarak bugün oruç tutmuştur" dediler.
Peygamberimiz onlara, "Biz, Musa'nın sünnetini yaşatmaya sizden daha çok yakınız ve hak sahibiyiz" diyerek kendisi ve Müslümanlar o gün oruç tuttular.
O yıl henüz Ramazan orucu farz olmamıştı. Fakat ertesi sene Ramazan orucu farz kılınınca Müslümanların oruç ayı Ramazan oldu. Aşura günü orucu konusunda ise Peygamberimiz herkesi serbest bıraktı, "İsteyen tutar, isteyen tutmayabilir" dedi. Böylece bu oruç, müstehab bir oruç olarak kaldı.
Bilgin sahabilerden İbni Abbas'ın rivayet ettiği bir hadiste de ifade edildiği üzere, bir karışıklığa meydan vermemek ve Yahudilere benzememek için Aşura gününden önceki günle sonraki gün ilave edildi, böylece üç gün oruç tutmak sünnet olarak uygulanır oldu.
Bilgin sahabilerden İbni Abbas'ın rivayet ettiği bir hadiste de ifade edildiği üzere, bir karışıklığa meydan vermemek ve Yahudilere benzememek için Aşura gününden önceki günle sonraki gün ilave edildi, böylece üç gün oruç tutmak sünnet olarak uygulanır oldu.
Dolayısıyla ne Peygamberimiz, ne Sahabiler, ne mezhep imamları ve müctehidler, ne de daha sonraki İslam âlimleri Muharrem ayının ilk on günü oruç tutulması konusunda bir beyanda bulunmamışlardır. Bunun dışındaki bir uygulamanın İslam ibadet tarihinde bir yerinin ve kaynağının olmadığını söylemek gerekir.
Muharrem ayının İslam tarihinde bir takvim başlangıcı olması, Hz. Ömer'in halifeliği döneminde tespit edilmiş, o tarihten bu yana pek çok İslam ülkesince kullanılagelmiştir. 1 Muharrem'in (dün) Hicrî yılbaşı olması, Noel kutlaması gibi bir geleneği olmamakla beraber, yılın ilk günü olması açısından bir önemi de bulunmaktadır.
Kur'ân'da ise Muharrem'in ayının farklı bir özelliğinden söz edilir. Tevbe Sûresinde (âyet:36), "Allah katında ayların sayısı, gökleri ve yeri yarattığı gün Allah'ın yazdığı şekilde, on ikidir. Bunlardan dördü haram aylarıdır, dosdoğru hesap işte budur" şeklinde bildirildiği gibi, bu dört aydan biri de Muharrem ayıdır. Haram ayları, değerli, önemli ve bu yönüyle de farklı özelliği olan aylardır ve o aylara karşı saygılı olunması bildirilmiştir.
Peygamberimizin ifadesiyle "Şehrullahi'l-Muharrem- Allah'ın ayı Muharrem" olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, bollaştığı bir aydır. Allah'ın ayı, günü, yılı olmaz, ama Allah'ın rahmetine ermenin önemli bir fırsatı olduğu için Peygamberimiz tarafından bu şekilde bildirilmiştir.
Muharrem ayının peygamberler tarihinde de ayrı bir yeri vardır. Başta Hz. Adem olmak üzere, Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. Davud, Hz. Yakub, Hz. Yusuf, Hz. Eyyub, Hz Yunus ve Hz. İsa gibi peygamberler Aşura günü, özel olarak bazı nimetlere ermişler, bazı sıkıntılardan kurtulmuşlardır. Bu yönüyle bir yıl dönümü kabul edilmektedir.
Hz. Hüseyin (r.a) ve evlatlarının hunharca şehit edilmesi meselesine gelince, esas itibariyle şehitler mükâfatını almış, en yüce mertebelere ulaşmıştır, Yüce Allah'ın da zalimlere hak ettikleri cezayı en âdil bir şekilde vereceğinden şüphemiz yoktur.
Kaderî hükme boyun eğen her mü'min bu olaya üzülür, ancak itidalini ve soğukkanlılığını kaybetmez.
Duyguları onu birtakım taşkınlıklara götürmez. Çünkü meydana gelen bütün olaylar ezelî takdirin bir hükmüdür. Bu açıdan bunu bir "yas merasimi" haline dönüştürmek sünnetin ruhuna uygun düşmemektedir. (Mehmet. Paksu. Mübarek Aylar, Günler ve Geceler; Peygamberimizin Ramazan'ı ve Oruçları)
Muharrem ayının İslam tarihinde bir takvim başlangıcı olması, Hz. Ömer'in halifeliği döneminde tespit edilmiş, o tarihten bu yana pek çok İslam ülkesince kullanılagelmiştir. 1 Muharrem'in (dün) Hicrî yılbaşı olması, Noel kutlaması gibi bir geleneği olmamakla beraber, yılın ilk günü olması açısından bir önemi de bulunmaktadır.
Kur'ân'da ise Muharrem'in ayının farklı bir özelliğinden söz edilir. Tevbe Sûresinde (âyet:36), "Allah katında ayların sayısı, gökleri ve yeri yarattığı gün Allah'ın yazdığı şekilde, on ikidir. Bunlardan dördü haram aylarıdır, dosdoğru hesap işte budur" şeklinde bildirildiği gibi, bu dört aydan biri de Muharrem ayıdır. Haram ayları, değerli, önemli ve bu yönüyle de farklı özelliği olan aylardır ve o aylara karşı saygılı olunması bildirilmiştir.
Peygamberimizin ifadesiyle "Şehrullahi'l-Muharrem- Allah'ın ayı Muharrem" olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, bollaştığı bir aydır. Allah'ın ayı, günü, yılı olmaz, ama Allah'ın rahmetine ermenin önemli bir fırsatı olduğu için Peygamberimiz tarafından bu şekilde bildirilmiştir.
Muharrem ayının peygamberler tarihinde de ayrı bir yeri vardır. Başta Hz. Adem olmak üzere, Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. Davud, Hz. Yakub, Hz. Yusuf, Hz. Eyyub, Hz Yunus ve Hz. İsa gibi peygamberler Aşura günü, özel olarak bazı nimetlere ermişler, bazı sıkıntılardan kurtulmuşlardır. Bu yönüyle bir yıl dönümü kabul edilmektedir.
Hz. Hüseyin (r.a) ve evlatlarının hunharca şehit edilmesi meselesine gelince, esas itibariyle şehitler mükâfatını almış, en yüce mertebelere ulaşmıştır, Yüce Allah'ın da zalimlere hak ettikleri cezayı en âdil bir şekilde vereceğinden şüphemiz yoktur.
Kaderî hükme boyun eğen her mü'min bu olaya üzülür, ancak itidalini ve soğukkanlılığını kaybetmez.
Duyguları onu birtakım taşkınlıklara götürmez. Çünkü meydana gelen bütün olaylar ezelî takdirin bir hükmüdür. Bu açıdan bunu bir "yas merasimi" haline dönüştürmek sünnetin ruhuna uygun düşmemektedir. (Mehmet. Paksu. Mübarek Aylar, Günler ve Geceler; Peygamberimizin Ramazan'ı ve Oruçları)
2016 Yılı = Hicri 1438 Takvimi
1- 1 Muharrem 1438 = 02 Ekim 2016 Pazar
2- 1 Safer 1438 = 01 Kasım 2016 Salı
3- 1 Rebiulevvel 1438 = 01 Aralık 2016 Perşembe
4- 1 Rebîulâhir 1438 = 30 Aralık 2016 Cuma
1- 1 Muharrem 1438 = 02 Ekim 2016 Pazar
2- 1 Safer 1438 = 01 Kasım 2016 Salı
3- 1 Rebiulevvel 1438 = 01 Aralık 2016 Perşembe
4- 1 Rebîulâhir 1438 = 30 Aralık 2016 Cuma
Bu sene (2016) Hicri Yılbaşı ne zaman, hangi tarihte başlar? Başka bir deyişle 2016 Muharrem Ayı ne zaman başlar?
Hicri Yılbaşı 1 muharrem 1438 bu sene 02 Ekim 2016 Pazar günü başlayacak.
Hicri Yılbaşı 1 muharrem 1438 bu sene 02 Ekim 2016 Pazar günü başlayacak.
2016 Aşure Günü ne zaman başlar?
Muharrem ayının 10. günü yani 11 Ekim 2016 Salı günü Aşure Günü olarak kutlanır.
Muharrem ayının 10. günü yani 11 Ekim 2016 Salı günü Aşure Günü olarak kutlanır.
Muharrem 1 – 02 Ekim 2016 Pazar
Muharrem 2 – 03 Ekim 2016 Pazartesi
Muharrem 3 – 04 Ekim 2016 Salı
Muharrem 4 – 05 Ekim 2016 Çarşamba
Muharrem 5 – 06 Ekim 2016 Perşembe
Muharrem 6 – 07 Ekim 2016 Cuma
Muharrem 7 – 08 Ekim 2016 Cumartesi
Muharrem 8 – 09 Ekim 2016 Pazar
Muharrem 9 – 10 Ekim 2016 Pazartesi
Muharrem 10 – 11 Ekim 2016 Salı- Aşure Günü
Muharrem 11 – 12 Ekim 2016 Çarşamba
Muharrem 12 – 13 Ekim 2016 Perşembe
Muharrem 13 – 14 Ekim 2016 Cuma
Muharrem 14 – 15 Ekim 2016 Cumartesi
Muharrem 15 – 16 Ekim 2016 Pazar
Muharrem 16 – 17 Ekim 2016 Pazartesi
Muharrem 17 – 18 Ekim 2016 Salı
Muharrem 18 – 19 Ekim 2016 Çarşamba
Muharrem 19 – 20 Ekim 2016 Perşembe
Muharrem 20 – 21 Ekim 2016 Cuma
Muharrem 21 – 22 Ekim 2016 Cumartesi
Muharrem 22 – 23 Ekim 2016 Pazar
Muharrem 23 – 24 Ekim 2016 Pazartesi
Muharrem 24 – 25 Ekim 2016 Salı
Muharrem 25 – 26 Ekim 2016 Çarşamba
Muharrem 26 – 27 Ekim 2016 Perşembe
Muharrem 27 – 28 Ekim 2016 Cuma
Muharrem 28 – 29 Ekim 2016 Cumartesi
Muharrem 29 – 30 Ekim 2016 Pazar
Muharrem 30 – 31 Ekim 2016 Pazartesi– Muharrem ayının son günü
Muharrem 2 – 03 Ekim 2016 Pazartesi
Muharrem 3 – 04 Ekim 2016 Salı
Muharrem 4 – 05 Ekim 2016 Çarşamba
Muharrem 5 – 06 Ekim 2016 Perşembe
Muharrem 6 – 07 Ekim 2016 Cuma
Muharrem 7 – 08 Ekim 2016 Cumartesi
Muharrem 8 – 09 Ekim 2016 Pazar
Muharrem 9 – 10 Ekim 2016 Pazartesi
Muharrem 10 – 11 Ekim 2016 Salı- Aşure Günü
Muharrem 11 – 12 Ekim 2016 Çarşamba
Muharrem 12 – 13 Ekim 2016 Perşembe
Muharrem 13 – 14 Ekim 2016 Cuma
Muharrem 14 – 15 Ekim 2016 Cumartesi
Muharrem 15 – 16 Ekim 2016 Pazar
Muharrem 16 – 17 Ekim 2016 Pazartesi
Muharrem 17 – 18 Ekim 2016 Salı
Muharrem 18 – 19 Ekim 2016 Çarşamba
Muharrem 19 – 20 Ekim 2016 Perşembe
Muharrem 20 – 21 Ekim 2016 Cuma
Muharrem 21 – 22 Ekim 2016 Cumartesi
Muharrem 22 – 23 Ekim 2016 Pazar
Muharrem 23 – 24 Ekim 2016 Pazartesi
Muharrem 24 – 25 Ekim 2016 Salı
Muharrem 25 – 26 Ekim 2016 Çarşamba
Muharrem 26 – 27 Ekim 2016 Perşembe
Muharrem 27 – 28 Ekim 2016 Cuma
Muharrem 28 – 29 Ekim 2016 Cumartesi
Muharrem 29 – 30 Ekim 2016 Pazar
Muharrem 30 – 31 Ekim 2016 Pazartesi– Muharrem ayının son günü
Muharrem ayı : Şehrullahi’l-Muharrem olarak meşhur olan, yani Allah’ın ayı Muharrem olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığı bir aydır. Âşura Günü ise Muharrem’in 10. günüdür. Âşura Gününün Allah katında ayrı bir yeri vardır. Bugünde Cenâb-ı Hak on peygamberine on çeşit ikramda bulunmuş ve kudsiyetini arttırmıştır. Bu günlerde oruç tutmak çok faziletlidir.
Bugünde on peygamberine on farklı ikramda bulunan Allah (cc), bizlere de af ve mağfiret için imkânlar sunuyor. Peki, bu kutlu ayı nasıldeğerlendirmeli?Asr-ı saadet döneminde sahabeden biri Peygamberimiz’in (sas) yanına gelir ve “Ramazan’dan sonra ne zaman oruç tutmamı tavsiye edersiniz?” diye sorar. Peygamberimiz, “Muharrem ayında oruç tut. Çünkü o, Allah’ın ayıdır. Bu ayın onuncu gününde tutulan orucun Allah katında, o günden önceki bir senenin günahlarına kefaret olacağını kuvvetle ümit ediyorum. cevabını verir.-Hicretin 1433′üncü yılına girilecek. Efendimiz’in Mekke’den Medine’ye hicretini esas alan bugün, İslam tarihinde bir dönüm noktası. Bu mübarek gün, Hz. Ömer zamanında takvim başlangıcı kabul edildi ve 1 Muharrem hicri yılbaşı oldu.
Muharrem ayı ve aşure günü, Hıristiyan ve Yahudiler tarafından da kutsal sayılırdı. Nitekim Peygamberimiz Medine’ye hicret ettikten sonra orada yaşayan Yahudilerin oruçlu olduklarını öğrendi. Bunun ne orucu olduğunu sordu. Yahudiler, “Bugün Allah’ın Musa’yı düşmanlarından kurtardığı, Firavun’u boğdurduğu gün. Hz. Musa, şükür olarak bugün oruç tutmuştur.” dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz de, “Biz, Musa’nın sünnetini ihyaya sizden daha çok yakın ve hak sahibiyiz.” buyurdu. O gün oruç tuttu ve tutulmasını da emretti. Ancak ertesi sene Ramazan orucu farz kılınınca isteyenlerin tutmasını söyledi. Peygamberimiz (sas), bu günle ilgili olarak, “Zilhiccenin son günü ve Muharrem’in birinci günü oruç tutan, o yılın tamamında oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur.” buyuruyor.
Muharrem ayı Hicri takvimin birinci ayıdır. Onuncu günün de ismi, Aşure’dir. Tarihi kaynaklara göre milattan çok önce Arap, İsrail ve Fars milletleri tarafından, Muharrem ayının Aş;ure günü, kutsal kabul edilen ortak bir değerdir. Bugünün değerini ve kutsallığını, tarihler şöyle anlatıyor:
-Adem atanın tövbesinin kabul edildiği gün.
-Nuh Peygamber’in gemisinin karayı bulduğu gün.
-İbrahim Peygamber’in Nemrut,un ateşinden kurtulduğu gün.
-Musa Peygamber’in kavmini Firavun’un şerrinden kurtardığı gün.
-Yunus Peygamber’in balığın karnından kurtulduğu gün.
-Eyüp Peygamber’in dertlerine şifa bulduğu gün.
-Nuh Peygamber’in gemisinin karayı bulduğu gün.
-İbrahim Peygamber’in Nemrut,un ateşinden kurtulduğu gün.
-Musa Peygamber’in kavmini Firavun’un şerrinden kurtardığı gün.
-Yunus Peygamber’in balığın karnından kurtulduğu gün.
-Eyüp Peygamber’in dertlerine şifa bulduğu gün.
Saymakla bitiremeyeceğimiz bütün peygamberlerin refaha, kurtuluşa ve başarıya ulaştıkları gündür. Onun içindir ki Nuh Peygamber dahil ondan sonra gelen bütün peygamberler, Hz. Muhammed ve Hz. Ali de 10 Muharrem Aşure günü şükür ve senalarını ifade ederek, oruç tutmuşlar. Nuh Peygamber’in kurtuluş çorbasını pişirip fakir fukaraya yedirmişler, Hayır ihsan yapmışlar. Bütün tarihler o güne kadar olan, Muharrem ayının kutsallığı ve özelliğini böyle anlatırlar.
Bir gün ikramda bulun, bir sene kazan..
Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur. hadis-i şerifi, bugünlerde tutulan orucun önemini ifade ediyor. Bu hadisin açıklamasını İmam-ı Gazali şöyle yapıyor: “Muharrem ayı hicri senenin başlangıcı. Böyle bir yılı oruç gibi hayırlı bir temele dayandırmak ne güzel olur. Bereketinin devamı daha fazla ümit edilir.” Gerek Yahudilere benzememek, gerekse orucu tam aşure gününe denk getirmemek için, Muharrem’in dokuzuncu, onuncu ve on birinci günlerinde oruç tutulması tavsiye ediliyor.
Muharrem Ayının İlk Günü Nasıl Karşılanmalı?
Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselam, miladi 571’de 20 Nisana rastlayan, Rebiul-evvel ayının on ikinci Pazartesi sabahı, Mekke’de doğdu. 622’de Mekke’den Medine’ye hicret etti. 20 Eylül Pazartesi günü,Medine’nin Kuba köyüne geldi. Bu tarih Müslümanların Şemsi yılbaşı oldu. O yılın Muharrem ayının birinci günü de, hicri [kameri] yılbaşı oldu. Muharrem ayının birinci gecesi Müslümanların kameri yılbaşı gecesidir. Bu geceyi ihya etmeli ve saygı göstermeli. Saygı göstermek, günah işlememekle olur. Zilhiccenin son günü ve Muharremin birinci günü oruç tutan, o yılın tamamını oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur. Bir hadis-i şerifte, (Ramazandan sonra en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur) buyuruldu.
Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir?
Muharrem orucunun önemi?
Muharrem ayının birinden onuna kadar 10 gün oruç tutmak ve 10’uncu gün aşûre pişirmek fazîletli ibâdetlerdendir. Bunu yerine getirenlerin Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (radıy’allâhu anhümâ) Efendilerimiz’le cennete girecekleri ümit edilir.
Muharrem ayının birinden onuna kadar 10 gün oruç tutmak ve 10’uncu gün aşûre pişirmek fazîletli ibâdetlerdendir. Bunu yerine getirenlerin Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (radıy’allâhu anhümâ) Efendilerimiz’le cennete girecekleri ümit edilir.
Bu 10 günlük orucu tutamayanlar, mümkünse 8, 9 ve 10’uncu günleri oruç tutmalıdırlar.
Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz 9’uncu günü seferde bulunuyorlardı. O bakımdan yalnız 10’uncu günü oruç tutmuşlar ve “sağ olursak gelecek sene 9’uncu günü de tutarız” buyurmuşlardır.
Muharrem’in 9 ve 10’uncu geceleri birer tesbih namazı kılmalıdır. Yine 9 ve 10’uncu geceleri teheccüd vaktinde rızâ-i ilâhî için 4 rek’at namaz kılınır. Her rek’atte 50’şer İhlâs-ı şerîf okunur.
Muharrem ayı faziletleri nelerdir?
Asr-ı saadet döneminde sahabeden biri Peygamberimiz’in (sas) yanına gelir ve “Ramazan’dan sonra ne zaman oruç tutmamı tavsiye edersiniz?” diye sorar. Peygamberimiz, “Muharrem ayında oruç tut. Çünkü o, Allah’ın ayıdır. Bu ayın onuncu gününde tutulan orucun Allah katında, o günden önceki bir senenin günahlarına kefaret olacağını kuvvetle ümit ediyorum.” cevabını verir.
Asr-ı saadet döneminde sahabeden biri Peygamberimiz’in (sas) yanına gelir ve “Ramazan’dan sonra ne zaman oruç tutmamı tavsiye edersiniz?” diye sorar. Peygamberimiz, “Muharrem ayında oruç tut. Çünkü o, Allah’ın ayıdır. Bu ayın onuncu gününde tutulan orucun Allah katında, o günden önceki bir senenin günahlarına kefaret olacağını kuvvetle ümit ediyorum.” cevabını verir.
Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ayların efendisi Muharrem, günlerin efendisi Cuma’dır.) [Deylemi]
(Ramazandan sonra en faziletli oruç, Allahü teâlânın ayı Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece namazıdır.) [Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai] Bu hadisin açıklamasını İmam-ı Gazali şöyle yapıyor: “Muharrem ayı hicri senenin başlangıcı. Böyle bir yılı oruç gibi hayırlı bir temele dayandırmak ne güzel olur. Bereketinin devamı daha fazla ümit edilir.”
(Nafile oruç tutacaksan, Muharrem ayında tut! Çünkü o, Allahü teâlânın ayıdır. O ayda bir gün vardır ki, O günde Allahü teâlâ geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabul etti. Yine o gün, tevbe edenlerin günahlarını da affeder.) [Tirmizi]
Muharrem ayı ve aşure günü, Hıristiyan ve Yahudiler tarafından da kutsal sayılırdı. Nitekim Peygamberimiz Medine’ye hicret ettikten sonra orada yaşayan Yahudilerin oruçlu olduklarını öğrendi. Bunun ne orucu olduğunu sordu. Yahudiler, “Bugün Allah’ın Musa’yı düşmanlarından kurtardığı, Firavun’u boğdurduğu gün. Hz. Musa, şükür olarak bugün oruç tutmuştur.” dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz de, “Biz, Musa’nın sünnetini ihyaya sizden daha çok yakın ve hak sahibiyiz.” buyurdu. O gün oruç tuttu ve tutulmasını da emretti. Ancak ertesi sene Ramazan orucu farz kılınınca isteyenlerin tutmasını söyledi. Peygamberimiz (sas), bu günle ilgili olarak, “Zilhiccenin son günü ve Muharrem’in birinci günü oruç tutan, o yılın tamamında oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur.” buyuruyor.
Aşure Günü faziletleri
Aşure Günü neler yapılır
Muharrem’in 10’uncu günü Aşûre günüdür, 2016 senesi için Miladi Takvimde 11 Ekim 2016 Salı gününe tekabül eder. Aşûre gününde çok büyük ve mühim hâdiseler meydana gelmiştir.
Aşure Günü neler yapılır
Muharrem’in 10’uncu günü Aşûre günüdür, 2016 senesi için Miladi Takvimde 11 Ekim 2016 Salı gününe tekabül eder. Aşûre gününde çok büyük ve mühim hâdiseler meydana gelmiştir.
Aşure günü meydana gelen hadiseler nelerdir?
Fakîh Ebu’l-Leys Semerkandî Hazretleri’nin beyânına göre Aşûre günü meydana gelen hâdiselerden bazıları şunlardır:
Fakîh Ebu’l-Leys Semerkandî Hazretleri’nin beyânına göre Aşûre günü meydana gelen hâdiselerden bazıları şunlardır:
Yerlerin ve göklerin yaratılması,
Hz. Âdem (a.s.)’in tevbesinin kabul edilmesi,
Hz. Musa (a.s.)’nın Firavn’ın şerrinden kurtulması ve Firavn’ın helak olması,
Hz. İbrahim (a.s.)’in dünyaya gelmesi ve ateşten kurtulması,
Hz. Eyyûb (a.s.)’un hastalıktan şifâ bulması,
Hz. Yûnus (a.s.)’un balığın karnından kurtulması,
Hz. Süleyman (a.s.)’a saltanat verilmesi,
Hz. Nuh (a.s.)’un gemisinin karaya oturması,
Hz. Hüseyin (r.a.)’in şehid edilmesi ve
Kıyâmetin kopması da Aşûre günü olacaktır.
Hz. Âdem (a.s.)’in tevbesinin kabul edilmesi,
Hz. Musa (a.s.)’nın Firavn’ın şerrinden kurtulması ve Firavn’ın helak olması,
Hz. İbrahim (a.s.)’in dünyaya gelmesi ve ateşten kurtulması,
Hz. Eyyûb (a.s.)’un hastalıktan şifâ bulması,
Hz. Yûnus (a.s.)’un balığın karnından kurtulması,
Hz. Süleyman (a.s.)’a saltanat verilmesi,
Hz. Nuh (a.s.)’un gemisinin karaya oturması,
Hz. Hüseyin (r.a.)’in şehid edilmesi ve
Kıyâmetin kopması da Aşûre günü olacaktır.
Aşûre Günü ne yapılır?
a – O gün, eve ufak-tefek erzak alınırsa, bir sene boyunca evde bereket olur.
b – En az 10 müslümana birer selâm veya bir müslümana 10 selâm verilir. Fakir-fukarâ sevindirilir.
c – O gün gusledenler, bir sene ufak-tefek hastalık görmezler.
d – 10 defa şu duâ okunur:
سُبْحَانَ اللهِ مِلاْءَ الْمِيزَانِ وَمُنْتَهَى الْعِلْمِ وَمَبْلَغَ الرِّضَى وَزِنَةَ الْعَرْشِ
a – O gün, eve ufak-tefek erzak alınırsa, bir sene boyunca evde bereket olur.
b – En az 10 müslümana birer selâm veya bir müslümana 10 selâm verilir. Fakir-fukarâ sevindirilir.
c – O gün gusledenler, bir sene ufak-tefek hastalık görmezler.
d – 10 defa şu duâ okunur:
سُبْحَانَ اللهِ مِلاْءَ الْمِيزَانِ وَمُنْتَهَى الْعِلْمِ وَمَبْلَغَ الرِّضَى وَزِنَةَ الْعَرْشِ
“Sübhânallâhi mil’el mîzân. Ve müntehel-ılmi ve mebleğar-rızâ ve zinetel-arş”
e – Yine Aşûre gününe mahsus olmak üzere kuşluk vaktinde 2 rek’at namaz kılınır. Her rek’atte 1 Fâtiha-i şerîfe, 50 İhlâs-ı şerîf okunur.
Namazdan sonra 100 defa:
اللهِاَللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَآدَمَ وَنُوحٍ وَاِبْرَاهِيمَ وَمُوسَى وَعِيسَى وَمَا بَيْنَهُمْ مِنَ النَّبِيِّينَ وَالْمُرْسَلِينَ صَلَوَاتُ وَسَلاَمُهُ عَلَيْهِمْ اَجْمَعِينَ
e – Yine Aşûre gününe mahsus olmak üzere kuşluk vaktinde 2 rek’at namaz kılınır. Her rek’atte 1 Fâtiha-i şerîfe, 50 İhlâs-ı şerîf okunur.
Namazdan sonra 100 defa:
اللهِاَللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَآدَمَ وَنُوحٍ وَاِبْرَاهِيمَ وَمُوسَى وَعِيسَى وَمَا بَيْنَهُمْ مِنَ النَّبِيِّينَ وَالْمُرْسَلِينَ صَلَوَاتُ وَسَلاَمُهُ عَلَيْهِمْ اَجْمَعِينَ
“Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin ve Âdeme ve Nûhın ve İbrâhîme ve Mûsâ ve Îsâ ve mâ beynehüm minen-nebiyyîne vel-mürselîn. Salevâtullâhi ve selâmühû aleyhim ecmaîn”
f – Öğle ile ikindi arasında 4 rek’at namaz kılınır. Beher rek’atte 1 Fâtiha-i şerîfe, 50 İhlâs-ı şerîf okunur.
Namazdan sonra:
70 İstiğfâr-ı şerîf,
70 Salevât-ı şerîfe,
70 defa:
لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِاللهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ
Namazdan sonra:
70 İstiğfâr-ı şerîf,
70 Salevât-ı şerîfe,
70 defa:
لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِاللهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ
“Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azıym” okunur.
Ümmet-i Muhammed (s.a.v.)’in hidâyeti ve halâsı için duâ edilir.
Ümmet-i Muhammed (s.a.v.)’in hidâyeti ve halâsı için duâ edilir.
HİCRÎ YILBAŞI DUÂSI
Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyurdu ki: “Bir kimse, Muharrem ayının ilk günü [ya’nî hicrî yılbaşında], aşağıdaki duâyı 3 defa okursa, Allahü teâlâ o kimseyi, gelecek Muharrem ayına kadar bütün belâlardan emîn kılar.”
Şeyh Şihâbüddin-i Sühreverdî’den menkûldür ki: “Her kim bu duâyı aşûre günü üç kerre okursa ölümden de emîn kılınır. Zîrâ o sene ölümü mukadder olan kimseye, bu duâyı bu veçhile okumak nasip olmaz. (Hâmiş)
Duânın Latin harfleriyle yazılışı şöyledir.Mümkün mertebe, duâyı, doğru olarak Arabî aslından, orijinalinden okumalıdır.
“Bismillâhirrahmânirrahîm. Elhamdü lillahi Rabbil-âlemîn. Ves-salâtü ves-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn. Allahümme Entel-Ebediyyül-Kadîm. El-Hayyül-Kerîm. El-Hannânül-Mennân. Ve hâzihî senetün cedîdetün, es’elüke fîhel’ısmete mineş-şeytânir-racîm, vel-avne alâ hâzihin-nefsil-emmâreti bis-sûi vel-iştigâle bimâ yukarribünî ileyke, yâ zel-celâli vel-ikrâm, bi-rahmetike yâ erhamer-râhimîn. Ve sallallahü ve selleme alâ seyyidinâ ve nebiyyinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve Ehli beytihî ecmaîn.”
Meâli ise şöyledir:
“Besmele”, “hamdele” ve “salvele”den sonra, “Ey Allah’ım! Sen Ebedî ve Kadîmsin [Kendinden evvel hiçbir varlık olmayan], varlığı, hayâtı devâmlı olan, kullarına keremi ziyâde, merhameti, ni’metler bağışlaması sonsuz, yalnız Sensin Allahım!
İşte bu yeni yıldır ki, ben, bu yıl boyunca, huzûrundan kovulmuş şeytândan korumanı ve dâimâ kötülüğü emreden nefsime gâlip olmam için yardımını ve beni Sana yaklaştıran işlerle meşgûl olmamı Senden dilerim ey celâl ve ikrâm sâhibi Allahım. Ey merhametlilerin en merhametlisi, rahmetinle muâmele eyle. [Sonunda tekrâr salevât-ı şerîfe var].”
“Nüzhetü’l-mecâlis” kitâbında [I, 156] bildirildiğine göre bir kimse böyle derse, şeytân: “Biz bu kişiden ümîdi kestik” der ve Allahü teâlâ ona, kendisini sene boyunca koruyacak iki melek görevlendirir.
21 Eylül 2016 Çarşamba
müminün süresi ayet 6
إِلَّا عَلَى أَزْوَاجِهِمْ أوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ ﴿٦﴾
İllâ alâ ezvâcihim ev mâ meleket eymânuhum fe innehum gayru melûmîn(melûmîne).
müminün süresi ayet 6
(onlar) ancak eşleri ve ellerinin altındaki cariyerlerle ( cinsel ilişkide bulunurlar ) onlar elbette (bu meşur olanlarla bulundukları ilişkiden dolayı ) kınanmazlar
müminün süresi 7
فَمَنِ ابْتَغَى وَرَاء ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْعَادُونَ ﴿٧﴾
Fe menibtegâ verâe zâlike fe ulâike humul âdûn(âdûne).
müminün süresi ayet 7
kim bundan ötesini ararsa işte onlar haddi aşanlardır
müminün süresi ayet 8
وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ ﴿٨﴾
Vellezîne hum li emânâtihim ve ahdihim râûn(râûne).
müminün süresi ayet 8
onlar kendilerine emanet edilenleri (korurlar) ve verdikleri sözlere sahip çıkarlar
müminün süresi 9
وَالَّذِينَ هُمْ عَلَى صَلَوَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ ﴿٩﴾
Vellezîne hum alâ salavâtihim yuhâfızûn(yuhâfızûne).
müminün süresi ayet 9
onlar namazlarını ( zamanında ve düzgün kılmakgibi konularad ) duyarlıdırlar
müminün süresi ayet 10 11
أُوْلَئِكَ هُمُ الْوَارِثُونَ ﴿١٠﴾
Ulâike humul vârisûn(vârisûne).
الَّذِينَ يَرِثُونَ الْفِرْدَوْسَ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ ﴿١١﴾
Ellezîne yerisûnel firdevs(firdevse), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
müminün süresi ayet 10 11
onlar firdevs (cennetine ) varis olacak olan varislerdir onlar ondan ebedi kalacaklardır
20 Eylül 2016 Salı
MÜMİNÜN 23 CÜ SÜRE MEKKEDE İNMİŞTİR 118 AYET DİR HADİ BAKALIM KOLAYGELSİN GÜZELİGİNE BAKALIM
MÜMİNÜN SÜRESİ AYET 1
قَدْ أَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ ﴿١﴾
Kad eflehal mu’minûn(mu’minûne).
müminün süresi ayet 1
müminler gerçekten kurtuluşa ulaştılar
müminün süresi ayet 2
الَّذِينَ هُمْ فِي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَ ﴿٢﴾
Ellezîne hum fî salâtihim hâşiûn(hâşiûne).
müminün süresi ayet 2
onlar namazlarında huşu içindedirler
müminün süresi ayet 3
وَالَّذِينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَ ﴿٣﴾
Vellezîne hum anil lagvi mu’ridûn(mu’ridûne).
müminün süresi ayet 3
onlar yarasız sözden uzak dururlar
müminün süresi ayet 4
وَالَّذِينَ هُمْ لِلزَّكَاةِ فَاعِلُونَ ﴿٤﴾
Vellezîne hum liz zekâti fâilûn(fâilûne).
müminün süresi ayet 4
onlar zekat vermek için çalışırlar
müminün süresi ayet 5
وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ ﴿٥﴾
Vellezîne hum li furûcihim hâfizûn(hâfizûne).
müminün süresi ayet 5
onlar ( meşru olmayan cinsel ilişkiye girmeyerek ) namuslarını korurlar
İŞTE MÜMİNLERİN İNANANLARIN GÜZELİGİNİ ANLATA MÜNİNÜN SÜRESİNE BAKACAGIZ 23 CÜ SÜREDİR MEKKEDE İNMİŞTİR 118 AYET TİR
İNSANLAR KURANDAN KOPTUKLARI İÇİN BÖYLE MÜSLÜMANLARA EZİYET EDİYORLAR AMA HESAP GÜNÜ ÇOK ÇETİNDİR ZALİMİN ZÜLMÜ VARSA SEVENİNDE SAHİBİ VARDIR O DA BİRGÜN GELİP ZALİME HESAP SORACAKTIR YAŞASIN ZALİMLER ALLAH VE PEYGAMBERİME EFENDİME DÜŞMAN OLANLAR İÇİN MÜMİNLER DÜŞMAN OLANLAR İÇİN YAŞASIN CEHENNDEM
hac süresi ayet 76
يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الأمُورُ ﴿٧٦﴾
Ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum, ve ilâllâhi turceul umûr(umûru).
hacsüresi ayet 77
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا ارْكَعُوا وَاسْجُدُوا وَاعْبُدُوا رَبَّكُمْ وَافْعَلُوا الْخَيْرَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ* ﴿٧٧﴾
Yâ eyyuhâllezîne âmenûrkeû vescudû va’budû rabbekum vef’alûl hayra leallekum tuflihûn(tuflihûne). (SECDE ÂYETİ)
hac süresi ayet 78
وَجَاهِدُوا فِي اللَّهِ حَقَّ جِهَادِهِ هُوَ اجْتَبَاكُمْ وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِي الدِّينِ مِنْ حَرَجٍ مِّلَّةَ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ هُوَ سَمَّاكُمُ الْمُسْلِمينَ مِن قَبْلُ وَفِي هَذَا لِيَكُونَ الرَّسُولُ شَهِيدًا عَلَيْكُمْ وَتَكُونُوا شُهَدَاء عَلَى النَّاسِ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَاعْتَصِمُوا بِاللَّهِ هُوَ مَوْلَاكُمْ فَنِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ ﴿٧٨﴾
Ve câhidû fîllâhi hakka cihâdihî, huvectebâkum ve mâ ceale aleykum fîd dîni min haracin, millete ebîkum ibrâhîm(ibrâhîme), huve semmâkumul muslimîne min kablu ve fî hâzâ li yekûner resûlu şehîden aleykum ve tekûnû şuhedâe alân nâsi, fe ekîmûs salâte ve âtuz zekâte va’tesımû billâhi, huve mevlâkum, fe ni’mel mevlâ ve ni’men nasîr(nasîru)
hac süresi ayet 76
onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir bütün işler hep ona döndürülür
hac süresi ayet 77
ey iman edenler rükü edin secde edin rabbinize kulluk edin hayır işleyin ki kurtuluşa erebilesiniz
hac süresi ayet 78
ALLAH ugrunda geregi gibi cihad edin o sizi seçti dinde size bir zorluk da yüklemedi babanız ibrahim in dinine (uyun ) o ALLAH sizi bundan önceki ve bu (dinde ) müslüman olarak isimlerdirdi (bunu) rasul size şahit olsun siz de diger insanlar şahitler olasınız diye (yaptı) haydi namazı kılın zekatı verin ALLAH a sımsıkı tutunun o sizin koruyucunuzdur o ne güzel koruyucu ne güzel yardımcıdır
hac süresi ayet 71
وَيَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ سُلْطَانًا وَمَا لَيْسَ لَهُم بِهِ عِلْمٌ وَمَا لِلظَّالِمِينَ مِن نَّصِيرٍ ﴿٧١﴾
Ve ya’budûne min dûnillâhi mâ lem yunezzil bihî sultânen ve mâ leyse lehum bihî ilmun, ve mâ liz zâlimîne min nasîr(nasîrin).
hac süresi ayet 72
وَإِذَا تُتْلَى عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ تَعْرِفُ فِي وُجُوهِ الَّذِينَ كَفَرُوا الْمُنكَرَ يَكَادُونَ يَسْطُونَ بِالَّذِينَ يَتْلُونَ عَلَيْهِمْ آيَاتِنَا قُلْ أَفَأُنَبِّئُكُم بِشَرٍّ مِّن ذَلِكُمُ النَّارُ وَعَدَهَا اللَّهُ الَّذِينَ كَفَرُوا وَبِئْسَ الْمَصِيرُ ﴿٧٢﴾
Ve izâ tutlâ aleyhim âyâtunâ beyyinâtin ta’rifu fî vucûhillezîne keferûl munker(munkere), yekâdûne yestûne billezîne yetlûne aleyhim âyâtinâ, kul e fe unebbiukum bi şerrin min zâlikum, en nâru, vaadehâllâhullezîne keferû, ve bi’sel masîr(masîru).
hac süresi ayet 73
يَا أَيُّهَا النَّاسُ ضُرِبَ مَثَلٌ فَاسْتَمِعُوا لَهُ إِنَّ الَّذِينَ تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ لَن يَخْلُقُوا ذُبَابًا وَلَوِ اجْتَمَعُوا لَهُ وَإِن يَسْلُبْهُمُ الذُّبَابُ شَيْئًا لَّا يَسْتَنقِذُوهُ مِنْهُ ضَعُفَ الطَّالِبُ وَالْمَطْلُوبُ ﴿٧٣﴾
Yâ eyyuhân nâsu duribe meselun festemiû lehu, innellezîne ted’ûne min dûnillâhi len yahlukû zubâben ve levictemeû lehu, ve in yeslubhumuz zubâbu şey’en lâ yestenkızûhu minhu, daufat tâlibu vel matlûb(matlûbu).
hac süresi ayet 74
مَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ ﴿٧٤﴾
Mâ kaderûllâhe hakka kadrihî, innallâhe le kaviyyun azîz(azîzun).
hac süresi ayet 75
اللَّهُ يَصْطَفِي مِنَ الْمَلَائِكَةِ رُسُلًا وَمِنَ النَّاسِ إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِيرٌ ﴿٧٥﴾
Allâhu yastafî minel melâiketi rusulen ve minen nâsi, innallâhe semîun basîr(basîrun).
hacsüresi ayet 71
onlar ALLAH ı bırakıp onun kendileri hakkında hiçbir delil indirmedigi hakkında bilgi sahibi olmadıkları şeylere tapıyorlar zalimlerin hiçbir yardımcı yoktur
hac süresi ayet 72
kendilerine ayetlerimiz apaçık bir şekilde okundugu zaman sen o kafirlerin yüzlerindeki hoşnutsuzlugu görürsün onlar nerdeyse ayetlerimizi kendilerine okuyanlara saldırı verecek bir haldedirler de ki size bundan daha kötüsünü haber vereyim mi ateş ALLAH bunu inkar edenlere vaat etti orası ne kötü bir dönüş yeridir
hac süresi ayet 73
ey insanlar size bir örnek verildi şimdi buna iyi kulak verin haberiniz olsun ki sizin ALLAH tan başka taptıklarınızın hepsi bir araya gelseler bile bir sinek dahi yaratamazlar eger sinek onlardan bir şey koparıp alsa onu ondan alıp kurtaramazlar isteyen de kendisinden istenilen de ne kadar zayıftır
hac süresi ayet 74
onlar ALLAH ın geregi gibi bilip tanıyamadılar muhakkak ALLAH çok kuvvetli çok güçlüdür
hac süresi ayet 75
ALLAH hem meleklerden hem de insanlardan elçiler seçer gerçekten ALLAH her şeyi işiten her şeyi görendir
hac süresi ayet 74
onlar ALLAH ın geregi gibi bilip tanıyamadılar muhakkak ALLAH çok kuvvetli çok güçlüdür
hac süresi ayet 75
ALLAH hem meleklerden hem de insanlardan elçiler seçer gerçekten ALLAH her şeyi işiten her şeyi görendir
hac süresi ayet 66
وَهُوَ الَّذِي أَحْيَاكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ إِنَّ الْإِنسَانَ لَكَفُورٌ ﴿٦٦﴾
Ve huvellezî ahyâkum summe yumîtukum summe yuhyîkum, innel insâne le kefûr(kefûrun).
hac süresi ayet 67
لِكُلِّ أُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنسَكًا هُمْ نَاسِكُوهُ فَلَا يُنَازِعُنَّكَ فِي الْأَمْرِ وَادْعُ إِلَى رَبِّكَ إِنَّكَ لَعَلَى هُدًى مُّسْتَقِيمٍ ﴿٦٧﴾
Li kulli ummetin cealnâ menseken hum nâsikûhu fe lâ yunâziunneke fîl emri ved’u ilâ rabbike, inneke le alâ huden mustekîm(mustekîmin).
hac süresi ayet 68
وَإِن جَادَلُوكَ فَقُلِ اللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ ﴿٦٨﴾
Ve in câdelûke fe kulillâhu a’lemu bimâ ta’melûn(ta’melûne).
hac süresi ayet 69
اللَّهُ يَحْكُمُ بَيْنَكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ ﴿٦٩﴾
Allâhu yahkumu beynekum yevmel kıyâmeti fîmâ kuntum fîhi tahtelifûn(tahtelifûne).
hac süresi ayet 70
أَلَمْ تَعْلَمْ أَنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاء وَالْأَرْضِ إِنَّ ذَلِكَ فِي كِتَابٍ إِنَّ ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرٌ ﴿٧٠﴾
E lem ta’lem ennallâhe ya’lemu mâ fis semâi vel ard(ardı), inne zâlike fî kitâbin, inne zâlike alâllâhi yesîr(yesîrun).
hac süresi ayet 66
o size hayat verendir sonra sizi öldürecek daha sonra da sizi diriltecektir gerçekten insan çok nankördür
hac süresi ayet 67
her toplum için bir ibadet yolu yapmışızdır onlar ona ibadet edenlerdir onlar din konusunda seninle asla tartışmasınlar sen rabbine davet et şüphesiz sen dogru bir yol üzeresin
hac süresi ayet 68
eger seninle tartışırlarsa sizin yaptıklarınızı ALLAH daha iyi bilir de
hac süresi ayet 69
ALLAH kıyamet gününde görüş ayrlıgına düştügünüz konuda aranızda hüküm verecektir
hac süresi ayet 70
ALLAH ın gökte ve yerde ne varsa hepsini bildigini bilmez misin bu kesinlikle bir kitapta (yazılıdır ) şüphesiz bu ALLAH için çok kolaydır
hac süresi 61
ذَلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ يُولِجُ اللَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَأَنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِيرٌ ﴿٦١﴾
Zâlike bi ennallâhe yûlicul leyle fîn nehâri ve yûlicun nehâre fîl leyli ve ennallâhe semîun basîr(basîrun).
hac süresi ayet 62
ذَلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ وَأَنَّ مَا يَدْعُونَ مِن دُونِهِ هُوَ الْبَاطِلُ وَأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْعَلِيُّ الْكَبِيرُ ﴿٦٢﴾
Zâlike bi ennallâhe huvel hakku ve enne mâ yed’ûne min dûnihî huvel bâtılu ve ennallâhe huvel aliyyul kebîr(kebîru).
hac süresi ayet 63
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ أَنزَلَ مِنَ السَّمَاء مَاء فَتُصْبِحُ الْأَرْضُ مُخْضَرَّةً إِنَّ اللَّهَ لَطِيفٌ خَبِيرٌ ﴿٦٣﴾
E lem tera ennallâhe enzele mines semâi mâen fe tusbihul ardu muhdarraten, innallâhe latîfun habîr(habîrun).
hac süresi ayet 64
لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَإِنَّ اللَّهَ لَهُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ ﴿٦٤﴾
Lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı), ve innallâhe le huvel ganiyyul hamîd(hamîdu).
hac süresi ayet 65
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ سَخَّرَ لَكُم مَّا فِي الْأَرْضِ وَالْفُلْكَ تَجْرِي فِي الْبَحْرِ بِأَمْرِهِ وَيُمْسِكُ السَّمَاء أَن تَقَعَ عَلَى الْأَرْضِ إِلَّا بِإِذْنِهِ إِنَّ اللَّهَ بِالنَّاسِ لَرَؤُوفٌ رَّحِيمٌ ﴿٦٥﴾
E lem tera ennallâhe sahhara lekum mâ fîl ardı vel fulke tecrî fîl bahri bi emrihî, ve yumsikus semâe en tekaa alâl ardı illâ bi iznihî, innallâhe bin nâsi le raûfun rahîm(rahîmun).
hac süresi ayet 61
çünkü ALLAH geceyi gündüzü içine sokar gündüzü de gecenin içine sokar şüphesiz ALLAH her şeyi işiten her şeyi görendir
hac süresi ayet 62
çünkü hak ve gerçek olan yalnızca ALLAH tır onların onun dışında yalvarıp yakardıkları ise batılın ta kendisidir şüphesiz ALLAH gerçekten yücedir büyüktür
hac süresi ayet 63
ALLAH hın gökyüzünden bir su indirdigini yeryüzünün onunla yeşerdigini görmedinmi gerçekten ALLAH en ince konuları dahi bilendir her şeyden haberdardır
hac süresi ayet 64
göklerdekilerin ve yerdekilerin hepsi onundur gerçekten ALLAH hiçbir şeye muhtaç olmayan her türlü övgüye layık olandır
hac süresi ayet 65
ALLAH ın bütün yeryüzündekileri emriyle denizde akıp giden gemilerin sizin emrinize sundunu görmedin mi o izni olmaksızın yere düşmesi için gökyüzünü tutuyor gerçekten ALLAH insanlara karşı çok şefkatli çok merhametlidir
27 Ağustos 2016 Cumartesi
Kabe'den Türkiye'ye Dua(Allahım Türkiyeye yardım et)
TÜRK HALKINA DÜNYA DUVA EDİYOR MAZLUMLAR AMA DÜNYADAKİ MAZLUMLARA EZİYET EDENLERE MAZLUMLAR BED DUVA EDİYOR HELAK OLSUN DİYE YARABBİM DÜNYADA MAZLUMLARA ÇARESİZLERE EZİYET EDEN SİYONİSLER ZALİMLER ALÇAKLARIN YAPTIKLARINI YANLARINA KOYMA HEM BUDÜNYALARINI ZİNDAN ET ONLARA HEMDE EBEDİ OLAN AHİRETLERİNİ HARAP ET ONLARA ALLAH HIM AMİN
hani tür ordusu askeri sivil halkı öldürüyor diyorlarya sahte karlar biz öldürmeyiz böyle severiz bagrımıza basarı öldürmek yakmak yıkma sizin isinizdir terör ve ona destek vern yandaşları teröre destek verenlerin ocaklarına ateşler düşsün ALLAH hertürlü afatıyla teröre destek veren devletleri helak etsin inşallah
Türkler Hakkında Peygamber Efendimizin Söylediği Hadis-i şerifler
Türkler hakkında Hadis var mıdır? İslâm'ın milliyetçiliğe ve ırkçılığa bakışı nedir?
Evet Peygamber Efendimizin s. Türkler hakkında hadisi şerifi vardır. Efendimiz şöyle buyuruyor." Türkler size dokunmadıkça siz de onlara dokunmayın" ( Ebu Davut, Melahim: 8) müslüman Araplar Hicri 4. asırda türklerle temas kurdular. Bu temaslar sonucunda Türkler müslüman oldu ve asırlar boyunca İslâm'ın bayraktarlığını yaptılar.
Yukarıdaki sorunun ikinci şıkkına geçecek olursak İslam, Milliyetçiliği müspet (iyi) menfi ( kötü) olarak ikiye ayırmıştır. Kötü milliyetçilik, ırka dayalı olanıdır. Hakka hukuka bakmadan kendi milletinden olana suçlu bile olsa taraf olma menfi, ırka dayalı milliyetçiliktir. Diğer taraftan; her millet kendi milletinin fazilet ve hasletlerinden bahsedip onları sevebilir. İslamiyet hukuk ölçülerinin gözetildiği böyle bir milliyetçiliği müspet milliyetçilik olarak görür. Nitekim Efendimiz'e s. Sahabilerinden bir tanesi soruyor; " Bir kişinin kendi kavminden birini sevmesi ırkçılık mıdır?" Efendimiz s. " Hayır, ancak kişi kavminin zulmüne yardımcı olursa ırkçılık olur." buyuruyor. ( İbni Mace, Fiten: 8) Kur'an Allah katında üstünlüğün ancak takva ile olduğunu belirtirken aynı zamanda insanların kavim ve kabilelere ayrılışının hikmetini de şöyle ifade ediyor.
"Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır.
Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır." ( Hucurat- 18) Bu ayetlerde çok açık bir şekilde Allah karşısında üstünlüğün takva ile olduğu belirtiliyor.
TÜRKLER HAKKINDAKİ HADİSLER;
Bana benden önce hiç bir Peygambere verilmeyen 5 şey verilmiştir( bunlardan biride) benim bütün kırmızı ve siyah kavime Peygamber olarak gönderilmemdir ( Ebi Zer-Ğıfari )
Büyük çarpışmada (Malazgirt) harbinin o kan gövdeyi götürdüğü günlerde "kırmızı çehrelilere" ( TÜRKLERE ) müjdeler olsun! Allah"a yemin ederimki insanlar çatlasada patlasada Allah onları , hem bu dünya , hemde öbür dünyada kesinlikle mükafatlandırılacaklardır ( Tubeyin kab)
şanı yüce olan Allah şüphesiz bana (ümmetime kırmızı çehreliler sayesinde ) İranı ve Bizansı ele geçirmeyi vaad etti Bundanda öte ; onların karılarını , çocuklarını , kölelerini , ve bütün hazinelerini bana peşkeş çekti Zira bana kırmızı çehrelileri (TÜRKLERİ) yardımcı kılmakla beni çok güçlendirdi (Raşid b sa)
Sizler deriden çizmeler giyen bir kavimle çarpışmadıkça kıyamet kopmaz O kadarki sizler küçük gözlü kırmızı çehreli yassı burunlu yüzleri sanki örs üstünde döğülmüş ve üzeri derilerle kılıflı kalkanlar gibi sağlam (bir kavim olan) TÜRKLERLE çarpışırsınız ( Ey Ebu Hüreyre! ) insanların ( Allah katında ) en hayırlılarının , bu dine girmeden önceki devirlerde bu dinden en fazla yüz çeviren kimseler olduğunu görürsün Oysa insanlar tıpkı ( has) madenler gibidir cahiliye devrinde hayırlı olan kavimler İslam dinine girdikten sonrada bu dinin (en) hayırlıları olurlar Sizden birinizin üzerine öyle bir zaman gelecekki ; bu kişi için beni görme isteği ; onun aile ferdleri ve mallarının bir misli daha o kimsenin kendine verilmesinden daha sevimli olacaktır ( TÜRKLERDEN öyle insanlar geleceklerdirki onların Peygamberi sevme ve ona kavuşma sevgisinin önüne mal , mülk ve aile ferdleri de dahil hiç bir şey geçmeyecektir) (ebu hüreyre)
"Ey Ali ! sizler beni asfar ( rumlarla) çarpışacaksınız Oysa sizden sonra onlarla asıl çarpışacak ( bir millet ) "İSLAMIN YÜZ AKLARI" uluları gelir Onlar öyle kimselerdirki Allah yolunda cihad etmekten ; ne bir kınayanın kınamasından ve nede onlarn dedikodusundan aska çekinmezler" ( ibn Kesir )
Benim onlarla veya onlardan baıları ile birlikte olmam , sizlerle yada sizlerden bazıları ile birlikte olmamdan daha güvencelidir ( Nasıf, et-Tac fi Ehadis er-Rasul)
Türkler size dokunmadıkça sakın sizde TÜRKLERE dokunmayınız Çünkü , Allah"ın ümmetine vermiş olduğu bu mülk ve saltanat nimetini ilk defa bu Kantura Oğulları onların elinden çekip alacaklardır" ( et- Taberani)
yakın bir gelecekte kantura oğulları ırak ahalisini ıraktan çıkaracaklardor Sanki ben bunu gözlerimle görür gibiyim Onlar kısık gözlü , yassı burunlu , değirmi yüzlü insanlardır (ebul-Kemal)
Sakın habeşiler size dokunmadıkça sizde onlara dokunmayınız (Türkler de böyledir) Hele TÜRKLER size ilişmedikçe sakın sizde TÜRKLERE ilişmeyiniz (onlara saldırmayınız) ( en-Neseş)
TÜRKLER size dokunmadıkça sizde TÜRKLERE dokunmayınız Zira onlar çok sert ve haşin tabiatlı insanlardır (el-Cüveyni)
müslümanlar ; yüzleri örs üstünde döğülmüş ve derilerle kılıflı kalkanlar gibi (sağlam) bir kavim olan TÜRKLERLE çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır Onlar yünden yapılmış elbiseler giyerler ve yünden yapılmış çarıklarla yürürler (Sahih-u Müslim)
Allah bu ümmete mevalilerden bir ordu gönderecektir onlar ata binmede Araplardan çok üstün silah kullanmada onlardan çok daha mahirdir İşte Allah bu dini onlarla yeniden ihya edecektir!
çok yakın bir gelecekte Allah (C C) ellerinizi (yurt ve yuvalarınızı) bazı yabancılar (TÜRKLER)’le dolduracaktır Onlar aslanlar gibi cesurdurlar Harblerde düşmandan yüzgeri edip kaçmazlar İşte bunlar ; daha önce sizin harbettiğiniz kavimlerle harbedecekler ve sizin ganimetlerinizide onlar yiyeceklerdir (harblerde aldığınız ganimetler bundan böyle onların eline geçecektir) ( et-Taberani)
İstanbul ; onun böbreği ele geçirilinceye kadar feth olunmayacaktır ya böbreği neresidir diye sorulduğunda o, AMURİYE demiştir ( el-Fiten)
İstanbuldan önce ve İstabnbul ise ROMADAN önce mutlaka fethedilecektir (el- fiten)
Ülkeleri ( düşmana karşı) koruma gücü on kısma ayrıldı : Bunun dokuzu TÜRKLERE ve biri diğer milletlere verildi Yine böyle, cimrilikte on kısma ayrıldı ; bunun dokuzu iranlılara vbiride diğer milletlere , cömertlikte on kısma ayrıldı ; dokuzu ehli Sudana biride diğer insanlara , haya da on kısma ayrıldı ; dokuzu kadınlara , biride diğer insanlara , hased ( nifak ) de on kısma ayrıldı ; dokuzu araplara biri diğer milletlere , kibirde n kısma ayrıldı ; dokuzu rumlara biri diğer milletlere verildi ( et- Taberi)
ben onların isimlerini , babalarının isimlerini , hatta (harb meydanlarında) binmiş oldukları atların renklerini dahi pekala biliyorum onlar, o dehşetli günlerde yer yüzünün en hayırlı süvarileri (yani akıncıları) dır
siyah sancaklılar gelinceye kadar harbler kendi aranızda olacaktır Daha sonra (hazar) Türkleri baş kaldıracak ve sizler onlarla çarpıacaksınız bundan sonra bineklerinizin sırtındaki eyerler henüz kurumadan Mağrip halkı isyan edecektir ( el-fiten)
Mümmetimden bir kavim hindistana gaza ederler ve oraların fethini Allah onlara nasib eder o kadar ki hind hükümdarları boyunları demir zincirlerle bağlı (esir) olarak gelirler İşte Allah onların günahlarını bütünüyle affedecektir ( el-fiten)
Mümmetmden iki askeri birlik vardırki Allah onları cehennem ateşinden mutlaka koruyacaktır Bu birliklerden biri hindistana gaza eder ve diğeri ise HZ İSA( a.s) ile birlikte olur ( ve ona yardım eder) (et-tac fi ehadis er-rasul)
Allahın ordusu idi onları Cenab-ı Hak doğu cihetine yerleştirmişti adını bizzat kendisi TÜRK olarak koymuştu herhangi bir kavme öfkelendiği zaman , onlardan bu TÜRK olrdusu ile intikam alırdı( el-kaşgari nin bir sözümü yoksa hadismi tam emin değilim)
Yüce Allah"ın HZ ADEM"i yarattığından bu güne kadar , şu sema gölgesinin altında katledilmek suretiyle öldürülenlerin en hayırlıları şunlardır: bunlardan birincisi Habildir onun kardeşi Kabi melun öldürmüştür Daha Rumların kanlı harblerinde öldürülenlerdir.bular bedir harbinde öldürülen ( mümin) ler gibidir. Daha (moğol ) Türklerinin öldürdükleridir.bunlar Uhud harbinde ölen (müslüman) lar gibidir ( el- fiten)
ben bu kan gövdeyi götüren harblere hele bir ulaşabilsem, ondan önceki (harbler) bana hiç gelir ve ondan sonra olacaklara aldırış bile etmem Zira o kan gövdeyi götüren harb en büyük harbdir ve DECCALİN harbinden daha büyüktür. Zira deccalin ordusu bir milletten oluşur. bu harbi yapanların ordusu ise birçok milletten oluşur( konusu geçen harb malazgirt savaşıdır ve karşı tarafta 12 kralın toplam 80 sancak altında 12şer bin askeri vardır ki bu 960 bin düşman eder TÜRK ordusu ise 25bin kişidir yani aradaki fark 38 (4 kattır hadis el fiten den alınmıştır)
Rumlar A"mak (antakya) ve mercidabık"a inmeden önce kıyamet kopmayacaktır İşte bu sıralarda , onların karşısına şehirdeki bir ordu dikilir ki, bunlar yer yüzünün en hayırlılarıdır. Her iki ordu harbetmek üzere yerlerini aldıklarında Rumlar ;
"bizimle (Araplar, yani) bizim karılarımızı ve çocuklarımızı esir alanlarla aramızdan çekilinki viz onlarla çarpışalım Müslüman (askerler) bunu kabul etmezler ve şöyle derler ;
"Sizinle (bu) kardeşlerimizin arasından Allah"a and olsunki asla çekilmeyeceğiz.
bu sırada harbde başlamış olur.Müslümanların üçte birisi (harbetmeden) mağlup olur.Allah onların hiçbir zaman tevbelerini kabul etmesin Bu arada müslümanların üçte biride öldürülür, bunlar Allah katında en yüce şehitlerdir.Askerlerin geri kalan üçte biri Rumları yener ve fetihlerine devam ederler, ayrıca bir fitneye de düşmezler. İşte İstanbulu da bunlar (TÜRKLER) fethedecektir. (ebu hüreyre)
Allah katında en ulu şehid şüphesizki denizlerde yapılan harblerde şehit olanlardır. Sonra ise Antakya ve civar kasabalarında (Rumlara karşı) şehit olanlar, daha sonra ise Deccal"a karşı şehit olanlardır ( Abdullah b el-Astan)
Kan gövdeyi götüren asıl o büyük harpler başladığında , Şamdan bir ordu çıkar. İşte bunlar Allahın gelmiş geçmiş en hayırlı kullarıdır ( sözü edilen ordu halifenin TÜRKlerden oluşan ordusudur (el fiten)
Utbe b Nafi"den rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir ; Bir gazada AllahIN ELÇİSİ ile beraberdik Hz PEYGAMBERe batı tarafından ve üzerlerinde yün elbiseler bulunan bir kavim geldi Onlar kendisine bir tepenin yanında kavuşmuşlardı Onlar ayakta , Hz PEYGAMBER ise oturuyordu İçimden bir ses bana dediki ; " Şunların yanına git de onlarla PEYGAMBERİN arasında dur! Ona bir baskın yapmasınlar!" Sonra (kendi kendime) onlarla bir sır konuşur, dedim ve yanlarına vararak onlarla Hz.PEYGAMBER"in arasında durdum (ve o konuşmalardan ) dört kelime belledim, bunları elimle de sayarım, (Hz.PEYGAMBER onlara şöyle diyordu) ;
Sizler ( araplar ) Arap yarımadasına gaza edeceksiniz. Allah onu size fethedecektir. Sonra İran"a gaza edeceksiniz. Allahorasını da size fethedecektir Sonra yinesiz ( Osmanlı Türkleri ) Deccalla gaza edeceksiniz Allah onuda fethedecektir.Bunun üzerine " ya Cabir! Biz Bizans ( toprakları ) fethedilmedikçe Deccalın çıkacağını zannetmiyoruz dedi"
Amir b Avr"ın rivayet ettiğine göre ; Hz. PEYGAMBER (S.a.v) şöyle buyurmuşlardır : "Sizler (rumlarla olan) en uzak sınır boylarında (mesela) Bevla da düşmana karşı nöbet tutmadıkça kıyamet kopmayacaktır" ; Ondan sonra hz. PEYGAMBER
- "Ey Ali! Ey Ali! Ey Ali!" diye seslendi Hz. Ali,
- "Anam babam sana feda olsun Ey AllahIN ELÇİSİ (buyurunuz)" dedi PEYGAMBER şöyle buyurdu ;
"Sizler Rumlarla mutlaka çarpışırsınız! Ne varki sizden sonra " İslamın yüz akı" bir ordu ( OSMANLI ) gelir ve Rumlarla, asıl onlar çarpışır Onlar öyle kimselerdirki ; Allah yolunda olmaktan ve bir kınayanın kınaması ve nede dedikodusundanhiç korkmazlar İşte onlar tesbih ve tekbir sesleri ile İstanbulu fethederler Ordanda daha önce hiç bir yerden alamadıkları miktarda öyle çok ganimetler elde ederler Onlar bu ganimetleri aralarında kalkanları ölçek yaparak taksim ederler
Kostantiniyye (İstanbul) mutlaka fetholunacaktır Onu fetheden kumandan ne ulu kumandan , onun askerleri ise ah ne iyi askerlerdir.
İstanbulu ; Allahın evliyaları ( dostları ) olan kavimlere Allah nasip edecektir.Artık Allah onlara bir daha ölüm , hastalık , bela ve musibet yüzü göstermeyecektir. ( el-Fiten )
İstanbulu fetheden zatın adı da benimki gibi Muhammed olacaktır ( el-Fiten ) ( Mehmet ismi Muhammed isminin Türkçe yazılışıdır )
Nefsim elinde olan Allah"a yemin ederinki ; yılanın sıkışıp hücresine girdiği gibi , imanda sıkışacak ve sonunda şu iki mescide ( mekke ve Medineye ) çekilecektir. Bu sırada Allahta öfkelenir, kılıncıyla onlara darbe ve mızrağı ile onlara hucum eder ( Abdullah b amra ; "Ey Abdullah Allahın kılıncı ve mızrağından maksat nedir? diye soruldu o da : mümin kullarinin kılıncı ve oku olmalıdır!" dedi) Artık bundan sonra Rumların hepsi helak olur Sonra bu (TÜRKLER) Rum ülkelerine alırlar, onların bütün kalelerini ve şehirlerini tekbir ve tehlil sesleri ile ele geçirirler En sonunda Heraklenin şehrine (İSTANBUL) gelirler ve Halici karşılarında (bir çarşaf gibi ) yayılmış olarak bulurlar Daha sonra orayı (istanbulu) tekbir ve tehlil getirerek gth ederler Onlar kükreyen tekbir sesleriyle öyle hucum ederlerki, surların bir tarafı düşer, sonra bir kere daha (ufukları dolduran ) tekbir sesleri ile hucum ederler bu defa surların diğer kısmı düşer Ne varki surların denize bakan (haliç) kısmı düşmez Bundan sonra onlar ROMAya yürürler ve orasınıda tekbir sesleri ile elegeçirirler İstanbuldan öyle çok ganimet alırlarki onlar o gün ganimetleri (altınları) sayarak değil, ölçek , ölçek taksim ederler" (el-Fiten)
"Allah müminlerin (ordusu)na İstanbul ve Romayı tesbih ve tekbir sesleri ile fethini nasin etmedikçe kıyamet kopmayacaktır ( Amr b Avf)
"Mülk ve bir diğer ifadeye göre hilafet, taki kırmızı benizli , sanki yüzleri örs üstünde döğülmüş , derilerle kılıflı , sağlam kişiler olan (TÜRKLER ) bu ululukta (hilafette) onlara üstünlük sağlayıncaya kadar , mutlaka benim torunlarımın elinde olacaktır (Bundan sonra hilafet artık TÜRKlere geçmiş olur) (el-Hamevi)
"TÜRK dilini mutlaka öğreniniz Zira mülk ve saltanat uzun süre onların ellerinde olacaktır" ( el-Kaşgari ,Divan-ı Luğat et-Türk )
"Ümmetimin emirliğine (yani hilafete) en sonunda Kantura Oğulları (TÜRKLER) sahip olacaklardır"
TÜRKLERİN ALİMLER TARAFINDAN TASVİRİ
Çevrenin insanlarına tesiri hususunda TÜRKülkelerinden daha kuvvetli tesir eden başka bir ülke duymadık onlar, öyle şeylerdir ki , devletlerini , atlarını , hülasa orda yaşayan her şeyi TÜRKleştirir ve TÜRKE has bir şekle sokarlar ( el cahiz)
Türkler ; çokluk , cesaret , kahramanlık gibi özellikleri ile diğer milletlerden ayrılırlar onların yüzleri geniş, burunları yassı bilekleri kalındır Öfkeli , et yemeye çok düşkünlerdir.Yürümekten bıktıklarını sandığın zaman yeni yürümeye başlamış gibi at koşturduklarını , dağların başlarına tırmandıklarını görürsün Onlar büyük gayret ve himmet sahibi kimselerdir. Onlardan biri köle olduğu zaman dahi, efendisinin askerlerine kumandan olmakla yetinmez belki efendisinin yerine geçmek ister. Nitekim nların bu özelliklerine işaret eden Hz. Peygamber , " TÜRKler size dokunmadıkça sizde TÜRKlere dokunmayınız!" buyurmuşlardır ( el-Kazvini )
KİTAPTAN SON SÖZ
"EY MÜSLÜMANLAR! NEREDE , NE ZAMAN VE HANGİ ŞARTLARDA OLURSANIZ OLUNUZ! BU İLAHİ MESAJA KULAK VERİNİZ GÖREVE KOŞUNUZ VE "GARİPLER" ORDUSUNA KATILINIZ VVE HZ.PEYGAMBERİN (S.a.s) MÜJDELEDİĞİ O "GARİPLERDEN" OLUNUZ ZİRA YİĞİT DÜSTÜGÜ YERDEN, ANADOLUDAN AYAĞA KALKACAK VE İSLAM BİR KERE DAHA O GÜZEL VE MUTLU GÜNLERİNE KAVUŞACAKTIR.
KAYNAK: HZ.PEYGAMBERİN HADİSLERİNDE TÜRKLER
KİTAP YAZARI: Prof.DR.Zekeriya KİTAPÇI
Evet Peygamber Efendimizin s. Türkler hakkında hadisi şerifi vardır. Efendimiz şöyle buyuruyor." Türkler size dokunmadıkça siz de onlara dokunmayın" ( Ebu Davut, Melahim: 8) müslüman Araplar Hicri 4. asırda türklerle temas kurdular. Bu temaslar sonucunda Türkler müslüman oldu ve asırlar boyunca İslâm'ın bayraktarlığını yaptılar.
Yukarıdaki sorunun ikinci şıkkına geçecek olursak İslam, Milliyetçiliği müspet (iyi) menfi ( kötü) olarak ikiye ayırmıştır. Kötü milliyetçilik, ırka dayalı olanıdır. Hakka hukuka bakmadan kendi milletinden olana suçlu bile olsa taraf olma menfi, ırka dayalı milliyetçiliktir. Diğer taraftan; her millet kendi milletinin fazilet ve hasletlerinden bahsedip onları sevebilir. İslamiyet hukuk ölçülerinin gözetildiği böyle bir milliyetçiliği müspet milliyetçilik olarak görür. Nitekim Efendimiz'e s. Sahabilerinden bir tanesi soruyor; " Bir kişinin kendi kavminden birini sevmesi ırkçılık mıdır?" Efendimiz s. " Hayır, ancak kişi kavminin zulmüne yardımcı olursa ırkçılık olur." buyuruyor. ( İbni Mace, Fiten: 8) Kur'an Allah katında üstünlüğün ancak takva ile olduğunu belirtirken aynı zamanda insanların kavim ve kabilelere ayrılışının hikmetini de şöyle ifade ediyor.
"Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır.
Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır." ( Hucurat- 18) Bu ayetlerde çok açık bir şekilde Allah karşısında üstünlüğün takva ile olduğu belirtiliyor.
TÜRKLER HAKKINDAKİ HADİSLER;
Bana benden önce hiç bir Peygambere verilmeyen 5 şey verilmiştir( bunlardan biride) benim bütün kırmızı ve siyah kavime Peygamber olarak gönderilmemdir ( Ebi Zer-Ğıfari )
Büyük çarpışmada (Malazgirt) harbinin o kan gövdeyi götürdüğü günlerde "kırmızı çehrelilere" ( TÜRKLERE ) müjdeler olsun! Allah"a yemin ederimki insanlar çatlasada patlasada Allah onları , hem bu dünya , hemde öbür dünyada kesinlikle mükafatlandırılacaklardır ( Tubeyin kab)
şanı yüce olan Allah şüphesiz bana (ümmetime kırmızı çehreliler sayesinde ) İranı ve Bizansı ele geçirmeyi vaad etti Bundanda öte ; onların karılarını , çocuklarını , kölelerini , ve bütün hazinelerini bana peşkeş çekti Zira bana kırmızı çehrelileri (TÜRKLERİ) yardımcı kılmakla beni çok güçlendirdi (Raşid b sa)
Sizler deriden çizmeler giyen bir kavimle çarpışmadıkça kıyamet kopmaz O kadarki sizler küçük gözlü kırmızı çehreli yassı burunlu yüzleri sanki örs üstünde döğülmüş ve üzeri derilerle kılıflı kalkanlar gibi sağlam (bir kavim olan) TÜRKLERLE çarpışırsınız ( Ey Ebu Hüreyre! ) insanların ( Allah katında ) en hayırlılarının , bu dine girmeden önceki devirlerde bu dinden en fazla yüz çeviren kimseler olduğunu görürsün Oysa insanlar tıpkı ( has) madenler gibidir cahiliye devrinde hayırlı olan kavimler İslam dinine girdikten sonrada bu dinin (en) hayırlıları olurlar Sizden birinizin üzerine öyle bir zaman gelecekki ; bu kişi için beni görme isteği ; onun aile ferdleri ve mallarının bir misli daha o kimsenin kendine verilmesinden daha sevimli olacaktır ( TÜRKLERDEN öyle insanlar geleceklerdirki onların Peygamberi sevme ve ona kavuşma sevgisinin önüne mal , mülk ve aile ferdleri de dahil hiç bir şey geçmeyecektir) (ebu hüreyre)
"Ey Ali ! sizler beni asfar ( rumlarla) çarpışacaksınız Oysa sizden sonra onlarla asıl çarpışacak ( bir millet ) "İSLAMIN YÜZ AKLARI" uluları gelir Onlar öyle kimselerdirki Allah yolunda cihad etmekten ; ne bir kınayanın kınamasından ve nede onlarn dedikodusundan aska çekinmezler" ( ibn Kesir )
Benim onlarla veya onlardan baıları ile birlikte olmam , sizlerle yada sizlerden bazıları ile birlikte olmamdan daha güvencelidir ( Nasıf, et-Tac fi Ehadis er-Rasul)
Türkler size dokunmadıkça sakın sizde TÜRKLERE dokunmayınız Çünkü , Allah"ın ümmetine vermiş olduğu bu mülk ve saltanat nimetini ilk defa bu Kantura Oğulları onların elinden çekip alacaklardır" ( et- Taberani)
yakın bir gelecekte kantura oğulları ırak ahalisini ıraktan çıkaracaklardor Sanki ben bunu gözlerimle görür gibiyim Onlar kısık gözlü , yassı burunlu , değirmi yüzlü insanlardır (ebul-Kemal)
Sakın habeşiler size dokunmadıkça sizde onlara dokunmayınız (Türkler de böyledir) Hele TÜRKLER size ilişmedikçe sakın sizde TÜRKLERE ilişmeyiniz (onlara saldırmayınız) ( en-Neseş)
TÜRKLER size dokunmadıkça sizde TÜRKLERE dokunmayınız Zira onlar çok sert ve haşin tabiatlı insanlardır (el-Cüveyni)
müslümanlar ; yüzleri örs üstünde döğülmüş ve derilerle kılıflı kalkanlar gibi (sağlam) bir kavim olan TÜRKLERLE çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır Onlar yünden yapılmış elbiseler giyerler ve yünden yapılmış çarıklarla yürürler (Sahih-u Müslim)
Allah bu ümmete mevalilerden bir ordu gönderecektir onlar ata binmede Araplardan çok üstün silah kullanmada onlardan çok daha mahirdir İşte Allah bu dini onlarla yeniden ihya edecektir!
çok yakın bir gelecekte Allah (C C) ellerinizi (yurt ve yuvalarınızı) bazı yabancılar (TÜRKLER)’le dolduracaktır Onlar aslanlar gibi cesurdurlar Harblerde düşmandan yüzgeri edip kaçmazlar İşte bunlar ; daha önce sizin harbettiğiniz kavimlerle harbedecekler ve sizin ganimetlerinizide onlar yiyeceklerdir (harblerde aldığınız ganimetler bundan böyle onların eline geçecektir) ( et-Taberani)
İstanbul ; onun böbreği ele geçirilinceye kadar feth olunmayacaktır ya böbreği neresidir diye sorulduğunda o, AMURİYE demiştir ( el-Fiten)
İstanbuldan önce ve İstabnbul ise ROMADAN önce mutlaka fethedilecektir (el- fiten)
Ülkeleri ( düşmana karşı) koruma gücü on kısma ayrıldı : Bunun dokuzu TÜRKLERE ve biri diğer milletlere verildi Yine böyle, cimrilikte on kısma ayrıldı ; bunun dokuzu iranlılara vbiride diğer milletlere , cömertlikte on kısma ayrıldı ; dokuzu ehli Sudana biride diğer insanlara , haya da on kısma ayrıldı ; dokuzu kadınlara , biride diğer insanlara , hased ( nifak ) de on kısma ayrıldı ; dokuzu araplara biri diğer milletlere , kibirde n kısma ayrıldı ; dokuzu rumlara biri diğer milletlere verildi ( et- Taberi)
ben onların isimlerini , babalarının isimlerini , hatta (harb meydanlarında) binmiş oldukları atların renklerini dahi pekala biliyorum onlar, o dehşetli günlerde yer yüzünün en hayırlı süvarileri (yani akıncıları) dır
siyah sancaklılar gelinceye kadar harbler kendi aranızda olacaktır Daha sonra (hazar) Türkleri baş kaldıracak ve sizler onlarla çarpıacaksınız bundan sonra bineklerinizin sırtındaki eyerler henüz kurumadan Mağrip halkı isyan edecektir ( el-fiten)
Mümmetimden bir kavim hindistana gaza ederler ve oraların fethini Allah onlara nasib eder o kadar ki hind hükümdarları boyunları demir zincirlerle bağlı (esir) olarak gelirler İşte Allah onların günahlarını bütünüyle affedecektir ( el-fiten)
Mümmetmden iki askeri birlik vardırki Allah onları cehennem ateşinden mutlaka koruyacaktır Bu birliklerden biri hindistana gaza eder ve diğeri ise HZ İSA( a.s) ile birlikte olur ( ve ona yardım eder) (et-tac fi ehadis er-rasul)
Allahın ordusu idi onları Cenab-ı Hak doğu cihetine yerleştirmişti adını bizzat kendisi TÜRK olarak koymuştu herhangi bir kavme öfkelendiği zaman , onlardan bu TÜRK olrdusu ile intikam alırdı( el-kaşgari nin bir sözümü yoksa hadismi tam emin değilim)
Yüce Allah"ın HZ ADEM"i yarattığından bu güne kadar , şu sema gölgesinin altında katledilmek suretiyle öldürülenlerin en hayırlıları şunlardır: bunlardan birincisi Habildir onun kardeşi Kabi melun öldürmüştür Daha Rumların kanlı harblerinde öldürülenlerdir.bular bedir harbinde öldürülen ( mümin) ler gibidir. Daha (moğol ) Türklerinin öldürdükleridir.bunlar Uhud harbinde ölen (müslüman) lar gibidir ( el- fiten)
ben bu kan gövdeyi götüren harblere hele bir ulaşabilsem, ondan önceki (harbler) bana hiç gelir ve ondan sonra olacaklara aldırış bile etmem Zira o kan gövdeyi götüren harb en büyük harbdir ve DECCALİN harbinden daha büyüktür. Zira deccalin ordusu bir milletten oluşur. bu harbi yapanların ordusu ise birçok milletten oluşur( konusu geçen harb malazgirt savaşıdır ve karşı tarafta 12 kralın toplam 80 sancak altında 12şer bin askeri vardır ki bu 960 bin düşman eder TÜRK ordusu ise 25bin kişidir yani aradaki fark 38 (4 kattır hadis el fiten den alınmıştır)
Rumlar A"mak (antakya) ve mercidabık"a inmeden önce kıyamet kopmayacaktır İşte bu sıralarda , onların karşısına şehirdeki bir ordu dikilir ki, bunlar yer yüzünün en hayırlılarıdır. Her iki ordu harbetmek üzere yerlerini aldıklarında Rumlar ;
"bizimle (Araplar, yani) bizim karılarımızı ve çocuklarımızı esir alanlarla aramızdan çekilinki viz onlarla çarpışalım Müslüman (askerler) bunu kabul etmezler ve şöyle derler ;
"Sizinle (bu) kardeşlerimizin arasından Allah"a and olsunki asla çekilmeyeceğiz.
bu sırada harbde başlamış olur.Müslümanların üçte birisi (harbetmeden) mağlup olur.Allah onların hiçbir zaman tevbelerini kabul etmesin Bu arada müslümanların üçte biride öldürülür, bunlar Allah katında en yüce şehitlerdir.Askerlerin geri kalan üçte biri Rumları yener ve fetihlerine devam ederler, ayrıca bir fitneye de düşmezler. İşte İstanbulu da bunlar (TÜRKLER) fethedecektir. (ebu hüreyre)
Allah katında en ulu şehid şüphesizki denizlerde yapılan harblerde şehit olanlardır. Sonra ise Antakya ve civar kasabalarında (Rumlara karşı) şehit olanlar, daha sonra ise Deccal"a karşı şehit olanlardır ( Abdullah b el-Astan)
Kan gövdeyi götüren asıl o büyük harpler başladığında , Şamdan bir ordu çıkar. İşte bunlar Allahın gelmiş geçmiş en hayırlı kullarıdır ( sözü edilen ordu halifenin TÜRKlerden oluşan ordusudur (el fiten)
Utbe b Nafi"den rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir ; Bir gazada AllahIN ELÇİSİ ile beraberdik Hz PEYGAMBERe batı tarafından ve üzerlerinde yün elbiseler bulunan bir kavim geldi Onlar kendisine bir tepenin yanında kavuşmuşlardı Onlar ayakta , Hz PEYGAMBER ise oturuyordu İçimden bir ses bana dediki ; " Şunların yanına git de onlarla PEYGAMBERİN arasında dur! Ona bir baskın yapmasınlar!" Sonra (kendi kendime) onlarla bir sır konuşur, dedim ve yanlarına vararak onlarla Hz.PEYGAMBER"in arasında durdum (ve o konuşmalardan ) dört kelime belledim, bunları elimle de sayarım, (Hz.PEYGAMBER onlara şöyle diyordu) ;
Sizler ( araplar ) Arap yarımadasına gaza edeceksiniz. Allah onu size fethedecektir. Sonra İran"a gaza edeceksiniz. Allahorasını da size fethedecektir Sonra yinesiz ( Osmanlı Türkleri ) Deccalla gaza edeceksiniz Allah onuda fethedecektir.Bunun üzerine " ya Cabir! Biz Bizans ( toprakları ) fethedilmedikçe Deccalın çıkacağını zannetmiyoruz dedi"
Amir b Avr"ın rivayet ettiğine göre ; Hz. PEYGAMBER (S.a.v) şöyle buyurmuşlardır : "Sizler (rumlarla olan) en uzak sınır boylarında (mesela) Bevla da düşmana karşı nöbet tutmadıkça kıyamet kopmayacaktır" ; Ondan sonra hz. PEYGAMBER
- "Ey Ali! Ey Ali! Ey Ali!" diye seslendi Hz. Ali,
- "Anam babam sana feda olsun Ey AllahIN ELÇİSİ (buyurunuz)" dedi PEYGAMBER şöyle buyurdu ;
"Sizler Rumlarla mutlaka çarpışırsınız! Ne varki sizden sonra " İslamın yüz akı" bir ordu ( OSMANLI ) gelir ve Rumlarla, asıl onlar çarpışır Onlar öyle kimselerdirki ; Allah yolunda olmaktan ve bir kınayanın kınaması ve nede dedikodusundanhiç korkmazlar İşte onlar tesbih ve tekbir sesleri ile İstanbulu fethederler Ordanda daha önce hiç bir yerden alamadıkları miktarda öyle çok ganimetler elde ederler Onlar bu ganimetleri aralarında kalkanları ölçek yaparak taksim ederler
Kostantiniyye (İstanbul) mutlaka fetholunacaktır Onu fetheden kumandan ne ulu kumandan , onun askerleri ise ah ne iyi askerlerdir.
İstanbulu ; Allahın evliyaları ( dostları ) olan kavimlere Allah nasip edecektir.Artık Allah onlara bir daha ölüm , hastalık , bela ve musibet yüzü göstermeyecektir. ( el-Fiten )
İstanbulu fetheden zatın adı da benimki gibi Muhammed olacaktır ( el-Fiten ) ( Mehmet ismi Muhammed isminin Türkçe yazılışıdır )
Nefsim elinde olan Allah"a yemin ederinki ; yılanın sıkışıp hücresine girdiği gibi , imanda sıkışacak ve sonunda şu iki mescide ( mekke ve Medineye ) çekilecektir. Bu sırada Allahta öfkelenir, kılıncıyla onlara darbe ve mızrağı ile onlara hucum eder ( Abdullah b amra ; "Ey Abdullah Allahın kılıncı ve mızrağından maksat nedir? diye soruldu o da : mümin kullarinin kılıncı ve oku olmalıdır!" dedi) Artık bundan sonra Rumların hepsi helak olur Sonra bu (TÜRKLER) Rum ülkelerine alırlar, onların bütün kalelerini ve şehirlerini tekbir ve tehlil sesleri ile ele geçirirler En sonunda Heraklenin şehrine (İSTANBUL) gelirler ve Halici karşılarında (bir çarşaf gibi ) yayılmış olarak bulurlar Daha sonra orayı (istanbulu) tekbir ve tehlil getirerek gth ederler Onlar kükreyen tekbir sesleriyle öyle hucum ederlerki, surların bir tarafı düşer, sonra bir kere daha (ufukları dolduran ) tekbir sesleri ile hucum ederler bu defa surların diğer kısmı düşer Ne varki surların denize bakan (haliç) kısmı düşmez Bundan sonra onlar ROMAya yürürler ve orasınıda tekbir sesleri ile elegeçirirler İstanbuldan öyle çok ganimet alırlarki onlar o gün ganimetleri (altınları) sayarak değil, ölçek , ölçek taksim ederler" (el-Fiten)
"Allah müminlerin (ordusu)na İstanbul ve Romayı tesbih ve tekbir sesleri ile fethini nasin etmedikçe kıyamet kopmayacaktır ( Amr b Avf)
"Mülk ve bir diğer ifadeye göre hilafet, taki kırmızı benizli , sanki yüzleri örs üstünde döğülmüş , derilerle kılıflı , sağlam kişiler olan (TÜRKLER ) bu ululukta (hilafette) onlara üstünlük sağlayıncaya kadar , mutlaka benim torunlarımın elinde olacaktır (Bundan sonra hilafet artık TÜRKlere geçmiş olur) (el-Hamevi)
"TÜRK dilini mutlaka öğreniniz Zira mülk ve saltanat uzun süre onların ellerinde olacaktır" ( el-Kaşgari ,Divan-ı Luğat et-Türk )
"Ümmetimin emirliğine (yani hilafete) en sonunda Kantura Oğulları (TÜRKLER) sahip olacaklardır"
TÜRKLERİN ALİMLER TARAFINDAN TASVİRİ
Çevrenin insanlarına tesiri hususunda TÜRKülkelerinden daha kuvvetli tesir eden başka bir ülke duymadık onlar, öyle şeylerdir ki , devletlerini , atlarını , hülasa orda yaşayan her şeyi TÜRKleştirir ve TÜRKE has bir şekle sokarlar ( el cahiz)
Türkler ; çokluk , cesaret , kahramanlık gibi özellikleri ile diğer milletlerden ayrılırlar onların yüzleri geniş, burunları yassı bilekleri kalındır Öfkeli , et yemeye çok düşkünlerdir.Yürümekten bıktıklarını sandığın zaman yeni yürümeye başlamış gibi at koşturduklarını , dağların başlarına tırmandıklarını görürsün Onlar büyük gayret ve himmet sahibi kimselerdir. Onlardan biri köle olduğu zaman dahi, efendisinin askerlerine kumandan olmakla yetinmez belki efendisinin yerine geçmek ister. Nitekim nların bu özelliklerine işaret eden Hz. Peygamber , " TÜRKler size dokunmadıkça sizde TÜRKlere dokunmayınız!" buyurmuşlardır ( el-Kazvini )
KİTAPTAN SON SÖZ
"EY MÜSLÜMANLAR! NEREDE , NE ZAMAN VE HANGİ ŞARTLARDA OLURSANIZ OLUNUZ! BU İLAHİ MESAJA KULAK VERİNİZ GÖREVE KOŞUNUZ VE "GARİPLER" ORDUSUNA KATILINIZ VVE HZ.PEYGAMBERİN (S.a.s) MÜJDELEDİĞİ O "GARİPLERDEN" OLUNUZ ZİRA YİĞİT DÜSTÜGÜ YERDEN, ANADOLUDAN AYAĞA KALKACAK VE İSLAM BİR KERE DAHA O GÜZEL VE MUTLU GÜNLERİNE KAVUŞACAKTIR.
KAYNAK: HZ.PEYGAMBERİN HADİSLERİNDE TÜRKLER
KİTAP YAZARI: Prof.DR.Zekeriya KİTAPÇI
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)